Meğer Suriye Olayı İlk Değilmiş

Başka devletler tarafından düşürülen Türk savaş uçakları ve uçaklardaki pilotların akibetleriyle ilgili sır bilgiler ortaya çıktı.

Meğer Suriye Olayı İlk Değilmiş
Suriye tarafından düşürülen Türk Hava Kuvvetleri'ne ait RF-4E keşif uçağında iki pilotun şehit olmasının ardından başka devletler tarafından düşürülen Türk savaş uçakları ve uçaklardaki pilotların akibetleriyle ilgili sır bilgiler ortaya çıktı. Geçen yıl 22 Haziran'da Suriye tarafından düşürülen RF-4E keşif uçağında iki pilotun şehit olmasının dışında Türk Hava Kuvvetleri'nin geçmişte iki uçağı daha başka devletler tarafından düşürüldü. Bunlardan ilki 14 Eylül 1983'te Irak Zaho Vadisi'nde yaşandı. Irak Hava Kuvvetleri tarafından vurulan Türk savaş uçağından atlayan iki pilot sağ kurtuldu.

Diğer olay ise 8 Ekim 1996'da Ege Denizi Sakız Adası güneyinde yaşandı. Yunan uçaklarıyla it dalaşı yapan Türk F-16'düştü, bir pilot kurtulurken, diğer pilot şehit düştü. Zaho Vadisi ve Sakız Adası güneyinde düşürülen Türk Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçaklarını kullanan pilotlardan paraşütle atlayarak kurtulan iki pilotun isteğe bağlı olarak, bir pilotun ise malul olarak emekliye ayrıldığı bildirildi. Başka devletler tarafından düşürülen 3 farklı Türk savaş uçaklarında Suriye'de şehit olan 2 pilotla birlikte toplam 3 pilot şehit düştü.

IRAK VE YUNAN HAVA KUVVETLERİ VURDU

Sakız Adası güneyinde Yunan uçaklarıyla it dalaşı yapan Türk F-16'sı düşmüş, Pilot Yarbay Osman Çilekli kurtulurken, öğretmen Pilot Yüzbaşı Nail Erdoğan uçakla birlikte denize düşmüştü. Yıllar sonra bir Yunan dergisi olayın kaza olmadığını, Yunan Mirage savaş uçağının füzeyle Türk savaş uçağını vurarak düşürdüğünü yazmıştı. Gelişme üzerine şehit pilotun ailesi Yunan Hükümetine karşı AİHM'ye dava açmış, ancak AİHM ailenin tazminat talebini reddetmişti.

İran-Irak savaşının sürdüğü 14 Eylül 1983'teki olayda ise Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü'nden 182. filoya ait iki Süper Sabre F-100 Türk jeti rutin 'Önleme Görevi Eğitimi ' için havalanmıştı. Viranşehir bölgesi üzerinde eğitim sürerken iki jet arasındaki göz teması kayboldu. Devreye İskenderun radarı girdi. Ancak bu sırada her iki uçağın da Teşhis/Tanıma sistemlerinin çalışmadığı ortaya çıktı. Ortaya çıkan problem üzerine jetlerden biri Diyarbakır'a dönüş yaptı. Diğer jet ise istikamet cihazı ile manyetik pusulası arıza yapınca yönünü kaybetti. Jet Diyarbakır'a dönmek isterken yanlışlıkla Irak hava sahasına girdi. Tam bu sırada Irak Hava Kuvvetleri 79. Filo'ya bağlı bir Mirage F1'i tarafından havadan havaya atılan füzeyle vuruldu. Mirage F1'in attığı füze tam isabet kaydetmedi. Bu yüzden Türk pilotları uçaktan atlama şansı oldu. Jet, Zaho civarına düşerken paraşütle atlayan pilotlar aynı bölgeye indi. Jetin ön koltuğunda bulunan Teğmen Muammer Cengiz ile Üsteğmen Tayfun Bulgan Kuzey Irak'taki Kürt peşmerge ayrılıkçı gruplarının eline düştü. Olaydan 56 gün sonra iki pilot serbest bırakılarak, Türk tarafına teslim edildi.

'PİLOTLAR EMEKLİLİKLERİNİ İSTEDİ '

CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'a yönelttiği önergede, 1965 yılından bu yana başka devletler tarafından düşürülen Türk Hava Kuvvetleri'ne ait 3 savaş uçağındaki pilotların durumlarını ve düşürülme olayı sonrasında devletlere karşı uygulanmış olan yaptırımların neler olduğunu sordu.
Bakan Yılmaz, Baydar'ın yazılı soru önergesini şöyle yanıtladı:
'Düşürülen savaş uçaklarımızı kullanan pilotlardan paraşütle atlayarak kurtulan iki pilotumuz isteğe bağlı olarak, bir pilotumuz malul olarak emekliye ayrılmıştır. Üç pilotumuz ise bu olaylarda şehit olmuştur. Bahse konu kaza-kırım olayları dolayısıyla, ilgili ülkeler nezdinde gerekli diplomatik girişimler yapılmıştır. Anılan olaylar, karşısında alınacak mukabil tedbirler ve atılacak adımlara ilişkin uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm haklarımızın saklı tutulduğu da ilgili ülkelere ayrıca bildirilmiştir. '

'FARKETMEDEN IRAK SINIRINI İHLAL ETMİŞİZ '

Zaho Vadisi'nde Irak Hava Kuvvetleri tarafından düşürülen Türk savaş uçağından sağ kurtulan Muammer Cengiz, yaşadığı olayı Hayri Birler tarafından kaleme alınan 'Hayata Paraşütle Dönenler ' adlı kitapta şöyle anlatmıştı:
'Kalkışımızdan sonra güneye doğru indik. Birden yan tarafımızda bir başka jet gördüm. Mig-21 tipi uçak bizde yok (Bu uçak aslında Mirage F1EQ olacak). Üsteğmenime gösterdim. O da görmüş. Seyrüsefer cihazının yanlış istikamet verdiğini fark ettik. Alet bozulmuş. Biz de fark etmeden Irak sınırını ihlal etmişiz. Aletin gösterdiği koordinatlara göre biz Türkiye sınırı içinde bulunuyoruz, ancak arızalıymış. Olayı kavradığımız anda Irak uçakları bize güdümlü roket attılar. Bir patlama oldu. 2-3 saniye sonra ben atlama kolunu çektim. Hatırladığım ilk şey paraşütün açıldığıdır. Paraşüt açılınca aklıma üsteğmen geldi. 'İnşallah o da atlamıştır' diye düşündüm ve çevreme baktım. Onun da paraşütünü gördüm.(Peşmergeler tarafından esir tutuldukları günlere atıfta bulunarak) Türk olduğumuzu söyleyince bize iyi davrandılar. Kimlerle ve nasıl temas kuruldu bilmiyorum. 56. günde bizi alıp sınıra yakın bir bölgeye götürdüler. Serbest kalacağımız Türk tarafına haber verilmiş. Bizi karşılayıp helikopterle Van'a götürdüler. '