Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven Göreve Yeniden Talip Oldu
Hakkında açılan 2 dava nedeniyle, idari tedbir amaçlı görevden uzaklaştırılan ancak Danıştay 8’inci Daire Başkanlığı’nın kararıyla göreve dönüş ve aday olma konusunda önünde engel kalmayan Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, açık hava toplantısıyla kalabalık bir topluluk önünde aday adaylığını resmen açıkladı.
Dikili Atatürk Meydanı'Meydanında yoğun sağanak yağışa rağmen meşaleler ve "Dikili'nin mimarı Osman Özgüven’’ sloganlarıyla karşılanan Başkan Özgüven, burada halkın sevgi gösterileri ile karşılaştı.
Özgüven’in açık hava toplantısına; CHP Dikili İlçe Başkanı İsmail Hakkı Şener, CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Altan İnanç, Konak Belediye Başkan aday adayı Murat Bakan, Güzelbahçe Belediye Başkan aday adayı Mustafa Gürkan, Dikili Belediyesi Meclis Üyeleri Jeotermal A.Ş Başkanı Hüseyin Çelik, Kent Konseyi Başkanı Erdoğan Doğan ile aynı davadan ceza alan Meclis Üyeleri ve Belediye çalışanları ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Yağmur altında gerçekleşen aday adaylığı açıklamasında; hakkında çıkan olumsuz söylentilere rağmen dimdik ayakta durup,tekrar aday olduğunu ifade eden Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, "Kötülükleri alt ederek daha güçlü geliyoruz. Kim ne derse desin, içeri girecekmiş, suçu varmış, aday olamazmış, işte adayım. Dedikodularla işimiz olmaz, gerçeklerle işimiz var. Biz sosyal belediyeciliği tüm dünyaya duyurduk. Avrupa’nın her yerinde bir Dikili var diyorlar. Biz tekrar gerçek bir sosyal belediyeciliği uygulamak için aranıza geliyoruz. Daha güçlü daha bilenmiş daha iyi öğrenmiş, eskiden ders çıkarmış olarak geliyoruz’’ dedi.
Göreve dönme ve yeniden aday olmasının önünde hukuksal hiç bir engel kalmadığına vurgu yapan Başkan Özgüven, şöyle konuştu: "Haksız, yaşanılmaması gereken bir süreci geride bıraktık. Şimdi ülkemizin geleceği ve halkımız için çok önemli olan önümüzdeki sürece bakılması gerekiyor. Tüm Türkiye de ve Dikilide sahici, temel ve ilkesel olmayan ayrılık ve kırgınlıkları geride bırakmanın, 'Kötülüklere ve Haksızlıklara' karşı güçlerimizi birleştirmenin zamanlarıdır. Dikili’de adaletsiz ve haksızlıklarla, belirsizliklerle dolu bir yıl yaşandı. İşlemediğimiz, üstümüze yapıştırılmaya çalışılan 'suç'tan dolayı bir süre arkadaşlarımız ceza evinde, ben yurt dışında tutsak kaldık. Yeni yasa değişikleri sonrasında kısmen de olsa, tatmin edici olmasa da, sokağa, özgürlüklerimize kavuştuk, eski yaşamlarımıza döndük. Anayasa mahkemesi aşaması sürüyor. Esas beklentimiz, Kötülükler ve Kirlilikler cephesinin, iktidar güçlerinin desteğini de alarak üzerimize yapıştırmaya çalıştığı lekelerden tümüyle arınmaktır. Er ya da geç bu da olacaktır. Yüreği kirlenmemiş herkes biliyor ki, bizim yargılanmamız ve ceza almamız siyasal bir linç olayıdır. Ancak hak yanlısı hukuk adamlarının desteği ile de siyasal mücadelemizin önündeki engeller aşılmıştır’’
Başkan Özgüven demokratik-halkçı yerel yönetim için 10 madde halinde açıkladığı şartlarını şöyle sıraladı: “Amaç insandır-insan merkezdir.Her tür üretim ve çabanın amacı, başta insan olmak üzere, tüm yaşamın özgür ve sağlıklı bir bicimde örgütlenmesi ve devamı olmalıdır. Servet, para, şaşalı koltuklar, kariyerler ve lüks yaşamlar sağlıklı ve özgür insan, sürdürülebilir bir çevre amacının önüne geçemez, geçmemelidir. En basta işçiler-issizler olmak üzere, tüm çalışanlar, köylüler, yoksullar, küçük esnaf, zanaatkar ve sanayicilerin ihtiyaç ve talepleri elbette kentin uzun vadeli çıkarlarına ters düşmeden ama öncelikli olarak değerlendirilmelidir. Bütçenin ve diğer olanakların elverdiği ölçülerde ekonomik olarak zayıf kesimler, Geçim yardımı, kira yardımı vb yollarla desteklenmelidir. Destek ve dayanışma Onur kırıcı ve sadaka biçimlerinden çıkarılmalı, vergilerimizden karşılanan bir kamusal hak olarak gerçek anlamına kavuşturulmalıdır. Bu yaklaşımın insani ve adaletli olduğu duygusu yaygınlaştırılmalı, benimsetilmelidir.Emeğe ve sosyal adalete saygılı olmak, bu alanda aktif bir politik çizgi oluşturmak ve uygulamak sosyal belediyecilik anlayışının önemli bir ilkesidir. Bu anlamda belediye yönetimleri, gerekiyorsa olanaklarının sınırlarını zorlama pahasına, öncelikli olarak kendi içinde örnek olmalıdır. Beslenme,barınma,eğitim,sağlık ve kolektif ulaşım.Belediyelerin ilgi alanına giren yasam alanları her nedense hep daraltılır, sınırlandırılır. Bu anlayışın sürmesi için çaba gösterenler elbette var ve güçlüler de. Sosyal belediyecilik anlayışı bu sınırların aşılmasını hedefler. Belediyenin yönetmekle sorumlu olduğu tüm coğrafi alanda yaşama bağlı her sorun Belediyeyi ilgilendirmelidir.İnsani merkeze koyan bir anlayışın önemli ilkelerinden biri çevreyi-doğayı ve diğer canlıları korumak olmalıdır. Kaliteli ve insanca yaşamın önemli unsurlarından biri çevremize verilen değerdir. Bu açıdan belediyeler çevrenin ve diğer canlıların korunmasına ilişkin çalışmaları öncelikleri arasına almalıdırlar. Doğaya çevreye tüm canlılara saygı, insana olan saygıyla bağlıdır.Geçmişten günümüze rüşvet kayırmacılık ve yolsuzluklar hep bizi rahatsız etmiştir. Bir tur bitirilemeyen ve yaşanılan toplumsal düzenle bağlı olduğunu düşündüğümüz, mücadele edilmesi gereken bu olaylar ve sonuçları vicdanlarımızı yaralamış, bizleri çaresiz kılmıştır. Rüşvetin, kayırmacılığın ve yolsuzlukların yarattığı sonuçlar zaten yeterli olmayan kimi olanakların haksız kullanımına neden olmuştur. Savunulması, hoş görülmesi mümkün olmayan bu gibi kavramların hayat bulmasına müsait altyapıların varlığı yadsınamaz. Ancak bu sonuçların kader olmadığı da bilinmelidir. Açık dürüst ve temiz bir yönetimin bu konularda vereceği mücadele rüşveti, kayırmacılığı ve yolsuzlukları ortadan kaldırabilir. Sosyal belediye bunu hedeflemeli, Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, katılımcı bir belediye yönetimi oluşturmalıdır.Sosyal belediye her tur hizmetinde eşitlik sağlamalıdır. Hizmeti satın almada zorlanan, zayıf olan söz konusu hizmetten yoksun kalmamalıdır. Su ya da bu görüş ve inanışlara sahip olmak, yönetimlere yakınlık ya da uzaklık gibi özellikler hizmeti asla etkilememelidir. Kentte yaşayan her insan inancına etnik kimliğine cinsiyetine bakılmaksızın hizmetin eşit hakli öznesi olarak görülmelidir. Farklılıklar zengin bir birliğin temelini oluşturmalıdır. Sosyal belediye, farklılıklarımızla ve yan yana güvenli bir yasama ortamı oluşturulmasına her tur olanak ve araçla katkı koyma çabası içinde olmalıdır. Esas olan yasalarla ve uygulamalarla söz konusu kesimlerin toplumsal yapıda hayatin her alanı ve anında eşit konumlarda olmalarını sağlamaktır. Ne var ki en azından görünür zamanlarda bunun sağlanması olası görünmüyor. İşte bu süreçlerde bu kesimlere “olumlu ayrımcılık” tanımak, uygulamak eşitlik anlayışının bir tamamlayıcısı işlevi görebilir.Engelliler ve yaşlılar özel uygulamalarla toplumsal hayata katılacaktır. Hedef gündelik yasamda eşit konumlarda yer almalarını sağlayıcı destekler yaratmak olmalıdır.”
Kaynak: İHA
Özgüven’in açık hava toplantısına; CHP Dikili İlçe Başkanı İsmail Hakkı Şener, CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Altan İnanç, Konak Belediye Başkan aday adayı Murat Bakan, Güzelbahçe Belediye Başkan aday adayı Mustafa Gürkan, Dikili Belediyesi Meclis Üyeleri Jeotermal A.Ş Başkanı Hüseyin Çelik, Kent Konseyi Başkanı Erdoğan Doğan ile aynı davadan ceza alan Meclis Üyeleri ve Belediye çalışanları ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Yağmur altında gerçekleşen aday adaylığı açıklamasında; hakkında çıkan olumsuz söylentilere rağmen dimdik ayakta durup,tekrar aday olduğunu ifade eden Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, "Kötülükleri alt ederek daha güçlü geliyoruz. Kim ne derse desin, içeri girecekmiş, suçu varmış, aday olamazmış, işte adayım. Dedikodularla işimiz olmaz, gerçeklerle işimiz var. Biz sosyal belediyeciliği tüm dünyaya duyurduk. Avrupa’nın her yerinde bir Dikili var diyorlar. Biz tekrar gerçek bir sosyal belediyeciliği uygulamak için aranıza geliyoruz. Daha güçlü daha bilenmiş daha iyi öğrenmiş, eskiden ders çıkarmış olarak geliyoruz’’ dedi.
Göreve dönme ve yeniden aday olmasının önünde hukuksal hiç bir engel kalmadığına vurgu yapan Başkan Özgüven, şöyle konuştu: "Haksız, yaşanılmaması gereken bir süreci geride bıraktık. Şimdi ülkemizin geleceği ve halkımız için çok önemli olan önümüzdeki sürece bakılması gerekiyor. Tüm Türkiye de ve Dikilide sahici, temel ve ilkesel olmayan ayrılık ve kırgınlıkları geride bırakmanın, 'Kötülüklere ve Haksızlıklara' karşı güçlerimizi birleştirmenin zamanlarıdır. Dikili’de adaletsiz ve haksızlıklarla, belirsizliklerle dolu bir yıl yaşandı. İşlemediğimiz, üstümüze yapıştırılmaya çalışılan 'suç'tan dolayı bir süre arkadaşlarımız ceza evinde, ben yurt dışında tutsak kaldık. Yeni yasa değişikleri sonrasında kısmen de olsa, tatmin edici olmasa da, sokağa, özgürlüklerimize kavuştuk, eski yaşamlarımıza döndük. Anayasa mahkemesi aşaması sürüyor. Esas beklentimiz, Kötülükler ve Kirlilikler cephesinin, iktidar güçlerinin desteğini de alarak üzerimize yapıştırmaya çalıştığı lekelerden tümüyle arınmaktır. Er ya da geç bu da olacaktır. Yüreği kirlenmemiş herkes biliyor ki, bizim yargılanmamız ve ceza almamız siyasal bir linç olayıdır. Ancak hak yanlısı hukuk adamlarının desteği ile de siyasal mücadelemizin önündeki engeller aşılmıştır’’
Başkan Özgüven demokratik-halkçı yerel yönetim için 10 madde halinde açıkladığı şartlarını şöyle sıraladı: “Amaç insandır-insan merkezdir.Her tür üretim ve çabanın amacı, başta insan olmak üzere, tüm yaşamın özgür ve sağlıklı bir bicimde örgütlenmesi ve devamı olmalıdır. Servet, para, şaşalı koltuklar, kariyerler ve lüks yaşamlar sağlıklı ve özgür insan, sürdürülebilir bir çevre amacının önüne geçemez, geçmemelidir. En basta işçiler-issizler olmak üzere, tüm çalışanlar, köylüler, yoksullar, küçük esnaf, zanaatkar ve sanayicilerin ihtiyaç ve talepleri elbette kentin uzun vadeli çıkarlarına ters düşmeden ama öncelikli olarak değerlendirilmelidir. Bütçenin ve diğer olanakların elverdiği ölçülerde ekonomik olarak zayıf kesimler, Geçim yardımı, kira yardımı vb yollarla desteklenmelidir. Destek ve dayanışma Onur kırıcı ve sadaka biçimlerinden çıkarılmalı, vergilerimizden karşılanan bir kamusal hak olarak gerçek anlamına kavuşturulmalıdır. Bu yaklaşımın insani ve adaletli olduğu duygusu yaygınlaştırılmalı, benimsetilmelidir.Emeğe ve sosyal adalete saygılı olmak, bu alanda aktif bir politik çizgi oluşturmak ve uygulamak sosyal belediyecilik anlayışının önemli bir ilkesidir. Bu anlamda belediye yönetimleri, gerekiyorsa olanaklarının sınırlarını zorlama pahasına, öncelikli olarak kendi içinde örnek olmalıdır. Beslenme,barınma,eğitim,sağlık ve kolektif ulaşım.Belediyelerin ilgi alanına giren yasam alanları her nedense hep daraltılır, sınırlandırılır. Bu anlayışın sürmesi için çaba gösterenler elbette var ve güçlüler de. Sosyal belediyecilik anlayışı bu sınırların aşılmasını hedefler. Belediyenin yönetmekle sorumlu olduğu tüm coğrafi alanda yaşama bağlı her sorun Belediyeyi ilgilendirmelidir.İnsani merkeze koyan bir anlayışın önemli ilkelerinden biri çevreyi-doğayı ve diğer canlıları korumak olmalıdır. Kaliteli ve insanca yaşamın önemli unsurlarından biri çevremize verilen değerdir. Bu açıdan belediyeler çevrenin ve diğer canlıların korunmasına ilişkin çalışmaları öncelikleri arasına almalıdırlar. Doğaya çevreye tüm canlılara saygı, insana olan saygıyla bağlıdır.Geçmişten günümüze rüşvet kayırmacılık ve yolsuzluklar hep bizi rahatsız etmiştir. Bir tur bitirilemeyen ve yaşanılan toplumsal düzenle bağlı olduğunu düşündüğümüz, mücadele edilmesi gereken bu olaylar ve sonuçları vicdanlarımızı yaralamış, bizleri çaresiz kılmıştır. Rüşvetin, kayırmacılığın ve yolsuzlukların yarattığı sonuçlar zaten yeterli olmayan kimi olanakların haksız kullanımına neden olmuştur. Savunulması, hoş görülmesi mümkün olmayan bu gibi kavramların hayat bulmasına müsait altyapıların varlığı yadsınamaz. Ancak bu sonuçların kader olmadığı da bilinmelidir. Açık dürüst ve temiz bir yönetimin bu konularda vereceği mücadele rüşveti, kayırmacılığı ve yolsuzlukları ortadan kaldırabilir. Sosyal belediye bunu hedeflemeli, Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, katılımcı bir belediye yönetimi oluşturmalıdır.Sosyal belediye her tur hizmetinde eşitlik sağlamalıdır. Hizmeti satın almada zorlanan, zayıf olan söz konusu hizmetten yoksun kalmamalıdır. Su ya da bu görüş ve inanışlara sahip olmak, yönetimlere yakınlık ya da uzaklık gibi özellikler hizmeti asla etkilememelidir. Kentte yaşayan her insan inancına etnik kimliğine cinsiyetine bakılmaksızın hizmetin eşit hakli öznesi olarak görülmelidir. Farklılıklar zengin bir birliğin temelini oluşturmalıdır. Sosyal belediye, farklılıklarımızla ve yan yana güvenli bir yasama ortamı oluşturulmasına her tur olanak ve araçla katkı koyma çabası içinde olmalıdır. Esas olan yasalarla ve uygulamalarla söz konusu kesimlerin toplumsal yapıda hayatin her alanı ve anında eşit konumlarda olmalarını sağlamaktır. Ne var ki en azından görünür zamanlarda bunun sağlanması olası görünmüyor. İşte bu süreçlerde bu kesimlere “olumlu ayrımcılık” tanımak, uygulamak eşitlik anlayışının bir tamamlayıcısı işlevi görebilir.Engelliler ve yaşlılar özel uygulamalarla toplumsal hayata katılacaktır. Hedef gündelik yasamda eşit konumlarda yer almalarını sağlayıcı destekler yaratmak olmalıdır.”