'Rum Tarafı Türk Taslağının Parametrelerini ve Felsefesini Kabul Ediyor”

Kıbrıs Rum tarafının, Türk tarafının geçen hafta sunduğu taslağa cevap olarak, 18 Aralık’ta BM aracılığıyla ilettiği son ortak açıklama taslağında, Türk taslağındaki parametreleri ve felsefeyi kabul ettiği haber verildi.


Kıbrıs Rum kesiminin en yüksek tirajlı gazetesi olan Fileleftheros haberi “Delikli Ortak Açıklama... Kıbrıs Rum Tarafının Son Taslağı, Daha Sonra Önümüzde Bulacağımız Belirsizliklerin Esiri... İp Üstünde Hareket Ediyor... 40 Taslak Teati Ettiler” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Gazete, BM tarafından iletilen Türk tarafının taslağı üzerinde yapılan değişiklikler dışında, Rum tarafının, parametrelerini ve felsefesini kabul ettiğini yazdı, şunları kaydetti:
“BM’nin ilettiği belge üzerinde yapılan değişiklikler haricinde Kıbrıs Rum tarafı, (Türk taslağının) parametrelerini ve felsefesini kabul ediyor. Son haftalarda yayınlanan ve tartışılan bütün taslaklarda eksik olan unsurlar önemli addediliyor. Toprak, mülkiyet, güvenlik ve yerleşikler gibi Türklerin dokunmak istemediği bütün konular taslakta bulunmuyor.

Taslaklar, daha sonra adı yönetim ve güç paylaşımı olarak değiştirilen anayasal yönler üzerinde odaklanıyor. Son Kıbrıs Rum taslağında, zorlukların aşılması için seferber edilmiş çok ilginç ifadeler yer alıyor.

Taslak metninde ‘Birleşik Kıbrıs, BM ve AB üyesi olarak, tek uluslar arası hukuki temsiliyete ve BM üyesi bütün ülkelerin sahip olduğu egemenlik olarak tanımlanan ve Kıbrıslı Rumlardan ve Kıbrıslı Türklerden müşterek kaynaklanan tek egemenliğe sahip olacak’ ifadesi yer alıyor. BM anayasasının 2’nci maddesinde yer alan ifade, Birleşmiş Milletlerin üye ülkeleri arasındaki egemen eşitlik ilişkilerine atıfta bulunuyor. Kısacası dış egemenlikle, yani bağımsızlıkla alakalıdır, egemenliğin tamamıyla değil.

EGEMENLİK KIBRISLI RUMLARDAN VE KIBRISLI TÜRKLERDEN MÜŞTEREK KAYNAKLANIR
Dahası, ‘egemenlik Kıbrıslı Rumlardan ve Kıbrıslı Türklerden müşterek kaynaklanır’ ifadesi ne demektir? Egemenlik yalnız, egemenliğin tek kaynağı olan halktan kaynaklanır. Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler ayrı egemenlik kaynakları ise o zaman Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler halk olarak tanınır ve ayrı self determinasyon (kendi hakkını tayin) ve belki ayrılma hakkı da kazanır.

BİRLEŞİK KIBRIS’IN YÖNETİMİ FEDERAL YÜKSEK MAHKEME’YE BIRAKILIYOR
Kıbrıs Rum taslağındaki diğer bir unsur da, artık yetkilerle ilgilidir ve Federal Hükümet’in yetki listesinde anlaşmaya varılmasa dahi, belge aracılığıyla ‘oluşturucu devletçiklere’ verilirler. Ek, ‘herhangi bir anlaşmazlık Federal Yüksek Mahkeme Tarafından değerlendirilecektir’ diyor. Böylece ‘Birleşik Kıbrıs’ın gerçek hükümeti haline getiriliyor, devletin işleyişi (Federal Yüksek Mahkeme’nin) esiri haline getiriliyor. Annan planında var olan da geçerli olursa, o zaman Kıbrıs’ı yabancı yargıç yönetecek!
Devamla ‘oluşturucu devletlerden hiçbiri egemenliğe sahipmiş gibi görünmeyecek ve hiçbir taraf öteki tarafa dair yetki veya hak talep edemeyecek’ deniliyor. Bu tür meselelerde önemli olan, tartışmaya müsait ifadeler olmamasıdır. ‘Oluşturucu devletlerin egemenliği yoktur...’ gibi.

FEDERASYON KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN DÖNÜŞÜMÜ OLMAYACAK, ÇÖZÜMDEN ORTAYA ÇIKACAK
Dönüşüm (üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüşümü) konusu güvence altına alınıyor mu? Öneride ‘Birleşik Kıbrıs federasyonu, eş zamanlı ayrı referandumlarda onaylanacak çözümden ortaya çıkacak. Federal anayasa, Birleşik Kıbrıs federasyonu iki oluşturucu devletin sentezi olacağını belirleyecek’ deniliyor. Yani federasyon Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümü olarak değil, çözümden ortaya çıkacak.

Önceki hükümet, çözümün ‘iki oluşturucu devletin ortaklığı’ olacağını’ kabul ederek, daha sonra ‘federal birimler’ ifadesini kullanmasına rağmen ‘oluşturucu devletler’ ifadesinin benimsenmesi de ilgi çekicidir.

“REDDEDİLEN DOWNER BELGESİ MASADA VE MÜZAKERELERİN ZEMİNİ”
Belgede ‘çözülmemiş bütün ana meseleler masada olacak ve birbirine bağlantılı olarak görüşülecek’ ifadesi yer alıyor. Bu, yeni hükümetin kabul etmediğini açıkladığı Downer’ın (2008-2012) görüş birlikleri-görüş ayrılıkları belgesine göndermede bulunuyor. Bu ifadenin benimsenmesiyle aslında Downer Belgesi masada bulunuyor ve müzakerelerin zeminini oluşturuyor.

İÇ EGEMENLİK UNSURU DA VAR
‘Tek/üniter’ vatandaşlık konusuna, güya üniterlik niteliğini etkisiz kılarak ve ortadan kaldırarak iç egemenlik unsuru sokulduğu da aşikârdır.

‘Birleşik Kıbrıs’ın, federal hukuk tarafından düzenlenecek tek uyruğu olacak. Birleşik Kıbrıs’ın bütün vatandaşları aynı zamanda ya Kıbrıs Rum oluşturucu devletçiğinin ya Kıbrıs Türk oluşturucu devletçiğin vatandaşı olacak. Bu içe ait ve tamamlayıcı statü olacak, hiçbir şekilde Birleşik Kıbrıs uyruğu yerine geçemeyecek.’”

40 TASLAK TEATİ EDİLDİ
Gazete haberinin “40 Taslak Teati Ettiler” başlığıyla ayırdığı bölümünde AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’yu kaynak göstererek, müzakerecilerin ortak açıklama için 40 taslak teati ettiğini yazdı ve basına yapılan açıklamalardan, bu teatilerin şimdilik devamı olmayacak göründüğünü yazdı.

Her iki tarafın da, sunduğu metni ‘ya kabul edilir veya bu hikaye burada biter’ şeklinde gördüğünü belirten gazete, bu sahnenin devamının, BM tatilden döndüğünde olacağını ekledi.

Haravgi “Ortak Açıklamayla İlgili Taslağa Cevap Pazartesi İtibarıyla... Türkiye’deki Kriz Bundan Sonraki Adımların Belirlenmesini Zorlaştırıyor” başlıklı haberinde, Rum tarafının, Rum Siyasi Parti Başkanları Konseyi toplantısının ardından geçen hafta sunduğu öneriye Türk tarafının cevabını beklemekte olduğunu yazdı.

Türk tarafının cevabının Pazartesi itibarıyla BM üzerinden gelmesinin beklendiğini yazan gazete “rüşvet ve yargıya müdahale skandalları nedeniyle Türkiye’nin içerisinde bulunduğu zor durumdan dolayı bundan sonraki adımların belirlenmesinin zorlaştığını” savundu.

Gazete, Ada’da ise Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun müzakerelerin ortak açıklama yapılmadan başlaması tezini yinelediğini ancak Rum tarafının, müzakere zemini “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek egemenliği tek uluslar arası temsiliyeti ve tek vatandaşlığı olan bir federasyon devletine dönüşeceğini “ netleştirmeden başlamamakta ısrarlı olduğunu hatırlattı.

Gazete devamla Rum tarafının, 18 Aralık’ta Rum televizyon ve internet kanallarına sızdırılan taslak önerisinin içeriğine (Fileleftheros’tan daha kısıtlı) yer verdi.

OMİRU: “MÜZAKERELERİN BAŞLAMASININ BİR MANASI YOK”
Habere göre Rum Meclis (ve EDEK) Başkanı Yannakis Omiru, “Tek bir ve bölünmez egemenlik, tek ve bir uluslar arası temsiliyet, tek ve bir vatandaşlık tesis edilmeden, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kalacağını, tasfiye edilmeyip federasyona dönüşeceğini, yani partenojenez (bakir doğum) olmayacağını, uluslar arası hukuk ve Avrupa hukuku temelinde insan haklarının ve temel özgürlüklerin tesis edileceğini açıkça ortaya koyan bir ortak açıklama olmadan müzakerelerin başlamasının bir manası yoktur” dedi.

Omiru Cumhurbaşkanı Eroğlu’na, Türkiye’ye ve BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a bu mesajın açıkça verilmesi gerektiği görüşünü de belirtti.

LİLLİKAS: “TEATİ EDİLEN BELGELER TÜRK TARAFINA KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN TASFİYESİNİ TALEP ETME OLANAĞI VERİYOR”
Öte yandan Vatandaşlar İttifaki BaşkanıYorgos Lillikas Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik düzenlemeler konusunda kaygı belirterek Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i ve Rum Ulusal Konseyi’ni, mevcut konjonktürün çözüm müzakerelerinin başlamasına uygun olup olmadığını ciddi ciddi düşünmeye çağırdı.

Güney Kıbrıs’ın ve Yunanistan’ın ekonomik açıdan bağımlı ve şantajlara karşı zayıf olduğuna dikkat çeken Lillikas, Eroğlu-Anastasiadis arasında teati edilen metinlere (taslak) de atıfta bulunarak, bu metinlerin çözüm zeminini ve ilkelerini netleştirmemekle kalmayıp, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin dönüşümü olmayacak ve üniter egemenliği güvence altına almayacak, Türk tarafının iki devlet ve “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tasfiyesini talep etmesine olanak sağlayacak bir çözümün görüşüleceği şartları oluşturmakta olduğuna dikkat çekti.

Noel ve yeni yıl dolayısıyla RMMO kışlasına yaptığı ziyarette konuşan Lillikas, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un “2014 içerisinde müzakerelerin başlamasına olanak tanıyan görüş birlikleri olduğunu gören” açıklamasından (Ban-Eroğlu telefon görüşmesi kastediliyor) da kaygı belirtti.

ANASTASİADİS 2014’TE “KURTULUŞ” DİLEDİ “MANTIĞA” ÇAĞIRDI
Simerini “Mantık Galip Gelsin... Başkan Kurtuluş, Yeniden Birleşme, Daha İyi Koşullar Diledi... Kıbrıslıların Yüzde 74’ü Yakın Zamanda Kıbrıs Sorununun Çözüleceğine İnanmıyor” başlıklı haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Noel ve yılbaşı vesilesiyle gerçekleştirdiği kurum ziyaretleri çerçevesinde yaptığı açıklamaya yer verdi.

Gazeteye göre Anastasiadis, “2014’ün ülkemizin yaşamakta olduğu ekonomik sorunlardan ve özellikle de milli davamızdan nefes alabileceği, mantığın, özellikle de adaletin, BM ve AB ilke ve değerlerinin hakim olacağı bir yıl olmasını diliyorum ki kurtuluşa, yeniden birleşmeye, vatanımız için ilerleme şartlarının oluşturulmasına gidebilelim” dedi.

RUM HALKININ YÜZDE 74’Ü YAKIN ZAMANDA ÇÖZÜM PERSPEKTİFİ GÖRMÜYOR
Devamla Omiru’nun ve Lillikas’ın açıklamalarına yer veren gazete haberine, “Prime Market Research and Consulting” adlı kuruluşun 9-12 Aralık döneminde yaptığı kamuoyu yoklaması sonuçlarını da ekledi.

Habere göre, Rum halkının yüzde 74 gibi ezici bir çoğunluğu önümüzdeki iki ay içerisinde Kıbrıs sorununun çözüm perspektifi olmadığına inanıyor. Ve iki Rum’dan biri buna kesin gözüyle bakıyor. Bunun yanında, her iki Rum’dan biri gelişmeleri çok yakından takip ediyor. Görüşüne başvurulanların yüzde 60’ı da Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Kıbrıs sorunundaki icraatlarını onaylıyor.
Kaynak: İHA