Avrupa'daki Aşırı Sağcı Partiler Araştırması

Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elmar Brok, "Aşırı partilere karşı Avrupa Birliği ülkelerinin pozitif stratejiler oluşturulması gerekir" dedi.


Konrad Adenauer Vakfı tarafından hazırlanan "Avrupa'da Sağ, Ulusalcı ve Popülist Partiler Araştırması"nın sonuçları, Berlin'deki Avrupa Birliği Temsilciliği binasında düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Araştırmayı yapan vakıf yetkilisi Florian Hartleb, aşırı sağcı akımların hem Avrupa'da hem Avrupa dışında gündem de olduğu söyledi.

"Aşırı sağcı popülizm, homojen bir fenomen değil" diyen Hartleb, Avrupa genelindeki aşırı sağcı partilerin birbirinden çok farklı olduklarını görüldüklerini vurguladı. Hartleb, bu tarz partilerin tüm Avrupa'da siyasi güç olarak yerleştiğini, hatta bazı ülkelerde aşırı sağcı akımların ikinci neslinin oluştuğunu belirterek, Avusturya ve Fransa'da aşırı sağcı parti liderlerinin değiştiğini hatırlattı.

"Araştırma gösterdi ki aşırı partiler özellikle işçi sınıfına hitap ediyor" diyen Hartleb, aşırı sağcı partilerin tüm Avrupa'da muhalefette bulunduğunu, 2000 yılında hükümeti oluşturan Avusturya'daki Özgürlük Partisi ve Norveç'te azınlık hükümetini oluşturan "İlerleme Partisi"nin istisna olduğunu bildirdi.

Aşırı sağcı popülist partilerin, yabancı göçü ve Avrupa Birliği karşıtı olduğunu ifade eden Hartleb, bazı ülkelerde aşırı sağcı partilerin "Portekiz ve Yunanistan'in ekonomisi için neden biz para ödeyelim" söylemiyle yüzde 20-25'in üzerine oy aldığını hatırlattı.

Bu partiler tarafından siyasetin basitleştirildiğini iddia eden Hartleb, bu konunun incelenmesi gerektiğini savunarak, şöyle devam etti:

"Avrupa Birliği ülkelerinin yarısında aşırı sağcı popülist partiler sadece oyların yüzde birini elde ediyor ve genel olarak muhalefette kalıyor. Bu güçler, birlik oluşturamadı. Batı ve Doğu Avrupa'da büyük farklılıklar izlenilebilir. Macaristan, Yunanistan ve Slovakya gibi ülkelerde faşist gruplar var. Öte yandan demokrasi ve aşırıcılık sınırlarında hareket eden Fransa'da ki Ulusal Cephe, Avusturya'daki Özgürlük Partisi ve Hollandalı Geert Wilders'in 'Özgürlük Partisi' de var. Sonuçta aşırı sağcı partilerin, Avrupa entegrasyonu için bir tehdit oluşturacaklarını inanmıyorum."

Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elmar Brok ise aşırı sağcı popülist partileri, her şeye karşı olan ve geleceğin zorluklarına karşı projeleri bulunmayan gruplar olarak değerlendirdi. "Bu gruplar her şeye karşı çıkıyorlar. Ama enerji, terör, ticaret ve benzeri konuları sadece birlik içinde çözebiliriz. Ulus devletler bu konuları tek başına çözemez" diyen Brok, aşırı sağcı popülist gruplar hiçbir soruna çözüm bulamadıklarını savundu.

"Aşırı partilere karşı pozitif stratejiler oluşturulması gerekir" diyen Brok, Avrupa Birliği ülkelerinin dayanışma içinde olduğunu, ülkelerin bu kapsamda yaptıkları faaliyetleri kamuoyuna açıklamalarının aşırı sağcı akımların "Onlardan bize ne" gerekçesini ortadan kaldıracağını ifade etti.

Brok, bu bilincin oluşturulması halinde aşırı sağcı partilerin sansının kalmayacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA