Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Üyeleri Edirne'de
Edirne - Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Başkanvekili Mithat Sancar, "Toplumun daha fazla katılıma heves ettiği, tabuların büyük ölçüde kırıldığı, sözün öne çıktığı, şiddete yönelme eyleminin azaldığı bir süreç yaşıyoruz " dedi.
Sancar ile grup üyelerinden Hülya Koçyiğit, Ali Bayramoğlu ve Mustafa Armağan, Edirne'de gazetecilerle bir araya geldi.
Mithat Sancar, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok ve sancılı bir sorununun çözümü için yaklaşık 2 aydır çalışmalar yaptıklarını, şimdiye kadar terör sorununun çözümlenmesi için çeşitli yöntemler denendiğini fakat sorunun son 30 yılda daha da büyüdüğünü anlattı.
"Bizim yaptığımız iş aslında akıl vermek değil" diyen Sancar, 2 ay boyunca yaptıkları çalışmalarda, toplumun çeşitli kesimlerine temas ederek, onların, sıkıntılarını, kaygılarını ve fikirlerini dinlediklerini belirtti.
Kimseyi herhangi bir program çerçevesinde ikna etmek için yola çıkmadıklarını, bir ikna grubu olmadıklarını ifade eden Sancar, şunları söyledi:
"Bugün sorunun çözümü için izlenen yöntemin doğru olduğuna inandık ve bu nedenle bu çalışmada yer aldık. Esas amacımız, toplumun sürece katılımını sağlayacak kanalları açmaktır. Bugüne kadar bu alanda ciddi bir eksiklik yaşandığını yaptığımız çalışmalar sonunda daha iyi gördük. Çalışmalarımızın toplamından çıkan sonuçları bir rapor haline getireceğiz. Bu raporu öncelikle hükümete vereceğiz. Daha sonra da Meclis'te grubu bulunan siyasi partilere ve sonrasında belki de tüm partilere vereceğiz."
Türkiye'nin tartışma kültürüne çok açık ve elverişli bir toplum olduğunu ifade eden Sancar, çalışmalarda tartıştıkça gerilim ve öfkenin azaldığını tespit ettiklerini dile getirdi.
Sancar, Türkiye'de toplumsal demokratikleşme süreci yaşandığını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Toplumun daha fazla katılıma heves ettiği, tabuların büyük ölçüde kırıldığı, sözün öne çıktığı, şiddete yönelme eyleminin azaldığı bir süreç yaşıyoruz. Grubumuz adına bunu çok önemli buluyoruz. Çalışmalarımızın da buna katkı yaptığı düşüncesindeyiz. En azından Türkiye toplumundaki bu güçlü damarın görünür hale gelmesine katkı yaptığımıza inanıyorum. Edirne'de de böyle bir demokratik ortamı yaşayacağımızdan hiç şüphemiz yok."
Bir gazetecinin, "Terör örgütü 'Çekiliyoruz ',Türk Silahlı Kuvvetleri de 'Bizde böyle bir bilgi ve belge yok' diyor. Bu konuda kim doğru söylüyor?" sorusunu Sancar, şöyle yanıtladı:
"Bu tür silah bırakma amaçlı görüşmeler yapıldığında gizli bazı kısımlar kalır. Dünyanın her yerinde böyledir. Burada yapılan anlaşmanın içeriği ile ilgili elbette çeşitli fikirler, ihtimaller spekülasyonlar ortaya çıkabilir. Geri çekilme konusunda mesela herhangi bir operasyon yapılmayacağına dair güvence verilmiş olabilir. Verilmiş olması da gerekir. Bundan daha olağan bir şey yok. Bir silahlı grup, 'Ben çıkıyorum' diyorsa, 'Çıkacağım' diyorsa 'Ama bir şartla ben çıkarken de operasyon yapmayacaksınız, öldürmeyeceksiniz' diyorsa bundan daha normal bir anlaşma olamaz. Göründüğü kadarıyla böyle bir mutabakat var zaten. Genelkurmay'ın bu yöndeki açıklamasını şartlar gereği bir açıklama olarak okumak gerekiyor. Genelkurmay, açıkça 'Evet geri çekiliyorlar, ben de göz yumuyorum' derse hukuken başka tartışmalar ortaya çıkabilirdi."
-"Barış arzusu yüksek"
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu üyesi Ali Bayramoğlu, bir gazetecinin, "Hemen hemen bütün bölgeyi dolaştınız, edindiğiniz izlenimler nedir?" sorusu üzerine, toplantılarda barış arzusunun yüksek olduğunu gördüklerini anlattı.
Akiller olarak "güvensizliği ve soruları" siyasi katılıma çevirmek için aracı olmaya çalıştıklarını ifade eden Bayramoğlu, "Somut olarak barış ve bununla ilgili şeffaflık taleplerinin de yüksek olduğunu gördük. Sonuç budur. Gittiğimiz her yerde Türkiye'nin Kürt veya terör meselesinde bir çözüme ihtiyaç olduğu fikri baskın, önde ve belirleyicidir. Elbette ki farklı fikirleri olan vardır" diye konuştu.
-"İnsani görev olarak düşündüm"
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu üyesi Hülya Koçyiğit ise "Heyete katıldığınızda bazı tepkiler aldınız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, terörü, silahı ve şiddeti değil, ileri demokrasiyi talep eden bir insan olduğunu söyledi.
Bu görevi inanarak, insani görev olarak düşündüğünü ve kabul ettiğini belirten Koçyiğit, şunları kaydetti:
"Bir yandan kan dökülürken, demokrasi taleplerimiz havada kalırken, bir sanatçı ve duyarlı bir kişi olarak daha fazla seyirci olamazdım. Bu görev çağrısına herhangi bir bahane de uyduramazdım bu yürekteki bir insan olarak. Bu ülkenin çok ciddi bir sorunu var ve bu,mutlaka halledilmesi gereken bir sorun. Dolayısıyla bu görevi inanarak, bir insani görev olarak düşündüm ve kabul ettim. Eleştiriler benim gelecekle ilgili umudumu ve bu konunun halledilmesiyle ilgili inancımı sarsmadı. Onun için yoluma devam ettim."
Kaynak: AA
Mithat Sancar, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok ve sancılı bir sorununun çözümü için yaklaşık 2 aydır çalışmalar yaptıklarını, şimdiye kadar terör sorununun çözümlenmesi için çeşitli yöntemler denendiğini fakat sorunun son 30 yılda daha da büyüdüğünü anlattı.
"Bizim yaptığımız iş aslında akıl vermek değil" diyen Sancar, 2 ay boyunca yaptıkları çalışmalarda, toplumun çeşitli kesimlerine temas ederek, onların, sıkıntılarını, kaygılarını ve fikirlerini dinlediklerini belirtti.
Kimseyi herhangi bir program çerçevesinde ikna etmek için yola çıkmadıklarını, bir ikna grubu olmadıklarını ifade eden Sancar, şunları söyledi:
"Bugün sorunun çözümü için izlenen yöntemin doğru olduğuna inandık ve bu nedenle bu çalışmada yer aldık. Esas amacımız, toplumun sürece katılımını sağlayacak kanalları açmaktır. Bugüne kadar bu alanda ciddi bir eksiklik yaşandığını yaptığımız çalışmalar sonunda daha iyi gördük. Çalışmalarımızın toplamından çıkan sonuçları bir rapor haline getireceğiz. Bu raporu öncelikle hükümete vereceğiz. Daha sonra da Meclis'te grubu bulunan siyasi partilere ve sonrasında belki de tüm partilere vereceğiz."
Türkiye'nin tartışma kültürüne çok açık ve elverişli bir toplum olduğunu ifade eden Sancar, çalışmalarda tartıştıkça gerilim ve öfkenin azaldığını tespit ettiklerini dile getirdi.
Sancar, Türkiye'de toplumsal demokratikleşme süreci yaşandığını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Toplumun daha fazla katılıma heves ettiği, tabuların büyük ölçüde kırıldığı, sözün öne çıktığı, şiddete yönelme eyleminin azaldığı bir süreç yaşıyoruz. Grubumuz adına bunu çok önemli buluyoruz. Çalışmalarımızın da buna katkı yaptığı düşüncesindeyiz. En azından Türkiye toplumundaki bu güçlü damarın görünür hale gelmesine katkı yaptığımıza inanıyorum. Edirne'de de böyle bir demokratik ortamı yaşayacağımızdan hiç şüphemiz yok."
Bir gazetecinin, "Terör örgütü 'Çekiliyoruz ',Türk Silahlı Kuvvetleri de 'Bizde böyle bir bilgi ve belge yok' diyor. Bu konuda kim doğru söylüyor?" sorusunu Sancar, şöyle yanıtladı:
"Bu tür silah bırakma amaçlı görüşmeler yapıldığında gizli bazı kısımlar kalır. Dünyanın her yerinde böyledir. Burada yapılan anlaşmanın içeriği ile ilgili elbette çeşitli fikirler, ihtimaller spekülasyonlar ortaya çıkabilir. Geri çekilme konusunda mesela herhangi bir operasyon yapılmayacağına dair güvence verilmiş olabilir. Verilmiş olması da gerekir. Bundan daha olağan bir şey yok. Bir silahlı grup, 'Ben çıkıyorum' diyorsa, 'Çıkacağım' diyorsa 'Ama bir şartla ben çıkarken de operasyon yapmayacaksınız, öldürmeyeceksiniz' diyorsa bundan daha normal bir anlaşma olamaz. Göründüğü kadarıyla böyle bir mutabakat var zaten. Genelkurmay'ın bu yöndeki açıklamasını şartlar gereği bir açıklama olarak okumak gerekiyor. Genelkurmay, açıkça 'Evet geri çekiliyorlar, ben de göz yumuyorum' derse hukuken başka tartışmalar ortaya çıkabilirdi."
-"Barış arzusu yüksek"
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu üyesi Ali Bayramoğlu, bir gazetecinin, "Hemen hemen bütün bölgeyi dolaştınız, edindiğiniz izlenimler nedir?" sorusu üzerine, toplantılarda barış arzusunun yüksek olduğunu gördüklerini anlattı.
Akiller olarak "güvensizliği ve soruları" siyasi katılıma çevirmek için aracı olmaya çalıştıklarını ifade eden Bayramoğlu, "Somut olarak barış ve bununla ilgili şeffaflık taleplerinin de yüksek olduğunu gördük. Sonuç budur. Gittiğimiz her yerde Türkiye'nin Kürt veya terör meselesinde bir çözüme ihtiyaç olduğu fikri baskın, önde ve belirleyicidir. Elbette ki farklı fikirleri olan vardır" diye konuştu.
-"İnsani görev olarak düşündüm"
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu üyesi Hülya Koçyiğit ise "Heyete katıldığınızda bazı tepkiler aldınız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, terörü, silahı ve şiddeti değil, ileri demokrasiyi talep eden bir insan olduğunu söyledi.
Bu görevi inanarak, insani görev olarak düşündüğünü ve kabul ettiğini belirten Koçyiğit, şunları kaydetti:
"Bir yandan kan dökülürken, demokrasi taleplerimiz havada kalırken, bir sanatçı ve duyarlı bir kişi olarak daha fazla seyirci olamazdım. Bu görev çağrısına herhangi bir bahane de uyduramazdım bu yürekteki bir insan olarak. Bu ülkenin çok ciddi bir sorunu var ve bu,mutlaka halledilmesi gereken bir sorun. Dolayısıyla bu görevi inanarak, bir insani görev olarak düşündüm ve kabul ettim. Eleştiriler benim gelecekle ilgili umudumu ve bu konunun halledilmesiyle ilgili inancımı sarsmadı. Onun için yoluma devam ettim."