Türkiye'den Dünyaya "Paylaşım" Ruhu
ANKARA - ENES KAPLAN - TUĞBA ÖZGÜR DURMAZ - Son günlerini yaşadığımız ramazan ayı, dünyanın her yerinde "huzur" anlamı taşımıyor. Türkiye, Balkanlar ve daha pek çok Müslüman coğrafyada ramazan neşesi yerini bayram telaşına bırakmaya başlarken, kara kıta kıtlıkla mücadele ediyor, Ortadoğu iç savaş ve çatışmalarla kan ağlıyor.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı ise "paylaşma"nın emredildiği bu ayda Türk halkının yardım elini dünyanın farklı yerlerindeki insanlara ulaştırıyor.
Ramazanda gıda yardımlarıyla ihtiyaç sahibi Müslümanların yüzünü güldüren TİKA, yurt dışında farklı toplulukları da bu ayın birleştiriciliğine dayanarak iftar sofralarında bir araya getiriyor.
-Aynı yerde yaşayan Boşnak ve Arnavutlar ilk kez iftarda bir araya geldi
Nüfusunun yüzde 20'si Müslümanlardan oluşan Karadağ'da gerçekleştirilen yedi iftar programında, Müslüman Romanların yanı sıra Tuzi ve köylerinde, Stara Varoş, Podgoritsa ve Stari Bar şehrinde de oruç aynı sofradaki su ve hurmalar paylaşıldı.
Boşnak ve Arnavutların yaşadığı Karabuşko Polje Beldesinde düzenlenen iftarda ise, yıllardır aynı yerde yaşayan ancak hiç bir araya gelmeyen Müslümanlar ilk kez aynı sofraya oturdu.
-Kara kıtaya ramazan bereketi
Afrika ülkelerinde iç savaş, siyasi gerginlikler, endemik hastalıklar devam ederken, kuraklık ve su baskınları ile tarımsal üretim olumsuz etkileyerek gıda sıkıntısı ortaya çıkıyor.
Afrikalı heyetlerin de talepleriyle Ruanda, Birundi, Kenya, Tanzanya, Uganda, Cibuti, Sudan, Mali ve Çad'da Ramazan ayı içerisinde acil gıda yardımı yapılmasının yararlı olacağı değerlendirilerek çalışmalar başlatıldı.
TİKA ile Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle Etiyopya'nın Addis Ababa şehrinde 500 ve Harar'da 147 olmak üzere, bir ailenin takribi bir aylık gıda ihtiyacını karşılayacak toplam 647 paket de ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırıldı.
-"Türkiye'yi kıskanan bir dünya var"
TİKA Başkanı Serdam Çam, AA muhabirinine yaptığı açıklamada, ramazanın özellikle paylaşım ayı olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin kendine gelip güçlenmesiyle elindeki tüm imkanları milletiyle ve dünyayla paylaşmasının Türk İslam medeniyeti ve vakıf kültüründen kaynaklandığını söyledi.
Huzur ve barış ayı ramazanın sona yaklaşmasına rağmen Mısır'da, Irak'ta, Afganistan'da, Somali'de ve Mali'de korku, zulüm ve can kayıplarının her gün yaşandığına işaret eden Çam, Türkiye'nin bunları düşündürtmek ve gündeme getirmek için dünyaya çok önemlli mesajlar verdiği bir dönemden geçildiğini ifade etti.
Çam, BM verilerine göre Türkiye'nin en çok yardım yapan 4'üncü ülke olmasının dikkatleri çektiğini bildirerek, "Başını dimdik tutan, yalnızca kendine değil, dünyanın birçok acılı bölgesine katkı sağlayabilen Türkiye'yi kıskanan bir dünya var. Bununla ilgili olarak kendi akıllarınca tedbir almaya kalktılar ama çok şükür ülkemiz güçlü bir ekonomisi ve siyasi yapısıyla bu kötü rüzgarı geçiştirdi" dedi.
-Maddi yardıma karşılık maneviyat
Mısır'ın ise bu rüzgarlardan ciddi manada etkilendiğine işaret eden Çam, giderek yorgunlaşan, kaosa sürüklenen, katliamlara, vahşete, acılara boğulan dünyayı engellemenin herkesin sorumluluğu olduğunu kaydetti.
Çam, geleneksel yardım yapan devletlerin "Ben veriyorum ve sizden üstünüm" anlayışını eleştirerek, Türkiye'nin ise "Ben maddi imkanımı sizinle paylaşabilirim ama sizden de manevi paylaşımlar alıyoruz" anlayışını benimsediğini dile getirdi.
Bunun bir üstünlük değil, ahlaki bakış açısı olduğunu söyleyen Çam, dünyada yardımı istismar aracı olarak kullanan kesimlerin artık bunu anlaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Ramazanda gıda yardımlarıyla ihtiyaç sahibi Müslümanların yüzünü güldüren TİKA, yurt dışında farklı toplulukları da bu ayın birleştiriciliğine dayanarak iftar sofralarında bir araya getiriyor.
-Aynı yerde yaşayan Boşnak ve Arnavutlar ilk kez iftarda bir araya geldi
Nüfusunun yüzde 20'si Müslümanlardan oluşan Karadağ'da gerçekleştirilen yedi iftar programında, Müslüman Romanların yanı sıra Tuzi ve köylerinde, Stara Varoş, Podgoritsa ve Stari Bar şehrinde de oruç aynı sofradaki su ve hurmalar paylaşıldı.
Boşnak ve Arnavutların yaşadığı Karabuşko Polje Beldesinde düzenlenen iftarda ise, yıllardır aynı yerde yaşayan ancak hiç bir araya gelmeyen Müslümanlar ilk kez aynı sofraya oturdu.
-Kara kıtaya ramazan bereketi
Afrika ülkelerinde iç savaş, siyasi gerginlikler, endemik hastalıklar devam ederken, kuraklık ve su baskınları ile tarımsal üretim olumsuz etkileyerek gıda sıkıntısı ortaya çıkıyor.
Afrikalı heyetlerin de talepleriyle Ruanda, Birundi, Kenya, Tanzanya, Uganda, Cibuti, Sudan, Mali ve Çad'da Ramazan ayı içerisinde acil gıda yardımı yapılmasının yararlı olacağı değerlendirilerek çalışmalar başlatıldı.
TİKA ile Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle Etiyopya'nın Addis Ababa şehrinde 500 ve Harar'da 147 olmak üzere, bir ailenin takribi bir aylık gıda ihtiyacını karşılayacak toplam 647 paket de ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırıldı.
-"Türkiye'yi kıskanan bir dünya var"
TİKA Başkanı Serdam Çam, AA muhabirinine yaptığı açıklamada, ramazanın özellikle paylaşım ayı olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin kendine gelip güçlenmesiyle elindeki tüm imkanları milletiyle ve dünyayla paylaşmasının Türk İslam medeniyeti ve vakıf kültüründen kaynaklandığını söyledi.
Huzur ve barış ayı ramazanın sona yaklaşmasına rağmen Mısır'da, Irak'ta, Afganistan'da, Somali'de ve Mali'de korku, zulüm ve can kayıplarının her gün yaşandığına işaret eden Çam, Türkiye'nin bunları düşündürtmek ve gündeme getirmek için dünyaya çok önemlli mesajlar verdiği bir dönemden geçildiğini ifade etti.
Çam, BM verilerine göre Türkiye'nin en çok yardım yapan 4'üncü ülke olmasının dikkatleri çektiğini bildirerek, "Başını dimdik tutan, yalnızca kendine değil, dünyanın birçok acılı bölgesine katkı sağlayabilen Türkiye'yi kıskanan bir dünya var. Bununla ilgili olarak kendi akıllarınca tedbir almaya kalktılar ama çok şükür ülkemiz güçlü bir ekonomisi ve siyasi yapısıyla bu kötü rüzgarı geçiştirdi" dedi.
-Maddi yardıma karşılık maneviyat
Mısır'ın ise bu rüzgarlardan ciddi manada etkilendiğine işaret eden Çam, giderek yorgunlaşan, kaosa sürüklenen, katliamlara, vahşete, acılara boğulan dünyayı engellemenin herkesin sorumluluğu olduğunu kaydetti.
Çam, geleneksel yardım yapan devletlerin "Ben veriyorum ve sizden üstünüm" anlayışını eleştirerek, Türkiye'nin ise "Ben maddi imkanımı sizinle paylaşabilirim ama sizden de manevi paylaşımlar alıyoruz" anlayışını benimsediğini dile getirdi.
Bunun bir üstünlük değil, ahlaki bakış açısı olduğunu söyleyen Çam, dünyada yardımı istismar aracı olarak kullanan kesimlerin artık bunu anlaması gerektiğini sözlerine ekledi.