Kibyra Antik Kenti'ndeki Bin 800 Yıllık Mezar Gün Yüzüne Çıkartılacak
BURDUR - GÖKMEN YÜCE - Meclis binası, stadyumu ve agorasıyla dünyanın en önemli antik kentlerinden biri olarak gösterilen Kibyra Antik Kenti'nde bulunan ve yaklaşık bin 800 yıllık olduğu belirtilen mezar, gün yüzüne çıkartılacak.
Kibyra Antik Kenti Kazı Başkanı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şükrü Özüdoğru, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kibyra'nın, Likya, Kayra, Pisidya ve Frigya, bugünkü Fethiye, Denizli, Antalya ve Burdur'un kesişme noktasında çok avantajlı bir konumda bulunduğunu söyledi.
Helenistik dönemde kurulan ve 4 farklı kültürü bünyesinde barındıran Kibyra Antik Kenti'nin de içinde bulunduğu Gölhisar Ovası'nda MÖ 5 binli yıllardan başlayan kültür izleri bulunduğunu anlatan Özüdoğru, antik kentte bulunan stadyumun Türkiye'nin ilk 5 büyük antik stadyumu içinde olduğunu, belki de kazılıp sağlam şekilde ayağa kaldırılabilecek tek stadyum olma özelliği taşıdığını kaydetti.
Özellikle 2020 Olimpiyatları'nın İstanbul'a alınması durumunda meşalenin bu stadyumdan İstanbul'a yola çıkmasını hedeflediklerini dile getiren Özüdoğru, bu konuda şimdiden proje hazırlamaya başladıklarını bildirdi.
Özüdoğru, Kibyra'da, Efes Antik Kenti'ndeki agoradan daha büyük bir agora bulunduğunu belirtti.
Antik kentte tiyatro, Roma döneminde uluslararası mahkemelerin yapıldığı yargı binası ile hem müzik evi hem de meclis binası olarak kullanılan 3 bin 600 kişilik bir yapı bulunduğunu belirten Özüdoğru, bu yapının Türkiye'de kazılarak açığa çıkarılmış, üzeri çatılı, ısıtılabilen en büyük antik yapı olduğunu vurguladı.
Özüdoğru, benzer bir yapının Atina'da bulunduğunu ancak üzeri çatılı olup olmadığının bilim dünyası tarafından tartışıldığını ifade etti.
-Antik mezar, kentin inançlarına ışık tutacak
Özüdoğru, tiyatronun tabanında 2011 yılında bulunan 560 metrekare büyüklüğündeki mozaiğin orijinal yerinde sergilenen Türkiye'deki en büyük ve sağlam mozaik olduğuna dikkati çekti.
Kibyra Antik Kenti'nin 405 hektarlık birinci derece arkeolojik sit alanında bulunduğunu anlatan Özüdoğru, kentin çevresinin sivil yapılar dışında nekropol denilen mezarlık alanlarla çevrili olduğunu kaydetti.
Bu nekropollerde çok farklı mezar tiplerinin bulunduğuna işaret eden Özüdoğru, şöyle devam etti:
"Kibyra'da, stadyuma gelen yolun kenarında büyük bir anıtsal mezarımız vardı. Bugüne kadar nekropol programımız olmadığı için açamamıştık. Bu yıl çalışmalarımıza başladık. Restorasyonu çok kısa sürede yaparak gelen ziyaretçileri etkileyecek bir hale getireceğiz. Bu mezarın kentin ölü gömme geleneği ve inançlarıyla ilgili önemli bilgiler sunacağını ümit ediyorum."
Kibyra Antik Kenti kazılarında 2006'dan bu yana görev yapan arkeolog Mustafa Şimşek ise mezarın çevresinde bitki temizliği yaptıklarını, ilerleyen günlerde taş planı ve röleve çalışması yapacaklarını bildirdi. Bu çalışmaların ardından kazıya başlayarak temenos ve mezar odaları üzerinde yoğunlaşacaklarını belirten Şimşek, şöyle konuştu:
"Şu anda mezarın kesin tarihi bilinmemekle yapım tekniği ve kent içindeki benzer örneklere bakarak MS 2. yüzyıl civarında yapıldığını söyleyebiliriz ama mezar çok özel. Özel bir temenos alanı var. Ön cephe yarım daire şeklinde görselleştirilmiş. İçinde ana kayaya oyulmuş 2 oda var. Buranın bir soylu ya da asil mezarı olduğu kesin. Bir tek kişi değil, kan bağları olanlar bir arada gömülmüş. Mezarla ilgili çalışmalarımızı 1,5 ayda tamamlamayı öngörüyoruz."
Kaynak: AA
Helenistik dönemde kurulan ve 4 farklı kültürü bünyesinde barındıran Kibyra Antik Kenti'nin de içinde bulunduğu Gölhisar Ovası'nda MÖ 5 binli yıllardan başlayan kültür izleri bulunduğunu anlatan Özüdoğru, antik kentte bulunan stadyumun Türkiye'nin ilk 5 büyük antik stadyumu içinde olduğunu, belki de kazılıp sağlam şekilde ayağa kaldırılabilecek tek stadyum olma özelliği taşıdığını kaydetti.
Özellikle 2020 Olimpiyatları'nın İstanbul'a alınması durumunda meşalenin bu stadyumdan İstanbul'a yola çıkmasını hedeflediklerini dile getiren Özüdoğru, bu konuda şimdiden proje hazırlamaya başladıklarını bildirdi.
Özüdoğru, Kibyra'da, Efes Antik Kenti'ndeki agoradan daha büyük bir agora bulunduğunu belirtti.
Antik kentte tiyatro, Roma döneminde uluslararası mahkemelerin yapıldığı yargı binası ile hem müzik evi hem de meclis binası olarak kullanılan 3 bin 600 kişilik bir yapı bulunduğunu belirten Özüdoğru, bu yapının Türkiye'de kazılarak açığa çıkarılmış, üzeri çatılı, ısıtılabilen en büyük antik yapı olduğunu vurguladı.
Özüdoğru, benzer bir yapının Atina'da bulunduğunu ancak üzeri çatılı olup olmadığının bilim dünyası tarafından tartışıldığını ifade etti.
-Antik mezar, kentin inançlarına ışık tutacak
Özüdoğru, tiyatronun tabanında 2011 yılında bulunan 560 metrekare büyüklüğündeki mozaiğin orijinal yerinde sergilenen Türkiye'deki en büyük ve sağlam mozaik olduğuna dikkati çekti.
Kibyra Antik Kenti'nin 405 hektarlık birinci derece arkeolojik sit alanında bulunduğunu anlatan Özüdoğru, kentin çevresinin sivil yapılar dışında nekropol denilen mezarlık alanlarla çevrili olduğunu kaydetti.
Bu nekropollerde çok farklı mezar tiplerinin bulunduğuna işaret eden Özüdoğru, şöyle devam etti:
"Kibyra'da, stadyuma gelen yolun kenarında büyük bir anıtsal mezarımız vardı. Bugüne kadar nekropol programımız olmadığı için açamamıştık. Bu yıl çalışmalarımıza başladık. Restorasyonu çok kısa sürede yaparak gelen ziyaretçileri etkileyecek bir hale getireceğiz. Bu mezarın kentin ölü gömme geleneği ve inançlarıyla ilgili önemli bilgiler sunacağını ümit ediyorum."
Kibyra Antik Kenti kazılarında 2006'dan bu yana görev yapan arkeolog Mustafa Şimşek ise mezarın çevresinde bitki temizliği yaptıklarını, ilerleyen günlerde taş planı ve röleve çalışması yapacaklarını bildirdi. Bu çalışmaların ardından kazıya başlayarak temenos ve mezar odaları üzerinde yoğunlaşacaklarını belirten Şimşek, şöyle konuştu:
"Şu anda mezarın kesin tarihi bilinmemekle yapım tekniği ve kent içindeki benzer örneklere bakarak MS 2. yüzyıl civarında yapıldığını söyleyebiliriz ama mezar çok özel. Özel bir temenos alanı var. Ön cephe yarım daire şeklinde görselleştirilmiş. İçinde ana kayaya oyulmuş 2 oda var. Buranın bir soylu ya da asil mezarı olduğu kesin. Bir tek kişi değil, kan bağları olanlar bir arada gömülmüş. Mezarla ilgili çalışmalarımızı 1,5 ayda tamamlamayı öngörüyoruz."