Depremde Ölen Kızı İçin 14 Yıldır Hukuk Mücadelesi Veriyor

DÜZCE - BARIŞ ZENGİN-ONUR ORHAN - Marmara depreminde 19 yaşındaki kızını çalıştığı hastanenin enkazında kaybeden Muharrem Taşlı, kızının ölümünde ihmal olduğu şüphesiyle 14 yıldır verdiği hukuk mücadelesine devam ediyor.

Baba Taşlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 Ağustos 1999 Marmara depremine 8 katlı özel bir hastanede çalışırken yakalanan kızını 2 gün süren uzun uğraşlar sonucu göçük altından çıkardıklarını anlattı.

Deprem gecesi kızının hastanede nöbetçi olduğunu anlatan Taşlı, "Yaşadığımız şoku atlatıp, bulduğumuz araçla Konuralp'ten Düzce'ye indik. Hastanenin yıkıldığını gördük. Kızımın çıkma imkanı olduğu halde içeride bulunanları uyarmaya çalıştığını, artçılar nedeniyle kayganlaşan zeminden dolayı binadan çıkamadığını çevredekilerin konuşmalarından öğrendim" diye konuştu.

Kızını göçük altından çıkartıldığı sırada hastanenin başhekiminin bilgisayarları ve evrakları kaçırmanın telaşına düştüğünü öne süren Taşlı, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz ileride ne olacağını hiç bilmiyorduk ama o biliyordu. Biz davaların açılacağını, bu binada bir suç işlendiğini ve insanların ölümüne sebep olunduğunu bilmiyorduk. Biz, deprem oldu, normal bir bina yıkıldı biliyorduk. Kızımız da öldü. Allahın takdiridir deyip, oturup boş olan camlara bakıyorduk.''

Çöken binada resmi rakamlara göre 11 kişinin öldüğünü, gerçek rakamın 30 olduğunu ancak bu durumun saklandığını ileri süren Taşlı, kızının morg kayıtlarının dahi yapılmadığını, zorlukla bulduğunu söyledi.

Evrakları kaçırmaya çalışan kişiyle, ölü sayılarının az gösterilmesini sağlayanın aynı kişi olduğunu iddia eden Taşlı, ''30 kişilik rakamı en son 11'e düşürebildiler. Daha aşağıya çekemediler. O da ailelerin bir şekilde davalarına sahip çıkmasından dolayı oldu. Hepsi benim gibi sahip çıksaydı yargı aşaması daha değişik yerlere gelirdi" ifadesini kullandı.

-"Artık dayanacak gücümüz kalmadı"

Hastane sahiplerinin taziye ziyaretine bile gelmediğini belirten Taşlı, şunları dile getirdi:

"Başsağlığı dilemelerini beklerdim. Kızımın tabutunun başında göz yaşı dökerken bile gözlerim onları aradı fakat kimse olmadı. Bu nasıl bir acıdır. Cenazemde hiç tanımadığım yüzlerce insan vardı ama hastane sahipleri yoktu. Benim kızımın doktoru yoktu. Biz bundan yandık. Cenaze sürecinde yaşananlardan ötürü kızımı kaybetmenin acısı daha da büyüdü. Acımız 14 yıldır, her saniye, her dakika devam ediyor.

İhmallerle ilgili açtığımız davaları belirli süre takip ettik ancak dayanacak gücümüz kalmadı. Bizde insanız. Etten, kemikten yaratılmışız. Avukatıma devrettim. 2009 yılında kesinleşmiş davalarımdan benim haberim bile yok.

Bu süreçlerde de bana kimse gelmedi. Hastane sahiplerinin insanlık dışı duyarsızlıklarından öte, yargının da bana yaptıkları var. Türk milleti adına ağır ceza davaları açtım. Bir arkadaşımın açılan ceza davalarının düşürülebileceği yönündeki telkiniyle tazminat davaları da açtım. Ağır cezadaki davaların sonuçlanmasını bekleyerek 14 seneyi bitirdik.''

-"Bu davayı sonuna kadar sürdüreceğim"

''İnsanlar ağır bir bedel ödedi.

Allah indinde bunlardan ibret alınması lazım'' diyen Taşlı, daha canların yanmaması için bu davaların takipçisi olacağını anlattı.

Taşlı, acılarının hiçbir zaman sona ermediğini ancak yaşamın devam ettiğini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Annesi benden gizli, ben de ondan gizli ağlaşır dururuz. Diğer çocuklarım da aynı şekilde. Bugüne kadar böyle devam etti, bundan sonra da böyle devam edecek. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Yargıya güveniyorum ancak mecbur kalırsam AİHM'ye başvuracağım, başka çarem yok."

Kaynak: AA