Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Sakarya'da
SAKARYA - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'deki kimyasal silahlı saldırıya ilişkin, "O resimleri hepimiz gördük. Yüreğimiz dayanmaz. İnsan olarak dayanmaz, Müslüman olarak dayanmaz, bu coğrafyanın insanı olarak dayanmaz. Buna rağmen dönüp bize diyebiliyorlar ki, 'neden orayla ilgileniyorsunuz' ya da 'neden Esed rejimiyle bu kadar sert tavır takınıyorsunuz?' Tarihe başka bir zilletle mi geçecektik? Eğer biz bugün Suriye'ye sahip çıkmasaydık, çocuklarımız ya da torunlarımızdan biri gidip, Suriye halkından özür dilemek zorunda kalırdı" dedi.
Akyazı ilçesinde, Anadolu Platformu tarafından düzenlenen "8. Anadolu Buluşmaları Değişen Dünya ve İslam Sempozyumu"nun kapanış toplantısına katılan Davutoğlu, İslam Medeniyeti ve tarihini anlattı.
Davutoğlu, Türkiye'nin nereye giderse gitsin "gönülden gönüle" konuştuğunu belirterek, "Bunu konuştuğumuz için bir fark oluşturuyoruz. Diyorlar ki bize şimdi; 'gönülden gönüle niye konuşuyorsunuz, kuru diplomatik laflar edin bu bize yeter' diyorlar. Onlara yetebilir ama bize yetmez" ifadesini kullandı.
Sadece bir nesli temsil etmediklerini, tarihin derinliğine kadar giden o kadim kültürün herşeyini temsil ettiklerini vurgulayan Davutoğlu, "Biz ayakta durursak o kadim kültür ayakta durur, bizim ayağımız titrerse gelecek nesiller onu savunacak gücü kendilerinde bulamazlar. Bütün istedikleri şimdi ayağımız titresin, 'hata yaptık' diyelim ve eski paradigmaya dönelim. Ne yaparlarsa yapsınlar ayağımızın, dizlerimizin bağını çözemezler titretemezler" şeklinde konuştu.
-"Liderler geçici, halklar bakidir"
Bakan Davutoğlu, bazı kesimlerin, "neden Suriyelilere yardım ediyorsunuz?" diyerek hesap sorduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Daha önceki paradigmada maaşını ödeyemez durumda olanlar, şimdi bu hükümet 10 yıl içinde ekonomiyi 4 kat büyütmüş hem de başka bir mazluma sahip çıkıyor. Bunda da hiçbir payı yok, geliyor, 'bu parayı niye bunlara harcıyorsunuz?' diyor. Zihniyet meselesi."
Suriye'deki kimyasal silah saldırısına da değinen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"O resimleri hepimiz gördük. Gece ben belli bir vakitte telefon diplomasisi yaparken bir taraftan fotoğraflara bakıyordum. Yüreğimiz dayanmaz. İnsan olarak dayanmaz, Müslüman olarak dayanmaz, bu coğrafyanın insanı olarak dayanmaz. Buna rağmen dönüp bize diyebiliyorlar ki, 'neden orayla ilgileniyorsunuz' ya da 'neden Esed rejimiyle bu kadar sert tavır takınıyorsunuz?' Tarihe başka bir zilletle mi geçecektik? Eğer biz bugün Suriye'ye sahip çıkmasaydık, çocuklarımız ya da torunlarımızdan biri gidip, Suriye halkından özür dilemek zorunda kalırdı. Biz, komşularla 'sıfır sorun' derken, oradaki halklarla 'sıfır sorun' dedik, oradaki diktatörlerle değil. Eğer o diktatörler bizim anlayışımız içinde davranmış olsalardı bugün başlarına bu felaketler gelmezdi."
Bakan Davutoğlu, kimseyle hiçbir mezhep ve hiçbir etnikle kavgalarının olmadığını dile getirerek, "Ötekileştirmemiz de yok. Beşar Esad'a, doğru tavsiyeler ve doğru yolda yürümesi için tavsiyelerde bulurken onun Nusayri olduğunu biliyorduk ama hiç kimseyi dışlayarak bakmadık. Ama dinlemedi, Bizleri dinlemedi. Sayın Başbakanımızı, Cumhurbaşkanımızı dinlemedi. Defalarca gittik. Son gittiğimde Ramazanda 7 saat konuştum. 4 saati başbaşa. Dinlemedikleri, zulüm ettikleri zaman da tavır alırız" diye konuştu.
Esad'a, Türkiye'nin geçmişte Suriye'nin her zaman yanında olduğunu hatırlattığını belirten Davutoğlu, "Ama bize 'ben kendi halkımla mücadele edeceğim. Benim yanımda durun' derseniz ve bizi bir tercihe zorlarsanız bir saniye bile düşünmeyiz. Suriye halkının yanında yer alırız. Bunu kendisine söyledik. Çünkü liderler geçici, halklar bakidir" dedi.
-Bakan Davutoğlu'ndan Rabia işareti
Arap baharının durdurulmasının mümkün olmadığını vurgulayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yavaşlatılabilir, belki önüne engeller konulabilir ama bir kere bir halk korku duvarını yıkıp ayağa kalkmışsa ve kendi izzeti onuru için ayağa kalkmışsa, o halkı artık illebet eski normlar içinde tutma imkanı yoktur. Arap kardeşlerimiziin değişik ülkelerde yürüttükleri mücadelenin sihirli kelimesi, ekmek, aş falan değildir, izzettir. İzzeti, onuru yok edilmiş insanların, hem İsrail karşısında yok edilmiş, hem de dikdatörler karşısında ezilmiş insanların, izzetle ayağa kalkma mücadelesi. Biz o izzeti selamlarız."
Konuşması sırasında Rabia işareti yapan Bakan Davutoğlu, hakların yanında yer almaya devam edeceklerini ifade ederek, "Bu çünkü Türkiye'nin de içinde olduğu o büyük dönüşümün parçasıdır. Biz onlara sahip çıkmazsak, biz hem bu coğrafyanın bedelini ödememiş oluruz hem bu coğrafyada ayakta duramayız" diye konuştu.
Kaynak: AA
Davutoğlu, Türkiye'nin nereye giderse gitsin "gönülden gönüle" konuştuğunu belirterek, "Bunu konuştuğumuz için bir fark oluşturuyoruz. Diyorlar ki bize şimdi; 'gönülden gönüle niye konuşuyorsunuz, kuru diplomatik laflar edin bu bize yeter' diyorlar. Onlara yetebilir ama bize yetmez" ifadesini kullandı.
Sadece bir nesli temsil etmediklerini, tarihin derinliğine kadar giden o kadim kültürün herşeyini temsil ettiklerini vurgulayan Davutoğlu, "Biz ayakta durursak o kadim kültür ayakta durur, bizim ayağımız titrerse gelecek nesiller onu savunacak gücü kendilerinde bulamazlar. Bütün istedikleri şimdi ayağımız titresin, 'hata yaptık' diyelim ve eski paradigmaya dönelim. Ne yaparlarsa yapsınlar ayağımızın, dizlerimizin bağını çözemezler titretemezler" şeklinde konuştu.
-"Liderler geçici, halklar bakidir"
Bakan Davutoğlu, bazı kesimlerin, "neden Suriyelilere yardım ediyorsunuz?" diyerek hesap sorduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Daha önceki paradigmada maaşını ödeyemez durumda olanlar, şimdi bu hükümet 10 yıl içinde ekonomiyi 4 kat büyütmüş hem de başka bir mazluma sahip çıkıyor. Bunda da hiçbir payı yok, geliyor, 'bu parayı niye bunlara harcıyorsunuz?' diyor. Zihniyet meselesi."
Suriye'deki kimyasal silah saldırısına da değinen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"O resimleri hepimiz gördük. Gece ben belli bir vakitte telefon diplomasisi yaparken bir taraftan fotoğraflara bakıyordum. Yüreğimiz dayanmaz. İnsan olarak dayanmaz, Müslüman olarak dayanmaz, bu coğrafyanın insanı olarak dayanmaz. Buna rağmen dönüp bize diyebiliyorlar ki, 'neden orayla ilgileniyorsunuz' ya da 'neden Esed rejimiyle bu kadar sert tavır takınıyorsunuz?' Tarihe başka bir zilletle mi geçecektik? Eğer biz bugün Suriye'ye sahip çıkmasaydık, çocuklarımız ya da torunlarımızdan biri gidip, Suriye halkından özür dilemek zorunda kalırdı. Biz, komşularla 'sıfır sorun' derken, oradaki halklarla 'sıfır sorun' dedik, oradaki diktatörlerle değil. Eğer o diktatörler bizim anlayışımız içinde davranmış olsalardı bugün başlarına bu felaketler gelmezdi."
Bakan Davutoğlu, kimseyle hiçbir mezhep ve hiçbir etnikle kavgalarının olmadığını dile getirerek, "Ötekileştirmemiz de yok. Beşar Esad'a, doğru tavsiyeler ve doğru yolda yürümesi için tavsiyelerde bulurken onun Nusayri olduğunu biliyorduk ama hiç kimseyi dışlayarak bakmadık. Ama dinlemedi, Bizleri dinlemedi. Sayın Başbakanımızı, Cumhurbaşkanımızı dinlemedi. Defalarca gittik. Son gittiğimde Ramazanda 7 saat konuştum. 4 saati başbaşa. Dinlemedikleri, zulüm ettikleri zaman da tavır alırız" diye konuştu.
Esad'a, Türkiye'nin geçmişte Suriye'nin her zaman yanında olduğunu hatırlattığını belirten Davutoğlu, "Ama bize 'ben kendi halkımla mücadele edeceğim. Benim yanımda durun' derseniz ve bizi bir tercihe zorlarsanız bir saniye bile düşünmeyiz. Suriye halkının yanında yer alırız. Bunu kendisine söyledik. Çünkü liderler geçici, halklar bakidir" dedi.
-Bakan Davutoğlu'ndan Rabia işareti
Arap baharının durdurulmasının mümkün olmadığını vurgulayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yavaşlatılabilir, belki önüne engeller konulabilir ama bir kere bir halk korku duvarını yıkıp ayağa kalkmışsa ve kendi izzeti onuru için ayağa kalkmışsa, o halkı artık illebet eski normlar içinde tutma imkanı yoktur. Arap kardeşlerimiziin değişik ülkelerde yürüttükleri mücadelenin sihirli kelimesi, ekmek, aş falan değildir, izzettir. İzzeti, onuru yok edilmiş insanların, hem İsrail karşısında yok edilmiş, hem de dikdatörler karşısında ezilmiş insanların, izzetle ayağa kalkma mücadelesi. Biz o izzeti selamlarız."
Konuşması sırasında Rabia işareti yapan Bakan Davutoğlu, hakların yanında yer almaya devam edeceklerini ifade ederek, "Bu çünkü Türkiye'nin de içinde olduğu o büyük dönüşümün parçasıdır. Biz onlara sahip çıkmazsak, biz hem bu coğrafyanın bedelini ödememiş oluruz hem bu coğrafyada ayakta duramayız" diye konuştu.