'Tüm Anadolu'ya tiyatro tohumları serpelim'
Her yıl farklı bir tiyatro sanatçısının kaleme aldığı ''Dünya Tiyatro Günü'' bildirisini bu yıl sanatçı Göksel Kortay hazırladı.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Göksel Kortay bildiride, bilim, ilim, teknolojinin hızla ilerlediği yaşamda, gelişimini tamamlamış çağdaş, modern ülkelerde kültür ve sanatın da aynı paralelde değiştiğini vurguladı.
Bereketli Anadolu toprakları üzerinde antik çağlardan beri tiyatronun hüküm sürdüğünü belirten Kortay, Türkiye'nin kazıldığında neredeyse her metrekaresine bir antik amfitiyatro düşecek kadar zengin, başlı başına bir kültür hazinesi olduğunu ifade etti.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de tiyatro geleneğinin ortaoyunu, meddahı, karagözü-hacivatı ile çok dilli, çok kültürlü dokusunu koruduğunu, saraydan halka, halktan saraya bir köprü olduğunu vurgulayan Kortay, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra adeta bir Rönesans'ın yaşandığını, tiyatronun Cumhuriyet kurumları ve kazanımları içinde, diğer sanat dallarıyla gerekli ve önemli yerini aldığına işaret etti.
Sanatın, ülkenin çatısına destek veren temel dayanaklardan birisi olduğunu kaydeden Kortay, şöyle devam etti:
''Özgürlükçüdür, özgürlüktür tiyatro. Işıktır, aydınlanmadır. Uygar insan düşünen, yorumlayan, araştıran, eleştiren, özgün insan olmalıdır. Ufkumuzu genişletmek, beynimizi ve ruhumuzu zenginleştirmek için tiyatro yaşamda vazgeçilmezlerden, olmazsa olmazlardandır. Birey çağına tanıklık eder tiyatro aracılığıyla sorar, sorgular. Güçlüdür tiyatro sanatı çünkü anlatacak sözü vardır hep. Dinamiktir, enerjiktir tiyatro, en yalın eğitim aracıdır. Dil birliği bir ülkenin temel yapı taşlarındandır. Her ülkede dilin en güzel kullanıldığı yer tiyatro sahnesidir kuşkusuz. Günümüzde aşırı derecede yozlaşan Türk dili kullanımının doğru çizgide gelişmesinde çok önemli bir rol üstlenir tiyatro.''
Sorunların şiddetle değil, anlatarak, anlaşarak çözülebileceğini ifade eden Kortay, ''Aydın insan şiddete başvurmayan insandır. Barışçıl bir dünya düşler tiyatro. Şiddetten uzak, bölücü değil, bütünleştiricidir, yıkıcı değil, yapıcıdır tiyatro. Eleştirir, inceler, yanlışı, kötüyü haykırır yüzümüze. Toplumun gelişmesine, değişmesine öncülük eder'' değerlendirmesinde bulundu.
'Tiyatro aşktır, sevdadır, tutkudur, yaşam biçimidir'
Göksel Kortay, nicel olarak yetersiz kalan tiyatro salonlarının yıkıldığını, yok olduğunu ileri sürerek, sanatın beşiği İstanbul'da tam nitelikli tiyatro salonu sayısının her geçen gün azaldığına, ödenekli tiyatroların bile salonsuzluk sorunuyla karşı karşıya kaldığına dikkati çekti.
Kortay, şu ifadeleri kullandı: ''Tüm engellemelere ve zorluklara karşın, İstanbul gibi pek çok kültürün aynı potada eridiği böyle muhteşem bir kentte, bugün irili ufaklı mekanlarda üç yüze yakın oyun sergilenmekte. Pırıl pırıl, yetenekli gençler, mesleklerini sürdürebilmek adına, buldukları her delikte, dehlizde, kovukta, apartman katında, odasında, bodrumunda vurucu, etkileyici oyunlar sahnelemekte. Ne var ki bu alternatif mekanların çoğu da yıkılarak otel, alışveriş merkezi olma yolunda. İstanbul'daki karamsar tabloya karşın, neyse ki Anadolu'nun çeşitli kentlerinde giderek tiyatrolar yeşermekte.
Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecinde ekonomiden öte en önemli asal kriter kültür, sanat ve elbette tiyatrodur. Nüfusu iki milyonun altındaki AB ülkelerinde, kasabalarda bile opera, tiyatro varken bizde neden olmasın Bu bağlamda, gelin her ile, her kasabaya bir tiyatro hayalini hedef belirleyelim. Bu hayal, yalnızca daha iyi eğitimle gerçekleşebilir. Tiyatro aşktır, sevdadır, tutkudur, yaşam biçimidir. Haydi bizler de harekete geçelim, her ile, her kasabaya, tüm Anadolu'ya tiyatro tohumları serpelim.''
Bereketli Anadolu toprakları üzerinde antik çağlardan beri tiyatronun hüküm sürdüğünü belirten Kortay, Türkiye'nin kazıldığında neredeyse her metrekaresine bir antik amfitiyatro düşecek kadar zengin, başlı başına bir kültür hazinesi olduğunu ifade etti.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de tiyatro geleneğinin ortaoyunu, meddahı, karagözü-hacivatı ile çok dilli, çok kültürlü dokusunu koruduğunu, saraydan halka, halktan saraya bir köprü olduğunu vurgulayan Kortay, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra adeta bir Rönesans'ın yaşandığını, tiyatronun Cumhuriyet kurumları ve kazanımları içinde, diğer sanat dallarıyla gerekli ve önemli yerini aldığına işaret etti.
Sanatın, ülkenin çatısına destek veren temel dayanaklardan birisi olduğunu kaydeden Kortay, şöyle devam etti:
''Özgürlükçüdür, özgürlüktür tiyatro. Işıktır, aydınlanmadır. Uygar insan düşünen, yorumlayan, araştıran, eleştiren, özgün insan olmalıdır. Ufkumuzu genişletmek, beynimizi ve ruhumuzu zenginleştirmek için tiyatro yaşamda vazgeçilmezlerden, olmazsa olmazlardandır. Birey çağına tanıklık eder tiyatro aracılığıyla sorar, sorgular. Güçlüdür tiyatro sanatı çünkü anlatacak sözü vardır hep. Dinamiktir, enerjiktir tiyatro, en yalın eğitim aracıdır. Dil birliği bir ülkenin temel yapı taşlarındandır. Her ülkede dilin en güzel kullanıldığı yer tiyatro sahnesidir kuşkusuz. Günümüzde aşırı derecede yozlaşan Türk dili kullanımının doğru çizgide gelişmesinde çok önemli bir rol üstlenir tiyatro.''
Sorunların şiddetle değil, anlatarak, anlaşarak çözülebileceğini ifade eden Kortay, ''Aydın insan şiddete başvurmayan insandır. Barışçıl bir dünya düşler tiyatro. Şiddetten uzak, bölücü değil, bütünleştiricidir, yıkıcı değil, yapıcıdır tiyatro. Eleştirir, inceler, yanlışı, kötüyü haykırır yüzümüze. Toplumun gelişmesine, değişmesine öncülük eder'' değerlendirmesinde bulundu.
'Tiyatro aşktır, sevdadır, tutkudur, yaşam biçimidir'
Göksel Kortay, nicel olarak yetersiz kalan tiyatro salonlarının yıkıldığını, yok olduğunu ileri sürerek, sanatın beşiği İstanbul'da tam nitelikli tiyatro salonu sayısının her geçen gün azaldığına, ödenekli tiyatroların bile salonsuzluk sorunuyla karşı karşıya kaldığına dikkati çekti.
Kortay, şu ifadeleri kullandı: ''Tüm engellemelere ve zorluklara karşın, İstanbul gibi pek çok kültürün aynı potada eridiği böyle muhteşem bir kentte, bugün irili ufaklı mekanlarda üç yüze yakın oyun sergilenmekte. Pırıl pırıl, yetenekli gençler, mesleklerini sürdürebilmek adına, buldukları her delikte, dehlizde, kovukta, apartman katında, odasında, bodrumunda vurucu, etkileyici oyunlar sahnelemekte. Ne var ki bu alternatif mekanların çoğu da yıkılarak otel, alışveriş merkezi olma yolunda. İstanbul'daki karamsar tabloya karşın, neyse ki Anadolu'nun çeşitli kentlerinde giderek tiyatrolar yeşermekte.
Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecinde ekonomiden öte en önemli asal kriter kültür, sanat ve elbette tiyatrodur. Nüfusu iki milyonun altındaki AB ülkelerinde, kasabalarda bile opera, tiyatro varken bizde neden olmasın Bu bağlamda, gelin her ile, her kasabaya bir tiyatro hayalini hedef belirleyelim. Bu hayal, yalnızca daha iyi eğitimle gerçekleşebilir. Tiyatro aşktır, sevdadır, tutkudur, yaşam biçimidir. Haydi bizler de harekete geçelim, her ile, her kasabaya, tüm Anadolu'ya tiyatro tohumları serpelim.''