Giresun’da “para Politikaları “konulu Konferans
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı ve Dünya Gazetesi tarafından organize edilen Giresun Ticaret ve Sanayi Odası ile Giresun Ticaret Borsası’nın ev sahipliğini yaptığı “Para Politikaları” konulu konferans düzenlendi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan TCMB Başkanı Erdem Başçı, enflasyonun ağustos ayından itibaren baz etkisinin de katkısıyla düşmeye başlayacağını söyledi.
Küresel ekonomik gelişmelerin oldukça dikkat çekici olduğunu ve dünyada büyümenin yavaşlamış durumda olduğunu kaydeden TCMB Başkanı Başçı; şöyle konuştu: “Merkez Bankası, küresel risklerin ekonomimiz üzerindeki etkilerini giderebilmek amacıyla elindeki araçları en uygun şekilde kullanmaya devam edecek. Türkiye'nin kamu borç yükü oranının bu yıl yüzde 35'in altına düşebileceğini tahmin ediyoruz. Bu konudaki riskler geride kaldı.Reel faizin sıfır olmasının nedenleri mali disiplin ve enflasyonun düşeceğine olan güven; küresel faizlerin düşük olması da etkili. İç talepteki toparlanma oldukça güçlü, cari açığın kademeli olarak artarak 60 milyar dolara ulaşacağını düşünüyoruz.”
Bankaların yurtdışından borçlanmasında bir sorun olmadığını belirten Başçı, şunları söyledi: “krediler açısından iyi bir dönemdeyiz. Kur konusunda rahatız, seviye konusunda endişemiz yok.İç ve dış tedirginlikten dolayı TL'deki değer kaybı paniğe dönüşmesin diye bir günlük ek parasal sıkılaştırma yaptık. Gayet etkili oldu. Karşılıksız çek verilerinde azalma var, ticari kredi faizleri sonunda düşmeye başladı.
Kredi talebinde ve kredi arzında artış var .Yılın ilk çeyreğinde ekonomik büyüme toparlanmaya başlamıştır .Yılın ikinci çeyreğinde toparlanmanın hız kazanması beklenmektedir. Avrupa'daki sorun tam olarak çözülmüş değil. Türkiye'de reel faiz şu anda sıfıra yakın seyrediyor bu tarihte ilk defa oluyor.Dün bir gün süreli ek parasal sıkılaştırma yaptık, bu çok etkili olabiliyor .Yakın zamanda nihai yurtiçi talepte toparlanma görülüyor iç talep hem büyümeye katkı veriyor hem de dış açığı artırıyor.”
Mayıs ayının son haftasında kredilerde çok hızlı artış olduğunu belirten Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem TL hem YP krediler arttı. Döviz kurlarında bir oynaklık var, bu Türkiye'ye has bir gelişme değil.Küresel satış dalgası geçtiğinde tekrar TL'nin ve TL tahvillerinin cazibesi artabilecektir. Ticari kredi faizleri yüzde 6-7 civarında, iyi firmalar yüzde 5.0-5.5 ile borçlanabiliyor. Bundan şu sonucu çıkarıyoruz; Türkiye'de vatandaşların ve işletmelerin gelecekten bir endişesi yok.Büyüme verileri ekonomide U dönüşünün başladığını teyit ediyor.”
RİSK KUR VE FAİZİN AYNI ANDA YÜKSELMESİDİR
Erdem Başçı'nın, yaptığı konuşmanın ardından soru cevap bölümüne geçildi
Başçı, bu bölümde gelen soruları şu şekilde cevaplandırdı: “Mayıs başından itibaren 7.9-8 milyar dolarlık çıkış var, önemli kısmı para piyasalarından oldu.Çıkışlar ağırlıklı olarak yurtiçi yerleşiklerin kaynaklarından karşılandı. Kur ve faizdeki artışın üçte ikisi küresel etkilerden kalanı iç etkilerden kaynaklandı. TL şu anda aşırı değerli değil, piyasada kendi dengesini bulur. Aşırı oynaklık olursa TCMB devreye girer ve tedirginliği yumuşatır, REK endeksinde alt sınır vermiyoruz."
Ek parasal sıkılaştırmanın bir günde etkili olmasının iyi bir gösterge olduğunu anlatan Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğrudan döviz müdahalesi çok nadir kullanılması gereken bir opsiyon. TL likidite yönetiminin parçası olan döviz satışları görebiliriz. Faiz koridorunun üst bandında artırımı PPK'da tartışırız ama bugün itibariyle böyle bir ihtiyaç görünmüyor. Cari açık Mayıs ayında Nisan'daki kadar kuvvetli olmayabilir, şimdilik OVP ile uyumlu diyoruz. Esas risk kur ve faizin aynı anda yükselmesidir, bu da küresel panik anlarında oluyor; merkez bankalarının görevi paniği önlemektir. Kurlarda yüzde 10'luk hareket enflasyona 1-1.5 puan katkı yapıyor ve 12 ayda kendini gösteriyor. Reel sektörün döviz cinsi borcu olduğu için zaman zaman kurdaki oynaklıkta devreye girmemiz gerekiyor.”
Soru cevap bölümünün ardından konferans sona ererken, iş adamlarının katıldığı basına kapalı toplantı düzenlendi.
Kaynak: İHA
Küresel ekonomik gelişmelerin oldukça dikkat çekici olduğunu ve dünyada büyümenin yavaşlamış durumda olduğunu kaydeden TCMB Başkanı Başçı; şöyle konuştu: “Merkez Bankası, küresel risklerin ekonomimiz üzerindeki etkilerini giderebilmek amacıyla elindeki araçları en uygun şekilde kullanmaya devam edecek. Türkiye'nin kamu borç yükü oranının bu yıl yüzde 35'in altına düşebileceğini tahmin ediyoruz. Bu konudaki riskler geride kaldı.Reel faizin sıfır olmasının nedenleri mali disiplin ve enflasyonun düşeceğine olan güven; küresel faizlerin düşük olması da etkili. İç talepteki toparlanma oldukça güçlü, cari açığın kademeli olarak artarak 60 milyar dolara ulaşacağını düşünüyoruz.”
Bankaların yurtdışından borçlanmasında bir sorun olmadığını belirten Başçı, şunları söyledi: “krediler açısından iyi bir dönemdeyiz. Kur konusunda rahatız, seviye konusunda endişemiz yok.İç ve dış tedirginlikten dolayı TL'deki değer kaybı paniğe dönüşmesin diye bir günlük ek parasal sıkılaştırma yaptık. Gayet etkili oldu. Karşılıksız çek verilerinde azalma var, ticari kredi faizleri sonunda düşmeye başladı.
Kredi talebinde ve kredi arzında artış var .Yılın ilk çeyreğinde ekonomik büyüme toparlanmaya başlamıştır .Yılın ikinci çeyreğinde toparlanmanın hız kazanması beklenmektedir. Avrupa'daki sorun tam olarak çözülmüş değil. Türkiye'de reel faiz şu anda sıfıra yakın seyrediyor bu tarihte ilk defa oluyor.Dün bir gün süreli ek parasal sıkılaştırma yaptık, bu çok etkili olabiliyor .Yakın zamanda nihai yurtiçi talepte toparlanma görülüyor iç talep hem büyümeye katkı veriyor hem de dış açığı artırıyor.”
Mayıs ayının son haftasında kredilerde çok hızlı artış olduğunu belirten Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem TL hem YP krediler arttı. Döviz kurlarında bir oynaklık var, bu Türkiye'ye has bir gelişme değil.Küresel satış dalgası geçtiğinde tekrar TL'nin ve TL tahvillerinin cazibesi artabilecektir. Ticari kredi faizleri yüzde 6-7 civarında, iyi firmalar yüzde 5.0-5.5 ile borçlanabiliyor. Bundan şu sonucu çıkarıyoruz; Türkiye'de vatandaşların ve işletmelerin gelecekten bir endişesi yok.Büyüme verileri ekonomide U dönüşünün başladığını teyit ediyor.”
RİSK KUR VE FAİZİN AYNI ANDA YÜKSELMESİDİR
Erdem Başçı'nın, yaptığı konuşmanın ardından soru cevap bölümüne geçildi
Başçı, bu bölümde gelen soruları şu şekilde cevaplandırdı: “Mayıs başından itibaren 7.9-8 milyar dolarlık çıkış var, önemli kısmı para piyasalarından oldu.Çıkışlar ağırlıklı olarak yurtiçi yerleşiklerin kaynaklarından karşılandı. Kur ve faizdeki artışın üçte ikisi küresel etkilerden kalanı iç etkilerden kaynaklandı. TL şu anda aşırı değerli değil, piyasada kendi dengesini bulur. Aşırı oynaklık olursa TCMB devreye girer ve tedirginliği yumuşatır, REK endeksinde alt sınır vermiyoruz."
Ek parasal sıkılaştırmanın bir günde etkili olmasının iyi bir gösterge olduğunu anlatan Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğrudan döviz müdahalesi çok nadir kullanılması gereken bir opsiyon. TL likidite yönetiminin parçası olan döviz satışları görebiliriz. Faiz koridorunun üst bandında artırımı PPK'da tartışırız ama bugün itibariyle böyle bir ihtiyaç görünmüyor. Cari açık Mayıs ayında Nisan'daki kadar kuvvetli olmayabilir, şimdilik OVP ile uyumlu diyoruz. Esas risk kur ve faizin aynı anda yükselmesidir, bu da küresel panik anlarında oluyor; merkez bankalarının görevi paniği önlemektir. Kurlarda yüzde 10'luk hareket enflasyona 1-1.5 puan katkı yapıyor ve 12 ayda kendini gösteriyor. Reel sektörün döviz cinsi borcu olduğu için zaman zaman kurdaki oynaklıkta devreye girmemiz gerekiyor.”
Soru cevap bölümünün ardından konferans sona ererken, iş adamlarının katıldığı basına kapalı toplantı düzenlendi.