İso Heyeti Diyarbakır'da
İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, "Sanayisini ve ekonomisini ağırlıklı olarak İstanbul, Bursa ve Kocaeli üçgenine sıkıştırmış Türkiye gerçeği, önümüzdeki yıllarda kırılmaya başlayacak" dedi.
Bahçıvan, İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve oda üyeleri, bölgede incelemeler yapmak, yatırım olanaklarını araştırmak ve çözüm sürecine katkı sağlamak amacıyla Diyarbakır'a geldi. Heyettekiler, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Toplantı Salonu'nda Diyarbakırlı iş adamlarıyla biraraya geldi.
Toplantıda konuşan Bahçıvan, bölgelerarası ekonomik gelişmişlik farkının ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek, bölgeye yönelik yatırımların önemine ve çözüm sürecinin yarattığı olumlu havaya dikkati çekti.
Diyarbakır'ın eşsiz tarihi ve kültürel birikimi ile bölgenin en önemli kenti olduğuna işaret eden Bahçıvan, "Bu güzel şehir, yakın zamanlara kadar devlet tarafından ihmal edilmiş olmasının ciddi sıkıntılarını yaşıyor. Kandan ve çatışmadan beslenen, nemalanan acımasız bazı çevrelerin dışında herkesin maddi ve manevi açıdan çok şey kaybettiği bu olumsuz dönem, çok şükür bir süredir gerilerde kalmış durumda" dedi.
-"Çözüm süreci kazandırmaya başladı"
Çözüm sürecinin başlamasının üzerinden henüz 1 yıl bile geçmemiş olmasına rağmen sürecin herkese çok şey kazandırdığını, ve hiçbir şey kaybettirmediğini vurgulayan Erdal Bahçıvan, şöyle konuştu:
"Canlar kaybedilmiyor, analar gözyaşı dökmüyor. Ne mutlu bize, mezarlıklar boş kalıyor. Buradan Türkiye'ye sesleniyorum. Yaşasın hayat, yaşasın barış, yaşasın bu güzel kardeşliğimiz. Bu sürecin, arzularımızın ve dileklerimizin kalıcı olması, gelişmesi ve kökleşmesi için hepimize büyük görevler düşüyor. Ne yazık ki, barış herkesi mutlu etmiyor. İçeriden ve dışarıdan gelebilecek olası nifak çabalarına karşı çok dikkatli olmamız gerektiğini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Ortadoğu, çok kanlı bir gerilimin ve çatışmanın içindedir. Ülkemizin sergilediği barış, siyasi tarihi acılarla dolu Ortadoğu için de çok önemli bir umut kaynağıdır. Bu nedenle sadece ülkemiz için değil, bölgemiz için de sorumlu ve duyarlı hareket etmemiz gereken bir dönemden geçmekteyiz. Büyük risklerin, bir bölgesel savaş potansiyelinin bulunduğu Ortadoğu'da, ülkemizin hepimizi mutlu eden bu aşamaya gelmesi hiç de kolay olmadı. Bunun kıymetini bilip atalete, fırsatçılığa asla izin verilmemesi gerektiğine inanıyorum."
-"Sabır ve güven gerekli"
Eksiklikleri, aksaklıkları olmakla birlikte Türkiye'nin, tarihinin en büyük demokratikleşme süreçlerinden birisini yaşadığını anlatan Bahçıvan, şöyle dedi:
"Demokratikleştikçe önyargılar kırılıyor, iyimser bir ortam doğuyor, toplumsal kaynaşma artıyor. Buna paralel olarak, aş ve iş için daha fazla kaynak, daha fazla çaba ortaya çıkıyor. Bölgenin ekonomik potansiyeli çok yüksek. GAP, bu potansiyelin ağırlık merkezini oluşturuyor. Bölgedeki illerin ekonomik olarak zenginleşmesi aynı zamanda Türkiye'nin de zenginleşmesidir. Bu proje, ülkemizde bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını azaltacağı gibi Türkiye'yi Ortadoğu ve Kafkaslar bölgesinde modern tarımın merkezi yapacak potansiyeli de taşıyor. GAP'ın kısa sürede tamamlanması için İstanbul Sanayi Odası olarak elimizden gelen gayreti göstereceğiz."
İstanbul'un Türkiye'nin sanayi ve ticaret merkezi konumunda bulunduğunu, uluslararası iş çevreleriyle entegre olduğunu ifade eden Bahçıvan, "İstanbulsuz bir dünya düşünülemez. Ve tabii ki Diyarbakırsız bir İstanbul da" diye konuştu.
-"Ortadoğu'da sağlanacak barış büyük bir öneme sahip"
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan konuşmasında küresel boyut kazanan ekonomik krize de değinerek şunları söyledi:
"Bu kriz, ülkemiz için sorunlar kadar yeni fırsatları da beraberinde getirme potansiyeli taşıyor. Bu noktada, Ortadoğu'da sağlanacak barış büyük bir öneme sahip. Ortadoğu'da olası bir barışın, Güneydoğu Anadolu için ciddi bir ekonomik zenginlik alanı yaratacağına inananlardan birisiyim. Ortadoğu'da hepimizi derinden üzen ve kayıtsız kalamayacağımız insani trajediler yaşanıyor. Bu üzücü süreçle ilgili bir gerçeğe dikkatinizi çekmek istiyorum. Ekonomik akıl, dış politikada ağırlığını arttırdıkça barışa giden yolun kısaldığını görüyoruz. Buna Suriye'de iki yıl önce çatışma ve istikrarsızlık başlamadan önce iki ülke arasında yaşanan ilişkilerde tanık olduk. Sınır, bizleri ayrıştıran bir çizgi olmaktan çıkmaya başlamışken ve bu ülkeye olan yıllık ihracatımız 2 milyar doları aşmak üzereyken, Suriye maalesef hiç kimseye faydası olmayan bir istikrarsızlık ve çatışma sürecinin içine girdi. Ülke sınırları dışında barışı ararken, ülke içinde yaşanan barışı korumak ve geliştirmek büyük önem taşımaktadır. Gelecek adına umutlu olmamız gerektiğine inanıyorum."
-İstanbul-Kocaeli-Bursa üçgeni
Güneydoğu'nun tarım ve hayvancılık alanındaki potansiyeli üzerinde de duran Bahçıvan, "Ülkemiz, 2023 vizyonu doğrultusunda 10 yıl sonra 2 trilyon dolar milli gelir, 500 milyar dolarlık bir ihracatı hedeflemiş durumda. Bu hedeflere, bütün bölgeleriyle kalkınmış bir Türkiye ile ulaşabileceğimize inanıyorum" dedi.
Sanayisini ve ekonomisini, ağırlıklı olarak İstanbul, Bursa ve Kocaeli üçgenine sıkıştırmış Türkiye gerçeğinin, önümüzdeki yıllarda kırılmaya başlayacağını vurgulayan Bahçıvan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kalkınmamış bölgelerimiz; tersine göç alarak, sahip olduğu olumsuz imajı geride bırakarak, ülkemizin kalkınmasına katkı yapar hale gelecektir. Öncelikle insan odaklı temelde şekillendirilen 10| Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda, geçmiş dönemlerde yapılan planlamalardan farklı olarak, ilk bölümde ekonomi yerine sosyal konulara yer veriliyor. Nitelikli insan, güçlü toplum başlığı altında oluşan bölümün altında; eğitim, kültür ve sağlık konularına yer verilmesi dikkat çekici. Sanayiciler olarak, Diyarbakır'ın nitelikli insan ve kalifiye eleman gücüne baktığımızda karşımıza üzücü bir tablo çıkıyor. Türkiye genelinde olduğu gibi bu şehirde de de yaygın olan sorunlardan birisi maalesef mesleksizliktir. Bu toplumumuzun kanayan bir yarasıdır. Mesleksizlik, Türkiye'deki yaygın işsizliğin ana nedenlerinden birisini de oluşturmaktadır."
-"Çözüm süreci bankalar tarafından yeterince desteklenmiyor"
Erdal Bahçıvan, bankaların da çözüm süreci ve bölgeye katkısını artırması gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çözüm sürecinin bölgenin ekonomik kalkınmasına sunduğu katkı, bankalar tarafından yeterince desteklenmemektedir. Bu süreçte, herkes gibi bankalar da bakış açısını değiştirmek zorunda. Türkiye, en önemli sorunlarından birisini çözmeye çalışırken, bankaların bu bağlamda daha fazla toplumsal duyarlılık ve sorumluluk sergilemeleri gerektiğine inanıyorum. Finansa erişim, bu bölgede de en büyük sıkıntılardan birisidir. İpoteklerin yüksek teminata bağlanması, çekler ve sigortacılık konusunda bölgede büyük sıkıntıların yaşandığına dair şikayetler kamuoyuna yansımış durumda. Ülke genelinde olduğu gibi bu bölgede de bankalar, vakit kaybetmeksizin üretim ve yatırımı destekleyen bir anlayışa yönelmelidir."
İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay da, "Sanayiciler olarak yatırımların burada oluşturmaya çalıştığımız buluşma arzusuyla sizlerle birlikte neler yapabilirizin arayışıyla bu güzel ve kutsal toprakların en büyük mirası olan birliktelik ruhuna bir nebze de olsa katkı sağlayabilirsek hepimiz çok bahtiyar olacağız" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar ise Türkçe ve Kürtçe hoşgeldiniz diyerek başladığı konuşmasında, bu buluşmanın dayanışmaya ve köklü işbirliklerine vesile olması dileğinde bulundu.
İstanbul Sanayi Odası ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının gerçekleştirdiği bu büyük buluşma aynı zamanda gönüllerin buluşması olduğunu belirten Sayar, şöyle konuştu:
"Bu buluşma, ekilen barış tohumlarının yeşermesine, çoğalmasına ve çocuklarımıza güzel yarınlar olarak kazandırılmasına katkı sunacaktır. Sermayenin en çok sevdiği şey güvendir. Güvenin olması için en başta olması gereken de silahların susmasıdır. Silahların olduğu yerde huzur olmaz, güven olmaz, yatırım olmaz. Bugün barışa her zamankinden çok daha fazla yakınız. Bu barış ortamının kalıcı olması için şüphesiz ki sosyal olarak, ekonomik olarak çok şeyler yapmak gerekiyor. Ülkemizin ekonomik olarak çok daha fazla gelişmesi ve bütün vatandaşlarımızın demokratik haklardan eşit şekilde faydalanabilmesi için, herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır. Biz, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olarak, bu ziyaretten büyük fayda sağlayacağımızı düşünüyoruz. İSO'nun yaptığı ve yapacağı çalışmalar bizim için de yol gösterici olacaktır. Bu amaçla her iki kuruluş arasında karşılıklı olarak tecrübelerin paylaşılacağı bir işbirliği protokolü düzenlenmesine karar verilmiştir. Bu protokolün Diyarbakır'ın sanayi şehri olarak da anılmasına katkı sunacağını ümit ediyorum ve hayırlı olmasını diliyorum."
Kaynak: AA
Toplantıda konuşan Bahçıvan, bölgelerarası ekonomik gelişmişlik farkının ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek, bölgeye yönelik yatırımların önemine ve çözüm sürecinin yarattığı olumlu havaya dikkati çekti.
Diyarbakır'ın eşsiz tarihi ve kültürel birikimi ile bölgenin en önemli kenti olduğuna işaret eden Bahçıvan, "Bu güzel şehir, yakın zamanlara kadar devlet tarafından ihmal edilmiş olmasının ciddi sıkıntılarını yaşıyor. Kandan ve çatışmadan beslenen, nemalanan acımasız bazı çevrelerin dışında herkesin maddi ve manevi açıdan çok şey kaybettiği bu olumsuz dönem, çok şükür bir süredir gerilerde kalmış durumda" dedi.
-"Çözüm süreci kazandırmaya başladı"
Çözüm sürecinin başlamasının üzerinden henüz 1 yıl bile geçmemiş olmasına rağmen sürecin herkese çok şey kazandırdığını, ve hiçbir şey kaybettirmediğini vurgulayan Erdal Bahçıvan, şöyle konuştu:
"Canlar kaybedilmiyor, analar gözyaşı dökmüyor. Ne mutlu bize, mezarlıklar boş kalıyor. Buradan Türkiye'ye sesleniyorum. Yaşasın hayat, yaşasın barış, yaşasın bu güzel kardeşliğimiz. Bu sürecin, arzularımızın ve dileklerimizin kalıcı olması, gelişmesi ve kökleşmesi için hepimize büyük görevler düşüyor. Ne yazık ki, barış herkesi mutlu etmiyor. İçeriden ve dışarıdan gelebilecek olası nifak çabalarına karşı çok dikkatli olmamız gerektiğini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Ortadoğu, çok kanlı bir gerilimin ve çatışmanın içindedir. Ülkemizin sergilediği barış, siyasi tarihi acılarla dolu Ortadoğu için de çok önemli bir umut kaynağıdır. Bu nedenle sadece ülkemiz için değil, bölgemiz için de sorumlu ve duyarlı hareket etmemiz gereken bir dönemden geçmekteyiz. Büyük risklerin, bir bölgesel savaş potansiyelinin bulunduğu Ortadoğu'da, ülkemizin hepimizi mutlu eden bu aşamaya gelmesi hiç de kolay olmadı. Bunun kıymetini bilip atalete, fırsatçılığa asla izin verilmemesi gerektiğine inanıyorum."
-"Sabır ve güven gerekli"
Eksiklikleri, aksaklıkları olmakla birlikte Türkiye'nin, tarihinin en büyük demokratikleşme süreçlerinden birisini yaşadığını anlatan Bahçıvan, şöyle dedi:
"Demokratikleştikçe önyargılar kırılıyor, iyimser bir ortam doğuyor, toplumsal kaynaşma artıyor. Buna paralel olarak, aş ve iş için daha fazla kaynak, daha fazla çaba ortaya çıkıyor. Bölgenin ekonomik potansiyeli çok yüksek. GAP, bu potansiyelin ağırlık merkezini oluşturuyor. Bölgedeki illerin ekonomik olarak zenginleşmesi aynı zamanda Türkiye'nin de zenginleşmesidir. Bu proje, ülkemizde bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını azaltacağı gibi Türkiye'yi Ortadoğu ve Kafkaslar bölgesinde modern tarımın merkezi yapacak potansiyeli de taşıyor. GAP'ın kısa sürede tamamlanması için İstanbul Sanayi Odası olarak elimizden gelen gayreti göstereceğiz."
İstanbul'un Türkiye'nin sanayi ve ticaret merkezi konumunda bulunduğunu, uluslararası iş çevreleriyle entegre olduğunu ifade eden Bahçıvan, "İstanbulsuz bir dünya düşünülemez. Ve tabii ki Diyarbakırsız bir İstanbul da" diye konuştu.
-"Ortadoğu'da sağlanacak barış büyük bir öneme sahip"
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan konuşmasında küresel boyut kazanan ekonomik krize de değinerek şunları söyledi:
"Bu kriz, ülkemiz için sorunlar kadar yeni fırsatları da beraberinde getirme potansiyeli taşıyor. Bu noktada, Ortadoğu'da sağlanacak barış büyük bir öneme sahip. Ortadoğu'da olası bir barışın, Güneydoğu Anadolu için ciddi bir ekonomik zenginlik alanı yaratacağına inananlardan birisiyim. Ortadoğu'da hepimizi derinden üzen ve kayıtsız kalamayacağımız insani trajediler yaşanıyor. Bu üzücü süreçle ilgili bir gerçeğe dikkatinizi çekmek istiyorum. Ekonomik akıl, dış politikada ağırlığını arttırdıkça barışa giden yolun kısaldığını görüyoruz. Buna Suriye'de iki yıl önce çatışma ve istikrarsızlık başlamadan önce iki ülke arasında yaşanan ilişkilerde tanık olduk. Sınır, bizleri ayrıştıran bir çizgi olmaktan çıkmaya başlamışken ve bu ülkeye olan yıllık ihracatımız 2 milyar doları aşmak üzereyken, Suriye maalesef hiç kimseye faydası olmayan bir istikrarsızlık ve çatışma sürecinin içine girdi. Ülke sınırları dışında barışı ararken, ülke içinde yaşanan barışı korumak ve geliştirmek büyük önem taşımaktadır. Gelecek adına umutlu olmamız gerektiğine inanıyorum."
-İstanbul-Kocaeli-Bursa üçgeni
Güneydoğu'nun tarım ve hayvancılık alanındaki potansiyeli üzerinde de duran Bahçıvan, "Ülkemiz, 2023 vizyonu doğrultusunda 10 yıl sonra 2 trilyon dolar milli gelir, 500 milyar dolarlık bir ihracatı hedeflemiş durumda. Bu hedeflere, bütün bölgeleriyle kalkınmış bir Türkiye ile ulaşabileceğimize inanıyorum" dedi.
Sanayisini ve ekonomisini, ağırlıklı olarak İstanbul, Bursa ve Kocaeli üçgenine sıkıştırmış Türkiye gerçeğinin, önümüzdeki yıllarda kırılmaya başlayacağını vurgulayan Bahçıvan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kalkınmamış bölgelerimiz; tersine göç alarak, sahip olduğu olumsuz imajı geride bırakarak, ülkemizin kalkınmasına katkı yapar hale gelecektir. Öncelikle insan odaklı temelde şekillendirilen 10| Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda, geçmiş dönemlerde yapılan planlamalardan farklı olarak, ilk bölümde ekonomi yerine sosyal konulara yer veriliyor. Nitelikli insan, güçlü toplum başlığı altında oluşan bölümün altında; eğitim, kültür ve sağlık konularına yer verilmesi dikkat çekici. Sanayiciler olarak, Diyarbakır'ın nitelikli insan ve kalifiye eleman gücüne baktığımızda karşımıza üzücü bir tablo çıkıyor. Türkiye genelinde olduğu gibi bu şehirde de de yaygın olan sorunlardan birisi maalesef mesleksizliktir. Bu toplumumuzun kanayan bir yarasıdır. Mesleksizlik, Türkiye'deki yaygın işsizliğin ana nedenlerinden birisini de oluşturmaktadır."
-"Çözüm süreci bankalar tarafından yeterince desteklenmiyor"
Erdal Bahçıvan, bankaların da çözüm süreci ve bölgeye katkısını artırması gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çözüm sürecinin bölgenin ekonomik kalkınmasına sunduğu katkı, bankalar tarafından yeterince desteklenmemektedir. Bu süreçte, herkes gibi bankalar da bakış açısını değiştirmek zorunda. Türkiye, en önemli sorunlarından birisini çözmeye çalışırken, bankaların bu bağlamda daha fazla toplumsal duyarlılık ve sorumluluk sergilemeleri gerektiğine inanıyorum. Finansa erişim, bu bölgede de en büyük sıkıntılardan birisidir. İpoteklerin yüksek teminata bağlanması, çekler ve sigortacılık konusunda bölgede büyük sıkıntıların yaşandığına dair şikayetler kamuoyuna yansımış durumda. Ülke genelinde olduğu gibi bu bölgede de bankalar, vakit kaybetmeksizin üretim ve yatırımı destekleyen bir anlayışa yönelmelidir."
İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay da, "Sanayiciler olarak yatırımların burada oluşturmaya çalıştığımız buluşma arzusuyla sizlerle birlikte neler yapabilirizin arayışıyla bu güzel ve kutsal toprakların en büyük mirası olan birliktelik ruhuna bir nebze de olsa katkı sağlayabilirsek hepimiz çok bahtiyar olacağız" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar ise Türkçe ve Kürtçe hoşgeldiniz diyerek başladığı konuşmasında, bu buluşmanın dayanışmaya ve köklü işbirliklerine vesile olması dileğinde bulundu.
İstanbul Sanayi Odası ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının gerçekleştirdiği bu büyük buluşma aynı zamanda gönüllerin buluşması olduğunu belirten Sayar, şöyle konuştu:
"Bu buluşma, ekilen barış tohumlarının yeşermesine, çoğalmasına ve çocuklarımıza güzel yarınlar olarak kazandırılmasına katkı sunacaktır. Sermayenin en çok sevdiği şey güvendir. Güvenin olması için en başta olması gereken de silahların susmasıdır. Silahların olduğu yerde huzur olmaz, güven olmaz, yatırım olmaz. Bugün barışa her zamankinden çok daha fazla yakınız. Bu barış ortamının kalıcı olması için şüphesiz ki sosyal olarak, ekonomik olarak çok şeyler yapmak gerekiyor. Ülkemizin ekonomik olarak çok daha fazla gelişmesi ve bütün vatandaşlarımızın demokratik haklardan eşit şekilde faydalanabilmesi için, herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır. Biz, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olarak, bu ziyaretten büyük fayda sağlayacağımızı düşünüyoruz. İSO'nun yaptığı ve yapacağı çalışmalar bizim için de yol gösterici olacaktır. Bu amaçla her iki kuruluş arasında karşılıklı olarak tecrübelerin paylaşılacağı bir işbirliği protokolü düzenlenmesine karar verilmiştir. Bu protokolün Diyarbakır'ın sanayi şehri olarak da anılmasına katkı sunacağını ümit ediyorum ve hayırlı olmasını diliyorum."