Mazlumder'in Mısır'daki Askeri Darbeye İlişkin Suç Duyurusu
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Aksar, Mısır'da ordunun yönetime el koymasının ardından MAZLUMDER'in Ankara'da yaptığı suç duyurusuyla ilgili olarak, "Uluslararası ceza hukuku açısından bir sıkıntı yok. Ancak bu, devletin siyasi olarak da düşünmesi gereken bir konu" dedi.
Aksar, Mısır'da ordunun yönetim el koyması olayıyla ilgili sorumlular hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunu değerlendirdi.
Aksar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk yargı mercilerinin, evrensel yargı yetkisi kapsamında TCK'nın 13. maddesine göre, insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili soruşturma başlatabileceğini söyledi.
Aksar, şöyle konuştu:
"Hiçbir ülke kolay kolay bu tür davaları açma yoluna gitmez. Bunun iki örneğini hatırlıyorum, birisi Kongo Dışişleri Bakanı hakkında Belçika makamlarının tutuklama kararı, diğeri de İspanya adli makamlarının, Şilili General Augusto Pinochet hakkındaki tutuklama talebi. Belçika makamları, Kongo Dışişleri Bakanı Abdulaye Yeroida hakkında, görevi sırasında işlenen işkence ve insanlığa karşı suçlar kapsamında tutuklama kararı verdi. Kongo bunun üzerine Uluslararası Adalet Divanına başvurdu. Divan, Belçika'nın uygulamasını yerinde bulmadı. Ancak bu karar, çok tartışıldı, devlet dokunulmazlığıyla yargı bağışıklığının çeliştiği söylendi.
İspanyol adli makamları da Şili darbesi sırasında zarar gören İspanyol vatandaşlarıyla ilgili olarak Augusto Pinochet hakkında soruşturma başlatmıştı. İspanya, İngiltere'yi ziyaret eden Pinochet'nin teslim edilmesini istemişti. Bir süre Londra'da tutulan Pinochet, daha sonra sağlık sorunları gerekçe gösterilerek İspanya'ya verilmedi."
Aksar, uluslararası ceza hukuku açısından bakılırsa, ulusal mahkemelerin başka ülkelerdeki belli suçlar için kimin nerede işlediğine bakmaksızın soruşturma yapabileceğini vurgulayarak, "Yani uluslararası ceza hukuku açısından bir sıkıntı yok. Ancak bu, devletin siyasi olarak da düşünmesi gereken bir konu" değerlendirmesinde bulundu.
Aksar, bununla birlikte, açılması muhtemel bir davanın, sanıkların gıyabında görüleceğini bildirdi.
-Dr. Mehmet Emin Alşahin
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Emin Alşahin de ceza kanunlarının uygulanması bakımından evrensellik ilkesi bulunduğunu bildirdi. Alşahin, bu ilkeye göre bazı suçlar nerede işlenirse işlensin, Türk adli makamlarının yetkili olabileceğini belirtti.
Bunun, TCK'nın 13. Maddesi'nde düzenlendiğini de ifade eden Alşahin, "13. Madde'nin atıf yaptığı suçlara baktığımızda, bunun, darbe suçlarını da kapsayabileceğini görüyoruz. Evrensellik ilkesi kapsamında Türk kanunlarının uygulanması elbette mümkün. Ancak bu, siyasi nitelik de taşıyabilir" dedi.
-"Yargılananın Türkiye'de olması gerek"
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Güçlü Akyürek de "Aslında kural Türkiye'de suç işleyenin Türkiye'de yargılanmasıdır. Ancak yurt dışında Türk vatandaşına karşı suç işleyen biri Türkiye'ye gelirse Türkiye'de yargılanabilir" dedi.
Ancak bunun bir istisnası olduğunu anlatan Akyürek, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçların, Türkiye dışında işlense de suçu işleyen kişinin Türkiye'de yargılanabileceğini söyledi.
Akyürek, "TCK'nın 13. Maddesi'nde bu suçlar sıralanmıştır. Yalnız şunu şöylemek lazım: Ortada fiili imkansızlık var. Bir insanı yargılamak için onun Türkiye'de olması gerek. Çünkü o kişinin savunma hakkı için burada olması gerekir. Genel olarak sistem bu şekilde işler" diye konuştu.
-"Başka ülkeler de soruşturma yürütebilir"
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Nasıh Sarp Ergüven ise darbenin sorumluları hakkında başka ülkelerde de soruşturma yürütülebileceğini söyledi.
Ergüven, "Benim düşünceme göre, Al-Sisi yargılanacaksa, bunun yeri Uluslararası Ceza Mahkemesi olmalı. Mahkeme de daha önce bu tip suçlarda evrensel yetkisinin bulunduğunu belirtti" dedi.
Kaynak: AA
Aksar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk yargı mercilerinin, evrensel yargı yetkisi kapsamında TCK'nın 13. maddesine göre, insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili soruşturma başlatabileceğini söyledi.
Aksar, şöyle konuştu:
"Hiçbir ülke kolay kolay bu tür davaları açma yoluna gitmez. Bunun iki örneğini hatırlıyorum, birisi Kongo Dışişleri Bakanı hakkında Belçika makamlarının tutuklama kararı, diğeri de İspanya adli makamlarının, Şilili General Augusto Pinochet hakkındaki tutuklama talebi. Belçika makamları, Kongo Dışişleri Bakanı Abdulaye Yeroida hakkında, görevi sırasında işlenen işkence ve insanlığa karşı suçlar kapsamında tutuklama kararı verdi. Kongo bunun üzerine Uluslararası Adalet Divanına başvurdu. Divan, Belçika'nın uygulamasını yerinde bulmadı. Ancak bu karar, çok tartışıldı, devlet dokunulmazlığıyla yargı bağışıklığının çeliştiği söylendi.
İspanyol adli makamları da Şili darbesi sırasında zarar gören İspanyol vatandaşlarıyla ilgili olarak Augusto Pinochet hakkında soruşturma başlatmıştı. İspanya, İngiltere'yi ziyaret eden Pinochet'nin teslim edilmesini istemişti. Bir süre Londra'da tutulan Pinochet, daha sonra sağlık sorunları gerekçe gösterilerek İspanya'ya verilmedi."
Aksar, uluslararası ceza hukuku açısından bakılırsa, ulusal mahkemelerin başka ülkelerdeki belli suçlar için kimin nerede işlediğine bakmaksızın soruşturma yapabileceğini vurgulayarak, "Yani uluslararası ceza hukuku açısından bir sıkıntı yok. Ancak bu, devletin siyasi olarak da düşünmesi gereken bir konu" değerlendirmesinde bulundu.
Aksar, bununla birlikte, açılması muhtemel bir davanın, sanıkların gıyabında görüleceğini bildirdi.
-Dr. Mehmet Emin Alşahin
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Emin Alşahin de ceza kanunlarının uygulanması bakımından evrensellik ilkesi bulunduğunu bildirdi. Alşahin, bu ilkeye göre bazı suçlar nerede işlenirse işlensin, Türk adli makamlarının yetkili olabileceğini belirtti.
Bunun, TCK'nın 13. Maddesi'nde düzenlendiğini de ifade eden Alşahin, "13. Madde'nin atıf yaptığı suçlara baktığımızda, bunun, darbe suçlarını da kapsayabileceğini görüyoruz. Evrensellik ilkesi kapsamında Türk kanunlarının uygulanması elbette mümkün. Ancak bu, siyasi nitelik de taşıyabilir" dedi.
-"Yargılananın Türkiye'de olması gerek"
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Güçlü Akyürek de "Aslında kural Türkiye'de suç işleyenin Türkiye'de yargılanmasıdır. Ancak yurt dışında Türk vatandaşına karşı suç işleyen biri Türkiye'ye gelirse Türkiye'de yargılanabilir" dedi.
Ancak bunun bir istisnası olduğunu anlatan Akyürek, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçların, Türkiye dışında işlense de suçu işleyen kişinin Türkiye'de yargılanabileceğini söyledi.
Akyürek, "TCK'nın 13. Maddesi'nde bu suçlar sıralanmıştır. Yalnız şunu şöylemek lazım: Ortada fiili imkansızlık var. Bir insanı yargılamak için onun Türkiye'de olması gerek. Çünkü o kişinin savunma hakkı için burada olması gerekir. Genel olarak sistem bu şekilde işler" diye konuştu.
-"Başka ülkeler de soruşturma yürütebilir"
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Nasıh Sarp Ergüven ise darbenin sorumluları hakkında başka ülkelerde de soruşturma yürütülebileceğini söyledi.
Ergüven, "Benim düşünceme göre, Al-Sisi yargılanacaksa, bunun yeri Uluslararası Ceza Mahkemesi olmalı. Mahkeme de daha önce bu tip suçlarda evrensel yetkisinin bulunduğunu belirtti" dedi.