Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Sezgin Açıklaması
Murat Birinci - Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. M. Cüneyt Sezgin, ''Bankaların Kaldıraç Düzeyinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı''nın bu haliyle uygulamaya geçmesinin bankalar için avantajlı ve bankaların kaldıraç oranının daha yüksek olacağını söyledi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu , Basel III'e uyum kapsamında yapılan düzenlemelere bir yenisini daha ekleyerek, ilgili taslağın 7 Mart'ta yayımlanıp 14 Mart'ta kamuoyunun görüşüne açıldığını anımsatarak, yönetmelik taslağının 1 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe gireceğini kaydetti.
Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. M. Cüneyt Sezgin, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, taslağın Basel-III düzenlemeleriyle büyük oranda uyumlu olan hesaplamada tek farkın Basel III'te cayılabilir taahhütlere yüzde 100 olarak uygulanan dönüştürme oranının, Türkiye uygulamasında yüzde 10 olarak dikkate alındığın söyledi.
Sezgin, ''Bu haliyle uygulamaya geçmesi bankalar için avantajlı olup, bankaların kaldıraç oranı daha yüksek olacaktır'' dedi.
BDDK uygulamasında; kaldıraç oranının yüzde 3'ün altına düşmesi halinde, hesaplama döneminden itibaren altı ayı geçmemek üzere Kurulca belirlenecek süre içerisinde asgari oranlara uyum sağlanmasının zorunlu olduğuna dikkati çeken Sezgin, BDDK mevzuatı dışında, Merkez Bankası'nın 26 Aralık 2012 tarihinde yayımladığı ''Zorunlu Karşılıklar Tebliği''ne göre de bankaların 2013 yılının son çeyreğinden itibaren kaldıraç oranı hesaplamakla yükümlü olduğunu ifade ederek,''Bu uygulamaya göre hesaplanacak kaldıraç oranının yüzde 3,5'in altında kalması durumunda, kademeli olarak ilave oranda zorunlu karşılık ayırmak durumunda kalacaklardır'' bilgisini verdi.
Sezgin, Türk bankacılık sektöründe bankaların ana sermayelerinin yeterince yüksek olması, riske duyarlı aktiflerin çok büyük seyretmemesi ve yakın vadede önemli bir artış öngörülmemesi nedeniyle kaldıraç rasyosunun tutturulmasının sektör açısından önemli bir sorun teşkil etmeyeceğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
''Kaldıraç rasyosu hesaplama mantığı gereği, risk azaltım teknikleri, riske duyarlı ayarlamaları içermemekte olup, bu hali ile bankaların sermaye yeterliliği rasyolarına tamamlayıcı bir gösterge olacaktır. Basel uygulamasında da bu çerçevede bir bütün olarak değerlendirilmesi yerinde olur.''
-''Türk bankacılık sistemi, Basel-III kararlarının uygulanması sürecinde sorun yaşamayacak''-
Akbank Hazine'den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kerim Rota ise, BDDK tarafından Basel III'e geçişe ilişkin ilk düzenleme taslakları olan ''Bankaların Özkaynaklarına İlişkin Yönetmelik Taslağı'' ve ''Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı''nın 4 Şubat 2013, ''Sermaye Koruma ve Döngüsel Sermaye Tamponlarına İlişkin Yönetmelik Taslağı'' ise 13 Şubat 2013 tarihi itibariyle kamuoyunun görüşüne açıldığını anımsattı.
Son olarak da bu düzenlemelerin tamamlayıcısı olarak ''Bankaların Kaldıraç Düzeyinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı''nın kamuoyunun görüşüne sunulduğunu ifade eden Rota, bu düzenlemelerin yürürlüğe girmesiyle birlikte BDDK mevzuatının, Basel Komite standartları, Basel-III, Avrupa Birliği mevzuatı ve ilgili diğer çalışmalarla uyumlu hale gelmek için önemli bir adım daha atılmış olduğunu söyledi.
Kerim Rota, şunları kaydetti:
''Türk bankacılık sistemi; yüksek sermaye yeterliliği, güçlü risk yönetimi, etkin denetim ve iç kontrol sistemi, sağlam özkaynak yapısı, yüksek likidite düzeyi, düşük kaldıraç oranı ve mevduat kaynaklı fonlama yapısı sebebiyle Basel-III kararlarının uygulanması sürecinde sorun yaşamayacak. Dolayısıyla, Basel-III kriterlerine hazır ve uyumlu olan bankacılık sistemi reel ekonomiyi destekleyerek ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına sağlıklı bir ivme kazandıracak.''
-''Yeni kaldıraç düzenlemesi''-
DenizBank Ekonomik Araştırma ve Strateji Grup Müdürü Ercan Ergüzel ise,2008'deki global kriz sonrasında tüm dünyada yeni regülasyon dalgasının gündeme geldiğini ve bankaların bir daha benzer bir kriz yaşamaması veya bu şekilde bir krize yol açmaması için ağır regülasyon yaptırımlarının hayata geçirilmeye çalışıldığını söyledi.
Bunlardan en önemlisinin Basel-II'nin devamı olan Basel-III çalışmaları olduğunu belirten Ergüzel, ''Türkiye'de bankacılık sistemi 2008 krizine global standartların iki katından fazla sermaye ile girdiği için Türkiye, Kanada ve Avusturalya'yla beraber OECD ülkeleri arasında bankacılık sisteminde sorun çıkmayan 3 ülke arasında yer aldı'' dedi.
Ergüzel, 2008'i takip eden dönemde de güçlü bankacılık sektörünün az kaldıraçlı hanehalkı ve şirketlere kullandırdığı kaynaklarla beraber Türkiye'nin 2010 ve 2011 yılında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduğuna dikkati çekti.
Bu hızlı büyümeye karşılık karların yine bünyede tutulmasıyla birlikte basit kaldıraç oranının da yüzde 8'li seviyelerde seyretmeye devam ettiğini ifade eden Ergüzel, şöyle konuştu:
''Şimdi Basel-III'le uyumlu bir şekilde bilanço dışı yükümlülükleri de dikkate alan yeni bir kaldıraç düzenlemesiyle Türk bankacılık sektörünün başarısının arkasındaki en önemli faktörlerden biri olan sermaye gücünün önümüzdeki yıllarda da aynı şekilde devam etmesi hedefleniyor.''
Yayıncı: Ali Bayaslan
Kaynak: AA
Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. M. Cüneyt Sezgin, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, taslağın Basel-III düzenlemeleriyle büyük oranda uyumlu olan hesaplamada tek farkın Basel III'te cayılabilir taahhütlere yüzde 100 olarak uygulanan dönüştürme oranının, Türkiye uygulamasında yüzde 10 olarak dikkate alındığın söyledi.
Sezgin, ''Bu haliyle uygulamaya geçmesi bankalar için avantajlı olup, bankaların kaldıraç oranı daha yüksek olacaktır'' dedi.
BDDK uygulamasında; kaldıraç oranının yüzde 3'ün altına düşmesi halinde, hesaplama döneminden itibaren altı ayı geçmemek üzere Kurulca belirlenecek süre içerisinde asgari oranlara uyum sağlanmasının zorunlu olduğuna dikkati çeken Sezgin, BDDK mevzuatı dışında, Merkez Bankası'nın 26 Aralık 2012 tarihinde yayımladığı ''Zorunlu Karşılıklar Tebliği''ne göre de bankaların 2013 yılının son çeyreğinden itibaren kaldıraç oranı hesaplamakla yükümlü olduğunu ifade ederek,''Bu uygulamaya göre hesaplanacak kaldıraç oranının yüzde 3,5'in altında kalması durumunda, kademeli olarak ilave oranda zorunlu karşılık ayırmak durumunda kalacaklardır'' bilgisini verdi.
Sezgin, Türk bankacılık sektöründe bankaların ana sermayelerinin yeterince yüksek olması, riske duyarlı aktiflerin çok büyük seyretmemesi ve yakın vadede önemli bir artış öngörülmemesi nedeniyle kaldıraç rasyosunun tutturulmasının sektör açısından önemli bir sorun teşkil etmeyeceğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
''Kaldıraç rasyosu hesaplama mantığı gereği, risk azaltım teknikleri, riske duyarlı ayarlamaları içermemekte olup, bu hali ile bankaların sermaye yeterliliği rasyolarına tamamlayıcı bir gösterge olacaktır. Basel uygulamasında da bu çerçevede bir bütün olarak değerlendirilmesi yerinde olur.''
-''Türk bankacılık sistemi, Basel-III kararlarının uygulanması sürecinde sorun yaşamayacak''-
Akbank Hazine'den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kerim Rota ise, BDDK tarafından Basel III'e geçişe ilişkin ilk düzenleme taslakları olan ''Bankaların Özkaynaklarına İlişkin Yönetmelik Taslağı'' ve ''Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı''nın 4 Şubat 2013, ''Sermaye Koruma ve Döngüsel Sermaye Tamponlarına İlişkin Yönetmelik Taslağı'' ise 13 Şubat 2013 tarihi itibariyle kamuoyunun görüşüne açıldığını anımsattı.
Son olarak da bu düzenlemelerin tamamlayıcısı olarak ''Bankaların Kaldıraç Düzeyinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı''nın kamuoyunun görüşüne sunulduğunu ifade eden Rota, bu düzenlemelerin yürürlüğe girmesiyle birlikte BDDK mevzuatının, Basel Komite standartları, Basel-III, Avrupa Birliği mevzuatı ve ilgili diğer çalışmalarla uyumlu hale gelmek için önemli bir adım daha atılmış olduğunu söyledi.
Kerim Rota, şunları kaydetti:
''Türk bankacılık sistemi; yüksek sermaye yeterliliği, güçlü risk yönetimi, etkin denetim ve iç kontrol sistemi, sağlam özkaynak yapısı, yüksek likidite düzeyi, düşük kaldıraç oranı ve mevduat kaynaklı fonlama yapısı sebebiyle Basel-III kararlarının uygulanması sürecinde sorun yaşamayacak. Dolayısıyla, Basel-III kriterlerine hazır ve uyumlu olan bankacılık sistemi reel ekonomiyi destekleyerek ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına sağlıklı bir ivme kazandıracak.''
-''Yeni kaldıraç düzenlemesi''-
DenizBank Ekonomik Araştırma ve Strateji Grup Müdürü Ercan Ergüzel ise,2008'deki global kriz sonrasında tüm dünyada yeni regülasyon dalgasının gündeme geldiğini ve bankaların bir daha benzer bir kriz yaşamaması veya bu şekilde bir krize yol açmaması için ağır regülasyon yaptırımlarının hayata geçirilmeye çalışıldığını söyledi.
Bunlardan en önemlisinin Basel-II'nin devamı olan Basel-III çalışmaları olduğunu belirten Ergüzel, ''Türkiye'de bankacılık sistemi 2008 krizine global standartların iki katından fazla sermaye ile girdiği için Türkiye, Kanada ve Avusturalya'yla beraber OECD ülkeleri arasında bankacılık sisteminde sorun çıkmayan 3 ülke arasında yer aldı'' dedi.
Ergüzel, 2008'i takip eden dönemde de güçlü bankacılık sektörünün az kaldıraçlı hanehalkı ve şirketlere kullandırdığı kaynaklarla beraber Türkiye'nin 2010 ve 2011 yılında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduğuna dikkati çekti.
Bu hızlı büyümeye karşılık karların yine bünyede tutulmasıyla birlikte basit kaldıraç oranının da yüzde 8'li seviyelerde seyretmeye devam ettiğini ifade eden Ergüzel, şöyle konuştu:
''Şimdi Basel-III'le uyumlu bir şekilde bilanço dışı yükümlülükleri de dikkate alan yeni bir kaldıraç düzenlemesiyle Türk bankacılık sektörünün başarısının arkasındaki en önemli faktörlerden biri olan sermaye gücünün önümüzdeki yıllarda da aynı şekilde devam etmesi hedefleniyor.''
Yayıncı: Ali Bayaslan