İnsanlığın, Tufan Sonrasında Yeniden Ayağa Kalktığı Yer Açıklaması

ŞIRNAK - ŞABAN YILMAZ - İnsanlığın ikinci babası olarak kabul edilen hazreti Nuh'un, Tufan olayında gemisinin Cudi Dağı'na indiğine dair günümüze kadar ulaşan önemli bulguların olduğu bildirildi.

İlahi dinler ve tüm Mezopotamya kültürlerinin genellikle benzer bir şekilde aktardığı Nuh Tufanı, dünya tarihini derinden etkileyen olayların başında yer alıyor. Şırnak ve çevresi, tufan olayının Cudi Dağı çevresinde yaşandığına dair günümüze kadar ulaşan derin izler taşıyor.

Bilim adamları, Cudi Dağı ile ilgili olarak kadim dinler ve kültürleri incelerken ilginç işaretlerle karşılaşıyor. Şırnak ve Cudi Dağı ile ilgili araştırmalar yapan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdulmuttalip Arpa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tevrat'ın Yaratılış Bölümü'nde, tufanın tüm dünyayı kapsadığı bilgisi verildiğini ancak Kur'an'da tufanın yalnızca Mezopotamya'da yaşandığının belirtildiğini aktardı.

Mezopotamya'da yaşayan medeniyetlere ait kaynakların da tufandan bahsettiğini anlatan Arpa, "Mezopotamya bölgesinde Asurlular, Sümerler, Akatlar ve Babiller gibi kadim medeniyetler var. Biz bu medeniyetlerin hafızasında Nuh Tufanı hadisesini görebiliyoruz. Hepsi detaylarıyla bunu anlatıyor. Bunların dışında da en önemlisi Yahudilikte, Hristiyanlıkta ve İslam dinine ait kutsal metinlerde bu olay bize teferruatıyla anlatılıyor. Burada şöyle bir soru gündeme geliyor. Tufan evrensel midir? Yoksa yerel midir? Burada Kur'an ve diğer kutsal kitaplar arasında bir ayırım görebiliyoruz. Tevrat bütün dünyanın tamamen sular altında kaldığını ve tüm canlıların yok olduğunu ifade ediyor. Kur'an'da ise sadece Nuh'un kavmi merkeze alınıyor. Nuh'un kavminin dışında başka bir kavmin yaşayıp yaşamadığını bilemiyoruz ama Kur'an bize tufana hazreti Nuh'un kavminin yani Mezopotamya bölgesinin maruz kaldığını anlayabiliyoruz" dedi.

Yrd. Doç. Dr. Arpa, Cudi ve çevresinin Tevrat'ta bereketli ve sulak alanlar olarak tarif edildiğini ancak esas sorunun Tufan hadisesinden sonra geminin nereye indiği olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Tevrat-Yaratılış Bölümü'nde geminin 7. ayın 17. gününde Ararat Dağları'na indi deniyor. Bütün mesele ve farklılıklar Ararat kelimesinden neşet ediyor. Şöyleki; Urartular bölgede milattan önce 600-900 yılları arasında Van Gölü yakınlarında yaşayan bir halktır. Ararat kelimesinin Urartu devletinin topraklarındaki dağlar silsilesi olduğunu tespit ettik. Yani Ararat, Urartu kelimesinden türemiş, dağlar silsilesi anlamına gelen bir kelimedir. Urartular, günümüzde Ermenistan ve Azerbaycan'ın güneyi, İran'ın Urmiye kentini de içine alan ve Van Gölü'nün güneyinden başlayıp Dicle Nehri'ne kadar uzanan uzun ve geniş bir coğrafyaya sahipti. Ayrıca Ararat kelimesinin etimolojisini incelediğimizde tamamen Süryanice ve Aramice çevirilerde "Ture Kardu" yani Türkçesi Kürdistan Dağları şeklinde tercüme ediliyor. Yani Ararat Kürdistan Dağları demektir. Peki, Kur'an ne buyuruyor? Geminin Cudi'ye indiğini hatırlatıyor yani Ararat dağlarının Cudi'yi de içine aldığını görüyoruz. Ararat, Cudi'yi de içine alan bir dağlar silsiledir. Burada hem Kur'an hem de Tevrat bir anlamda örtüşüyor."

-''Cudi'de 1980'li yıllara kadar festivaller düzenleniyordu''

Çok eski zamanlardan yakın tarihe kadar, Cudi Dağı'nda insanların festivaller düzenledikleri bilgisinin kaynaklarda yer aldığını ifade eden Arpa, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Geminin Ağrı Dağı'na indiğine dair iddialar var bilindiği gibi. Biz Ağrı Dağı ile ilgili herhangi bir festivalin ve etkinliğin yapıldığını duyamıyoruz. Oysa Cudi'ye baktığımızda, çok ciddi manada eski kadim medeniyetlerin katıldığı ve hatta yakın tarihte 1980'li yıllara kadar devam eden festivallerin düzenlendiğini biliyoruz. Ama ne yazık ki bölgedeki terör dolayısıyla bu festivaller bir daha yapılamadı. Mesela Cudi Dağı'ndaki Sefine Bölgesi'nde bütün kadim medeniyetler her yıl belli günlerde burayı ziyaret ederek bazı dini ritüellerini gerçekleştirirdi. Karşımızda Semanin bir diğer ismi de Kürtçe'de Heştan köyü var. Arapça'da Semanin seksen demek. Bu da şudur. İslami kaynaklarda hazreti Nuh'un gemiden inerken 8 ya da 80 kişiyle beraber indiği aktarılıyor. Hazreti Nuh gemiden indikten sonra beraberindekilerle birlikte hayatı tekrar başlatmak için bir yerleşim hayatına geçiyor. Bu yerleşimi de bahsettiğimiz Semanin yani Heştan'da yapıyor. Burası insanlığa ikinci defa kucak açan ilk yerleşim alanıdır. Hazreti Nuh'un da bir duası var. Bu dua 'Ya Rabbi beni bereketli topraklara indir '.Mukabilinde Allahu Teala ise 'Seni Cudi'ye indirdim' diye Kur'an'da buyuruyor.''

-''Bütün işaretler Cudi'yi gösteriyor''

Hazreti Nuh'un gemisinin Cudi Dağı'na indiğini gösteren önemli bulgunun, Şırnak yakınlarında ve Cudi Dağı eteklerinde hazreti Nuh tarafından kurulan seksenler anlamındaki Semanin köyü ve Şırnak isminin kökeni sayılan "Şera Nuh" olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Abdulmuttalip Arpa, ayrıca Cizre ve İdil ilçelerindeki bazı mahalle ve sokakların hazreti Nuh'un çocuk ve torunlarının isimlerini taşıdığına işaret etti.

"Şera Nuh" kelimesinin Süryanice'de "Nuh istirahate çekildi" anlamında olduğunu ifade eden Arpa, "Ayrıca Şırnak yakınlarındaki Cizre ilçesinde hazreti Nuh'un kabri var. Bu da önemli bir bulgudur. Yani hazreti Nuh'un zamanla hayat alanını genişlettiğini ve Dicle Nehri'ne geldiğini görüyoruz. Dünyada hazreti Nuh'un kabri olduğu söylenen tek yer Cizre'dir. Bir başka bulgu da Cizre'deki Yafes Mahallesidir. Yafes, hazreti Nuh'un oğullarından biridir. Nuh'un torunlarının çevre yerlere dağıldığını görüyoruz. Bu anlamda bugün Şırnak'a bağlı İdil içesinde Nuh'un torunlarının isimlerinin sokaklara verildiğini görüyoruz. Yine bölgede Kasri Kuvel diye bir mahalleden bahsediliyor kayıtlarda. Kuvel kelimesi Süryanice'de gemi anlamındadır. Bölge bu konuda buna benzer çok bulgularla doludur. Bütün işaretler Cudi'yi gösteriyor'' şeklinde konuştu.

-"Çözüm süreciyle birlikte bölge sakinleşti, Cudi'ye müze yapılsın"

Yrd. Doç. Dr. Abdulmuttalip Arpa, çözüm süreci ile birlikte sakinleşen bölgede Cudi Dağı'na olan ilginin artacağına inandığını da belirterek, "Çözüm süreciyle birlikte bölge sakinleşmeye başladı.

Cudi tekrardan insanlığa kucak açmak istiyor. Cudi adeta ikinci düğününe hazırlanıyor. Cudi bütün kadim milletleri, inançları bağrına basmak istiyor. Bu anlamda bazı projelerin gündeme gelmesi gerekiyor. Nuh'un mirasını en iyi şekilde ifade edecek bir müzenin Cudi'de kurulmasını istiyoruz. Müzeye ulaşım sağlayacak bazı yolların yanında teleferik hattının kurulmasını istiyoruz. Bütün medeniyetlerin kendini bulacağı bir ortamın oluşturulmasını öneriyoruz" dedi.

Kaynak: AA