Kuruyan Göller İçin Uluslararası Buluşma Toplantısı

Akdeniz Sulak Alanlarının Korunması Araştırma Merkezinden Dr. Christian Perennou, "Akdeniz bölgesi 1900 yılında sahip olduğu sulak alanların yaklaşık yüzde 50'sini kaybetti" dedi.

Doğa Derneğinin, Vaillant'ın desteğiyle Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlendiği toplantıya 10 ülkeden akademisyen, dernek temsilcisi, aktivist ve kamu kurumu temsilcileri katıldı.

Toplantıda, Türkiye'de ve dünyada göllerin kurumasının ardında yatan ortak sebepler ve çözüm önerileri tartışıldı.

Toplantının açılışında konuşan Akdeniz Sulak Alanlarının Korunması Araştırma Merkezinden Dr. Christian Perennou, tarımsal sulama amaçlı sondaj kuyularının yer altı suyunu tükettiğini, barajların dere ve akarsuların göllere taşıdığı yüzeysel suyu azalttığını, bunun sonucunda başta göller olmak üzere tüm Akdeniz'de sulak alanların kurumaya başladığını söyledi.

"Akdeniz bölgesi 1900 yılında sahip olduğu sulak alanların yaklaşık yüzde 50'sini kaybetti" diyen Perennou, "Türkiye yanlış su ve tarım politikaları nedeniyle Avrupa'da sulak alan kaybının en çok yaşandığı ve tarımda su tüketiminin en çok arttığı ülke" ifadesini kullandı.

-Doğa Derneği Genel Müdürü Yılmaz

Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz ise Türkiye'de ve dünyada yüzyıllardır var olan göllerin son 60 yıldır benzer yanlış tarım ve su politikaları nedeniyle yok olduğunu söyledi.

Göllerin yaşatılmaması durumunda göllere bağlı hayatını sürdüren balıkların, kuşların, insanların ve diğer canlıların da yaşamlarını yitireceğini anlatan Yılmaz, "Türkiye'den Kenya'ya, Ürdün'e ve Yunanistan'a göllerimizi kurutan yanlış tarım ve su politikalarına karşı, derelerin göllere özgürce akmasına olanak vererek su döngüsünün bütünselliğini koruyan, göllerimizin 'su hakkı'nı tanıyan, yörenin şartlarıyla uyumlu tarımsal üretime dayalı alternatif politikaları hayata geçirmekten başka çaremiz yok" diye konuştu.

Yılmaz, Anadolu'da son 60 yılda yaklaşık 2 milyon hektarlık sulak alanının kuruduğunu ya da kurumaya terk edildiğini savundu.

-Burdur Gölü

Burdur Gölü'nü Kurtarma Projesi Koordinatörü Ayşe Sargın da gölleri yaşatmanın tek yolunun doğayla uyumlu yaşam ve üretim biçimlerinin hayata geçirilmesi olduğuna işaret etti.

Burdur'da yörenin iklim ve su şartlarına uygun az su tüketen ya da yağmura dayalı tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Sargın, "Tarımda tasarruflu sulama sistemleri kullanılmalı, gölleri besleyen derelerin üzerine baraj yaparak göle su akışı kesilmemeli, hali hazırda var olan barajlardan göllere 'hakkı' olan su düzenli verilmeli" diye konuştu.

Burdur Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya ise Burdur Gölü'nün kurumasını önlemek için henüz somut adımların atılmadığını anlattı. Belediye olarak gölü kirleten unsurları ortadan kaldırdıklarına dikkati çeken Akkaya, arıtma tesisini devreye soktuklarını, bu sayede göle kirli suyun gitmediğini kaydetti.

-NASA raporu

Bu arada toplantı öncesinde basın mensuplarına dağıtılan raporda, bir zamanlar dünyanın dördüncü büyük gölü olan Kazakistan-Özbekistan sınırındaki Aral Gölü'nün bugün devasa bir çölden ibaret olduğu belirtildi.

Raporda, "Ortadoğu'nun en büyük gölü olan İran'daki Urumiye Gölü'nün yüzde 60'ı, dünyanın en alçak noktası olan Lut Gölü'nün ise üçte biri kurudu. NASA'ya göre, 2003-2010 yıllarında Türkiye, Suriye, Irak ve İran'ın birçok bölgesinde toplam 144 kilometreküp tatlı su rezervi kayboldu. Bu miktar neredeyse Lut Gölü'nün toplam su hacmine eşit. Ortadoğu, Hindistan'dan sonra dünyada yer altı su rezervlerini en hızlı kaybeden ikinci bölge" ifadelerine yer verildi.

Toplantı, bugün ve yarın yapılacak sunum ve konuşmaların ardından sona erecek.

Kaynak: AA