Omü Deneme Şeker Mısırı Üretimi Yapıyor
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, Türkiye'nin şeker mısırı açığını karşılamak için deneme üretimler yapıyor.
Çalışmalar hakkında bilgi veren OMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç Dr. İsmail Sezer, şeker mısırında temelde verimin yanı sıra kalite özelliklerinin de önemli olduğunu belirtti.
Türkiye’de kaliteli şeker mısırı üretebilecek potansiyele uygun ekolojik bölgeler olduğunu ifade eden Öğretim Üyesi Yardımcı Doç Dr. İsmail Sezer, “Günümüzde şeker oranları arttırılmış ve farklı tane renginde birçok yeni çeşit dünyada üretime sunulmuştur. Bu yeni çeşitlerin Türkiye’de nasıl bir performans göstereceği tam olarak bilinmemektedir. Yurt dışından getirilecek farklı tipteki çeşitlerin tüketici tercihlerine ne kadar cevap verebileceğine dair bilgileri içeren çalışmalara ihtiyaç vardır” dedi
Dünyada ve Türkiye’de yetiştiriciliği yapılan mısır alt türlerinden birisinin şeker mısırı olduğuna dikkat çeken Doç Dr. İsmail Sezer, “Bu alt tür insan beslenmesinde doğrudan taze olarak veya işlenerek kullanılmaktadır. Şeker mısırı tüketimi 1970’li yıllarda ABD’de kişi başına yıllık yaklaşık 2.6 kg iken, günümüzde önemli oranda artarak yaklaşık 13.6 kg’a ulaşmıştır. Dünyada en büyük şeker mısırı üreticisi ülke ABD’dir. Bu ülkede 650 bin hektar civarında bir alanda şeker mısırı tarımı yapılmakta, elde edilen ürünün yaklaşık yüzde 40’ı taze tüketilirken yüzde 60’ı da işlenerek tüketime sunulmaktadır. ABD’den sonra Nijerya (yüzde 7), Fransa (yüzde 6), Macaristan (yüzde 6) ve Peru (yüzde 4) dünyada şeker mısırı üretimi yapan diğer önemli ülkelerdir. Dünyada en fazla şeker mısırı ürünleri (taze, konserve, dondurulmuş) ihracatı yapan ülke ABD, en önemli ithalatçı ülke ise Kanada’dır. Türkiye'nin şeker mısırı ekimi ve üretimi ile ilgili bir bilgi bulunmamakla birlikte, 2001 yılında 71 ton, 2002 yılında ise 26 ton şeker mısırı ihracatı yapıldığı bildirilmektedir” diye konuştu
İsmail Sezer, Türkiye’de mısır üretiminin yurt içi ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmadığını belirterek, “Bunun için zaman zaman yurt dışından mısır ithalatı yapıldığı gibi ülkede mısır ekim alanlarının arttırılması da teşvik edilmektedir. Bu artış beklentilerine paralel olarak şeker mısırı üretim alanlarının da artması beklenmektedir. Türkiye’de şeker mısırının sofralık taze tüketiminin yanında mısır kavurgası ve patlamış mısır olarak tüketimi de önemlidir. Türkiye’de gıda olarak tüketilen mısır miktarı konusunda istatistiksel veriler bulunmamaktadır. Ancak, ülkede üretilen mısırın yüzde 30’dan fazlasının insan gıdası olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Türkiye’de özellikle sanayinin ihtiyacını karşılamak için firmalar anlaştıkları çiftçilere şeker mısırı ekimi yaptırmaktadırlar. Ekimi yaptırılan çeşitlerin çoğunluğunu eski çeşitler oluşturmakta ve elde edilen ürünün niteliği hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte eski çeşitlerin kalite özellikleri yeni çeşitlere kıyasla oldukça düşüktür. Dolayısıyla da ülkede şeker mısırı tarımı için bir milli servet olan toprak, yetiştiriciliği için insan gücü ve enerji kaynakları ayrılmasına rağmen elde edilen ürünün kalitesi istenen nitelikte olmaması nedeniyle yatırımların birebir karşılığı alınamamaktadır. Hatta sanayi kuruluşları istedikleri niteliklere sahip ürünü yurtdışından ithalat yoluyla karşılayarak ikinci bir harcama yapmaktadırlar” şeklinde konuştu.
Şeker mısırının hasattan sonra kontrollü şartlarda tüketiciye ulaştırılmasına vurgu yapan Sezer şöyle devam etti: “Burada en önemli etmen hasat sonrasında tanelerin içerdikleri şekerin hızlı bir şekilde fitoglikojen ve nişastaya dönüşerek tatlılık ve gevreklik özelliklerini kaybetmeleridir. Bu yüzden, ürün şeker oranı azalmadan tüketiciye en kısa sürede ulaştırılmalı veya uygun depolama şartları belirlenerek tüketim süresinin uzatılması sağlanmalıdır. Çalışmamızda ürünün şeker oranı, lezzeti ve gevrekliğini kaybetmeden ne kadar süre korunabileceğine dair depolama çalışmaları da yapılacaktır. Bu amaç doğrultusunda farklı yörelerde farklı zamanlarda hasat edilecek mısırlar uygun şartlarda laboratuvara ulaştırılacak ve burada kontrollü şartlar altında depolanacaktır. Böylece çeşitlerin saklanabilme yetenekleri ve kalite özelliklerindeki değişim oranları ortaya konacaktır. Uygun depolama koşullarında düşük şeker oranına sahip çeşitler kalite özelliklerini kaybetmeden hasattan sonra 5, 8 gün arasında depolanabilirlerken, şeker oranı arttırılmış çeşitlerde bu sürenin 20 güne kadar çıktığı ifade edilmektedir.”
Kaynak: İHA
Türkiye’de kaliteli şeker mısırı üretebilecek potansiyele uygun ekolojik bölgeler olduğunu ifade eden Öğretim Üyesi Yardımcı Doç Dr. İsmail Sezer, “Günümüzde şeker oranları arttırılmış ve farklı tane renginde birçok yeni çeşit dünyada üretime sunulmuştur. Bu yeni çeşitlerin Türkiye’de nasıl bir performans göstereceği tam olarak bilinmemektedir. Yurt dışından getirilecek farklı tipteki çeşitlerin tüketici tercihlerine ne kadar cevap verebileceğine dair bilgileri içeren çalışmalara ihtiyaç vardır” dedi
Dünyada ve Türkiye’de yetiştiriciliği yapılan mısır alt türlerinden birisinin şeker mısırı olduğuna dikkat çeken Doç Dr. İsmail Sezer, “Bu alt tür insan beslenmesinde doğrudan taze olarak veya işlenerek kullanılmaktadır. Şeker mısırı tüketimi 1970’li yıllarda ABD’de kişi başına yıllık yaklaşık 2.6 kg iken, günümüzde önemli oranda artarak yaklaşık 13.6 kg’a ulaşmıştır. Dünyada en büyük şeker mısırı üreticisi ülke ABD’dir. Bu ülkede 650 bin hektar civarında bir alanda şeker mısırı tarımı yapılmakta, elde edilen ürünün yaklaşık yüzde 40’ı taze tüketilirken yüzde 60’ı da işlenerek tüketime sunulmaktadır. ABD’den sonra Nijerya (yüzde 7), Fransa (yüzde 6), Macaristan (yüzde 6) ve Peru (yüzde 4) dünyada şeker mısırı üretimi yapan diğer önemli ülkelerdir. Dünyada en fazla şeker mısırı ürünleri (taze, konserve, dondurulmuş) ihracatı yapan ülke ABD, en önemli ithalatçı ülke ise Kanada’dır. Türkiye'nin şeker mısırı ekimi ve üretimi ile ilgili bir bilgi bulunmamakla birlikte, 2001 yılında 71 ton, 2002 yılında ise 26 ton şeker mısırı ihracatı yapıldığı bildirilmektedir” diye konuştu
İsmail Sezer, Türkiye’de mısır üretiminin yurt içi ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmadığını belirterek, “Bunun için zaman zaman yurt dışından mısır ithalatı yapıldığı gibi ülkede mısır ekim alanlarının arttırılması da teşvik edilmektedir. Bu artış beklentilerine paralel olarak şeker mısırı üretim alanlarının da artması beklenmektedir. Türkiye’de şeker mısırının sofralık taze tüketiminin yanında mısır kavurgası ve patlamış mısır olarak tüketimi de önemlidir. Türkiye’de gıda olarak tüketilen mısır miktarı konusunda istatistiksel veriler bulunmamaktadır. Ancak, ülkede üretilen mısırın yüzde 30’dan fazlasının insan gıdası olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Türkiye’de özellikle sanayinin ihtiyacını karşılamak için firmalar anlaştıkları çiftçilere şeker mısırı ekimi yaptırmaktadırlar. Ekimi yaptırılan çeşitlerin çoğunluğunu eski çeşitler oluşturmakta ve elde edilen ürünün niteliği hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte eski çeşitlerin kalite özellikleri yeni çeşitlere kıyasla oldukça düşüktür. Dolayısıyla da ülkede şeker mısırı tarımı için bir milli servet olan toprak, yetiştiriciliği için insan gücü ve enerji kaynakları ayrılmasına rağmen elde edilen ürünün kalitesi istenen nitelikte olmaması nedeniyle yatırımların birebir karşılığı alınamamaktadır. Hatta sanayi kuruluşları istedikleri niteliklere sahip ürünü yurtdışından ithalat yoluyla karşılayarak ikinci bir harcama yapmaktadırlar” şeklinde konuştu.
Şeker mısırının hasattan sonra kontrollü şartlarda tüketiciye ulaştırılmasına vurgu yapan Sezer şöyle devam etti: “Burada en önemli etmen hasat sonrasında tanelerin içerdikleri şekerin hızlı bir şekilde fitoglikojen ve nişastaya dönüşerek tatlılık ve gevreklik özelliklerini kaybetmeleridir. Bu yüzden, ürün şeker oranı azalmadan tüketiciye en kısa sürede ulaştırılmalı veya uygun depolama şartları belirlenerek tüketim süresinin uzatılması sağlanmalıdır. Çalışmamızda ürünün şeker oranı, lezzeti ve gevrekliğini kaybetmeden ne kadar süre korunabileceğine dair depolama çalışmaları da yapılacaktır. Bu amaç doğrultusunda farklı yörelerde farklı zamanlarda hasat edilecek mısırlar uygun şartlarda laboratuvara ulaştırılacak ve burada kontrollü şartlar altında depolanacaktır. Böylece çeşitlerin saklanabilme yetenekleri ve kalite özelliklerindeki değişim oranları ortaya konacaktır. Uygun depolama koşullarında düşük şeker oranına sahip çeşitler kalite özelliklerini kaybetmeden hasattan sonra 5, 8 gün arasında depolanabilirlerken, şeker oranı arttırılmış çeşitlerde bu sürenin 20 güne kadar çıktığı ifade edilmektedir.”