Davutoğlu: Kimsenin Bize Tepeden Bakmasına Müsade Etmeyiz

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in Mavi Marmara olayında Türkiye'den özür dilemesini değerlendirdi.

Davutoğlu, "Herhangi bir devletin yada milletin bize tepeden bakmasına rıza göstermedik göstermeyeceğiz." dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Küçükçekmece Nikah ve Kongre Sarayı'ndaki Konyalı Sanayici ve İşadamları Derneği Genel kurulunda, İsrail'in Mavi Marmara baskınından dolayı Türkiye'den özür dilemesini değerlendirdi. Mavi Marmara baskınından sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden Türkiye'nin talep ettiği 7 temel şartın bu gün itibariyle gerçekleştiğini ifade etti.

Bakan Davutoğlu, "Bu yedi şarttın birincisi Birleşmiş Milletler kararıydı o gün gerçekleşti. Gemilerin salıverilmesi, vatandaşlarımızın salıverilmesi, uluslararası bir soruşturma yapılmasıydı hepsi gerçekleşti. Geri kalan 3 şart yani özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması ise dün Sayın Obama'nın ve Sayın Başbakanımızın şahitliğiyle Netanyahu'la yaptığı telefonla gerçekleşti." diye konuştu.

Türkiye'nin tarih boyunca hiç bir millete zulmetmediğini vurgulayan Bakan Davutoğlu, "Herkese saygı duyduk. Ne zaman herhangi bir millet zulüm gördüyse kapılarımızı açtık. Şimdi Suriyeli kardeşlerimize açtığımız gibi. Ama herhangi bir devletin yada milletin bize tepeden bakmasına rıza göstermedik göstermeyeceğiz. Hakkımızı ve vatandaşımızın hukukunu nerede olursa olsun savunduk. Ebediyete kadar da savunacağız. " ifadelerini kullandı."TÜRKİYE DEĞİŞİYOR"Türkiye'deki değişim hareketine de değinen Davutoğlu, Türkiye'nin son 10 yılda büyük bir restorasyon yaşadığını aktardı. Davutoğlu, ''Tarihe her zaman iz bırakmış olan bu millet, tekrar ayağa kalktı. Ayağa kalkması için kendisine güvenmesi gerekiyordu, şu an güveniyor. Ayağa kalktı ama daha yürümeye başlamadı. Bir de bu millet yürümeye başladığında, cihan o milletin ayak seslerini duyduğunda, işte siz o milleti o zaman göreceksiniz.'' diye konuştu.

Son 10 yıl içerisinde halk ile devletin, millet ile devletin kaynaştığını ve buluştuğu söyleyen Davutoğlu şöyle devam etti: ''Bu millet her bir seçimle, kendi seçtiği insanlara öylesine büyük bir kuvvet verdi ki, o kudretle başta başbakanımız olmak üzere öz güven içinde, kararlı bir şekilde, her bir zorluğa meydan okuyacak güçlü kendimizde görüyoruz. Allah bu desteği verenlerden razı olsun. Hangi vesayet altında, hangi kapalı kapılar ardında kime hesap vereceğim, kiminle hangi hesap yapacağım diyen bir siyasi ekip yok. 'Hesap ancak Allah'a ve milletedir' diye yola çıkan bir siyasi parti var. Onun için bu restorasyon siyasi ayağı çok önemli. Millet, örgütlü olduğu zaman harekete geçebilir. Sivil toplumda, siyasi partiler milletin örgütlenmiş şeklidir. Milletin toplumsal hayatına damga vuran unsurlarıdır.''Restorasyonun ekonomik ayağını da anlatan Davutoğlu, ''Bir millet, ekonomik bakımdan sağlam bir frene basmıyorsa demokrasisi sürdürülebilir olamaz. Eğer bir millet demokrasisini güçlendirmemişse ekonomik kalkınması da kalıcı olamaz. Son 10 yıl içerisinde iç siyasi restorasyon yani demokratikleşmeye paralel olarak öylesine bir ekonomik restorasyon yaşadı ki gayri safi milli hasılasını 3 buçuk, 4 misli arttırdı. Dünyanın en büyük 16. ekonomisi haline geldi. İş adamlarıyla, girişimcileriyle dünyanın en dinamik ekonomisi üzerinden küresel krize meydan okudu.'' ifadelerini kullandı. Ekonomik restorasyonun önemine değinen Davutoğlu, ''İş adamlarımızdan beklentimiz, 24 saat çalışarak bu siyasi restorasyonun ekonomik ayağında güçlü olmalarıdır. İş adamlarını, dünyanın her yerine açmaya kararlıyız. Onun için vizeleri kaldırıyoruz. Onun için serbest ticaret anlaşmaları yapıyoruz. Onun için her yere büyükelçilik açıyoruz. Son 10 yıl içerisinde Türkiye'nin dış temsili o kadar çok arttı. Şu an dünyanın temsilinde 9. sıradayız. İnşallah gelecek yıl 6. sırada olacağız. Bunu iş adamlarımız için yapıyoruz.'' dedi.

"30 YILDIR İLK DEFA BÖYLE ORTAK BİR BİLİNÇ OLUŞTU"

Çözüm Süreci'ne de değinen Davutoğlu, ''Türkiye son 30 yıldır, ilk defa böylesine bir ortak bir bilinç ve kader inancıyla tek bir yürek halini almış durumda. Diyarbakır'da gördüğüm kardeşimin her birinin yüreğinde, her birinin yüzünde bir umut ışığı gördüm. Her birinde ilk defa geleceğe dönük olarak bir güven hissi duydum. Bizi birbirine bağlayan en önemli bağ, tarihdaşlık, kaderdaşlık ve gönüldaşlık bağıdır. Çünkü biz görünmeyen ama ancak hissedildiğinde taşınan bu bağ ile ayakta kalabilmişiz. Bu gönülden gönüle konuşma, kıyamete kadar sürecek. Diyarbakır ile Konya, Bursa ile Mardin, İzmir ile Hakkari hep gönülden gönüle konuşacak.'' diye konuştu.