Yrd. Doç. Dr. Ömer Zafer Güven Açıklaması
Türk Eğitim Sen Üniversite Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Ömer Zafer Güven, üniversitelerin yeni fikirlerin ortaya çıkmasına, yeni buluşlar aracılığıyla teknolojinin ve insanlığın ilerlemesine doğrudan katkı sunan eğitim kurumları olduğunu belirterek, ücretlerin düşüklüğü nedeniyle genç beyinlerin yurt dışındaki üniversitelere göç ettiğini söyledi.
Türkiye’de akademisyenlerin maaşlarının Hindistan, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Nijerya, Arjantin, Brezilya, Kolombiya gibi ülkelerin gerisinde kaldığını kaydeden Güven; ülkenin siyasi, ekonomik, kültürel, entelektüel bütün sorunlarına çözüm üretmeye çalışan akademisyenlerin sefalete terk edildiğini savundu.
Yetkililerin ekonomik büyümenin vatandaştan kaçırılarak ranta dönüştürülmesi konusunda adeta doktora tezi vererek iktisat ve matematik profesörlerine, “Ele geçmeden tükenen maaşla bir ay geçinmenin yolları” konusunda yeni bir akademik araştırma alanı açtığını savunan Güven, “Şurası anlaşılmalıdır ki, ülkemizi aydınlık geleceğe, daha güzel yarınlara taşıyacak temel etmenlerin başında akademisyenler gelmektedir. Akademik personelin omuzlarına yüklenen bu sorumluluğu taşıyabilmesi için yetkililerin de akademik personelin sorunlarını çözme mecburiyeti vardır. Görüldüğü üzere Türkiye’de üniversiteler, akademisyenlerin ancak karın tokluğuna çalışabilecekleri kurumlar haline gelmiştir. Akademisyenlerin statüleri ve ekonomik standartları,diğer meslekler karşısında prestij kaybetmektedir. Akademisyenlerimiz 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen ek ödeme uygulamasının dışında tutulmuş ve büyük bir mağduriyet yaşamıştır. O dönemde yaklaşık 1,5 milyon kamu görevlisinin ek ödeme oranları artırılırken, akademisyenler görmezden gelinmişti. Bu yıl gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmelerinde akademisyenler yine es geçilmiştir” ifadelerini kullandı.
Akademisyenlerin üniversitelerden gerekli desteği alamaması nedeniyle akademik çalışmalarını kendi imkanları ile yapmak zorunda kaldığını söyleyen Güven, “Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dahi gerçekleri görmekte, öğretim üyelerinin maaşlarının yetersiz olduğunu itiraf etmektedir ancak sorunları çözecek olan merciin de bizzat kendisi olduğunu unutmakta, sorunu çözme noktasında derin bir sessizliğe gömülmektedir. Bu nedenle soruyoruz: Sorunu çözmekle mükellef olanlar, bu gerçeği nasıl yok saymaktadır? Akademisyenlerimiz bilimsel çalışma mı yapacak, ailesinin geçimi için mi çalışacak? Akademisyenlerimiz bu ücretlerle mi kendisini geliştirecek, yenileyecektir? Siz, bilim ve teknoloji üreten insanları geçim derdiyle baş başa bıraktığınızda, ne üniversitelerimizi dünya ülkelerindeki üniversitelerle yarıştırabilirsiniz ne de ülkemizin geleceğini inşa edebilirsiniz. Geçim kaygısı yaşayan, geleceğine güvenle bakamayan, mutsuz insanlarla bilim yarışında ipi göğüsleyemezsiniz ve her zaman geride kalmaya mahkum olursunuz“ ifadelerini kullandı.