İdam Mahkumunun 31 Yıllık "sakıncalı" Mektubu
İZMİR - ALİ RIZA KARASU - 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında idam edilen Necati Vardar'ın kardeşi Serdar Vardar, o dönem "sakıncalı" denilerek kendilerine verilmeyen mektupların iadesini talep ediyor. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan "12 Eylül Davası"na müdahil olan Vardar, tüm girişimlere rağmen mektuplara ulaşamadıklarını söyledi.
Serdar Vardar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Buca Cezaevi'nde 13 Mart 1982 tarihinde ağabeyi Necati Vardar ile beraber idam edilen Seyit Konuk ve İbrahim Ethem Coşkun'un da idam edilmeden önce ailelerine yazdıkları mektuplarının kaybolduğunu belirtti.
Vardar, Genelkurmay Başkanlığı'nın 30 yıl sonra, 2012 yılında kendilerine teslim ettiği idam dosyalarında yer alan belgede mektupların izine rastladıklarını kaydetti.
Üç gencin idam edilmeden önce ailelerine yazdıkları son mektuplarının "sakıncalı" bulunduğu için ailelerine teslim edilmediğini anlatan Vardar, dosyada mektupların Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne incelenmek üzere gönderildiği bilgisinin bulunduğunu söyledi.
Devrimci 78'liler Federasyonu, aileler adına Adalet Bakanlığı'na başvurarak mektupların akıbetini sorduğunu dile getiren Vardar, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün, üç gencin metuplarına rastlanmadığını, sadece defter kayıtlarının bulunduğu cevabını verdiğini ifade etti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşımak dahil tüm girişimlere rağmen mektuplara ulaşamadıklarını belirten Serdar Vardar, şunları söyledi:
"Cezaevi'nde asker birinden öğrendik. İdam edimeden önce son istekleri sorulmuş. Çay ve sigara isteyip birer mektup yazmışlar. Ağabeyimin son mektubuyla ilgili tutanağı iade edilen dosyada gördük. Sakıncalı bulunduğu için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne incelenmek üzere gönderildiğine dair tutanak bize iade edilen dosyada var. 3-4 dakika sonra ölecek insanın mektubundan niye korkarlar. Son anlarında babasına yazılan bir mektup nasıl sakıncalı olur anlayamıyorum."
-"TBMM'ye yeniden önerge vereceğiz"
Mektupların akıbetini sormak için yeni yasama döneminde TBMM'ye bazı milletvekilleri aracılığıyla yeniden soru önergesi vereceklerini ifade eden Serdar Vardar, "Yeni önergemize Genelkurmay Başkanlığı'nın bize iade ettiği dosyada bulunan mektupla ilgili belgeyi de ekleyeceğiz. Biz bu mektubun peşini bırakmayacağız. Mektupları alamasak bile akıbetini öğrenmek istiyoruz. Yaktılarsa desinler ki yaktık" diye konuştu.
-"12 Eylül ülkenin geleceğini sildi"
12 Eylül 1980 darbesinin bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Vardar, 30 yıl sonra da olsa dönemin sorumlularının yargılanmasının önemli bir gelişme olduğunu ifade ederek, "12 Eylül kararlık bir dönemdi, kimse sorgulayamıyordu. Son yıllarda biraz da olsa aydınlanmaya başlandı. Ülkenin geleceğini silen bir darbeydi. Sağcısıyla solcusuyla ülkenin düşenen, sorgulayan insanlarını idam ettiler. Darbe yaptılar da ne oldu, ülkeye çağ mı atlattılar. 500 yıl geriye gittik" dedi.
-"Rütbelerinin sökülmesini, mallarına el konulmasını istiyorum"
Darbenin üzerinden geçen 30 yıl boyunca sustuklarını belirten Vardar, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı 12 Eylül davasına müdahil olduklarını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ailece 30 yıl sustuk, şimdi hakkımızı arıyoruz. Bu nedenle 12 Eylül davasına müdahil oldum. Davanın yeteri kadar realist yürümediğini düşünüyorum. Mahkeme başkanı ne kadar iyi niyetli olsa da baskı altında olduğunu düşünüyorum. Yargılananlar sağlıklı olduğu halde mahkemeye gelmiyor, biri evden biri hastaneden telekonferansla katılıyor. Avukatımız gerektiği kadar soru soramıyor. Ben bu davayı insanlık suçu işlemiş insanların yargılanması olarak görüyorum. Allah'a inanıyorum, 10 binlerce insanın günahına girdiler, karşılıksız kalmayacak. Ben bunların rütbelerinin sökülkesini isterim. Emekli maaşlarının kaldırılmasını isterim. Bizim kanlarımızla edindikleri bütün mal varlıklarının, yakınlarının üzerindeki tüm mallara el konulmasını isterim. Bizim kanlarımızla bu malları edindiler."
-"Annemle Boşnakça konuşmasına izin verilmedi"
1 Mayıs 1980 sabahı saat 04.00 sıralarında evleri basılarak ağebeyinin gözaltına alındığını söyleyen Serdar Vardar, "en fazla 15 yıl ceza alır" denilen davadan idam çıktığını dile getirdi. Son iki celsede hakim değişikliği yapılarak kaleminin kırıldığını ifade eden Vardar, "Annemle ziyaretine gitmiştik. Annem sadece Boşnakça biliyordu. Boşnakça 'Nasılsın oğlum?' diye sordu, subay bağırdı, konuşturmadı" dedi.
-"Resmi cellat yapamayınca şarapçı çağırdılar"
Vardar, kardeşinin idamını ise şöyle anlattı:
"Cezaevindeki askerin anlattığına göre, cezaevi celladı idamı gerçekleştirememiş. Parayla iki şarapçı bulmuşlar. Parayı alan şarapçılar gece belirlenen saatte gelmemiş. Alelacele iki şarapçı daha bulmuşlar ama onlar da iki galon şarap içmelerine rağmen sehpaya vuramamışlar. Şarapçılar, fırça yiyince sehpalarını kendileri düşürmüş."
Kaynak: AA
Vardar, Genelkurmay Başkanlığı'nın 30 yıl sonra, 2012 yılında kendilerine teslim ettiği idam dosyalarında yer alan belgede mektupların izine rastladıklarını kaydetti.
Üç gencin idam edilmeden önce ailelerine yazdıkları son mektuplarının "sakıncalı" bulunduğu için ailelerine teslim edilmediğini anlatan Vardar, dosyada mektupların Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne incelenmek üzere gönderildiği bilgisinin bulunduğunu söyledi.
Devrimci 78'liler Federasyonu, aileler adına Adalet Bakanlığı'na başvurarak mektupların akıbetini sorduğunu dile getiren Vardar, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün, üç gencin metuplarına rastlanmadığını, sadece defter kayıtlarının bulunduğu cevabını verdiğini ifade etti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşımak dahil tüm girişimlere rağmen mektuplara ulaşamadıklarını belirten Serdar Vardar, şunları söyledi:
"Cezaevi'nde asker birinden öğrendik. İdam edimeden önce son istekleri sorulmuş. Çay ve sigara isteyip birer mektup yazmışlar. Ağabeyimin son mektubuyla ilgili tutanağı iade edilen dosyada gördük. Sakıncalı bulunduğu için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne incelenmek üzere gönderildiğine dair tutanak bize iade edilen dosyada var. 3-4 dakika sonra ölecek insanın mektubundan niye korkarlar. Son anlarında babasına yazılan bir mektup nasıl sakıncalı olur anlayamıyorum."
-"TBMM'ye yeniden önerge vereceğiz"
Mektupların akıbetini sormak için yeni yasama döneminde TBMM'ye bazı milletvekilleri aracılığıyla yeniden soru önergesi vereceklerini ifade eden Serdar Vardar, "Yeni önergemize Genelkurmay Başkanlığı'nın bize iade ettiği dosyada bulunan mektupla ilgili belgeyi de ekleyeceğiz. Biz bu mektubun peşini bırakmayacağız. Mektupları alamasak bile akıbetini öğrenmek istiyoruz. Yaktılarsa desinler ki yaktık" diye konuştu.
-"12 Eylül ülkenin geleceğini sildi"
12 Eylül 1980 darbesinin bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Vardar, 30 yıl sonra da olsa dönemin sorumlularının yargılanmasının önemli bir gelişme olduğunu ifade ederek, "12 Eylül kararlık bir dönemdi, kimse sorgulayamıyordu. Son yıllarda biraz da olsa aydınlanmaya başlandı. Ülkenin geleceğini silen bir darbeydi. Sağcısıyla solcusuyla ülkenin düşenen, sorgulayan insanlarını idam ettiler. Darbe yaptılar da ne oldu, ülkeye çağ mı atlattılar. 500 yıl geriye gittik" dedi.
-"Rütbelerinin sökülmesini, mallarına el konulmasını istiyorum"
Darbenin üzerinden geçen 30 yıl boyunca sustuklarını belirten Vardar, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı 12 Eylül davasına müdahil olduklarını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ailece 30 yıl sustuk, şimdi hakkımızı arıyoruz. Bu nedenle 12 Eylül davasına müdahil oldum. Davanın yeteri kadar realist yürümediğini düşünüyorum. Mahkeme başkanı ne kadar iyi niyetli olsa da baskı altında olduğunu düşünüyorum. Yargılananlar sağlıklı olduğu halde mahkemeye gelmiyor, biri evden biri hastaneden telekonferansla katılıyor. Avukatımız gerektiği kadar soru soramıyor. Ben bu davayı insanlık suçu işlemiş insanların yargılanması olarak görüyorum. Allah'a inanıyorum, 10 binlerce insanın günahına girdiler, karşılıksız kalmayacak. Ben bunların rütbelerinin sökülkesini isterim. Emekli maaşlarının kaldırılmasını isterim. Bizim kanlarımızla edindikleri bütün mal varlıklarının, yakınlarının üzerindeki tüm mallara el konulmasını isterim. Bizim kanlarımızla bu malları edindiler."
-"Annemle Boşnakça konuşmasına izin verilmedi"
1 Mayıs 1980 sabahı saat 04.00 sıralarında evleri basılarak ağebeyinin gözaltına alındığını söyleyen Serdar Vardar, "en fazla 15 yıl ceza alır" denilen davadan idam çıktığını dile getirdi. Son iki celsede hakim değişikliği yapılarak kaleminin kırıldığını ifade eden Vardar, "Annemle ziyaretine gitmiştik. Annem sadece Boşnakça biliyordu. Boşnakça 'Nasılsın oğlum?' diye sordu, subay bağırdı, konuşturmadı" dedi.
-"Resmi cellat yapamayınca şarapçı çağırdılar"
Vardar, kardeşinin idamını ise şöyle anlattı:
"Cezaevindeki askerin anlattığına göre, cezaevi celladı idamı gerçekleştirememiş. Parayla iki şarapçı bulmuşlar. Parayı alan şarapçılar gece belirlenen saatte gelmemiş. Alelacele iki şarapçı daha bulmuşlar ama onlar da iki galon şarap içmelerine rağmen sehpaya vuramamışlar. Şarapçılar, fırça yiyince sehpalarını kendileri düşürmüş."