Anadolu Üniversitesi Uluslar Arası Film Festivali Tüm Hızıyla Sürüyor

Anadolu Üniversitesi Uluslar arası Film Festivali tüm hızıyla sürüyor.

Son olarak Küf filminin yönetmeni Ali Aydın Sinema Anadolu'ya konuk oldu

18 yıl önce üniversite okumak için İstanbul'a giden oğlundan daha sonra hiç haber alamayan demiryolu bekçisi Basri'nin hayatından bir kesiti izleyicisine sunan filmin gösteriminin ardından söyleşisi yapıldı. Söyleşinin moderatörlüğünü Yard. Doç. Dr. Yasemin Özgün yaptı. Filmi hakkında konuşan Aydın, "Ben asistanlıktan gelen biriyim. Okul olarak tamamen farklı bir bölüm okudum, video üzerine okudum. Bu ne işe yaradı diye sorarsınız, bu biraz daha özgür alanlarda dolaşmamı, daha cesur davranmamı sağladı, ama filmler konusunda benim şahsi fikrim özellikle işin içinde politik durumlar varsa bunu çok da propaganda haline dönüştürmeden bir taraftan da başka hikâyeleri anlatabilmeyi amaçlayarak filmi biçimlendirmeye çalışmaktır. Filmde bir vicdan muhasebesi var, bir adam bir otoriteden vicdan bekliyor, imkânsız bir şey bekliyor, fakat vicdan dediğimiz şey öyle tek boyutlu bir şey değil. Açıkçası, vicdan bekleyen biri başka birine bir vicdansızlık sergileyebilir. Kusursuz olmadığımız muhakkak. Tabii ki ben bunu Cumartesi Anneleri'ni soyutlayarak söylüyorum. Normal insanlar için, bu tür şeylerle uğraşmayan insanlar için söylüyorum" dedi.

"Cesur davranmak ilk film için en önemli şeylerden biri diyen" Aydın, "Üniversiteye özel yetenekle girmiştim. Desen eğitimim vardı ve fotoğraf çekmeye başladık. Bunu film çekeceğiz diye yapmadık, ama üniversitede bize dikte edildi. İyi ki de edilmiş. Kardeşim bir şeyi yapacaksanız temelinden yapacaksınız. 'Alın size fotoğraf makinesi, 35 mm çekeceksiniz ve uygun şartlarda banyo edeceksiniz' dediler. Bu durum inanılmaz şeyleri beraberinde getirdi. Bir kere kadraj ve lensleri öğrenmeye başlıyorsunuz, başka fotoğrafçıları izlemeye başlıyorsunuz, fotoğraf çekmekten ziyade fotoğrafların peşine düşmeye başlıyorsunuz ki hepsinde birer hikâye var ve inanılmaz güçlüler" şeklinde konuştu.

Aydın, "Ben sinemayı zayıf bir sanat olarak görüyorum" dedi ve şunları ekledi:
"Sinema bütün sanat dallarını içinde barındıran bir sanat dalı olmasına rağmen çok zayıf. Mikelanjelo'nun Davut Heykeli'ni gördüğünüzü düşünün, sizi inanılmaz çarpar ama film bir imajdır. Dolayısıyla bellekte bulunan bu büyük imajlar bir deformasyona uğruyor, ama yek olarak kalan bir sanat eseri sizde hep kalıyor. Sinemamızın çok büyük bir tehlikesi var. Bir kaç yıl içinde göreceğimiz şey şu, sürekli fabrikasyon filmler seyredebiliriz. Bu İran Sineması'nın başına gelmişti, ama Asgar Ferhadi bunu kırdı, "Bir Ayrılık" ve "Ege Hakkında" ile. Farklı bir ritim getirdi, farklı bir kurgu getirdi, farklı bir reji getirdi."
Kaynak: İHA