Abd Dışişleri Bakanlığı 2012 Yılı Terör Raporu
Washington - ABD Dışişleri Bakanlığı 2012 yılı Terör Raporu'nda, Türkiye'nin teröre karşı 30 yıldır süren mücadelesinde "2011 ve 2012 yıllarının en ölümcül periyodlarından biri" olduğu kaydedilerek, terör örgütü PKK, Avrupa kıtasında geniş çaplı şiddet içeren radikal idelojojiler arasında "en ölümcül" örgüt şeklinde tanımlandı.
Raporun Türkiye bölümünde, ABD'nin, terörle mücadelede uzun süredir ortaklarından biri olduğu belirtilerek, ABD'nin 2012 yılında da Türkiye'nin terör örgütü PKK ile mücadelesine destek verdiği kaydedildi.
Türkiye'nin 2012 yılında önemli düzeyde iç terörist tehditlerle yüz yüze kaldığı ve bunlara güçlü karşılıklar verdiği ifade edilen raporda, Türkiye'de faaliyet gösteren en önde gelen terör örgütünün PKK olduğu hatırlatıldı ve PKK'nın Kuzey Irak ve Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki alanlarda eylemlerini düzenlediği ve genellikle Türk güvenlik güçlerini hedef aldığı belirtildi.
Raporda, Türkiye'de faaliyet gösteren diğer önde gelen terör örgütlerinin ise "DHKP-C, Marksist-Leninist gruplar ve Hizbullah" olduğu ifade edilirken, ülkede İslami Cihad Birliği üyeleri ile El Kaide destekçilerinin de görüldüğü ve Türkiye İşçi ve Köylü Kurtuluş Ordusu'nun da aktif olmamasına rağmen, Türk Hükümeti tarafından potansiyel tehdit olarak görülmeye devam ettiği bildirildi.
-"2012 yılında 226 terörist vaka"
Raporda, 2012 yılında terör örgütü PKK'nın eylemlerinde ülke geneline uzanmaya devam ettiği kaydedilerek, örgütün, kırsalda Türk askerlerini pusuya düşürme, asker ve polis rotası olarak bilinen yollara IED döşeme ve kırsal alanlarda güvenlik güçleri ve sivilleri hedef alan bombalar atma gibi karakteristik taktik, teknik ve prosedürleri kullandığı belirtildi.
Ankara'da bulunan NATO Terörizmle Mücadele Mükemmelliyet Merkezi'nin kasım ayına kadar 226 terörist vaka rapor ettiği, bunlardan 1 Mart'ta İstanbul'da, 5 Mart'ta Ankara'da, 25 Mayıs'ta Kayseri'de, 4 Ağustos'ta Irak sınırı yakınlarında, 9 Ağustos'ta Foça'da, 20 Ağustos'ta Gaziaptep'te, 2 Eylül'de Beytüşşebap'ta, 11 Eylül'de İstanbul'da, 16 Eylül'de Bingöl'de, 18 Eylül'de Bingöl-Muş çevresinde ve 24 Eylül'de Tunceli'de olmak üzere 12 tanesinin özel dikkat çektiği ve kınandığı vurgulandı.
Raporda, PKK'yı hedef alan askeri operasyonlar sonucunda, 494 töreristin öldürüldüğü, 21'inin yaralandığı ve 44'ünün tutuklandığı, bunun yanında 155 teröristin teslim olduğu da bildirildi.
-"Yasal sorunlar bilgi paylaşımını sınırlıyor"
Türk kanunlarında terörizm tanımının sınırlı olduğu, Türk devleti ve vatandaşlarını hedef alan faaliyetlerle sınırlı tutulduğu, bunun küresel terörist ağlara karşı Türkiye'nin etkili eylemde bulunmasına engeller yarattığı ifade edilen raporda, bu açıdan Türk polisinin Türkiye üzerinden yasa dışı yollarla geçiş yapmaya çalışan birçok El Kaide ile ilişkili kişileri geçici olarak gözaltına almasına rağmen, Türk yetkililerin, uygun yasal araçların eksikliği gibi nedenlerle bu kişilere karşı iç hukuki yolları kullanmak yerine, hızlı biçimde sınır dışı ederek bağlı oldukları ülkelere gönderdiğine değinildi.
Raporda, Türkiye'deki terör yasalarının, terörizmi, "Türk vatandaşlarına ve Türk devletine saldırılar" olarak tanımlamasının, uluslararası çapta terörle mücadele çabalarını aksattığı, operasyonel ve yasal işbirliğine yönelik kaygılar yarattığı ifade edilerek, 2001 yılı sonrasında Türk polisinin, diğer yerlerle birlikte ABD'nin Ankara Büyükeçiliğini hedef alması muhtemel El Kaide'nin hücre evleriyle ilgili 16 kişiyi tutukladığı, ancak ABD büyükelçiliği yetkililerine davayla ilgili herhangi bir ek bilgi verilmesinin reddildiğine işaret edildi. Dolayısıyla, davalarla ilgili yasal yorumlamaların, suç davalarında Türk ve Amerikan güvenlik güçleri arasında bilgi paylaşımının sınırlanmasına yol açtığı vurgulandı.
Terör finansmanın önlenmesi noktasındaki bazı devam eden eksikliklere işaret edilen raporda, bölgesel ve uluslararası işbirliğiyle ilgili bölümünde, Terörle Mücadele Küresel Forumu'nun kurucu üyesi olan ve ABD ile birlikte forumun eşbaşkanlığını yürüten Türkiye'nin forum için geniş çaplı sekreterlik desteği sağladığı belirtildi.
Raporun, radikalizm ve şiddet aşırılığının önlenmesiyle ilgili bölümde de bu konularla mücadelede Emniyet ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürüten iki önemli programın bulunduğu belirtilerek, bunların ayrıntılarına yer verildi.
-Raporun PKK bölümü
Raporun Avrupa başlığında, kıtada geniş çaplı şiddet içeren radikal idelojojilerin tehdit yaratmaya devam ettiği belirtilerek, bunlar arasında "en ölümcül olanı"nın terör örgütü PKK olduğu belirtildi.
Raporun, "Yabancı Terörist Örgütler" bölümündeki PKK/Kongra-Gel bölümünde de "PKK'nın Türkiye'nin güneydoğusunda bağımsız bir Kürt devleti kurmayı arzuladığı ancak son yıllarda daha çok Kürt kültürel ve dilsel hakları teminat altına alan Türk devleti içinde bir özerklikten bahsettiği" belirtildi.
Hapisteki terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın hala örgütün "sembolik lideri" olmayı sürdürdüğü ifade edilen raporda, PKK'lıların toplam sayısının 4 bin ile 5 bin arasında olduğu, bunların 3 bin ile 3 bin 500'ünün Kuzey Irak'ta bulunduğu bildirildi.
Raporda, örgütün faaliyetinin 2012 yılında da aktif kalmaya devam ettiği belirtilerek, Türkiye'nin teröre karşı 30 yıldır süren mücadelesinde, "2011 ve 2012 yıllarının en ölümcül periyodlarından biri olduğu" kaydedildi.
Raporda, sorunu çözmeye yönelik "Türk hükümeti ile terör örgütü elebaşı Öcalan arasındaki barış görüşmelerinin 2012 yılı sonlarında başladığı" hatırlatıldı.
Kaynak: AA
Türkiye'nin 2012 yılında önemli düzeyde iç terörist tehditlerle yüz yüze kaldığı ve bunlara güçlü karşılıklar verdiği ifade edilen raporda, Türkiye'de faaliyet gösteren en önde gelen terör örgütünün PKK olduğu hatırlatıldı ve PKK'nın Kuzey Irak ve Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki alanlarda eylemlerini düzenlediği ve genellikle Türk güvenlik güçlerini hedef aldığı belirtildi.
Raporda, Türkiye'de faaliyet gösteren diğer önde gelen terör örgütlerinin ise "DHKP-C, Marksist-Leninist gruplar ve Hizbullah" olduğu ifade edilirken, ülkede İslami Cihad Birliği üyeleri ile El Kaide destekçilerinin de görüldüğü ve Türkiye İşçi ve Köylü Kurtuluş Ordusu'nun da aktif olmamasına rağmen, Türk Hükümeti tarafından potansiyel tehdit olarak görülmeye devam ettiği bildirildi.
-"2012 yılında 226 terörist vaka"
Raporda, 2012 yılında terör örgütü PKK'nın eylemlerinde ülke geneline uzanmaya devam ettiği kaydedilerek, örgütün, kırsalda Türk askerlerini pusuya düşürme, asker ve polis rotası olarak bilinen yollara IED döşeme ve kırsal alanlarda güvenlik güçleri ve sivilleri hedef alan bombalar atma gibi karakteristik taktik, teknik ve prosedürleri kullandığı belirtildi.
Ankara'da bulunan NATO Terörizmle Mücadele Mükemmelliyet Merkezi'nin kasım ayına kadar 226 terörist vaka rapor ettiği, bunlardan 1 Mart'ta İstanbul'da, 5 Mart'ta Ankara'da, 25 Mayıs'ta Kayseri'de, 4 Ağustos'ta Irak sınırı yakınlarında, 9 Ağustos'ta Foça'da, 20 Ağustos'ta Gaziaptep'te, 2 Eylül'de Beytüşşebap'ta, 11 Eylül'de İstanbul'da, 16 Eylül'de Bingöl'de, 18 Eylül'de Bingöl-Muş çevresinde ve 24 Eylül'de Tunceli'de olmak üzere 12 tanesinin özel dikkat çektiği ve kınandığı vurgulandı.
Raporda, PKK'yı hedef alan askeri operasyonlar sonucunda, 494 töreristin öldürüldüğü, 21'inin yaralandığı ve 44'ünün tutuklandığı, bunun yanında 155 teröristin teslim olduğu da bildirildi.
-"Yasal sorunlar bilgi paylaşımını sınırlıyor"
Türk kanunlarında terörizm tanımının sınırlı olduğu, Türk devleti ve vatandaşlarını hedef alan faaliyetlerle sınırlı tutulduğu, bunun küresel terörist ağlara karşı Türkiye'nin etkili eylemde bulunmasına engeller yarattığı ifade edilen raporda, bu açıdan Türk polisinin Türkiye üzerinden yasa dışı yollarla geçiş yapmaya çalışan birçok El Kaide ile ilişkili kişileri geçici olarak gözaltına almasına rağmen, Türk yetkililerin, uygun yasal araçların eksikliği gibi nedenlerle bu kişilere karşı iç hukuki yolları kullanmak yerine, hızlı biçimde sınır dışı ederek bağlı oldukları ülkelere gönderdiğine değinildi.
Raporda, Türkiye'deki terör yasalarının, terörizmi, "Türk vatandaşlarına ve Türk devletine saldırılar" olarak tanımlamasının, uluslararası çapta terörle mücadele çabalarını aksattığı, operasyonel ve yasal işbirliğine yönelik kaygılar yarattığı ifade edilerek, 2001 yılı sonrasında Türk polisinin, diğer yerlerle birlikte ABD'nin Ankara Büyükeçiliğini hedef alması muhtemel El Kaide'nin hücre evleriyle ilgili 16 kişiyi tutukladığı, ancak ABD büyükelçiliği yetkililerine davayla ilgili herhangi bir ek bilgi verilmesinin reddildiğine işaret edildi. Dolayısıyla, davalarla ilgili yasal yorumlamaların, suç davalarında Türk ve Amerikan güvenlik güçleri arasında bilgi paylaşımının sınırlanmasına yol açtığı vurgulandı.
Terör finansmanın önlenmesi noktasındaki bazı devam eden eksikliklere işaret edilen raporda, bölgesel ve uluslararası işbirliğiyle ilgili bölümünde, Terörle Mücadele Küresel Forumu'nun kurucu üyesi olan ve ABD ile birlikte forumun eşbaşkanlığını yürüten Türkiye'nin forum için geniş çaplı sekreterlik desteği sağladığı belirtildi.
Raporun, radikalizm ve şiddet aşırılığının önlenmesiyle ilgili bölümde de bu konularla mücadelede Emniyet ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürüten iki önemli programın bulunduğu belirtilerek, bunların ayrıntılarına yer verildi.
-Raporun PKK bölümü
Raporun Avrupa başlığında, kıtada geniş çaplı şiddet içeren radikal idelojojilerin tehdit yaratmaya devam ettiği belirtilerek, bunlar arasında "en ölümcül olanı"nın terör örgütü PKK olduğu belirtildi.
Raporun, "Yabancı Terörist Örgütler" bölümündeki PKK/Kongra-Gel bölümünde de "PKK'nın Türkiye'nin güneydoğusunda bağımsız bir Kürt devleti kurmayı arzuladığı ancak son yıllarda daha çok Kürt kültürel ve dilsel hakları teminat altına alan Türk devleti içinde bir özerklikten bahsettiği" belirtildi.
Hapisteki terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın hala örgütün "sembolik lideri" olmayı sürdürdüğü ifade edilen raporda, PKK'lıların toplam sayısının 4 bin ile 5 bin arasında olduğu, bunların 3 bin ile 3 bin 500'ünün Kuzey Irak'ta bulunduğu bildirildi.
Raporda, örgütün faaliyetinin 2012 yılında da aktif kalmaya devam ettiği belirtilerek, Türkiye'nin teröre karşı 30 yıldır süren mücadelesinde, "2011 ve 2012 yıllarının en ölümcül periyodlarından biri olduğu" kaydedildi.
Raporda, sorunu çözmeye yönelik "Türk hükümeti ile terör örgütü elebaşı Öcalan arasındaki barış görüşmelerinin 2012 yılı sonlarında başladığı" hatırlatıldı.