Aydın Memur-Sen’den Çözüm Sürecine Tam Destek

Memur-Sen Aydın Temsilcisi A.Baki Karaer, çözüm sürecinin olumlu sonuçlanması, kan ve gözyaşının durması ve de Türkiye’nin küresel aktör hedefinin önündeki bir engelin daha kalkmasını istediklerini belirtti.

Aydın Memur-Sen’den Çözüm Sürecine Tam Destek
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun çözüm süreciyle ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar ve devletin üst düzey yöneticileri bir araya geldiğini hatırlatan Baki Karaer, bunun ardından başta Marmara ve Karadeniz Bölgesi olmak üzere tüm Türkiye’de çözüm sürecine yönelik görüşmeler yapmak üzere teşkilatlar ve halkla buluşmaya devam ettiğini söyledi.

Bu görüşmeler sırasında Memur-Sen teşkilatları, kamu görevlileri ve halkın görüş, öneri ve eleştirilerinin yüz yüze görüşerek dinlendiğini belirten Karaer, “Bu notlar önümüzdeki günlerde, akademisyenler ve danışmanlarımız tarafından analiz edilerek raporlaştırılacak ve Konfederasyonumuz Başkanlar Kurulu’nca değerlendirilmesi ve katkıları sonrası rapor kamuoyuna açıklanacaktır. Genel Başkanımızın çözüm süreci kapsamında dahil olduğu Akil İnsanlar Heyeti çalışmaları sırasında sahada edindiği bilgileri ve temasları sırasında yaşadığı birkaç olayı özellikle ifade etmek istiyorum. Toplantılar sırasında dile getirilen ve ikili diyaloglarda ifade edilen bazı beyanlar, çözüm sürecine olan ihtiyacı ve toplumsal desteği yansıtıyor. Özellikle, gazilerin ve şehit yakınlarının ‘Başkanım bu sorunu çözün’ şeklindeki talepleri ve motive edici beyanları, daha sürecin başında ‘gazilerimizi ve şehit yakınlarını incitmemek’ olarak belirlediğimiz çözüm sürecindeki kırmızıçizgimizin toplumda karşılık bulduğunu göstermektedir. Yine, değişik etnik kimliklere, siyasi partilere, ideolojilere mensup kişilerin Genel Başkanımızla yaptıkları görüşmelerde, çözüm sürecine desteklerini ifade etmeleri, çözüm noktasında ayrışma değil bütünleşme, kaynaşma, birlik ve kardeşliğin ortak bir tavır olarak ön planda olduğunu ortaya koymaktadır” dedi.

Genel Başkan Gündoğlu’nun Türkiye geneline yayılan toplumla buluşmalarında ve yapılan anketlerde sürece desteğin bazı bölgelerde yüzde 90’ların üzerine ulaşırken Türkiye geneli itibarıyla da yüzde 75’ler seviyesine yükseldiğini kaydeden Karaer, “Çözüm sürecinin olumlu sonuçlanacağına dair kanaat ve beklenti, kısa süre içerisinde yüzde 60’ların üzerine çıkmış durumdadır. Bu, çözüme kendi iç dinamikleriyle ulaşacak güçlü ve kararlı Türkiye fotoğrafıdır. Doğru ve şeffaf bilgilendirme sürecinin kararlılıkla işletilmesi, bilgi kirliliğine izin verilmemesi, eleştiri ve tepkilere karşı sakin bir üslubun belirlenmesi ve çözüme yönelik olarak milletle buluşmaların devam ettirilmesi halinde mevcut desteğin daha da artacağına inanıyoruz. Memur-Sen Konfederasyonu olarak; çözüm sürecinin olumlu sonuçlanması, kan ve gözyaşının durması, ülkemizin küresel aktör hedefinin önündeki bir engelin daha kalkması için Antalya’da Başkanlar kurulumuzun aldığı kararlar doğrultusunda milletimizle buluşma programlarının sayısını ve içeriğini zenginleştirerek devam ettirmekte kararlıyız. Bu noktada çözüm sürecindeki kırmızı çizgilerimiz şehit yakınları ve gazileri incitmemek, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüdür” diye konuştu.

“30 YILLIK SORUNUN BİTMESİNİ İSTİYORUZ”
“Memur-Sen olarak, Türkiye 30 yıldır yaşadığı terör sorunundan yerli bir dille ve milli birlikle kurutulacak tarihi ve kültürel birikime sahip olduğuna inanıyoruz” diyen Karaer, şöyle konuştu: “Toplumda, sorunun bitmesi noktasında ortak iradenin çözüme ulaşacak şekilde mevcut olduğunu biliyoruz. Çözüm sürecinin milletimizin beklentisi doğrultusunda sonuçlanması halinde Türkiye sadece terör sorunundan kurutulmayacak terörü besleyen bataklık kuruyacak ve terörle mücadeleye harcanan kaynak ve enerji Türkiye’nin büyümesi ve refahına aktarılacaktır. Böylece Türkiye bölgesinde lider ve küresel aktör olarak dünya demokrasi ve ekonomi süper liginde hak ettiği sıraya yükselecektir.Süreci destekleyenler yanında, sayıları ve güçleri sınırlı olsa da içerde ve dışarıda süreci akamete uğratmak ve sabote etmek isteyenler olacağını görüyoruz. Bu çerçevede çözüm sürecini destekleyen kişi, kuruluş, aydınlarımız ve aziz milletimizin sabırlı ve sağduyulu tavrını sürdürmesinin çözüm sürecinin hızla tekemmülü yanında kardeşlik ikliminin sağlam bir çerçeveyle yeniden kurulmasına da katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Türkiye, milletin iradesi ve kararlılığı, devletin sorumluluk almasıyla otuz yıldır artarak devam eden bir sorunu çözme sürecini hayata geçirmeyi başarmıştır. Ancak, sorunun tam olarak çözümü, sorunu doğuran nedenlerin de ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Bu kapsamda, yaşadığımız sorunların temelinde insana, insan onuruna, insan haklarına sırtını dönen darbe ürünü anayasa ve onun tasarladığı siyasal sistem yatmaktadır. Bu nedenle, sorunun çözümü ve nedenlerin ortadan kaldırılması noktasında, mevcut anayasadan kurtulmak ve yeni anayasa yapmak son derece elzemdir. Türkiye’nin yeniden inşası ve millet iradesinin hakim olması, insanı, insan onurunu, insan hak ve özgürlüklerini esas alan, farklılıkları zenginlik olarak gören, hiçbir etnik kimliği öteki ya da asli kimlik ilan etmeyen yeni anayasanın yapım ve yazım süreci daha fazla gecikmeden tamamlanmalıdır”
Çözüm süreci ve bu kapsamda yürütülen çalışmaların yeni anayasa süreci için engel haline getirilmemesi gerektiğini savunan Karaer, aksine kalıcı çözüm için yeni anayasanın ivedilikle hayata geçirilmesi ve her bireyin “benim anayasam” diyebileceği bir metin bir an önce milletin onayına sunulmalı gerektiğini kaydetti.

Karaer, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin bugününe yön verenler, siyasetçiler, sivil toplum liderleri, kanaat önderleri, akademisyenler, yazarlar, düşünürler, sanatçılar kısaca herkes; özgür, sivil, demokratik, sosyal hukuk devletini gerçek anlamıyla hayata geçirmiş, kardeşliği, birliği, huzuru, refahı sağlamış bölgesinde lider, dünya ölçeğinde küresel aktör bir Türkiye’yi gelecek kuşaklara miras bırakmak hedefiyle hareket etmelidir. Memur-Sen, bu hedefle çözüme paydaş olmakta, akil insanların çabalarını desteklemekte, yeni anayasa konusunu önemsemekte ve mimletin verdiği milli görevi layıkıyla yerine getirme arzusuyla hareket etmektedir. Çözüm sürecinin lehinde olmak kadar aleyhinde olmak da demokratik bir tercihtir. Lehinde ve aleyhinde olan tüm bireylerin, örgütlerin, siyasi partilerin, liderlerin dikkat etmesi gereken önemli bir husus; çatışmanın dilini değil çözümün dilini kullanmaları, terörün bitmesine yönelik önerilerini raporlarla, açıklamalarla kamuoyuyla şiddet ve hakaret içermeyen bir dille paylaşmalarıdır”
Kaynak: İHA