Balyoz Planı Davası Temyiz Duruşmasına Devam Edildi
Emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da arasında bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.
Sanıklar Turgay Erdağ, Servet Bilgin, Mücahit Erakyol, Ergün Balaban, Levent Çehreli, Cemalettin Bozdağ, Onur Uluocak, Refik Levent Tezcan, Mehmet Örgen, Ayhan Üstbaş, Rafet Oktar, Serdar Okan Kırçiçek, Murat Saka, Kadri Sonay Akpolat, Derya Ön, Bahadır Mustafa Kayalı, Kemalettin Yakar, Ender Güngör, Bülent Akalın, İbrahim Özden Koçer, Cumhur Eryüksel ve Ayhan Türker Koçpınar'ın avukatı İhsan Nuri Tezel, savunmasını yaptı.
Tezel, suç isnadı edilen dijital verilerin hiçbirisinin müvekkilleriyle ilgisinin kurulamadığını, haberdar olduklarına dair hiçbir somut delil bulunmadığını öne sürdü.
Müvekkili Türker Koçpınar'ın, suça konu olayların iddia edildiği dönemde, hastanede kanser tedavisi gördüğünü belirterek, müvekkilinin hastanede tedavi altındayken, görevlendirmeyi kabul ederek, veri hazırladığının iddia edildiğini söyledi.
Darbe sırasında gözaltına alınacakların listesini içeren dijital belgelerin 3 Kasım 2002 tarihli seçimden önce hazırlandığının belirtildiğini söyleyen Tezel, "Verileri hazırlayanlar o kadar öngörülü ki oy oranı yüzde 9.5'te kalan DYP'nin veya MHP'nin yüzde 10'luk seçim barajını aşamayacağını ve AK Parti'nin tek başına iktidara geleceğini seçimden önce tahmin etmiş" diye konuştu.
Dijital verilerdeki sahtelik iddialarını dile getiren Tezel, "Dijital verilerdeki çelişkiler artık bizim zihnimizin alamayacağı veya teknik olarak haiz olunamayacak, algılanamayacak bir şey değil, çok açık. Müvekkillerin salıverilmesi lazımdı ama salmak ne kelime yıllarca ceza yedik" dedi.
-"Vahiy mi inmiş"-
Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan arama öncesindeki süreci anlatan Tezel, ihbar maili gelmesiyle arama yapılması arasında 7 saat gibi kısa bir süre olduğunu söyledi.
Savcının arama yapılan odadaki tek bir karonun kaldırılmasını istediğini ve dijital verileri bulduğunu ifade eden Tezel, "İhbar mailinde yerin altında deniliyor. Yer altındaki şeyi nasıl çıkarırsınız, balyozla ama savcılık vakum aleti ile gitmeye karar veriyor. İhbar edilen kişinin odasını değil başka bir odayı arıyor. Bir noktayı işaret edip vakumla kaldırılmasını istiyor. Nereden biliyor orada olduğunu, vahiy mi inmiş? İhbar mailiyle hareket edilmiyor aslında, başka bir güç tarafından yönlendiriliyor. Başka bir anlamı yok bunun" diye konuştu.
Dijital verilerin şüpheli olduğunu savunan Tezel, "Sütün içine bir damla zehir katıldığında bütün süt kullanılmaz hale gelir, o halde bu dijital verilerin de tek başına sağlıklı delil kabul edilmesi mümkün değil" ifadesini kullandı.
Tezel, Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin bütün bu sunumlar karşısında gerçekleri gördüğünden emin olduğunu belirterek, "En azından şundan eminim: Davanın esasına giremeyiz diyebilirsiniz. Çünkü dijital verilerin sağlıklı olup olmadığı konusunda mahkeme araştırma yapmadı. Bu kararı usulden bozduğunuz takdirde tutuklu sanıkların durumlarının değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Uzun süredir tutuklu sanıklar var. İddianamedeki eylemin, anlatılış biçimi itibariyle kabul etseniz bile müsbet suç oluşturmadığı çok açık" değerlendirmesini yaptı.
Bu arada, duruşmada bir sanığın eşi, Ramazan Bayramı nedeniyle Genelkurmay Başkanlığından gaziler için gönderilen çikolatayı basın mensuplarına, "Hem gazi hem terörist çikolatası" diyerek ikram etti.
Kaynak: AA
Tezel, suç isnadı edilen dijital verilerin hiçbirisinin müvekkilleriyle ilgisinin kurulamadığını, haberdar olduklarına dair hiçbir somut delil bulunmadığını öne sürdü.
Müvekkili Türker Koçpınar'ın, suça konu olayların iddia edildiği dönemde, hastanede kanser tedavisi gördüğünü belirterek, müvekkilinin hastanede tedavi altındayken, görevlendirmeyi kabul ederek, veri hazırladığının iddia edildiğini söyledi.
Darbe sırasında gözaltına alınacakların listesini içeren dijital belgelerin 3 Kasım 2002 tarihli seçimden önce hazırlandığının belirtildiğini söyleyen Tezel, "Verileri hazırlayanlar o kadar öngörülü ki oy oranı yüzde 9.5'te kalan DYP'nin veya MHP'nin yüzde 10'luk seçim barajını aşamayacağını ve AK Parti'nin tek başına iktidara geleceğini seçimden önce tahmin etmiş" diye konuştu.
Dijital verilerdeki sahtelik iddialarını dile getiren Tezel, "Dijital verilerdeki çelişkiler artık bizim zihnimizin alamayacağı veya teknik olarak haiz olunamayacak, algılanamayacak bir şey değil, çok açık. Müvekkillerin salıverilmesi lazımdı ama salmak ne kelime yıllarca ceza yedik" dedi.
-"Vahiy mi inmiş"-
Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan arama öncesindeki süreci anlatan Tezel, ihbar maili gelmesiyle arama yapılması arasında 7 saat gibi kısa bir süre olduğunu söyledi.
Savcının arama yapılan odadaki tek bir karonun kaldırılmasını istediğini ve dijital verileri bulduğunu ifade eden Tezel, "İhbar mailinde yerin altında deniliyor. Yer altındaki şeyi nasıl çıkarırsınız, balyozla ama savcılık vakum aleti ile gitmeye karar veriyor. İhbar edilen kişinin odasını değil başka bir odayı arıyor. Bir noktayı işaret edip vakumla kaldırılmasını istiyor. Nereden biliyor orada olduğunu, vahiy mi inmiş? İhbar mailiyle hareket edilmiyor aslında, başka bir güç tarafından yönlendiriliyor. Başka bir anlamı yok bunun" diye konuştu.
Dijital verilerin şüpheli olduğunu savunan Tezel, "Sütün içine bir damla zehir katıldığında bütün süt kullanılmaz hale gelir, o halde bu dijital verilerin de tek başına sağlıklı delil kabul edilmesi mümkün değil" ifadesini kullandı.
Tezel, Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin bütün bu sunumlar karşısında gerçekleri gördüğünden emin olduğunu belirterek, "En azından şundan eminim: Davanın esasına giremeyiz diyebilirsiniz. Çünkü dijital verilerin sağlıklı olup olmadığı konusunda mahkeme araştırma yapmadı. Bu kararı usulden bozduğunuz takdirde tutuklu sanıkların durumlarının değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Uzun süredir tutuklu sanıklar var. İddianamedeki eylemin, anlatılış biçimi itibariyle kabul etseniz bile müsbet suç oluşturmadığı çok açık" değerlendirmesini yaptı.
Bu arada, duruşmada bir sanığın eşi, Ramazan Bayramı nedeniyle Genelkurmay Başkanlığından gaziler için gönderilen çikolatayı basın mensuplarına, "Hem gazi hem terörist çikolatası" diyerek ikram etti.