"Diyarbakır Ansiklopedisi"nin Tanıtım Kokteyli
Ankara - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır surlarının şeklini kalbe benzettiğini belirterek, "İşte o kalbin içerisinde, kulakçıklarında ve karıncıklarında barış dolaşır. Böyle olmasaydı yüzlerce yıl Kürt, Türk, Yahudi, Süryani, Ermeni, Arap o şehirde birarada yaşayamazdı" dedi.
Eker, "Diyarbakır Ansiklopedisi"nin tanıtım kokteylinde, Diyarbakır'ın sadece bir şehir değil, insanlığa, insanlığın kültür ve tarih dünyasına büyük katkı sağlamış, medeniyetler doğurmuş ve büyütmüş bir merkez olduğunu söyledi.
Şehrin on binlerce yıldır bu vasfıyla bilindiğine dikkati çeken Eker, Diyarbakır'ın edebiyat açısından da zengin bir mirasa sahip bulunduğunu ifade etti.
Eker, Diyarbakır Karacadağ'ın, insanlığın temel besin maddesi olan buğdayın anavatanı olduğuna değinerek, bunun dünya literatüründe de böyle bilindiğini dile getirdi.
Yenilip içilen ve ekilip biçilenlerin, kültürü de tayin ettiğinin altını çizen Eker, "Diyarbakır, tarihi surların içindeki şehir aynı zamanda kalbinde barış olan, sokaklarında barış akan bir şehir olarak farklı kültür, inanç, etnik yapı ve görüşleri bir arada tutup bugüne kadar taşıyabilmiş bir şehirdir" diye konuştu.
Eker, Diyarbakır'ın mimarisinin de dünya mimari tarihinde çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayarak, şehrin evlerinin, varlıklı ile yoksulu ayırt etmeyen, bu durumu mahrem sayan bir yapıda inşa edildiğini söyledi.
Şehrin son 30 yıl içerisinde hak etmediği bir imaja büründüğünü dile getiren Eker, "Türkiye'de ve Diyarbakır'da yaşayan insanların hangi etnik mensuba sahip olursa olsun birbirleriyle sorunu olmadı ama Türkiye'nin yönetim sisteminin vatandaşlarıyla sorunu oldu. Sistem vatandaşları tekdüze yapmaya kalkıştığı zaman sorunlar ortaya çıktı" ifadesini kullandı.
Eker, Türkiye'nin, 1925'ten 1985'e kadar sistemin ürettiği problemler sebebiyle yarasını kapalı bir şekilde sürekli büyüttüğünü belirterek, 1985'ten sonra bu yaranın açık ve kanamalı hale gelerek bütün dünyanın dikkatini çektiğini belirtti.
Bu dönemde Diyarbakır'ın çeşitliliğinin yok olduğunu aktaran Eker, yapının monotonlaşarak içine kapandığını daha sonra kendi içinde kendi gibi olmayanlara tahammül edemez hale geldiğini söyledi.
-"Diyarbakır'ın surları kalbe benziyor"-
Bu süreçte iki önemli adıma dikkati çeken Eker, Türkiye'nin kendi sistemini restore etmeye karar verdiğini, daha sivil, demokratik ve fark gözetmeyen sistemin yerleştirilmesi yönünde bir süreç başlatıldığını ifade etti.
Eker, "Diyarbakır surlarının şeklini ben kalbe benzetirim. İşte o kalbin içerisinde kulakçıklarında ve karıncıklarında barış dolaşır. Böyle olmasaydı yüzlerce yıl Kürt, Türk, Yahudi, Süryani, Ermeni, Arap o şehirde bir arada yaşayamazdı" değerlendirmesinde bulundu.
İkinci adımın Diyarbakır'ın Türkiye'deki hatalı imajının yerine gerçek görüntüsünün çıkarılması olduğunu belirten Eker, kentin büyük sanatçı, devlet adamı, şair yetiştirdiğini, "Diyarbakır Ansiklopedisi"nin de bu çalışmanın bir parçası olduğunu dile getirdi. Ansiklopedide şehrin bilgilerinin geniş bir şekilde yer aldığını vurgulayan Eker, "Son birkaç ay içerisinde Dİyarbakır'a her gittiğimde yerli turistler gördüm. Beni tanıyanlar hemen Diyarbakır'ı böyle bilmediklerini söylüyor" ifadesini kullandı.
Eker, Diyarbakır'da Kur'an'da ismi geçen peygamberlerin kabirlerinin bulunduğunu, şehrin dinler tarihi kadar, sanat tarihi açısından da büyük bir zenginliğe sahip olduğunu, ansiklopedinin bu değerleri Türkiye ve dünyaya tanıtacağını kaydetti.
Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da eserin, Diyarbakır'ın tarihine, kültürüne ve tanıtımına büyük katkısı olacağını söyledi.
Aksu, ansiklopedinin editörü İhsan Işık ve emeği geçenleri tebrik etti.
Diyarbakır'ın yeni valisi Cahit Kıraç ise kentin, 12 bin yıllık tarihiyle Mezopotamyanın dünyaya açılan kapısı olduğunu söyledi.
Yakın bir zamanda göreve başlayacağını bildiren Kıraç, eserin Diyarbakır'a hayırlı olmasını diledi.
Diyarbakır Ansiklopedisinin Editörü İhsan Işık da eserin oluşmasında emeği geçen Mehdi Eker ve Abdülkadir Aksu'ya teşekkür etti.
Kaynak: AA
Şehrin on binlerce yıldır bu vasfıyla bilindiğine dikkati çeken Eker, Diyarbakır'ın edebiyat açısından da zengin bir mirasa sahip bulunduğunu ifade etti.
Eker, Diyarbakır Karacadağ'ın, insanlığın temel besin maddesi olan buğdayın anavatanı olduğuna değinerek, bunun dünya literatüründe de böyle bilindiğini dile getirdi.
Yenilip içilen ve ekilip biçilenlerin, kültürü de tayin ettiğinin altını çizen Eker, "Diyarbakır, tarihi surların içindeki şehir aynı zamanda kalbinde barış olan, sokaklarında barış akan bir şehir olarak farklı kültür, inanç, etnik yapı ve görüşleri bir arada tutup bugüne kadar taşıyabilmiş bir şehirdir" diye konuştu.
Eker, Diyarbakır'ın mimarisinin de dünya mimari tarihinde çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayarak, şehrin evlerinin, varlıklı ile yoksulu ayırt etmeyen, bu durumu mahrem sayan bir yapıda inşa edildiğini söyledi.
Şehrin son 30 yıl içerisinde hak etmediği bir imaja büründüğünü dile getiren Eker, "Türkiye'de ve Diyarbakır'da yaşayan insanların hangi etnik mensuba sahip olursa olsun birbirleriyle sorunu olmadı ama Türkiye'nin yönetim sisteminin vatandaşlarıyla sorunu oldu. Sistem vatandaşları tekdüze yapmaya kalkıştığı zaman sorunlar ortaya çıktı" ifadesini kullandı.
Eker, Türkiye'nin, 1925'ten 1985'e kadar sistemin ürettiği problemler sebebiyle yarasını kapalı bir şekilde sürekli büyüttüğünü belirterek, 1985'ten sonra bu yaranın açık ve kanamalı hale gelerek bütün dünyanın dikkatini çektiğini belirtti.
Bu dönemde Diyarbakır'ın çeşitliliğinin yok olduğunu aktaran Eker, yapının monotonlaşarak içine kapandığını daha sonra kendi içinde kendi gibi olmayanlara tahammül edemez hale geldiğini söyledi.
-"Diyarbakır'ın surları kalbe benziyor"-
Bu süreçte iki önemli adıma dikkati çeken Eker, Türkiye'nin kendi sistemini restore etmeye karar verdiğini, daha sivil, demokratik ve fark gözetmeyen sistemin yerleştirilmesi yönünde bir süreç başlatıldığını ifade etti.
Eker, "Diyarbakır surlarının şeklini ben kalbe benzetirim. İşte o kalbin içerisinde kulakçıklarında ve karıncıklarında barış dolaşır. Böyle olmasaydı yüzlerce yıl Kürt, Türk, Yahudi, Süryani, Ermeni, Arap o şehirde bir arada yaşayamazdı" değerlendirmesinde bulundu.
İkinci adımın Diyarbakır'ın Türkiye'deki hatalı imajının yerine gerçek görüntüsünün çıkarılması olduğunu belirten Eker, kentin büyük sanatçı, devlet adamı, şair yetiştirdiğini, "Diyarbakır Ansiklopedisi"nin de bu çalışmanın bir parçası olduğunu dile getirdi. Ansiklopedide şehrin bilgilerinin geniş bir şekilde yer aldığını vurgulayan Eker, "Son birkaç ay içerisinde Dİyarbakır'a her gittiğimde yerli turistler gördüm. Beni tanıyanlar hemen Diyarbakır'ı böyle bilmediklerini söylüyor" ifadesini kullandı.
Eker, Diyarbakır'da Kur'an'da ismi geçen peygamberlerin kabirlerinin bulunduğunu, şehrin dinler tarihi kadar, sanat tarihi açısından da büyük bir zenginliğe sahip olduğunu, ansiklopedinin bu değerleri Türkiye ve dünyaya tanıtacağını kaydetti.
Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da eserin, Diyarbakır'ın tarihine, kültürüne ve tanıtımına büyük katkısı olacağını söyledi.
Aksu, ansiklopedinin editörü İhsan Işık ve emeği geçenleri tebrik etti.
Diyarbakır'ın yeni valisi Cahit Kıraç ise kentin, 12 bin yıllık tarihiyle Mezopotamyanın dünyaya açılan kapısı olduğunu söyledi.
Yakın bir zamanda göreve başlayacağını bildiren Kıraç, eserin Diyarbakır'a hayırlı olmasını diledi.
Diyarbakır Ansiklopedisinin Editörü İhsan Işık da eserin oluşmasında emeği geçen Mehdi Eker ve Abdülkadir Aksu'ya teşekkür etti.