Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik'den Açıklama

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ''Türkiye tarımda, hayvancılıkta da büyüyor, gelişiyor. Ama bu büyümenin bedeli insan sağlığı veya hayatı olmamalı'' dedi.

Bakan Çelik ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bakanlıkları ile Harran, Çukurova ve Ankara üniversitelerinin işbirliğiyle hazırlanan ''Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği Protokolü''nü imzaladı.

Çelik, törende, uzun yıllardır konuşulan ancak bir türlü çıkarılamayan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın TBMM'den geçtiğini, 1 Ocak itibarıyla da önemli bölümünün uygulamaya girdiğini hatırlattı.

Bu önemli yasayla bütün iş yerleri ile çalışanların, iş güvenliği ve sağlığı kapsamına alındığına işaret eden Çelik, ancak bu alandaki sıkıntıların giderilmesi, sağlıklı ve verimli yatırım, üretim, işletme ortamına geçilebilmesi için yasanın uygulanmasının önemli olduğunu belirtti.

Türkiye'de 100 bin işçide ölüm oranının 8 olduğunu anlatan Çelik, bu protokol ve çalışmaların, sayıyı daha da aşağıya çekeceğine ve Türkiye'nin çalışma hayatını çağdaş standartlara taşıyacağına inandığını dile getirdi.

Protokolle, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün tarım sektöründe yaygınlaşmasının sağlanacağını ifade eden Çelik, tarımın Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden biri olduğunu vurguladı.

Türkiye'de çalışanların yüzde 25'inin tarım sektöründe yer aldığına işaret eden Çelik, mevsimlik tarım işçilerinin ise önemli sorun alanı olduğunu belirtti.

Çelik, ''Son 2 yılda 80 bin lira harcayarak çalışma koşullarını iyileştirme, ulaşım imkanlarını kolaylaştırma, sağlıktan yararlanmalarını gerçekleştirme adına önemli düzenlemeler, önemli adımlar attık. Ama bakanlıklarımıza daha da düşen sorumluluklar vardı. Protokolle bunları da yerine getirerek, onların güvenliğine ve sağlıklı ortamda çalışmalarına katkı sağlamış olacağız'' dedi.

-''Tüm çalışma alanlarında sıfır risk esaslı ortam''-

Tarımdaki iş kazaları ve meslek hastalıklarından ölüm oranının 1,6 düzeyinde olduğunu ifade eden Çelik, tarım sektöründe de hiç kayıp yaşanmaması hedefine dönük çalışma yürüttüklerini dile getirdi.

Tarım sektöründe ayrıca deri, solunum, kas ve iskelet rahatsızlıklarının yoğun şekilde görüldüğünü anlatan Çelik, tüm çalışma alanlarında sıfır risk esaslı ortamı sağlamayı hedeflediklerini bildirdi.

Türkiye'nin büyüdüğünü, geliştiğini vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

''Türkiye büyüyecek, gelişecek. Türkiye tarımda, hayvancılıkta da büyüyor, gelişiyor. Ama bu büyümenin bedeli insan sağlığı veya insan hayatı olmamalı. Büyüyeceğiz ama insanın sağlıklı ortamda çalışarak büyümesini sağlayacağız. Ülkenin gelişmesini sağlayacağız ama insan hayatıyla bu bedeller ödenmeden büyümeyi gerçekleştireceğiz.

Olmadan önleme, ölmeden önlemeyi prensip edinerek çalışmalarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Acıların, ölümlerin, hastalıkların tarımın bereketini kaçırmasına müsaade etmeyecek şekilde çalışmalarımızı daha da bereketlendirerek sürdüreceğiz.''

-Taşeron işçilerin durumu-

Çelik, bir gazetecinin ''taşeron işçilerle ilgili süreci'' sorması üzerine, ''Zor süreç, tarafları olduğu için zor süreç'' diye konuştu.

Alt işveren bünyesinde çalışan işçilere halk tabiriyle ''taşeron işçi'' denildiğini anlatan Çelik, şöyle devam etti:

''Bununla ilgili düzenlemeleri yaparken tabii ki çalışan vatandaşlarla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Diğer taraftan sendikalarla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Üçüncü ayak ise işverenler. İşverenler de iki kısma ayrılıyor, alt işverenler ve asıl işverenler. Bir de işin hükümet kanadı var tabii. Baktığınız zaman taraflar çok yoğun. Herkesin farklı bir görüşü var. Asıl işveren, bu konuda çok fazla sorumluluk üstlenmek istemiyor. Alt işveren, kamu ihaleleriyle ilgili sorun yaşadığını ifade ediyor, süre ve maliyetler itibarıyla. Ve asıl işverenle sorun yaşadığını ifade ediyor. Sendikalar özellikle kamu ağırlıklı sendikalar tazminat haklarıyla ilgili 'Biz kıdem tazminat sisteminden memnunuz' diyorlar. Ama alt işverenin yanında çalışan taşeron işçiler 'Biz hiçbir şey almıyoruz. Biz 11,5 ay çalışıyoruz, bize tazminat yok. 12 ay çalışıyorsanız tazminat var. Böyle adalet olur mu' diye soruyorlar. Şimdi herkesin cephesinde konu yaşadıkları şartlar gereği farklı görülüyor, farklı değerlendiriliyor.''

Konuyu bir noktaya getirip çözüme kavuşturma mücadelesi verdiklerini belirten Çelik, ''Mesafe almadık mı- Aldık. Bu dönem içinde çözülmesi gereken bir konu olduğunu da söyledik. Yani bir taraf diyor ki 'Çözün gitsin.' Bizde de o irade var ama geniş bir mutabakatı sağlayarak çözmek, işin doğrusu, yeni yeni çözüm önerileri tartışmamak, yeni yeni çözüm paketleri üzerinde çalışmamak için büyük ölçüde mutabakat sağlamak gerekiyor. İşin zorluğu burada. Ama inanıyorum ki sona gelmiş bulunuyoruz, bu meseleyi çözeceğiz'' ifadesini kullandı.

Çelik, ''Türkiye Haber-İş Sendikası Genel Merkezi'ne saldırı düzenlendi, Genel Başkanı aradınız mı'' sorusu üzerine, sendikaya geçmiş olsun dileklerini iletti.

Konunun adli ve idari olduğunu dile getiren Çelik, ''Mutlaka savcılar el koymuşlardır. Protokol için Bakanlığa geldiğimde arkadaşlarımız bu haberi verdiler. Henüz arama imkanım olmadı ama toplantı sonrasında hemen arkadaşlarla irtibata geçeceğiz. Konunun içeriği hakkında bilgimiz yok'' diye konuştu.

-Memur-Sen'in eylemi-

''Memur Sen'in serbest kıyafet eylemi'' ile ilgili soruyu da yanıtlayan Bakan Çelik, Memur-Sen'in geçen hafta, kamuda çalışanların kılık kıyafetleriyle ilgili serbesti sağlanması konusunda düzenlediği kampanyanın sonucunda topladığı 12 milyon 300 bin civarında imzayı kendilerine takdim ettiğini söyledi.

Demokratik tepkilerin mevzuat çerçevesinde olması gerektiğini dile getiren Çelik, ''Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinde kurallar belli. Tepkilerin, bu kurallar çerçevesinde gösterilmesi saygı değerdir'' dedi.

Türkiye'nin olağanüstü dönemleri bolca yaşayan bir ülke olduğunu ifade eden Çelik, şunları kaydetti:

''Olağanüstü dönemlerde alınan kararlar, olağanüstü dönem mevzuatlarının ortadan kaldırılması konusunda büyük çaba gösterdiğimizi herkes, bütün dünya da takdir ediyor, bütün vatandaşlarımız da bilmektedir. Yine bu çerçevede olağanüstü dönemlerde alınan ve mevzuatımızda yer alan bazı düzenlemelerin ortadan kaldırılması, değiştirilmesi veya düzeltilmesi gibi hususlar, yine yasama bünyesinde ele alınacak veya idari olarak hükümetin ele alıp düzelteceği konulardır.''

Çelik, konunun bu çerçevede ele alınması, yine bu diyalog ortamı çerçevesinde çözüme kavuşturulmasının tercihleri olduğunu vurguladı.

Bakan Çelik, bir gazetecinin ''çoban haklarıyla ilgili düzenleme yapılacak mı'' sorusu üzerine de ''Hepimiz çobanız'' dedi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in soruyu yanıtlamasının ardından konuşan Çelik, ''Çobanız dedik, doğru, çobanlık yaparak bugünlere geldik biz. Çobanlığımız olduğu için söylüyorum'' dedi.

Türkiye'de küçükbaş hayvan sayısının 35 milyona çıktığını belirten Çelik, ''Demek ki daha çok çobana ihtiyaç olacak. Bizim açımızdan da bunların kayıtlı çalışması, sosyal haklarının karşılanması, emeklilik haklarının güvence altında olması son derece önemli'' diye konuştu.

Kaynak: AA