"Türkiye'nin Ormanları Daha Doğal"
GAZİANTEP - ZERİN ÖZDİLEK - Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özden Görücü, Türkiye'deki ormanların daha doğal olduğunu belirterek, "Ormanlarımızı hem koruyup işleteceğiz hem de toplumun mal ve hizmet ihtiyaçlarını karşılayacağız" dedi.
Görücü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de orman, sulak ve mera alanlarının giderek artığını ve bunların yönetimine daha fazla önem verildiğini belirtti.
Türkiye'nin, içerisinde Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de bulunduğu İspanya, İtalya, Slovenya, Mısır, Suriye ve Arnavutluk'tan özellikle çölleşme noktasında çok iyi bir yerde olduğuna dikkati çeken Görücü, şunları kaydetti:
"Ülkemizde şuanda 22 milyon hektar orman sahası var. Yine 5,5 milyon hektar civarındaki mera alanı da 7,5 milyon hektara çıktı. Ancak burada özellikle orman kaynaklarımızı toplumla ve toplumun kalkınması yönünde nasıl kullanabiliriz bunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Buna da toplum temelli ormancılık deniliyor. Bunu nasıl gerçekleştirebiliriz. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Buda bize 'yeşil ekonomi'yi getiriyor. Özellikle biomaks, biokütlenin kullanımında tutun atık ve orman atıklarının değerlendirilmesi, hayvancılığın geliştirilmesi dolayısıyla et, süt verimini artırılmasi yine bu kapsamda."
-Karbon salınımı
Türkiye'nin yaptığı tüm görüşmelerde sanayileşme ve endüstrileşmeden ödün veremeyeceğini vurguladığını hatırlatan Görücü, gayri safi mill hasılayla birlikte karbondioksit emisyonunun belli değerlerin üzerinde artırılmaması gerektiğini anlattı.
Sanayileşmeden dolayı atmosfere salınan karbondioksitin filtreler yoluyla azaltılacağını aktaran Görücü, "Diğer yandan bunu ormanlar sayesinde de aşağıya çekebiliriz. Ormanla hektarda 120 ton karbon bağlıyor ormanlar. Örneğin meralara baktığınızda hektarda 10-12 ton karbon bağlıyor. Tarım alanlarına baktığınızda tabi farklı ürün desenlerine göre çeşitlenmekle birlikte tarım alanları hektarda 5 ton karbon bağlıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'deki ormanların doğal, Avrupa'dakilerin ise yapay olduğunun altını çizen Görücü, şöyle devam etti:
"Doğal ormanların Türkiye'deki oranı 22 milyon hektarda yüzde 95'tir. Ormanlarımızı hem koruyup işleteceğiz hem de toplumun mal ve hizmet ihtiyaçlarını karşılayacağız. Bu açıdan baktığımızda biz ormanlarımızda hem bunları toplumsal amaca dönük işleteceğiz, hem buralardan gayri safi milli hasıla yaratacağız, hem dünya pazarlarına da bu ürettiğimiz mal ve hizmetleri Türkiye dahil dünya pazarlarına sunacağız" dedi.
Görücü, ormancılık sektörünün Türkiye'deki gayri safi milli payının yüzde 2 civarında olduğunu ve bu rakamın bazı ülkelerde yüzde 45-50'ye çıktığını söyledi.
-Karbon borsası
Dünya artık "karbon ekonomisi" diye yeni bir konunun ortaya çıktığını anlatan Görücü, şöyle konuştu:
"Borsa deyince hep böyle değerli kağıtlar, altın borsası ve diğer ürünler madde borsası geliyor. Şimdi dünyada başta ABD olmak üzere diğer AB ülkelerinde karbon borsaları gelişiyor. Yani siz saldığınız karbondioksitle bağladığınız karbondioksit arasında bir muhasebe yapıyorsunuz. Eğer daha fazla karbondioksit bağlayacak şekilde yeşil alanları organize etmişseniz ülkenizde uluslararası karbon borsalarında alacaklı duruma geliyorsunuz. Endüstrileşmiş ülkelerde alacaklı duruma geliyorsunuz. Karbon kredisi alıyorsunuz."
Görücü, Türkiye'nin karbon borsasından şimdilik biraz uzak olduğunu ancak bu konudaki çalışmaların devam ettiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Türkiye'nin, içerisinde Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de bulunduğu İspanya, İtalya, Slovenya, Mısır, Suriye ve Arnavutluk'tan özellikle çölleşme noktasında çok iyi bir yerde olduğuna dikkati çeken Görücü, şunları kaydetti:
"Ülkemizde şuanda 22 milyon hektar orman sahası var. Yine 5,5 milyon hektar civarındaki mera alanı da 7,5 milyon hektara çıktı. Ancak burada özellikle orman kaynaklarımızı toplumla ve toplumun kalkınması yönünde nasıl kullanabiliriz bunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Buna da toplum temelli ormancılık deniliyor. Bunu nasıl gerçekleştirebiliriz. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Buda bize 'yeşil ekonomi'yi getiriyor. Özellikle biomaks, biokütlenin kullanımında tutun atık ve orman atıklarının değerlendirilmesi, hayvancılığın geliştirilmesi dolayısıyla et, süt verimini artırılmasi yine bu kapsamda."
-Karbon salınımı
Türkiye'nin yaptığı tüm görüşmelerde sanayileşme ve endüstrileşmeden ödün veremeyeceğini vurguladığını hatırlatan Görücü, gayri safi mill hasılayla birlikte karbondioksit emisyonunun belli değerlerin üzerinde artırılmaması gerektiğini anlattı.
Sanayileşmeden dolayı atmosfere salınan karbondioksitin filtreler yoluyla azaltılacağını aktaran Görücü, "Diğer yandan bunu ormanlar sayesinde de aşağıya çekebiliriz. Ormanla hektarda 120 ton karbon bağlıyor ormanlar. Örneğin meralara baktığınızda hektarda 10-12 ton karbon bağlıyor. Tarım alanlarına baktığınızda tabi farklı ürün desenlerine göre çeşitlenmekle birlikte tarım alanları hektarda 5 ton karbon bağlıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'deki ormanların doğal, Avrupa'dakilerin ise yapay olduğunun altını çizen Görücü, şöyle devam etti:
"Doğal ormanların Türkiye'deki oranı 22 milyon hektarda yüzde 95'tir. Ormanlarımızı hem koruyup işleteceğiz hem de toplumun mal ve hizmet ihtiyaçlarını karşılayacağız. Bu açıdan baktığımızda biz ormanlarımızda hem bunları toplumsal amaca dönük işleteceğiz, hem buralardan gayri safi milli hasıla yaratacağız, hem dünya pazarlarına da bu ürettiğimiz mal ve hizmetleri Türkiye dahil dünya pazarlarına sunacağız" dedi.
Görücü, ormancılık sektörünün Türkiye'deki gayri safi milli payının yüzde 2 civarında olduğunu ve bu rakamın bazı ülkelerde yüzde 45-50'ye çıktığını söyledi.
-Karbon borsası
Dünya artık "karbon ekonomisi" diye yeni bir konunun ortaya çıktığını anlatan Görücü, şöyle konuştu:
"Borsa deyince hep böyle değerli kağıtlar, altın borsası ve diğer ürünler madde borsası geliyor. Şimdi dünyada başta ABD olmak üzere diğer AB ülkelerinde karbon borsaları gelişiyor. Yani siz saldığınız karbondioksitle bağladığınız karbondioksit arasında bir muhasebe yapıyorsunuz. Eğer daha fazla karbondioksit bağlayacak şekilde yeşil alanları organize etmişseniz ülkenizde uluslararası karbon borsalarında alacaklı duruma geliyorsunuz. Endüstrileşmiş ülkelerde alacaklı duruma geliyorsunuz. Karbon kredisi alıyorsunuz."
Görücü, Türkiye'nin karbon borsasından şimdilik biraz uzak olduğunu ancak bu konudaki çalışmaların devam ettiğini sözlerine ekledi.