Memur-sen Ankara İl ve Eğitim-bir-sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Kır:
Memur-Sen Ankara İl ve Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Kır, “Ana-baba evladına, öğretmen öğrencisine, yaşlılar küçüklerine şaka yaparken, edep ölçüsü muhafaza edilmelidir.
Yalandan ve yalana dayalı şakadan kaçınılmalıdır” dedi.
Kır, 1 Nisan dolayısla yaptığı yazılı açıklamada, şakanın insanları güldürmek ve eğlendirmek maksadıyla söylenen sözler olduğuna dikkat çekerek, “Şaka mizah veya latife olarak da adlandırılır. 1 Nisan dünyada şaka yapma günü olarak kabul edilir. Ancak bu günde yapılan şakalar genel olarak, ya yalana dayalı olarak yapılan, ya da eşek şakası tabir edilen sonu küskünlüğe, kırgınlığa vardırılan ölçüsüz şakalardır” dedi.
İnancımıza göre; dostluk ve muhabbeti geliştirmek, hoşça vakit geçirmek, insanları rahatlatmak, gönüllere ferahlık vermek veya bir konuyu kavratmak için tatlı ve güzel bir hava oluşturmak gibi yararlar göz önüne alınarak şakalaşmanın meşru ve güzel sayıldığını belirten Kır, “Hatta güzel bir şaka çoğu zaman sinirleri sakinleştirici haplardan daha tesirli görülmüştür.
Bununla birlikte, insanları inciten, alaya alan, yalana dayanan, müstehcen olan, kırıcı, korkutucu aşırı güldürücü ve ifrata kaçan şakalar ile nikâh; evlenme, talak; boşama, ridde; küfür, yani kafir olayım, dinsiz öleyim gibi sözlerin şakası da ciddi, ciddisi de ciddi sayılarak, şakası yasaklanmıştır. Sakal, misvak, gümüş yüzük kullanmak gibi farz ve sünnetlere uygun davranılmasının alay konusu yapılmaması konusunda da ikazda bulunulmuştur” ifadesini kullandı.
Kır, herkes gibi Peygamberimizin de yeri geldikçe şaka yaptığını, latifeli konuştuğunu ifade ederek şöyle devam etti: “Ama hiçbir zaman şaka da olsa yalan söylemezdi. Yersiz şakalar kaçınır yapmazdı. İnsanlarla alay etmez, onları hafife almaz, dalga geçmez, küçük düşürmez, mahcup etmez, zor durumda bırakmaz, 'işletme' tabir edilen olumsuz tavırları asla takınmazdı. Ashabına da bu tür olumsuz şaka yapmamaları konusunda uyarıda bulunurdu.
Onun çocuklarla, eşleriyle, arkadaşlarıyla yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması hem gönül alıcı, hem sevindirici hem de yerli yerinde ve mesaj doluydu.” Şaka yapmanın, tıpkı gülmek ve ağlamak gibi insanın kişiliğini, olgunluğunu ve duygusal yönünü gösteren bir ahlaki erdem olduğunu kaydeden Kır, şöyle devam etti: “Her vesile ile aşırı şaka ve espri ciddi her konunun hafife alınmasına, vakar ve saygınlığın kaybolmasına sebebiyet verir. Aşırı ciddiyet de, nefret uyandırdığı için sevilmenin önünde bir engel olur. Onun için şaka yemekteki tuz gibidir. Kıvamında yapılırsa güzel olur denilmiştir.
Ana-baba evladına, öğretmen öğrencisine, yaşlılar küçüklerine şaka yaparken, edep ölçüsü muhafaza edilmelidir. Yalandan ve yalana dayalı şakadan kaçınılmalıdır. Çünkü Hz. Muhammed (sav): ‘İnsanları güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun’ buyurur.”
Kaynak: İHA
Kır, 1 Nisan dolayısla yaptığı yazılı açıklamada, şakanın insanları güldürmek ve eğlendirmek maksadıyla söylenen sözler olduğuna dikkat çekerek, “Şaka mizah veya latife olarak da adlandırılır. 1 Nisan dünyada şaka yapma günü olarak kabul edilir. Ancak bu günde yapılan şakalar genel olarak, ya yalana dayalı olarak yapılan, ya da eşek şakası tabir edilen sonu küskünlüğe, kırgınlığa vardırılan ölçüsüz şakalardır” dedi.
İnancımıza göre; dostluk ve muhabbeti geliştirmek, hoşça vakit geçirmek, insanları rahatlatmak, gönüllere ferahlık vermek veya bir konuyu kavratmak için tatlı ve güzel bir hava oluşturmak gibi yararlar göz önüne alınarak şakalaşmanın meşru ve güzel sayıldığını belirten Kır, “Hatta güzel bir şaka çoğu zaman sinirleri sakinleştirici haplardan daha tesirli görülmüştür.
Bununla birlikte, insanları inciten, alaya alan, yalana dayanan, müstehcen olan, kırıcı, korkutucu aşırı güldürücü ve ifrata kaçan şakalar ile nikâh; evlenme, talak; boşama, ridde; küfür, yani kafir olayım, dinsiz öleyim gibi sözlerin şakası da ciddi, ciddisi de ciddi sayılarak, şakası yasaklanmıştır. Sakal, misvak, gümüş yüzük kullanmak gibi farz ve sünnetlere uygun davranılmasının alay konusu yapılmaması konusunda da ikazda bulunulmuştur” ifadesini kullandı.
Kır, herkes gibi Peygamberimizin de yeri geldikçe şaka yaptığını, latifeli konuştuğunu ifade ederek şöyle devam etti: “Ama hiçbir zaman şaka da olsa yalan söylemezdi. Yersiz şakalar kaçınır yapmazdı. İnsanlarla alay etmez, onları hafife almaz, dalga geçmez, küçük düşürmez, mahcup etmez, zor durumda bırakmaz, 'işletme' tabir edilen olumsuz tavırları asla takınmazdı. Ashabına da bu tür olumsuz şaka yapmamaları konusunda uyarıda bulunurdu.
Onun çocuklarla, eşleriyle, arkadaşlarıyla yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması hem gönül alıcı, hem sevindirici hem de yerli yerinde ve mesaj doluydu.” Şaka yapmanın, tıpkı gülmek ve ağlamak gibi insanın kişiliğini, olgunluğunu ve duygusal yönünü gösteren bir ahlaki erdem olduğunu kaydeden Kır, şöyle devam etti: “Her vesile ile aşırı şaka ve espri ciddi her konunun hafife alınmasına, vakar ve saygınlığın kaybolmasına sebebiyet verir. Aşırı ciddiyet de, nefret uyandırdığı için sevilmenin önünde bir engel olur. Onun için şaka yemekteki tuz gibidir. Kıvamında yapılırsa güzel olur denilmiştir.
Ana-baba evladına, öğretmen öğrencisine, yaşlılar küçüklerine şaka yaparken, edep ölçüsü muhafaza edilmelidir. Yalandan ve yalana dayalı şakadan kaçınılmalıdır. Çünkü Hz. Muhammed (sav): ‘İnsanları güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun’ buyurur.”