Dünya Madencilik Devler Arenasında Türkiye'ye Özel Gün
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (Başbakanlık Yatırım Ajansı) Başkanı İlker Aycı’nın Baş Danışmanı Hasan Pehlivan, Kanada’nın Toronto kentinde düzenlenen ve madencilik sektöründeki en geniş kapsamlı uluslararası etkinlik olan PDAC 2013’te sektöre ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kanada'nın Toronto kentinde 150’ye yakın ülkenin katılımı ile 30 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayacak olan PDAC 2013 Madencilik Fuarı’na Türkiye ilk kez katılıyor. Madencilik sektöründe mevcut en geniş kapsamlı uluslararası platform olarak bilinen PDAC’de düzenlenen “Türkiye Günü” programına ilgi yoğun oldu. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı tarafından gerçekleştirilen programa Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Baş Danışmanı Hasan Pehlivan’ın yanı sıra Türkiye heyetinde yer alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Nevzat Kavaklı, MTA Genel Müdür Yardımcısı Hayrullah Dağıstan, ETİ Maden İşletmeleri Genel Müdür Yardımcısı Recep Akgündüz ve MİGEM Madencilik Uzmanı Serdar Çulha katıldı
Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Baş Danışmanı Hasan Pehlivan, Başbakanlık Yatırım Ajansı organizasyonu ile Türkiye’nin ilk kez aktif olarak temsil edildiği fuarda enerji, makine, otomotiv, petrokimya ve tarım-gıda sektörlerinin yanı sıra Başbakanlık Yatırım Ajansı olarak madenciliği öncelikli sektör olarak gördüklerini ifade ederek, “Bu bakımdan yatırımcılara sektörel bilgi ve piyasa analizleri sağlıyor, lisans ve teşvik uygulamalarını kolaylaştırıyoruz. Yeni teşvik rejimleri ve mevzuatı konusunda bilgilendirme dahil olmak üzere özel olarak madencilik şirketleri için tasarlanmış tanıtım faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. PDAC 2013’te Toronto’da Türkiye’de çalışan şirketlerle birlikte ilgili resmi birimlerin katıldığı bir ‘Türkiye Günü’ için ev sahipliği yapıyoruz. Yeni arama projeleri ile ülkemizin maden rezervlerini ortaya çıkarmak, düşük kaliteli mineral rezervlerini işleyebilecek teknolojiye sahip yatırımcıları ülkemize çekmek ve atıl durumdaki kaynaklarımızı gün yüzüne çıkararak özellikle hammadde üretimimizi artırmak istiyoruz. Uluslararası yatırımcılara mesajımız; asıl maden Türkiye” dedi
Pehlivan, amaçlarının Türkiye’yi dünya madencilik topluluğunun gündemine koyacak, yeni projelerde odağı Türkiye’de var olan ve potansiyel rezervlere kaydıracak ve bunun sonucunda madencilik endüstrisinde oluşturulan üretimi ve refahı artıracak bir ağ oluşturmak olduğunu belirtti.
Türkiye’nin kendi mineral rezervlerinin ortaya çıkarılması ve işlenmesi konusunda son derece istekli olduğunu belirten Pehlivan, madencilik sektörünün ekonomik büyümenin omurgasını oluşturan otomotiv ve inşaat gibi endüstrilere gerekli hammaddeleri sağladığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye’nin son yıllarda madencilik mevzuatında yaptığı yatırımı kolaylaştırıcı ve rezervlerin efektif kullanımına dönük değişiklikler ile Ajansımız ve madencilikle ilgili kurumlarımızın yaptığı tanıtım çalışmaları sonucunda ülkemiz madencilik yatırımları konusunda bir atlama noktasına ulaşmıştır. Hükümetimizin özel sektörle işbirliği halinde gerçekleştirdiği madencilik endüstrisini kalkındırma hamlesi ve tanıtım faaliyetlerimiz neticesinde madencilik sektöründen 2011’de elde edilen toplam gelir 11.3 milyar USD’ye ulaşmıştır. Bu değer 2003 yılında yalnızca 2.6 milyar USD idi. Ekonomik gerileme yılı olan 2008 ve 2011 arasında Türkiye, madencilik endüstrisine ortalama 144 milyar USD düzeyinde doğrudan uluslararası yatırım çekmeyi başarırken, uluslararası yatırımların küresel olarak yüzde 18 daraldığı 2012 yılında sektörümüze 214 milyon USD doğrudan yatırım çekilerek yüzde 45 civarında bir yıllık artış sağlanmıştır.
Türkiye’de 2004 yılında 138 olan yabancı sermayeli madencilik şirketi sayısı, 2012 yılında 650’yi geçmiştir. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda ekonomimizin motoru olan otomotiv ve inşaat sektörlerinde hızlı büyümenin devamı için bu sektörlerin ihtiyacı olan ucuz, yerli ve kaliteli metalik ve endüstriyel girdilerin tedariği stratejik bir önem arz etmektedir. Dolayısıyla 2023 yılında en büyük 10 ekonomi arasına girebilmemiz için madencilik endüstrimize daha fazla yatırım çekmemiz elzemdir.” Dünyanın en büyük 8., AB ülkeleri kıyaslamasında da en büyük 2. çelik üreticisi olan Türkiye’nin 2012’de 35.5 milyon tondan fazla ham çelik ürettiğine dikkat çeken Hasan Pehlivan, tüm dünyaya satılan 90 mineral türünden yalnızca 13’üne bugüne kadar Türkiye’de rastlanmadığının altını çizdi. Pehlivan, “Türkiye, 90 mineralin 27’si ile ilgili olarak yeterli ölçüde işletilmeyen atıl kaynağa sahiptir. Bu nedenle kendi mineral rezervlerinin ortaya çıkarılması, işlenmesi ve atıl kaynaklarımızın bir değere dönüştürülmesi konusunda son derece isteklidir” şeklinde konuştu.
ÖZEL ŞİRKETLER ARAMA FAALİYETLERİNİ YOĞUNLAŞTIRIYOR
Son on yıl içinde Türkiye’de yatırım ortamının güçlendirilmesi için yapılan reformlara ek olarak kısa süre önce ulusal ve uluslararası şirketlerin operasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla ülkenin madencilik mevzuatı değiştirilmişti. Bunun ötesinde hükümet, kısa bir süre önce madencilik sektörüne verdiği önemi sektöre yapılacak yatırımları yeni teşvik rejimi içerisinde “öncelik arz eden yatırımlar” başlığı altında uygulamaya sokarak gösterdi. En son teşvikler çerçevesinde şirketler artık uygun vergi indirimleri, özel yatırım bölgeleri, arazi tahsisleri, özel AR-GE ve yenilik desteği, çalışanların eğitimi ve sosyal sigorta primi destekleri vb dahil olmak üzere birçok teşvikten yararlanabilecek. Bunun yanı sıra yeni teşvik sistemiyle başlatılan “stratejik yatırım teşvikleri” madencilik sektörü yatırımlarını da kapsayacak. Stratejik teşvik sistemi cari açığı azaltmayı, üretimi artırmayı ve ithal ara mallara bağımlılığı azaltmayı amaçlıyor. Madencilik yatırımlarını teşvik edici önlemler sonucunda son dönemde sondaj çalışmalarında somut bir artış gözlemleniyor. 2012’de kamu ve özel sektör girişimleriyle 1.5 milyon metre sondaj gerçekleştirildi.
Bu miktar 2002 yılındaki sondaj miktarının 15 katına tekabül ediyor .
Kaynak: İHA
Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Baş Danışmanı Hasan Pehlivan, Başbakanlık Yatırım Ajansı organizasyonu ile Türkiye’nin ilk kez aktif olarak temsil edildiği fuarda enerji, makine, otomotiv, petrokimya ve tarım-gıda sektörlerinin yanı sıra Başbakanlık Yatırım Ajansı olarak madenciliği öncelikli sektör olarak gördüklerini ifade ederek, “Bu bakımdan yatırımcılara sektörel bilgi ve piyasa analizleri sağlıyor, lisans ve teşvik uygulamalarını kolaylaştırıyoruz. Yeni teşvik rejimleri ve mevzuatı konusunda bilgilendirme dahil olmak üzere özel olarak madencilik şirketleri için tasarlanmış tanıtım faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. PDAC 2013’te Toronto’da Türkiye’de çalışan şirketlerle birlikte ilgili resmi birimlerin katıldığı bir ‘Türkiye Günü’ için ev sahipliği yapıyoruz. Yeni arama projeleri ile ülkemizin maden rezervlerini ortaya çıkarmak, düşük kaliteli mineral rezervlerini işleyebilecek teknolojiye sahip yatırımcıları ülkemize çekmek ve atıl durumdaki kaynaklarımızı gün yüzüne çıkararak özellikle hammadde üretimimizi artırmak istiyoruz. Uluslararası yatırımcılara mesajımız; asıl maden Türkiye” dedi
Pehlivan, amaçlarının Türkiye’yi dünya madencilik topluluğunun gündemine koyacak, yeni projelerde odağı Türkiye’de var olan ve potansiyel rezervlere kaydıracak ve bunun sonucunda madencilik endüstrisinde oluşturulan üretimi ve refahı artıracak bir ağ oluşturmak olduğunu belirtti.
Türkiye’nin kendi mineral rezervlerinin ortaya çıkarılması ve işlenmesi konusunda son derece istekli olduğunu belirten Pehlivan, madencilik sektörünün ekonomik büyümenin omurgasını oluşturan otomotiv ve inşaat gibi endüstrilere gerekli hammaddeleri sağladığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye’nin son yıllarda madencilik mevzuatında yaptığı yatırımı kolaylaştırıcı ve rezervlerin efektif kullanımına dönük değişiklikler ile Ajansımız ve madencilikle ilgili kurumlarımızın yaptığı tanıtım çalışmaları sonucunda ülkemiz madencilik yatırımları konusunda bir atlama noktasına ulaşmıştır. Hükümetimizin özel sektörle işbirliği halinde gerçekleştirdiği madencilik endüstrisini kalkındırma hamlesi ve tanıtım faaliyetlerimiz neticesinde madencilik sektöründen 2011’de elde edilen toplam gelir 11.3 milyar USD’ye ulaşmıştır. Bu değer 2003 yılında yalnızca 2.6 milyar USD idi. Ekonomik gerileme yılı olan 2008 ve 2011 arasında Türkiye, madencilik endüstrisine ortalama 144 milyar USD düzeyinde doğrudan uluslararası yatırım çekmeyi başarırken, uluslararası yatırımların küresel olarak yüzde 18 daraldığı 2012 yılında sektörümüze 214 milyon USD doğrudan yatırım çekilerek yüzde 45 civarında bir yıllık artış sağlanmıştır.
Türkiye’de 2004 yılında 138 olan yabancı sermayeli madencilik şirketi sayısı, 2012 yılında 650’yi geçmiştir. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda ekonomimizin motoru olan otomotiv ve inşaat sektörlerinde hızlı büyümenin devamı için bu sektörlerin ihtiyacı olan ucuz, yerli ve kaliteli metalik ve endüstriyel girdilerin tedariği stratejik bir önem arz etmektedir. Dolayısıyla 2023 yılında en büyük 10 ekonomi arasına girebilmemiz için madencilik endüstrimize daha fazla yatırım çekmemiz elzemdir.” Dünyanın en büyük 8., AB ülkeleri kıyaslamasında da en büyük 2. çelik üreticisi olan Türkiye’nin 2012’de 35.5 milyon tondan fazla ham çelik ürettiğine dikkat çeken Hasan Pehlivan, tüm dünyaya satılan 90 mineral türünden yalnızca 13’üne bugüne kadar Türkiye’de rastlanmadığının altını çizdi. Pehlivan, “Türkiye, 90 mineralin 27’si ile ilgili olarak yeterli ölçüde işletilmeyen atıl kaynağa sahiptir. Bu nedenle kendi mineral rezervlerinin ortaya çıkarılması, işlenmesi ve atıl kaynaklarımızın bir değere dönüştürülmesi konusunda son derece isteklidir” şeklinde konuştu.
ÖZEL ŞİRKETLER ARAMA FAALİYETLERİNİ YOĞUNLAŞTIRIYOR
Son on yıl içinde Türkiye’de yatırım ortamının güçlendirilmesi için yapılan reformlara ek olarak kısa süre önce ulusal ve uluslararası şirketlerin operasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla ülkenin madencilik mevzuatı değiştirilmişti. Bunun ötesinde hükümet, kısa bir süre önce madencilik sektörüne verdiği önemi sektöre yapılacak yatırımları yeni teşvik rejimi içerisinde “öncelik arz eden yatırımlar” başlığı altında uygulamaya sokarak gösterdi. En son teşvikler çerçevesinde şirketler artık uygun vergi indirimleri, özel yatırım bölgeleri, arazi tahsisleri, özel AR-GE ve yenilik desteği, çalışanların eğitimi ve sosyal sigorta primi destekleri vb dahil olmak üzere birçok teşvikten yararlanabilecek. Bunun yanı sıra yeni teşvik sistemiyle başlatılan “stratejik yatırım teşvikleri” madencilik sektörü yatırımlarını da kapsayacak. Stratejik teşvik sistemi cari açığı azaltmayı, üretimi artırmayı ve ithal ara mallara bağımlılığı azaltmayı amaçlıyor. Madencilik yatırımlarını teşvik edici önlemler sonucunda son dönemde sondaj çalışmalarında somut bir artış gözlemleniyor. 2012’de kamu ve özel sektör girişimleriyle 1.5 milyon metre sondaj gerçekleştirildi.
Bu miktar 2002 yılındaki sondaj miktarının 15 katına tekabül ediyor .