Şahin: Sultan Vahdettin’i Hain Diye Öğrettiler
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Son Osmanlı Padişahı Vahdettin bize vatan haini olarak öğretilirdi.Acaba böyle midir” dedi.
Partisinin merkez ilçe danışma kurulu toplantısına katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, tarihin gençlere yanlış öğretildiğini belirterek, “Artık yakın tarihimizi tüm çıplaklığıyla bilmek ve çocuklarımıza objektif olarak öğretmek zorundayız. Benim okuduğum dönemde son Osmanlı Padişahı Vahdettin vatan haini olarak öğretilirdi. Acaba böyle midir. Hem doğru okuyalım tarihimizi hem de tarihi şahsiyetlerimizi objektif gibi düz aynaya bakarcasına öğrenelim. Çünkü aynalar farklı farklıdır. İç bükey aynalar olanı olduğundan küçük gösterir, dış bükey aynalar sizi olduğundan daha fazla gösterir, düz ayna ise olduğu gibi gösterir. O nedenle tarihte öyle olmalıdır. Tarih kitaplarımız düz ayna gibi olmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığımız bu husus ile ilgili gerçekten delillerine dayalı ve tarihçilerimizden de yararlanarak çocuklarımıza yakın tarihimizi bütün çıplaklığı ile doğru şekilde aktarmalıdır.”
Erzurum Kongresi’nin nihai bildirisinin tarih kitaplarında eksik olduğunu anlatan Şahin, şunları söyledi: “Birinci maddesi hep çocuklarımıza eksik öğretilmiş ve gösterilmemiştir. Birinci maddesi yok. Birinci maddede şu yer alıyor, ‘Trabzon vilayeti ve Canik sancağı ile şark vilayetleri adını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Bitlis, Elazığ vilayeti ve bu saha dahilinde bağımsız vilayetler hiçbir sebep ve bahaneyle diğerlerinden ve Osmanlı camiasından ayrılmak imkanı düşünülmeyen bir bütündür. Bu ülkede yaşayan bütün Müslüman unsurlar diğerlerine karşı fedakarlık hissi ile dolu ve ırkı sosyal durumlarına göre öz kardeşlerdir.’ Bu ne demek biliyor musunuz? Farklı etnik ve farklı ana diller de olsa Erzurum’da bir araya gelen birbirlerinin bu özelliklerine saygı gösterirler. Aslında tarihçiler bunu değerlendirirken şöyle diyor, ‘Erzurum kongresi bir Türk-Kürt Kardeşliği bildirgesidir’ bu ilk madde bizim tarih kitaplarımızda maalesef yer almıyor. Şimdi Milli Eğitim Bakanına bir çağrıda bulunarak, son padişah ile aynı hüküm devam ediyorsa, tarih kitaplarını ona göre değiştirelim ve Erzurum Kongresi ile ilgili şu ilk maddeyi lütfen kitaplarımıza alın”
TERÖRÜN ANA SEBEBİ
30 yılı aşkındır yaşanan terörün sebebini İsmet İnönü’nün yaptığı bir konuşmaya bağlayan Mehmet Ali Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu terör nereden geldi ve ne istiyor. Niye başımıza musallat oldu bu terör. Nerede hata yapıldı. Gerçekleri olduğu gibi bilin. Biz Türkiye’yi yöneten bir siyasi partiyiz. Her şeyi açıklığıyla çıplaklığıyla bileceğiz, karşı itirazlara da bu çerçeveden cevap vereceğiz. 27 Mayıs 1925, Cumhuriyet kurulmuş Başbakan İsmet İnönü bir açıklama yaparak, ‘Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları behemehal Türk yapmaktır.’ Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt ise, ‘Benim fikrim kararım şudur ki, dost da düşman da bilsin ki, bu milletin efendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların vatanda bir hakkı vardır, oda hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.’ Ben Mehmet Ali Şahin olarak Türk’üm, Türkoğlu Türküm. Ancak kendisini başka şekilde ifade eden insana üstünlük imkanı vermez. Ve başımıza terör belasını bu yanlış vermiştir. Terör bunları bahane etmiştir. Bu ülkeye en az bizim kadar bağlı, Çanakkale’de birlikte şehit olduğumuz o insanlarımıza etnik kökenleri, ana dilleri ve kültürleri itibari ile haksızlık edilmiştir. Terör örgütünün o elindeki bahanelerini ve o istismarlarını şimdi elinden aldık.”
ÇÖZÜM SÜRECİ
Terörden kurtulmak için başlatılan çözüm sürecinin AK Parti iktidarında Türkiye’de ilk defa yaşanmadığını anlatan Şahin, sözlerine şöyle devam etti: “1999 yılında bunun bir benzeri aynen yaşandı. 11 Şubat’ta terörist Kenya’da yakalandı Türkiye’ye teslim edildi. O zaman askeri ve hükümetin başında siyasi azınlık olarak Başbakan Bülent Ecevit vardı. 18 Mart’ta terörist başına bir mektup yazdırılıyor geçtiğimiz nevruzda olduğu gibi ‘Silahları bırakın. Silahlar sussun, demokratik mücadele gerekiyor” diye ve gerçekten dağdaki militanlar buna uydular ve terör eylemleri durdu. Bundan sonra seçim yapılıyor 18 Nisan’da ve 28 Mayıs 1999’da yeni hükümet kuruluyor. DSP- MHP- ANAP koalisyon olarak 57. hükümet kuruluyor. Bir mesaj daha alınıyor terörist başından, 1 Eylül 1999 tarihinden itibaren silahlı militanlar ülke dışına çıksın diye talimat veriyor. Kim var iş başında DSP-MHP- ANAP. Şimdi MHP’liler bizi ihanetle suçluyor ya, o dönemde siz vardınız bu işin başında bunun aynısını siz yaptınız. Militanların bir kısmı çıktı ancak 500 PKK militanı baskına uğradı ve etkisiz hale getirildi.”
Silahlı kuvvetlerin içinde bu işin bitmesini istemeyen bir ekip olduğunu anlatan Şahin, şöyle konuştu: “İşte bu ekip Ergenekon örgütüdür. Çünkü, ülkede terör olursa, bu siyaset üzerinde ciddi baskı olur. Çünkü darbelerle halkı ikna etmenin en kolay yolu terördür. İleride bir darbe teşebbüsünde bulunduğunda siyasi iktidara karşı terör en önemli bahanelerden biridir. Onun için terör elemanlarının yurt dışına çıkmasına mani olup 500 terörist etkisiz hale getiriliyor. Bunun bir başka sebebi daha var bu da, işbaşındaki hükümet muktedir değil iktidar değil. Gerçek iktidar sivil ve asker bürokratlar, muktedir değiller. Şimdi bu süreç başarıyla yürüyor ve yürüyecek. Çünkü Ak Parti hükümet değil, iktidar muktedir. Askerde, sivilde, bürokrat hepsi hükümetin emrinde”
Kaynak: İHA
Erzurum Kongresi’nin nihai bildirisinin tarih kitaplarında eksik olduğunu anlatan Şahin, şunları söyledi: “Birinci maddesi hep çocuklarımıza eksik öğretilmiş ve gösterilmemiştir. Birinci maddesi yok. Birinci maddede şu yer alıyor, ‘Trabzon vilayeti ve Canik sancağı ile şark vilayetleri adını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Bitlis, Elazığ vilayeti ve bu saha dahilinde bağımsız vilayetler hiçbir sebep ve bahaneyle diğerlerinden ve Osmanlı camiasından ayrılmak imkanı düşünülmeyen bir bütündür. Bu ülkede yaşayan bütün Müslüman unsurlar diğerlerine karşı fedakarlık hissi ile dolu ve ırkı sosyal durumlarına göre öz kardeşlerdir.’ Bu ne demek biliyor musunuz? Farklı etnik ve farklı ana diller de olsa Erzurum’da bir araya gelen birbirlerinin bu özelliklerine saygı gösterirler. Aslında tarihçiler bunu değerlendirirken şöyle diyor, ‘Erzurum kongresi bir Türk-Kürt Kardeşliği bildirgesidir’ bu ilk madde bizim tarih kitaplarımızda maalesef yer almıyor. Şimdi Milli Eğitim Bakanına bir çağrıda bulunarak, son padişah ile aynı hüküm devam ediyorsa, tarih kitaplarını ona göre değiştirelim ve Erzurum Kongresi ile ilgili şu ilk maddeyi lütfen kitaplarımıza alın”
TERÖRÜN ANA SEBEBİ
30 yılı aşkındır yaşanan terörün sebebini İsmet İnönü’nün yaptığı bir konuşmaya bağlayan Mehmet Ali Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu terör nereden geldi ve ne istiyor. Niye başımıza musallat oldu bu terör. Nerede hata yapıldı. Gerçekleri olduğu gibi bilin. Biz Türkiye’yi yöneten bir siyasi partiyiz. Her şeyi açıklığıyla çıplaklığıyla bileceğiz, karşı itirazlara da bu çerçeveden cevap vereceğiz. 27 Mayıs 1925, Cumhuriyet kurulmuş Başbakan İsmet İnönü bir açıklama yaparak, ‘Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları behemehal Türk yapmaktır.’ Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt ise, ‘Benim fikrim kararım şudur ki, dost da düşman da bilsin ki, bu milletin efendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların vatanda bir hakkı vardır, oda hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.’ Ben Mehmet Ali Şahin olarak Türk’üm, Türkoğlu Türküm. Ancak kendisini başka şekilde ifade eden insana üstünlük imkanı vermez. Ve başımıza terör belasını bu yanlış vermiştir. Terör bunları bahane etmiştir. Bu ülkeye en az bizim kadar bağlı, Çanakkale’de birlikte şehit olduğumuz o insanlarımıza etnik kökenleri, ana dilleri ve kültürleri itibari ile haksızlık edilmiştir. Terör örgütünün o elindeki bahanelerini ve o istismarlarını şimdi elinden aldık.”
ÇÖZÜM SÜRECİ
Terörden kurtulmak için başlatılan çözüm sürecinin AK Parti iktidarında Türkiye’de ilk defa yaşanmadığını anlatan Şahin, sözlerine şöyle devam etti: “1999 yılında bunun bir benzeri aynen yaşandı. 11 Şubat’ta terörist Kenya’da yakalandı Türkiye’ye teslim edildi. O zaman askeri ve hükümetin başında siyasi azınlık olarak Başbakan Bülent Ecevit vardı. 18 Mart’ta terörist başına bir mektup yazdırılıyor geçtiğimiz nevruzda olduğu gibi ‘Silahları bırakın. Silahlar sussun, demokratik mücadele gerekiyor” diye ve gerçekten dağdaki militanlar buna uydular ve terör eylemleri durdu. Bundan sonra seçim yapılıyor 18 Nisan’da ve 28 Mayıs 1999’da yeni hükümet kuruluyor. DSP- MHP- ANAP koalisyon olarak 57. hükümet kuruluyor. Bir mesaj daha alınıyor terörist başından, 1 Eylül 1999 tarihinden itibaren silahlı militanlar ülke dışına çıksın diye talimat veriyor. Kim var iş başında DSP-MHP- ANAP. Şimdi MHP’liler bizi ihanetle suçluyor ya, o dönemde siz vardınız bu işin başında bunun aynısını siz yaptınız. Militanların bir kısmı çıktı ancak 500 PKK militanı baskına uğradı ve etkisiz hale getirildi.”
Silahlı kuvvetlerin içinde bu işin bitmesini istemeyen bir ekip olduğunu anlatan Şahin, şöyle konuştu: “İşte bu ekip Ergenekon örgütüdür. Çünkü, ülkede terör olursa, bu siyaset üzerinde ciddi baskı olur. Çünkü darbelerle halkı ikna etmenin en kolay yolu terördür. İleride bir darbe teşebbüsünde bulunduğunda siyasi iktidara karşı terör en önemli bahanelerden biridir. Onun için terör elemanlarının yurt dışına çıkmasına mani olup 500 terörist etkisiz hale getiriliyor. Bunun bir başka sebebi daha var bu da, işbaşındaki hükümet muktedir değil iktidar değil. Gerçek iktidar sivil ve asker bürokratlar, muktedir değiller. Şimdi bu süreç başarıyla yürüyor ve yürüyecek. Çünkü Ak Parti hükümet değil, iktidar muktedir. Askerde, sivilde, bürokrat hepsi hükümetin emrinde”