Vizesiz Ab İçin İlk Adım Atıldı
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması (GKA) ile Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve atılan imzalara paralel olarak başlayan Vize Serbestisi Diyaloğu, Türk vatandaşları için vizesiz Avrupa'nın kapısını aralayacak.
Türk vatandaşlarına AB ülkelerine seyahatlerinde vize muafiyeti sağlanması konusu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından ilk kez AB ile 2009 yılında yapılan AB Troika toplantısında gündeme getirilmişti. AB tarafı, Türkiye'ye vize muafiyeti sağlanması için biometrik pasaporta geçiş, entegre sınır yönetiminin sağlanması ve AB ile Geri Kabul Anlaşması imzalanması hususlarının yerine getirilmesini beklediğini belirtmişti.
Türkiye, bu çerçevede biometrik pasaporta geçişi tamamlamış, entegre sınır yönetimi konusunda gerekli adımları atmış ve AB ile Geri Kabul Anlaşması müzakerelerine başlamıştı. AB tarafı, bugüne kadar vize muafiyeti tanımayı öngördüğü tüm ülkelerle önce Geri Kabul Anlaşması (GKA) imzalamış, ancak bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle bu ülkelerle vize muafiyeti sürecini gündeme getirmişti.
Türkiye ise vize muafiyetine giden sürecin sağlam bir çerçeveye oturtulması ve ileride herhangi bir sorunla karşılaşılmaması amacıyla Geri Kabul Anlaşması konusunda atılacak tüm adımların vize muafiyeti konusunda atılacak adımlarla paralel şekilde yürütülmesi hususunda başından bu yana ısrarlı oldu ve AB tarafı da bunu kabul etti.
Bunun ardından ilk adım olarak, Türkiye ile AB arasında Geri Kabul Anlaşması'nın paraflanması, AB Konseyi tarafından AB Komisyonu'na Türkiye ile vize muafiyeti görüşmelerine başlama yetkisinin verilmesiyle eş zamanlı olarak 21 Haziran 2012 tarihinde gerçekleşti.
Anlaşmanın parafe edilmesinin ardından AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström, 28 Ocak 2013 tarihinde bir mektup ekinde, AB ülkelerine vize muafiyetini elde etmek için Türkiye tarafından atılması gereken adımları içeren vize muafiyetine ilişkin yol haritasını verdi.
- Meşruhatlı Yol Haritası kabul edildi -
Türkiye ile AB, yol haritasının kabulü ve bu çerçevede Vize Serbestisi Diyaloğu'nun başlatılması ile GKA'nın imzalanmasının eşzamanlı olması gerektiği konusunda mutabakata vardı. Yol haritasının içeriği konusunda ise Türkiye'nin görüşleri AB'ye iletildi ve ortak bir yaklaşım geliştirilmesine yönelik temaslar yapıldı. Bunun sonucunda AB tarafı, Türkiye'nin görüşlerini içeren Meşruhatlı Yol Haritası belgesini kabul ederek, bu belgenin vize muafiyeti sürecinin temelini teşkil edeceğini Türkiye'ye resmi olarak iletti.
Meşruhatlı Yol Haritası'nda, diğer hususların yanında, Türkiye'nin mültecilere ilişkin 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 1967 tarihli Protokolüne koyduğu coğrafi sınırlamayı kaldırmasının Türkiye tarafından kabul edilmeyeceği kayda geçirildi.
Geri Kabul Anlaşmasında da Türkiye'nin 1951 tarihli Mültecilerin Statüsüne dair Sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinin korunacağı açıkça belirtiliyor.
Ayrıca, GKA'nın raporlamasının objektif ve somut kriterlere dayandırılması gerektiği, GKA'nın uygulanmasına yönelik gerekli önlemlerin alınması sürecinde AB'den teknik ve mali yardımın sağlanması hususu Meşruhatlı Yol Haritası metnine işlendi.
AB ile vize muafiyeti süreciyle de bağlantılı önemli bir reform niteliği taşıyan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 11 Nisan 2013 tarihinde TBMM'de kabul edilmesiyle, esasen vize muafiyeti yol haritasında yer alan taleplerin önemli bir bölümü karşılanmış durumda.
GKA'nın imzalanmasıyla birlikte başlayacak vize diyaloğu sürecinin olumlu şekilde devam etmesi halinde, anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten 3 buçuk yıl ve GKA'nın üçüncü ülke vatandaşları için geçerli olacağı tarihten ise sadece 6 ay sonra, Türk vatandaşları için vize muafiyeti kararı, AB Komisyonunun teklifi üzerine, Avrupa Parlamentosu'nda ve Konsey'de alınacak. Vize diyaloğu sürecinin öngörülen süre içerisinde vize muafiyeti ile sonuçlanmaması halinde ise anlaşmanın Türkiye tarafından tek taraflı feshi mümkün. Bu konuda Türkiye'nin tutumu AB tarafına bildirilerek, kayıt altına alındı.
Öte yandan, vize muafiyetinin sağlanması için Türkiye'nin üçüncü ülkelere yönelik vize politikasının AB ile uyumlu hale getirilmesi gerekmiyor. Bu ancak Türkiye için, AB'ye tam üye olduktan sonra gündeme gelecek.
- Geri Kabul Anlaşması -
Geri Kabul Anlaşması, AB ülkelerine Türkiye üzerinden yasadışı yollardan giren göçmenleri ilgilendiren bir anlaşma. Anlaşmanın hükümleri uyarınca, Türkiye üzerinden AB ülkelerine geçmiş yasa dışı göçmenlerin, yani üçüncü ülke vatandaşlarının geri kabulüne, anlaşmanın yürürlüğe girişinden ancak 3 yıl sonra başlanacak.
Geri kabul konusundaki Türkiye'nin ulusal kapasitesinin artırılmasına yönelik adımların atılacağı 3 yıllık süre zarfında Türkiye, mevcut ikili anlaşmalar dışında, sadece kendi vatandaşlarını geri kabul etme yükümlülüğü altında. Bu durum, Geri Kabul Anlaşması imzalanmasa dahi Türkiye için bugün de geçerli olan anayasal bir yükümlülük.
- İade için kanıt gerekecek -
Yasa dışı yollarla bir AB ülkesine giden göçmenin Türkiye'ye iadesi için bu kişinin son olarak Türkiye üzerinden AB topraklarına giriş yaptığının anlaşmada belirtilen somut belgeler yoluyla kanıtlanması ve bu durumun Türkiye tarafından kabul edilmesi gerekiyor.
Yunanistan ile 2001 yılından beri yürütülen ikili Geri Kabul Protokolü de bu şekilde uygulanıyor. Dolayısıyla, yasa dışı göçmenlerin 28 AB ülkesi tarafından Türkiye'ye otomatik olarak iade edileceği ve milyonlarca göçmenin Türkiye'ye akın edeceği iddialarının temelsiz olduğu belirtiliyor.
Ayrıca, AB ile Geri Kabul Anlaşması'nın ilgili maddesi, Ek Protokol dahil ortaklık hukukundan kaynaklanan tüm hakları saklı tutulacağını hüküm altına alıyor. Dolayısıyla, ortaklık hukukundan kaynaklanan Türk vatandaşlarının serbest dolaşımına ilişkin kazanılmış hakların Geri Kabul Anlaşması ile ortadan kaldırılması da söz konusu olmayacak.
Kaynak: AA
Türkiye, bu çerçevede biometrik pasaporta geçişi tamamlamış, entegre sınır yönetimi konusunda gerekli adımları atmış ve AB ile Geri Kabul Anlaşması müzakerelerine başlamıştı. AB tarafı, bugüne kadar vize muafiyeti tanımayı öngördüğü tüm ülkelerle önce Geri Kabul Anlaşması (GKA) imzalamış, ancak bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle bu ülkelerle vize muafiyeti sürecini gündeme getirmişti.
Türkiye ise vize muafiyetine giden sürecin sağlam bir çerçeveye oturtulması ve ileride herhangi bir sorunla karşılaşılmaması amacıyla Geri Kabul Anlaşması konusunda atılacak tüm adımların vize muafiyeti konusunda atılacak adımlarla paralel şekilde yürütülmesi hususunda başından bu yana ısrarlı oldu ve AB tarafı da bunu kabul etti.
Bunun ardından ilk adım olarak, Türkiye ile AB arasında Geri Kabul Anlaşması'nın paraflanması, AB Konseyi tarafından AB Komisyonu'na Türkiye ile vize muafiyeti görüşmelerine başlama yetkisinin verilmesiyle eş zamanlı olarak 21 Haziran 2012 tarihinde gerçekleşti.
Anlaşmanın parafe edilmesinin ardından AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström, 28 Ocak 2013 tarihinde bir mektup ekinde, AB ülkelerine vize muafiyetini elde etmek için Türkiye tarafından atılması gereken adımları içeren vize muafiyetine ilişkin yol haritasını verdi.
- Meşruhatlı Yol Haritası kabul edildi -
Türkiye ile AB, yol haritasının kabulü ve bu çerçevede Vize Serbestisi Diyaloğu'nun başlatılması ile GKA'nın imzalanmasının eşzamanlı olması gerektiği konusunda mutabakata vardı. Yol haritasının içeriği konusunda ise Türkiye'nin görüşleri AB'ye iletildi ve ortak bir yaklaşım geliştirilmesine yönelik temaslar yapıldı. Bunun sonucunda AB tarafı, Türkiye'nin görüşlerini içeren Meşruhatlı Yol Haritası belgesini kabul ederek, bu belgenin vize muafiyeti sürecinin temelini teşkil edeceğini Türkiye'ye resmi olarak iletti.
Meşruhatlı Yol Haritası'nda, diğer hususların yanında, Türkiye'nin mültecilere ilişkin 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 1967 tarihli Protokolüne koyduğu coğrafi sınırlamayı kaldırmasının Türkiye tarafından kabul edilmeyeceği kayda geçirildi.
Geri Kabul Anlaşmasında da Türkiye'nin 1951 tarihli Mültecilerin Statüsüne dair Sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinin korunacağı açıkça belirtiliyor.
Ayrıca, GKA'nın raporlamasının objektif ve somut kriterlere dayandırılması gerektiği, GKA'nın uygulanmasına yönelik gerekli önlemlerin alınması sürecinde AB'den teknik ve mali yardımın sağlanması hususu Meşruhatlı Yol Haritası metnine işlendi.
AB ile vize muafiyeti süreciyle de bağlantılı önemli bir reform niteliği taşıyan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 11 Nisan 2013 tarihinde TBMM'de kabul edilmesiyle, esasen vize muafiyeti yol haritasında yer alan taleplerin önemli bir bölümü karşılanmış durumda.
GKA'nın imzalanmasıyla birlikte başlayacak vize diyaloğu sürecinin olumlu şekilde devam etmesi halinde, anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten 3 buçuk yıl ve GKA'nın üçüncü ülke vatandaşları için geçerli olacağı tarihten ise sadece 6 ay sonra, Türk vatandaşları için vize muafiyeti kararı, AB Komisyonunun teklifi üzerine, Avrupa Parlamentosu'nda ve Konsey'de alınacak. Vize diyaloğu sürecinin öngörülen süre içerisinde vize muafiyeti ile sonuçlanmaması halinde ise anlaşmanın Türkiye tarafından tek taraflı feshi mümkün. Bu konuda Türkiye'nin tutumu AB tarafına bildirilerek, kayıt altına alındı.
Öte yandan, vize muafiyetinin sağlanması için Türkiye'nin üçüncü ülkelere yönelik vize politikasının AB ile uyumlu hale getirilmesi gerekmiyor. Bu ancak Türkiye için, AB'ye tam üye olduktan sonra gündeme gelecek.
- Geri Kabul Anlaşması -
Geri Kabul Anlaşması, AB ülkelerine Türkiye üzerinden yasadışı yollardan giren göçmenleri ilgilendiren bir anlaşma. Anlaşmanın hükümleri uyarınca, Türkiye üzerinden AB ülkelerine geçmiş yasa dışı göçmenlerin, yani üçüncü ülke vatandaşlarının geri kabulüne, anlaşmanın yürürlüğe girişinden ancak 3 yıl sonra başlanacak.
Geri kabul konusundaki Türkiye'nin ulusal kapasitesinin artırılmasına yönelik adımların atılacağı 3 yıllık süre zarfında Türkiye, mevcut ikili anlaşmalar dışında, sadece kendi vatandaşlarını geri kabul etme yükümlülüğü altında. Bu durum, Geri Kabul Anlaşması imzalanmasa dahi Türkiye için bugün de geçerli olan anayasal bir yükümlülük.
- İade için kanıt gerekecek -
Yasa dışı yollarla bir AB ülkesine giden göçmenin Türkiye'ye iadesi için bu kişinin son olarak Türkiye üzerinden AB topraklarına giriş yaptığının anlaşmada belirtilen somut belgeler yoluyla kanıtlanması ve bu durumun Türkiye tarafından kabul edilmesi gerekiyor.
Yunanistan ile 2001 yılından beri yürütülen ikili Geri Kabul Protokolü de bu şekilde uygulanıyor. Dolayısıyla, yasa dışı göçmenlerin 28 AB ülkesi tarafından Türkiye'ye otomatik olarak iade edileceği ve milyonlarca göçmenin Türkiye'ye akın edeceği iddialarının temelsiz olduğu belirtiliyor.
Ayrıca, AB ile Geri Kabul Anlaşması'nın ilgili maddesi, Ek Protokol dahil ortaklık hukukundan kaynaklanan tüm hakları saklı tutulacağını hüküm altına alıyor. Dolayısıyla, ortaklık hukukundan kaynaklanan Türk vatandaşlarının serbest dolaşımına ilişkin kazanılmış hakların Geri Kabul Anlaşması ile ortadan kaldırılması da söz konusu olmayacak.