Ergün'den 'Yerli Oto'da Marka Sitemi: Oynamaya Niyetin Yoksa, Başkası Oynar

Bilim Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, yerli otomobil üretimi konusunda önemli olanın markalaşmak olduğunu söyledi.

Ergün, "...sektör, 'Ben adım atmak istiyorum, yerimi açın' dediği zaman biz yerini açıyoruz ama 'yerim dar' diyorsun, yerini açıyoruz, sonra da 'yenim dar' diyorsun. 'Yerim mi dar, yenim mi dar' tartışmasını bir kenara bırak. Senin oynamaya niyetin var mı yok mu? Onu söyle. De ki; 'Benim oynamaya niyetim yok.' Hiç, 'Yerim dar, yenim dar' deme. Oynamaya niyetin yoksa 'Ben oynamayacağım' dersin olur biter. Başkası oynar. Sen oynamazsan başkası oynar." diyerek sektör oyuncularına sitem etti. Türkiye'de yerli otomobillerin üretildiğini belirterek, “Yerli marka konusunda adım atılması gerekmektedir. Markalaşma konusunda adım atmak çok kolay olmayabilir. Bazı alanlara girmek için daha erken attığımız adımları bırakmasaydık mesela, şimdi markalaşma konusunda çok daha iyi bir yerde olurduk. Bugün markalaşma konusunda otomotiv sektörünün, bu işin peşini bırakması gerekmiyor.” dedi.

Bakan Ergün, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleri ile Bakanlıkta düzenlenen sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda gündeme iliştin soruları cevaplayan Ergün, hurdaya ayrılacak araçlarla ilgili yapılan çalışmanın henüz netleşmediğini bildirdi. Önce işin mantığının oluşturulması ondan sonra da doğru adımların atılması gerektiğinin altını çizen Ergün, şunları söyledi: "Bugün yollarımız da araçlarımız da daha nitelikli ama bunun yanında da çok eski araçlar var. Türkiye'de 20 yılın üzerindeki araçların sayısı 2 milyonun üzerindedir. Hala trafiği aksatan, çevreyi kirleten arabalar var. Bir bakıyorsunuz arkasından siyah dumanlar saçan bir araba gidiyor önünüzde. Türkiye trafiğinde artık bu tip araçların olmaması lazım. Ancak bunu yaparken ne tür mekanizmalar kullanacaksınız bu önemli. Bu mekanizmalar şunlardır; birisi zorlayıcı birisi de teşvik edici olacak. Zorlayıcı olan şudur, sistemi tersine çevirmemiz lazım. Yeni araçlar çevreci değil mi? Ama çevreyle ilgili vergileri daha yüksek. Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV)'ni daha yüksek ödüyorlar. Sıfır arabanın, en çevreci arabanın vergisi en yüksek. Çevreyi en çok kirleten arabanın vergisi en sıfır, en düşükte. O zaman sistemde bir yanlış var. O zaman zorlayıcı olanın bu olması lazım. Çevreci olmayan araçların MTV'sini yükselten ve çevreci araçların MTV'sini düşüren bir sisteme yöneldiğinizde bu, sistemi zorlar." “ELEKTRiKLİ ARAÇLARDA GEÇ KALMIŞ DEĞİLİZ”

Yerli otomobil üretimi konusunun hatırlatılması üzerine Bakan Ergün, bu konuda çak farklı yaklaşımların olabileceğini, ancak istedikleri şeyin, markalaşma konusunda adım atılması olduğunu söyledi.

Ergün, Türkiye'de yerli otomobillerin üretildiğini belirterek, “Önemli olan markalaşmanın olmasıdır. Markalaşma konusunda adım atmak çok kolay olmayabilir. Bazı alanlara girmek için daha erken attığımız adımları bırakmasaydık mesela, şimdi markalaşma konusunda çok daha iyi bir yerde olurduk. Bugün markalaşma konusunda otomotiv sektörünün, bu işin peşini bırakması gerekmiyor.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin fosil yakıtlı motorlarda markalaşmada geç kalmış olabileceğini ifade eden Bakan Ergün, bunun elektrikli araçlarda markalaşmada geç kalındığı anlamına da gelmeyeceğini söyledi.

Çalışmalara bakıldığında sektörlerin hala yolun başında olduğuna işaret eden Bakan Ergün, şunları aktardı:"Biz şunu yapıyoruz; sektörde eğer ana oyunculardan biri olarak dünyada olmak istiyorsak, bunu markalaşma olmadan yapamayız. En azından bir alanda markalaşma adımı atmak gerekiyor. Yoksa başkasının markasını, patentini, tasarımını burada üretmeye devam ederiz. En çok otomobil üreten merkezlerden biri olabiliriz, yan sanayimizde gelişir ama parayı başkası kazanır, işin itibarlı tarafını başkası paylaşır. Onun için biz sektöre, 'siz yapın biz önünüzü açalım kardeşim' diyoruz. Yani sektör, 'Ben adım atmak istiyorum, yerimi açın' dediği zaman biz yerini açıyoruz ama 'yerim dar' diyorsun, yerini açıyoruz, sonra da 'yenim dar' diyorsun. Bu da şunu gösteriyor. 'Yerim mi dar, yenim mi dar' tartışmasını bir kenara bırak. Senin oynamaya niyetin var mı yok mu? Onu söyle. De ki 'Benim oynamaya niyetim yok.' Hiç 'Yerim dar, yenim dar' deme. Oynamaya niyetin yoksa 'Ben oynamayacağım' dersin olur biter. Başkası oynar. Sen oynamazsan başkası oynar." ÇÖZÜM SÜRECİ BAŞLADIĞINDAN BU YANA OSB’LERDE YER KALMADI

Çözüm sürecinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne katkısına ilişkin bir soru üzerine de Ergün, sürecin başlamasından bu yana yatırımcılar arasında çok ciddi bir heyecanın meydana geldiğine ifade ederek, "Bölgedeki Organize Sanayi Bölgelerinin (OSB) hiç birinde hemen hemen yer kalmadı. Neredeyse tüm parseller tahsis edildi ve yatırımcılar hazırlık yapmaya başladı.

Şimdi Diyarbakır'da, Batman'da, Mardin'de, Van'da 2. OSB veya mevcutu genişletme anlamında yoğun bir çalışma içindeyiz. Bu da bize şunu gösteriyor ki ilk etapta yatırımcılar için çok ciddi bir heyecan meydana getiren bu süreç, bir müddet sonra o bölgede Ar-Ge, inovasyon çalışmalarına, patente, markalaşmaya da ciddi manada katkı sağlayacak." diye konuştu.