Kaz Dağları'ndaki Maden Arama Çalışmaları
Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, Kaz Dağları'ndaki maden arama çalışmalarıyla ilgili, "Şimdiden yer altı sularına siyanür karıştı demek milleti kandırmaktır. Ama hiçbir şey olmayacak demek de milleti kandırmaktır" dedi.
Vali Çınar, polis evinde düzenlediği basın toplantısında, Kaz Dağları'ndaki altın madeni arama çalışmalarının iki boyutu olduğunu söyledi.
Kaz Dağları'nın altın oranı belki de dünyada en yüksek bölgelerden birisi olduğunu anlatan Çınar, "Dolayısıyla haklı olarak bütün şirketlerin hani 'iştahını kabartma' deriz ya böyle bir bölge. Bir ayrım da yapmak gerekiyor. Hep Kaz Dağları diye geçiyor, ama Kaz Dağları'nın epey uzağında yer alan yerler bunlar. Yani Kaz Dağları'nın eteklerinin de uzaklarında yer alan bölgeler" diye konuştu.
Çınar, özellikle çevrecilerin "musluklardan kirli sular akıyor, yer altı sularına siyanür bulaşıyor" şeklinde problem yarattığı bir konunun olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Daha siyanürün 's'si bölgeye gelmiş değil. Çevrecilik açısından da ekonomi açısından da objektif bakabilmek lazım. Benim şahsi fikrim, buraların korunmasından yana. Bunu da burada beyan ediyorum. Her ne olursa olsun bu bölgenin oksijenidir, yeşilidir bir yara alacaktır, görüntüde bir sıkıntı olacaktır. Yeni tekniklerde, firmalar, teknik bilgisi olan kişiler asla bir zararın olmayacağını, artık bu böyle bir tehlikelinin kalmadığını söylüyor. Bu benim kişiselim, ben de çevrenin henüz yara almadan korunmasından yanayım."
Kendisini, "kanunlara uyan, kanuna göre hareket eden, kanunun dışına çıkamayan, buna da yetkisi olmayan görevli" olarak tanımlayan Çınar, "ÇED raporunu alan firmalar müracaat ettikleri takdirde kanun 'ruhsat verilir' diyor. Ruhsatı da özel idare veriyor. 'Verilen' denilir noktada aslında valinin yetkisi de olmuyor. Diyelim vali risk aldı, raporu vermedi, kanuna karşı durdu. Bu sefer mahkemelerde ne sonuç çıkar? Onu bilmiyoruz. Bu benim rapor vereceğim anlamına gelmiyor" diye konuştu.
"Maden açılsa ne olur? Ekonomiye ne katar? Hakikatten çevreyi dendiği kadar bozar mı?" diyen Çınar, "Birilerin iddiası 'asla bozmaz ',birilerinin iddiası ise 'cehennem olur '.Aslında herkes objektif konuşmuyor, bunun bir ortası vardır. Bir sıkıntı da burada var. Şimdiden yer altı sularına siyanür karıştı demek milleti kandırmaktır. Ama hiçbir şey olmayacak demek de milleti kandırmaktır" ifadesini kullandı.
Bir gazetecinin, "Onay bekleyen işletme ruhsatı var mı? Varsa da kaç tane?" şeklindeki sorusu üzerine ise Vali Yardımcı Bekir Sıtkı Dağ, şu yanıtı verdi:
"Bunlar Sayın Valimiz Çanakkale'ye atanmadan önce de üzerinde hassasiyetle durduğumuz konular. Teknik ve ciddi bir konu. Toplumun hassasiyeti var bu konuda. Biz de bunları göz önüne alarak hem TÜBİTAK hem de Ege Üniversitesi ile görüştük. Bize 'bilimsel bir rapor hazırlar mısınız? Biz de ne yapacağımız bilelim' dedik. Bu konuyla ilgili Ege Üniversitesi raporunu bitirdi ve bizlere inceleme anlamında teslimini yaptı. Şu anda raporu değerlendirme aşamasındayız. Kendi verilerimizle mukayese edeceğiz. Sadece bununla da yetinmiyoruz. Ege Üniversitesinin raporu üzerine TÜBİTAK ile de görüştük. Onlar da bize bir ekip gönderdi, incelemelerini yaptı. Bu raporun ithamını bekliyorlar. Onlarla da tekrar görüşüp, bilimsel bir heyetle bu bölgedeki altın madenciliğinin işletilmesi durumuyla ilgili tarafsız bir rapor hazırlamalarını isteyeceğiz. Raporların hazırlanmasının ardından takdir makamı olan Sayın Valimize arz edilecek. Ondan sonra da değerlendirmesini toplum olarak, Çanakkale halkı olarak yapacağız. Şu anda onay bekleyen 1 ruhsat var."
Kaynak: AA
Kaz Dağları'nın altın oranı belki de dünyada en yüksek bölgelerden birisi olduğunu anlatan Çınar, "Dolayısıyla haklı olarak bütün şirketlerin hani 'iştahını kabartma' deriz ya böyle bir bölge. Bir ayrım da yapmak gerekiyor. Hep Kaz Dağları diye geçiyor, ama Kaz Dağları'nın epey uzağında yer alan yerler bunlar. Yani Kaz Dağları'nın eteklerinin de uzaklarında yer alan bölgeler" diye konuştu.
Çınar, özellikle çevrecilerin "musluklardan kirli sular akıyor, yer altı sularına siyanür bulaşıyor" şeklinde problem yarattığı bir konunun olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Daha siyanürün 's'si bölgeye gelmiş değil. Çevrecilik açısından da ekonomi açısından da objektif bakabilmek lazım. Benim şahsi fikrim, buraların korunmasından yana. Bunu da burada beyan ediyorum. Her ne olursa olsun bu bölgenin oksijenidir, yeşilidir bir yara alacaktır, görüntüde bir sıkıntı olacaktır. Yeni tekniklerde, firmalar, teknik bilgisi olan kişiler asla bir zararın olmayacağını, artık bu böyle bir tehlikelinin kalmadığını söylüyor. Bu benim kişiselim, ben de çevrenin henüz yara almadan korunmasından yanayım."
Kendisini, "kanunlara uyan, kanuna göre hareket eden, kanunun dışına çıkamayan, buna da yetkisi olmayan görevli" olarak tanımlayan Çınar, "ÇED raporunu alan firmalar müracaat ettikleri takdirde kanun 'ruhsat verilir' diyor. Ruhsatı da özel idare veriyor. 'Verilen' denilir noktada aslında valinin yetkisi de olmuyor. Diyelim vali risk aldı, raporu vermedi, kanuna karşı durdu. Bu sefer mahkemelerde ne sonuç çıkar? Onu bilmiyoruz. Bu benim rapor vereceğim anlamına gelmiyor" diye konuştu.
"Maden açılsa ne olur? Ekonomiye ne katar? Hakikatten çevreyi dendiği kadar bozar mı?" diyen Çınar, "Birilerin iddiası 'asla bozmaz ',birilerinin iddiası ise 'cehennem olur '.Aslında herkes objektif konuşmuyor, bunun bir ortası vardır. Bir sıkıntı da burada var. Şimdiden yer altı sularına siyanür karıştı demek milleti kandırmaktır. Ama hiçbir şey olmayacak demek de milleti kandırmaktır" ifadesini kullandı.
Bir gazetecinin, "Onay bekleyen işletme ruhsatı var mı? Varsa da kaç tane?" şeklindeki sorusu üzerine ise Vali Yardımcı Bekir Sıtkı Dağ, şu yanıtı verdi:
"Bunlar Sayın Valimiz Çanakkale'ye atanmadan önce de üzerinde hassasiyetle durduğumuz konular. Teknik ve ciddi bir konu. Toplumun hassasiyeti var bu konuda. Biz de bunları göz önüne alarak hem TÜBİTAK hem de Ege Üniversitesi ile görüştük. Bize 'bilimsel bir rapor hazırlar mısınız? Biz de ne yapacağımız bilelim' dedik. Bu konuyla ilgili Ege Üniversitesi raporunu bitirdi ve bizlere inceleme anlamında teslimini yaptı. Şu anda raporu değerlendirme aşamasındayız. Kendi verilerimizle mukayese edeceğiz. Sadece bununla da yetinmiyoruz. Ege Üniversitesinin raporu üzerine TÜBİTAK ile de görüştük. Onlar da bize bir ekip gönderdi, incelemelerini yaptı. Bu raporun ithamını bekliyorlar. Onlarla da tekrar görüşüp, bilimsel bir heyetle bu bölgedeki altın madenciliğinin işletilmesi durumuyla ilgili tarafsız bir rapor hazırlamalarını isteyeceğiz. Raporların hazırlanmasının ardından takdir makamı olan Sayın Valimize arz edilecek. Ondan sonra da değerlendirmesini toplum olarak, Çanakkale halkı olarak yapacağız. Şu anda onay bekleyen 1 ruhsat var."