Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu İğdır'da

Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu üyeleri, Iğdır'da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlarla bir araya geldi.

Grup Başkanı Can Paker, Başkanvekili Sibel Eraslan ve Sekreter Ayhan Ongan ile üyeler Mahmut Arslan, Abdurrahman Kurt, Zübeyde Teker ve Mehmet Uçum, Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşların çözüm sürecine ilişkin beklenti ve önerilerini dinledi.

Başkan Paker, yaptığı konuşmada, Doğu Anadolu Bölgesinde 8 kenti gezdiklerini, halkın sürece ilişkin görüş ve önerilerini aldıklarını söyledi.

Hiçbir siyasi parti ve hükümetin temsilcisi olmadıklarını vurgulayan Paker, şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bir süre sonra siyasi kararları ve askerler ve bürokratlar verdi. 1950'de her ne kadar siyasi partileri seçtiysek de bu partiler, hiçbir siyasi karar vermedi sadece ekonomiyle uğraştılar. Askerlerin ve bürokratların yönettiği devlet iki tehlike üzerine varlığını kurdu. Biri bölücülük, diğeri irtica yani biri Kürtler, öbürü Müslümanlar. Bu süreç 85 yıl sürdü. Askerlerin ve bürokratların yönettiği Türkiye, kendine mahsus bir topluluk yaratmaya çalıştı. Bunlara sosyoloji lisanında beyaz Türkler diyoruz. Belki ben de bunlardan birine dahilim. Bunlar Avrupa'ya gidecek gelecek, lisan öğrenecek falan... Ancak Türkiye'deki esas halklar hep bastırıldı ve bu yapay zümre hep beslendi, devletin imkanlarıyla beslendi."

Turgut Özal döneminde gümrüklerin kalktığını, dış dünyayla ilişkilerin arttığını vurgulayan Paker, şunları kaydetti:

"Anadolu'daki insanlar bambaşka bir dünyaya geçti. Yani Anadolu'daki insanlar üretici oldu. O güne kadar köylülük yapanlar üretim yapmaya başladı.

Bu yapı ve topluma o asker ve bürokratların yönettiği devlet dar geldi, dar cekette. Bu dar ceket 2002'den başlayarak günümüze kadar yavaş yavaş askerlerin ve bürokratların hakim olduğu devlet gücünü kaybetti. Bunun yerine seçilmişlerin yönettiği devlet güç kazandı. Bugün bu barışa başlanmamasının nedeni seçilmişlerin yönettiği devletin güç kazanmasıdır. Her ne kadar eski devlet de hala orada ise... Hala binlerce yasa ve yönetmelikle varlığını sürdürüyorsa da toplum olarak eski devlet iktidarı kaybetmiştir. Henüz daha yasalarla kendini koruyabilmektedir. Bu nedenle bugün barış süreci başladı.

Artık Türkiye'de bölücülük bir mesele değil irtica bir mesele değil. Ne bölücük var ne irtica var. Bazı arkadaşlarım 'bunun sonunda bölünecek miyiz, üniter devlet ne olacak-' diye sordu. Ben cevap vermeyeyim, Abdullah Öcalan'ın 21 Mart'taki Nevruz mesajını okusunlar. Bölünmeyle ilgili hiçbir şey yok. Söylenen tek şey bundan sonra demokratikleşme hız kazanacak."

-"Adil bir anayasa hepimizin ortak talebi"-

Paker, Kürtlere bazı haklar verilmesi, insan hakları ve anayasadaki birtakım düzenleme yapılması konusunda da vatandaşların talepte bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Bunlar, barış sürecinin sonunda ele alınacak. Hiç hayal kurmayalım yani bu barış süreci sona ererken aynı zamanda Türkiye müthiş demokratikleşecek ve insan haklarında da çok ileri bir yerde olacak. Böyle bir şey olmaz yani siyasi ve sosyolojik olarak mümkün değil. Ne olur, bu barış sürecinde silahlar konuşmaz. Bu her iki liderin de söylediği şey. Ondan sonra demokratikleşme süreci başlar. Ondan sonra hepimiz bütün Türkiye'de yaşayanlar insan haklarına erişmek için mücadeleye başlayacak. Bu süreçler diğer ülkelere baktığımızda 15-20 yıl sürmüş. Umarız Türkiye'de daha az sürer. Biraz önce bahsettiğim asker ve bürokratların yönettiği devletten yeni bir sürece geçtiğimiz için bu yeni devlet halklarıyla barışıyor. Sadece Kürtlerle değil Türklerle Alevi'siyle başörtülüsüyle Hristiyan'ıyla da barışacak, Türkiye'de yaşayan bütün insanlarla barışacak çünkü bugüne kadar hepsiyle kavgalıydı."

Başkanvekili Sibel Eraslan da halka bir şeyler öğretmeye değil bazı şeyleri öğrenmek için geldiklerini belirterek, "Silah sesi susmalı ki konuşabilelim. Bundan sonra demokratikleşme aşamasına geçilecek. Adil bir anayasa hepimizin ortak talebi. Barış ve anayasal hak inşallah Türkiye'de çok daha iyi yerlere ulaşacak" dedi.
Kaynak: AA