CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin'den Açıklama
CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, beraberindeki heyetle birlikte CHP Erzurum İl Başkanı Tacettin Kızıloğlu'nu parti binasında ziyaret etti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Keskin burada yaptığı açıklamada, “Ulusal Bağımsızlık Savaşımızın, cumhuriyetin temellerinin atıldığı Erzurum’da olmaktan çok mutluyum. Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri burada atılmıştır. Yalnız Türkiye yurttaşları için değil dünyadaki tüm mazlum ulusların bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşmalarına zemin hazırlayan, ulusal bağımsızlık savaşımızla ilgili önemli kararlar Erzurum’da alınmıştır. İktidar 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın, Cumhuriyet Bayramı’nın, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın değişik ve yapay gerekçelerle kutlanmasını engellemek, her gün sistemden bir tuğla çekerek sistemin ana sütunlarını çökertme anlayışını devreye sokmaya çalışıyor. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde ulusuna bağımsızlık savaşı kazandırmış, bağımsızlık savaşı yürütmüş bu bağımsızlık savaşının önderleriyle ilgili toplumumuzun duyarlılıklarını rencide edecek, aşındıracak bir üslup kullanıldığını göremeyiz. Siyasal iktidar çok yanlış bir değerlendirme içerisindedir. Cumhuriyet, Türkiye’nin ulusal barışının, coğrafi ve ulusal bütünlüğün çınar noktasıdır. Cumhuriyetin temeli, aydınlanma devrimleri, cumhuriyetin Türkiye’ye kazandırdığı kurumlar eğer aşındırılırsa ne gibi güçlükleri, zorlukları yaşayacağımızı çok derin araştırmalara girmeden etrafımızdaki ülkelerin yaşadığı sıkıntılara göz attığımızda doğru ve sağlıklı tespit yapma anlayışını elde edebiliriz. Cumhuriyetimizin temel kurumlarından birisi laikliktir. Ülkemizin inanç topoğrafyası çok ilginçtir. İslam dininin bütün mezhepleri Türkiye’de yer tutmaktadır. 4 mezhebe mensup yurttaşlarımız vardır. Bu yurttaşlarımızın bugüne kadar birbirlerinin inanç alanına inanç dünyasına müdahale etmeden, herkesin inancına saygı göstererek birlikte yaşamasının temelinde cumhuriyetin Türkiye’ye kazandırdığı laiklik anlayışı vardır” ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE’YE GİREN ÇIKAN BELLİ OLMADIĞI İÇİN HATAY’DA, GAZİANTEP’TE PATLAMALAR MEYDANA GELMİŞTİR"
Ülkedeki etnik dokunun da çok canlı olduğunu kaydeden Keskin, “Anadolu coğrafyasında 17’ye yakın etnik grup vardır. Kürt'ü, Çerkez'i, Laz'ı çok ilginç yurttaşlarımız vardır. Bu yurttaşlarımızın birlikte yaşama duygularının canlı kalması cumhuriyetin vatandaşlık anlayışında mümkün olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir etnik anlayışa, yapıya göre kurulmuş bir devlet değildir. Bizim devletimiz ne olursa olsun itibar görme hakkına sahiptir. Bunlar zedelenirse laiklik ilkesi aşındırılırsa bir inanç grubu diğer inanç grubunun üzerine tahakküm kurmaya kalkar kendi inancını en üstün inançla değerlendirirse bu topraklarda barış olması mümkün olmaz. Bu nedenle herkesin aklını başına toplaması gerekiyor. Cumhuriyete, onun değerlerine ve kurumlarına saldırılırken hiç kimse CHP’den sessizlik beklemesin. Yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakları kaldıracağız diye vaatte bulunan iktidarın bütün tezleri iflas etmiştir. Başbakan içte ve dışta savaş tellallığı yapmaktadır. Türkiye’de olumsuzlukların, başarısızlıkların üstünü örtebilmek için insanlarımızı kampa bölerek inanç ekseninde kendi kompartımanda bulundurmak amacı ile bir siyaset üslubu kullanmaktadır. Gezi olayları süreci boyunca özellikle Ramazan ayı boyunca kurulan iftar sofralarında sürekli bir biçimde toplumumuzu karşı kutuplara ayırmaya yönelik kullanılan üslup Başbakan’a yakışmayan sokak ağzıdır. Cumhuriyetimizin temel ilkelerinden birisi 'Yurtta barış dünyada barış' ilkesidir. Dünya siyasetimize baktığımız zaman komşu ülkelerimizle yaşadığımız gerginliğin Türkiye ile ilgili hiçbir anlamı yoktur. Daha 1 buçuk 2 yıl evvel Suriye ile dost bir ülkeydik. Suriye’nin devlet başkanı Başbakanımızın en yakın arkadaşıydı. Dünyaya ve Türkiye’ye Esad’la olan dostluklarını dile getiriyordu. Ama ne olduysa 1 buçuk yıl evvel okyanus ötesinden getirilen sinyallerin etkisiyle dost olduğumuz ticari ve sosyal ilişkilerimizin güçlü noktalara taşındığı Suriye ile anlamsız, Türkiye’ye yararı olmayan, Suriye’deki insanların birbirlerine acımasızca kıymasına neden olan bir soğuk rüzgarlar estirdik. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünya kamuoyunda da bir itibar kaybetmiştir. Türkiye’ye giren çıkan belli olmadığı için Hatay’da, Gaziantep’te patlamalar meydana gelmiştir. Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir” dedi.
"TÜRKİYE’DE EN BÜYÜK SORUN İŞSİZLİKTİR"
“Türkiye’de en büyük sorun işsizliktir” diyen Keskin, daha sonra şunları kaydetti:
“Bir insan evine ekmek, gıda getiremiyorsa onun ülkeyle uyumlu yaşaması düşünülemez. İşsizlik toplumda sosyal patlamalara neden olacak noktalara gelmiştir. Üniversiteyi bitiren gençlerimiz iş bulamadıkları için sistemle uyumlu yaşayamıyorlar. İş yerlerini kapı kapı dolaşarak iş bulmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla iktidar sosyal, siyasi, ekonomik bütün alanlarda itibarını kaybetmiştir. Sınavlara giren çocukların ağırlıklı bir bölümü Anadolu'nun orta gelirli insanlarıydı. Analar-babalar çocukları daha iyi okulları kazansın diye yemelerinden, içmelerinden keserek çocukların kurs parasını verdiler.”
Mustafa Sarıgül'ün partiye katılma ve adaylık konusunun da önümüzdeki günlerde netleşeceğini belirten Keskin, "Zaman zaman medyada olumsuz haberler çıkıyor. Siyasette bu konuyla alakalı olumsuz bir şey yok. Görüşmeler devam ediyor. Önümüzdeki günlerde şekillendirilecek" diye konuştu.
"YARGI AKP'NİN ARKA BAHÇESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, Türkiye’de demokrasi bulunmadığını savunurken, "Tayyip Erdoğan, Türkiye'de demokrasiyi 'kokokrasi' yaptı. Türkiye'nin sivil bir anayasaya ihtiyacı var. Askerlerin yapmış olduğu, vatandaşı koruyan değil devleti koruma anlayışıyla şekillendirilmiş olan bu anayasa demokratik bir yapıya sahip değildir. Bu yüzden çok sayıda maddesi değiştirildi. Bu anayasa değişikliğinde ele alınması gereken en önemli anayasa maddesi yargıyla olan anayasa maddeleridir. AKP yargıda reform yapıyorum diye bir anayasa maddesi gündeme getirdi. Bugün Türkiye’de yargı bağımsız değildir. Yargı AKP’nin arka bahçesine dönüşmüştür. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gazetelerde çıkacak haberlere müdahale etti, beğenmediği haberlerle ilgili haberi çıktığı gazeteyi kamuoyunda suçladı. Demokrasilerde halkın bilgi alma özgürlüğü temel haktır. Medyanın görevi de bunu sağlamaktır. Medya yandaş hale getirildi.
Türkiye'de medyanın özgürlüğünden bahsedilemez" şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
"TÜRKİYE’YE GİREN ÇIKAN BELLİ OLMADIĞI İÇİN HATAY’DA, GAZİANTEP’TE PATLAMALAR MEYDANA GELMİŞTİR"
Ülkedeki etnik dokunun da çok canlı olduğunu kaydeden Keskin, “Anadolu coğrafyasında 17’ye yakın etnik grup vardır. Kürt'ü, Çerkez'i, Laz'ı çok ilginç yurttaşlarımız vardır. Bu yurttaşlarımızın birlikte yaşama duygularının canlı kalması cumhuriyetin vatandaşlık anlayışında mümkün olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir etnik anlayışa, yapıya göre kurulmuş bir devlet değildir. Bizim devletimiz ne olursa olsun itibar görme hakkına sahiptir. Bunlar zedelenirse laiklik ilkesi aşındırılırsa bir inanç grubu diğer inanç grubunun üzerine tahakküm kurmaya kalkar kendi inancını en üstün inançla değerlendirirse bu topraklarda barış olması mümkün olmaz. Bu nedenle herkesin aklını başına toplaması gerekiyor. Cumhuriyete, onun değerlerine ve kurumlarına saldırılırken hiç kimse CHP’den sessizlik beklemesin. Yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakları kaldıracağız diye vaatte bulunan iktidarın bütün tezleri iflas etmiştir. Başbakan içte ve dışta savaş tellallığı yapmaktadır. Türkiye’de olumsuzlukların, başarısızlıkların üstünü örtebilmek için insanlarımızı kampa bölerek inanç ekseninde kendi kompartımanda bulundurmak amacı ile bir siyaset üslubu kullanmaktadır. Gezi olayları süreci boyunca özellikle Ramazan ayı boyunca kurulan iftar sofralarında sürekli bir biçimde toplumumuzu karşı kutuplara ayırmaya yönelik kullanılan üslup Başbakan’a yakışmayan sokak ağzıdır. Cumhuriyetimizin temel ilkelerinden birisi 'Yurtta barış dünyada barış' ilkesidir. Dünya siyasetimize baktığımız zaman komşu ülkelerimizle yaşadığımız gerginliğin Türkiye ile ilgili hiçbir anlamı yoktur. Daha 1 buçuk 2 yıl evvel Suriye ile dost bir ülkeydik. Suriye’nin devlet başkanı Başbakanımızın en yakın arkadaşıydı. Dünyaya ve Türkiye’ye Esad’la olan dostluklarını dile getiriyordu. Ama ne olduysa 1 buçuk yıl evvel okyanus ötesinden getirilen sinyallerin etkisiyle dost olduğumuz ticari ve sosyal ilişkilerimizin güçlü noktalara taşındığı Suriye ile anlamsız, Türkiye’ye yararı olmayan, Suriye’deki insanların birbirlerine acımasızca kıymasına neden olan bir soğuk rüzgarlar estirdik. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünya kamuoyunda da bir itibar kaybetmiştir. Türkiye’ye giren çıkan belli olmadığı için Hatay’da, Gaziantep’te patlamalar meydana gelmiştir. Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir” dedi.
"TÜRKİYE’DE EN BÜYÜK SORUN İŞSİZLİKTİR"
“Türkiye’de en büyük sorun işsizliktir” diyen Keskin, daha sonra şunları kaydetti:
“Bir insan evine ekmek, gıda getiremiyorsa onun ülkeyle uyumlu yaşaması düşünülemez. İşsizlik toplumda sosyal patlamalara neden olacak noktalara gelmiştir. Üniversiteyi bitiren gençlerimiz iş bulamadıkları için sistemle uyumlu yaşayamıyorlar. İş yerlerini kapı kapı dolaşarak iş bulmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla iktidar sosyal, siyasi, ekonomik bütün alanlarda itibarını kaybetmiştir. Sınavlara giren çocukların ağırlıklı bir bölümü Anadolu'nun orta gelirli insanlarıydı. Analar-babalar çocukları daha iyi okulları kazansın diye yemelerinden, içmelerinden keserek çocukların kurs parasını verdiler.”
Mustafa Sarıgül'ün partiye katılma ve adaylık konusunun da önümüzdeki günlerde netleşeceğini belirten Keskin, "Zaman zaman medyada olumsuz haberler çıkıyor. Siyasette bu konuyla alakalı olumsuz bir şey yok. Görüşmeler devam ediyor. Önümüzdeki günlerde şekillendirilecek" diye konuştu.
"YARGI AKP'NİN ARKA BAHÇESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, Türkiye’de demokrasi bulunmadığını savunurken, "Tayyip Erdoğan, Türkiye'de demokrasiyi 'kokokrasi' yaptı. Türkiye'nin sivil bir anayasaya ihtiyacı var. Askerlerin yapmış olduğu, vatandaşı koruyan değil devleti koruma anlayışıyla şekillendirilmiş olan bu anayasa demokratik bir yapıya sahip değildir. Bu yüzden çok sayıda maddesi değiştirildi. Bu anayasa değişikliğinde ele alınması gereken en önemli anayasa maddesi yargıyla olan anayasa maddeleridir. AKP yargıda reform yapıyorum diye bir anayasa maddesi gündeme getirdi. Bugün Türkiye’de yargı bağımsız değildir. Yargı AKP’nin arka bahçesine dönüşmüştür. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gazetelerde çıkacak haberlere müdahale etti, beğenmediği haberlerle ilgili haberi çıktığı gazeteyi kamuoyunda suçladı. Demokrasilerde halkın bilgi alma özgürlüğü temel haktır. Medyanın görevi de bunu sağlamaktır. Medya yandaş hale getirildi.
Türkiye'de medyanın özgürlüğünden bahsedilemez" şeklinde konuştu.