Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de son 11 yılda çok önemli reformlar yaptığımız halde, zihniyet devrimi çok geriden geldiği için reformlarımız tam manasıyla, topluma, bireye, vatandaşa yansıması zaman almaktadır. Zihniyet değişiminin vakit alacağını elbette biliyoruz ancak zihniyet değişiminin er ya da geç mutlaka gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu anlayışla yavaşlamadan, hız kesmeden reformlarımızı sürdürüyoruz" dedi.
Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumunca düzenlenen Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, 12 Eylül 2010'da gerçekleştirdikleri kapsamlı anayasa değişikliği halk oylamasında, halkın çoğunluğunun "evet" oyu kullanarak birçok önemli reformun yanında Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulmasına da onay verdiğini belirtti.
Haziran 2012'de gerekli yasal düzenlemeyi yaptıklarını ve kurumu ihdas ettiklerini anlatan Erdoğan, yaklaşık bir yıl önce de Kamu Başdenetçisini ve kamu denetçilerini belirleyerek çalışmalara başladıklarını hatırlattı.
Kamu Denetçiliği Kurumunun yaklaşık 6 aydır faaliyette olmasına rağmen aldığı 4 bin 476 şikayetle ilgili çalışmalarını sürdürdüğüne işaret eden Erdoğan, son derece yeni bir kurum olmasına rağmen kamu denetçiliği mekanizmasının toplumda çok hızlı şekilde kabul gördüğünü müşahade ettiklerini ve bundan da ayrıca büyük memnuniyet duyduklarını bildirdi.
Kamu Denetçiliği Kurumunun öngördükleri ve arzuladıkları şekilde idare ile vatandaş arasında çok önemli bir köprü, önemli bir hakem olacağına yürekten inandığını dile getiren Erdoğan, "Gerek akademisyenlerimize gerek dost ülkelerin ombudsmanlarına tecrübelerini ve birikimlerini bizlerle paylaşacakları için modern anlamda bir kamu denetçiliğinin gelişmesi için bizlere destek verdiklerinden dolayı da ayrıca teşekkür ediyorum. Hiç kuşkusuz bizler de kuruluşunu bizzat gerçekleştirdiğimiz bu kurumun başarısı için, etkinliği için, idareyle halk arasında sorun çözme gücünün artması için kurumu her aşamada desteklemeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
-"Birey bütün kararlara körü körüne itaat eden bir varlık olarak asla değerlendirilmemiştir"
Türkiye'nin kadim devlet geneleğinde bireyin hak ve özgürlüklerinin temin edilmesi ve korunması, özellikle de bireyin devlet karşısında hem güçlü hem cesur bir konumda olmasının her zaman önemli bir ilke olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bizim devlet geleneğimizde birey sadece vergi veren, sadece askerlik yapan, bütün kararlara da körü körüne itaat eden bir varlık olarak asla değerlendirilmemiştir" dedi.
Bin yıllık mazisi olan Ahilik teşkilatını hatırlatan Erdoğan, "Bir esnaf örgütlenmesi olan Ahilik teşkilatı modern anlamdaki sivil toplum örgütü kavramının adeta bin yıl önce hayata geçirilmiş şeklidir. Ahilik teşkilatı, esnafın, müşterinin haklarını koruduğu kadar, bireyi devlet karşısında güçlendiren bir işlev de üstlenmiştir. Aynı şekilde Türkiye tarihinde çok önemli bir yere sahip vakıf kültürü de bireyin devlete karşı haklarını koruyan önemli bir teşkilat olmuş ve yüzyıllar boyunca hayatımızı şekillendirmiştir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, "Bütün bu tarihi örneklerin yanında Türkiye'nin devlet geleneği, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda Şeyh Edebali tarafından Osman Gazi'ye verilen o meşhur nasihatte özetlenmiştir. Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'ye 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' öğüdünü vererek, birey ile devlet arasındaki temel ilkeyi belirlemiş, devlet geleneği de tamamen bu ilke üzerine şekillenmiştir" diye konuştu.
Modern anlamda devlet ve birey ilişkilerinin çok değiştiğini, çok ilerlediğini, bu noktada önemli bir birikimin oluştuğunu vurgulayan Erdoğan, "Dün birey, devlet karşısında son derece edilgen bir konumdayken, bugün gelişmiş demokrasilerde artık devlet birey karşısında edilgen bir konuma gelmiş, birey devletin değil, devlet bireyin hizmetkarı şeklini almıştır" değerlendirmesinde bulundu.
-"Kadim devlet geleneğimizi şekillendiren anlayışı öne çıkardık"
Hükümet olarak 11 yıl boyunca devlet vatandaş ilişkilerini böyle bir temel üzerine inşa etmek için çok büyük bir mücadele verdiklerini ve vermeye devam ettiklerini vurgulayan Erdoğan, dönemlerinde Ahilik ve vakıf tecrübeleri başta olmak üzere kadim devlet geleneğini şekillendiren anlayışı öne çıkardıklarını, devlet vatandaş ilişkilerinde köklü değişimler, köklü reformlar gerçekleştirdiklerini söyledi.
Erdoğan, 11 yıl boyunca Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" öğüdünü Hükümet çalışmalarının temel ilkesi yaptıklarını ve bu ilkenin samimiyetle arkasında durduklarına işaret etti.
Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
"Hiç kuşkusuz demokrasi sadece kurumların tesis edilmesinden, sadece hakların teslim edilmesinden ibadet değildir. Demokrasi bir zihniyet devriminin, benimsemenin, özümsemenin, kabullenmenin neticesinde en ideal anlamda işlevsel hale gelir. Devleti milletin hizmetkarı olarak yeniden şekillendirebilirsiniz. Yargıyı, bütün baskılardan, yönlendirmelerden uzak tutarak en ideal anlamda bağımsız hale getirebilirsiniz. Özgürlükleri, temel hakları, anayasa ve yasalarla kayıt altına alabilirsiniz. Ancak zihniyet değişimi ya da zihniyet devrimi gerçekleşmediği sürece yapılanlar sadece kağıt üzerinde kalacak, pratik teorinin çok arkasından gidecektir. Devlet şeffaf olabilir, kanunlara uyabilir, eşit, tarafsız olabilir. Devlet, kağıt üzerinde en modern, en ileri hakları vatandaşına temin edebilir. Ama devletin işleyişini sağlayan bürokrasinin zihniyeti değişmiyorsa kendisini bürokrasi yeni şartlara hazırlamıyorsa toplum demokratikleşirken, bürokrasi köhnemiş geleneklere sıkı sıkıya sahip çıkıyorsa, işleyiş mutlaka eksik kalacaktır.
Şunu açık yüreklilikle ifade etmek durumundayım, Türkiye'de son 11 yılda çok önemli reformlar yaptığımız halde, zihniyet devrimi çok geriden geldiği için reformlarımız tam manasıyla, topluma, bireye, vatandaşa yansıması zaman almaktadır. Zihniyet değişiminin vakit alacağını elbette biliyoruz ancak zihniyet değişiminin er ya da geç mutlaka gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu anlayışla yavaşlamadan, hız kesmeden reformlarımızı sürdürüyoruz."
Türkiye toplumunun yeniliklere her zaman açık olduğunu, yenilikleri çok hızlı şekilde benimsediğini dile getiren Erdoğan, "Bürokrasinin de yenilikleri hızla benimsemesi, yani topluma ayak uydurabilmesi için kararlılığımızdan asla taviz vermiyoruz. Hükümet olarak birçok kararımızın önünde bürokratik oligarşiyi bulmamıza rağmen, reformlarımızın bürokrasi kanallarında zorlandığını görmemize rağmen bugüne kadar kararlılıktan hiç taviz vermedik. Bundan sonra da reformlarımızı hız kesmeden sürdürecek, bürokrasinin de toplumun hızına yetişebilmesi için samimiyetle, cesaretle mücadele edeceğiz" diye konuştu.
Kaynak: AA
Haziran 2012'de gerekli yasal düzenlemeyi yaptıklarını ve kurumu ihdas ettiklerini anlatan Erdoğan, yaklaşık bir yıl önce de Kamu Başdenetçisini ve kamu denetçilerini belirleyerek çalışmalara başladıklarını hatırlattı.
Kamu Denetçiliği Kurumunun yaklaşık 6 aydır faaliyette olmasına rağmen aldığı 4 bin 476 şikayetle ilgili çalışmalarını sürdürdüğüne işaret eden Erdoğan, son derece yeni bir kurum olmasına rağmen kamu denetçiliği mekanizmasının toplumda çok hızlı şekilde kabul gördüğünü müşahade ettiklerini ve bundan da ayrıca büyük memnuniyet duyduklarını bildirdi.
Kamu Denetçiliği Kurumunun öngördükleri ve arzuladıkları şekilde idare ile vatandaş arasında çok önemli bir köprü, önemli bir hakem olacağına yürekten inandığını dile getiren Erdoğan, "Gerek akademisyenlerimize gerek dost ülkelerin ombudsmanlarına tecrübelerini ve birikimlerini bizlerle paylaşacakları için modern anlamda bir kamu denetçiliğinin gelişmesi için bizlere destek verdiklerinden dolayı da ayrıca teşekkür ediyorum. Hiç kuşkusuz bizler de kuruluşunu bizzat gerçekleştirdiğimiz bu kurumun başarısı için, etkinliği için, idareyle halk arasında sorun çözme gücünün artması için kurumu her aşamada desteklemeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
-"Birey bütün kararlara körü körüne itaat eden bir varlık olarak asla değerlendirilmemiştir"
Türkiye'nin kadim devlet geneleğinde bireyin hak ve özgürlüklerinin temin edilmesi ve korunması, özellikle de bireyin devlet karşısında hem güçlü hem cesur bir konumda olmasının her zaman önemli bir ilke olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bizim devlet geleneğimizde birey sadece vergi veren, sadece askerlik yapan, bütün kararlara da körü körüne itaat eden bir varlık olarak asla değerlendirilmemiştir" dedi.
Bin yıllık mazisi olan Ahilik teşkilatını hatırlatan Erdoğan, "Bir esnaf örgütlenmesi olan Ahilik teşkilatı modern anlamdaki sivil toplum örgütü kavramının adeta bin yıl önce hayata geçirilmiş şeklidir. Ahilik teşkilatı, esnafın, müşterinin haklarını koruduğu kadar, bireyi devlet karşısında güçlendiren bir işlev de üstlenmiştir. Aynı şekilde Türkiye tarihinde çok önemli bir yere sahip vakıf kültürü de bireyin devlete karşı haklarını koruyan önemli bir teşkilat olmuş ve yüzyıllar boyunca hayatımızı şekillendirmiştir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, "Bütün bu tarihi örneklerin yanında Türkiye'nin devlet geleneği, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda Şeyh Edebali tarafından Osman Gazi'ye verilen o meşhur nasihatte özetlenmiştir. Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'ye 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' öğüdünü vererek, birey ile devlet arasındaki temel ilkeyi belirlemiş, devlet geleneği de tamamen bu ilke üzerine şekillenmiştir" diye konuştu.
Modern anlamda devlet ve birey ilişkilerinin çok değiştiğini, çok ilerlediğini, bu noktada önemli bir birikimin oluştuğunu vurgulayan Erdoğan, "Dün birey, devlet karşısında son derece edilgen bir konumdayken, bugün gelişmiş demokrasilerde artık devlet birey karşısında edilgen bir konuma gelmiş, birey devletin değil, devlet bireyin hizmetkarı şeklini almıştır" değerlendirmesinde bulundu.
-"Kadim devlet geleneğimizi şekillendiren anlayışı öne çıkardık"
Hükümet olarak 11 yıl boyunca devlet vatandaş ilişkilerini böyle bir temel üzerine inşa etmek için çok büyük bir mücadele verdiklerini ve vermeye devam ettiklerini vurgulayan Erdoğan, dönemlerinde Ahilik ve vakıf tecrübeleri başta olmak üzere kadim devlet geleneğini şekillendiren anlayışı öne çıkardıklarını, devlet vatandaş ilişkilerinde köklü değişimler, köklü reformlar gerçekleştirdiklerini söyledi.
Erdoğan, 11 yıl boyunca Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" öğüdünü Hükümet çalışmalarının temel ilkesi yaptıklarını ve bu ilkenin samimiyetle arkasında durduklarına işaret etti.
Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
"Hiç kuşkusuz demokrasi sadece kurumların tesis edilmesinden, sadece hakların teslim edilmesinden ibadet değildir. Demokrasi bir zihniyet devriminin, benimsemenin, özümsemenin, kabullenmenin neticesinde en ideal anlamda işlevsel hale gelir. Devleti milletin hizmetkarı olarak yeniden şekillendirebilirsiniz. Yargıyı, bütün baskılardan, yönlendirmelerden uzak tutarak en ideal anlamda bağımsız hale getirebilirsiniz. Özgürlükleri, temel hakları, anayasa ve yasalarla kayıt altına alabilirsiniz. Ancak zihniyet değişimi ya da zihniyet devrimi gerçekleşmediği sürece yapılanlar sadece kağıt üzerinde kalacak, pratik teorinin çok arkasından gidecektir. Devlet şeffaf olabilir, kanunlara uyabilir, eşit, tarafsız olabilir. Devlet, kağıt üzerinde en modern, en ileri hakları vatandaşına temin edebilir. Ama devletin işleyişini sağlayan bürokrasinin zihniyeti değişmiyorsa kendisini bürokrasi yeni şartlara hazırlamıyorsa toplum demokratikleşirken, bürokrasi köhnemiş geleneklere sıkı sıkıya sahip çıkıyorsa, işleyiş mutlaka eksik kalacaktır.
Şunu açık yüreklilikle ifade etmek durumundayım, Türkiye'de son 11 yılda çok önemli reformlar yaptığımız halde, zihniyet devrimi çok geriden geldiği için reformlarımız tam manasıyla, topluma, bireye, vatandaşa yansıması zaman almaktadır. Zihniyet değişiminin vakit alacağını elbette biliyoruz ancak zihniyet değişiminin er ya da geç mutlaka gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu anlayışla yavaşlamadan, hız kesmeden reformlarımızı sürdürüyoruz."
Türkiye toplumunun yeniliklere her zaman açık olduğunu, yenilikleri çok hızlı şekilde benimsediğini dile getiren Erdoğan, "Bürokrasinin de yenilikleri hızla benimsemesi, yani topluma ayak uydurabilmesi için kararlılığımızdan asla taviz vermiyoruz. Hükümet olarak birçok kararımızın önünde bürokratik oligarşiyi bulmamıza rağmen, reformlarımızın bürokrasi kanallarında zorlandığını görmemize rağmen bugüne kadar kararlılıktan hiç taviz vermedik. Bundan sonra da reformlarımızı hız kesmeden sürdürecek, bürokrasinin de toplumun hızına yetişebilmesi için samimiyetle, cesaretle mücadele edeceğiz" diye konuştu.