Uluslararası Doğu Akdeniz’de Enerji Güvenliği Kongresi
İçel’de düzenlenen ‘Uluslararası Doğu Akdeniz’de Enerji Güvenliği Kongresi’ başladı.
Dokuz ülkeden 130 akademisyenin katıldığı kongrede, uluslararası enerji hukuku, enerji ekonomisi, enerji piyasaları ve enerji reformu konuları ele alınacak.
İçel’de ‘Uluslararası Doğu Akdeniz’de Enerji Güvenliği Kongresi’ düzenleniyor. Çevrecilerin tepkisi üzerine Toros Üniversitesi’nin çekilmesiyle Hacettepe Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği, Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli beldesinde yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımcı firması Akkuyu NGS A.Ş. ve Rusya Federasyonu Devlet Nükleer Şirketi Rosatom’un sponsor olduğu kongre Radison Blu Otel’de başladı.
Uluslararası enerji hukuku, enerji ekonomisi, enerji piyasaları ve enerji reformu konuları işleneceği, 9 ülkeden 130 akademisyenin katıldığı kongre 3 gün sürecek.
Kongrenin açılışında konuşan Hacettepe Üniversitesi Enerji Piyasaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Necmiddin Bağdadioğlu, enerji meselesinin sadece arz edenler değil, talep edenler açısından da son derece önemli bir mesele olduğunu söyledi.
“Enerjiye sahip olabilirsiniz ama enerjiyi kullandıracak kimse bulamazsanız elinizde kalır” diyen Bağdadioğlu, bu nedenle talep edenlerin de alım gücünü düşünecek şekilde bir fiyatlandırma stratejisi izlenmesi gerektiğini kaydetti.
Son zamanda enerji güvenliği üzerinde çok fazla durulduğuna işaret eden Bağdadioğlu, “Enerjiye sahip olanlar ve bunları kullanmak isteyenler arasında çeşitli şekillerde bir köprü kuracak düzenlemeler yapılıyor. Tarihe bakarsanız, birbirleriyle ticaret yapan ülkelerin birbiriyle daha az savaştığını görürsünüz. Daha çok işbirliğine girdikleri örnekler daha fazladır. Doğu Akdeniz, şu anda barışa en fazla ihtiyaç duyulan, en fazla istenen yerlerden biri. Bu kongrede ele alınacak konuların bu barışı tesis etmeye, hızlandırmaya vesile olmasını diliyorum” dedi.
“ORTADOĞU’DAKİ ÇATIŞMALARIN NEDENİ, YAKIT REZERVLERİNİ YÖNETME HESABIDIR”
Akkuyu Nükleer Güç Santrali Bilgilendirme Merkezi Müdürü Faruk Uzel de Hazar havzası, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kızıldeniz havzası ile Kuzey ve Yakın Asya’nın, dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 80’ine yakınına sahip olduklarını, sadece Ortadoğu’nun dünya petrol rezervinin yüzde 66’sını barındırdığını dile getirdi. “Bu oran bile başlı başına Ortadoğu’nun ve Doğu Akdeniz’in dünya fosil yakıt arzındaki kilit ve stratejik konumunu ortaya koymaya yetmektedir” diyen Uzel, şöyle devam etti:
“Buna paralel olarak Ortadoğu merkezli ve kısmen çevresinde yayılan sıcak ve soğuk çatışmaların, stratejik hesaplaşmaların temel nedeninin; görüldüğü ya da gösterildiği gibi dinsel ya da etnik temelli çatışmalar olmadığı, aslında bu yakıt rezervlerini yönetmek, son kullanıcılara aktarmak hesapları üzerine projelendirildiği hepinizin malumudur. Kıbrıs, Gazze, Doğu Akdeniz, güneyi ve kuzeyiyle Irak ve daha pek çok çatışma alanı bu söylediklerimin ispatıdır. Nakil boru hatlarının güvenliği de bu stratejik meselenin bir diğer ayağıdır. Bu açıdan bakıldığında bir Doğu Akdeniz ülkesi olarak Türkiye’de işletmede olan, inşaat süreci devam eden ve henüz proje safhasındaki boru hatlarıyla aslında Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Kafkas, Hazar ve Rus kaynaklarının taşındığı bir güzergahtır. Sonuç olarak rezerv güvenliği ile nakil güvenliği hem Doğu Akdeniz’in hem de Türkiye’nin aslında bu stratejik hesaplara girmesiyle sonuçlanmaktadır.”
Öngörülen sanayileşme ve enerji tüketim hızı hesaba katıldığı zaman tahmin edilen dünya fosil yakıt rezervlerinin, petrol için 1 trilyon 700 milyar varil, doğalgaz için de 7 katrilyon metreküp olarak öngörüldüğüne işaret eden Uzel, “Petrolün dünya pazarlarının ihtiyacını 9 yıl, doğalgazın da 60 yıl süreyle karşılayabileceği bir gerçektir. 1954’te başlayan nükleer teknolojiyle elektrik üretme yöntemi de modern ve sanayileşmiş dünyanın vazgeçemediği bir kaynak olmuştur. Bugün 30 ülkede 436 adet reaktör çalışmaktadır, 72 adet yeni reaktör inşa halindedir ve çok sayıda reaktörde de kapasite artırımı ve iyileştirme çalışması yapılmaktadır. 436 nükleer güç reaktörü, dünya enerji üretiminin yüzde 12’sini karşılamaktadır, 2012 yılı verileriyle. Nükleer güç santralleri çevreci tandanslı söylemlerin aksine, 2012 yılında sera gazı salınımının yüzde 17 oranında azalmasını sağlamak gibi küresel açıdan hayati bir rolü oynamışlardır” diye konuştu.
“ENERJİ İHTİYACI GİDEREK ARTACAK”
Rosatom’un yurtdışı yatırımlarından sorumlu şirketi JSC Rusatom Overseas’in Başkan Yardımcısı Yury Sokolov ise dünyada bir enerji yoksunluğu ve sıkıntısının söz konusu olduğunu, bugün 1,3 milyar kişinin elektriğe erişimi olmadığını, 2,6 milyar kişinin de biyokitle enerjisiyle yaşamını sürdürdüğünü ifade etti.
2013’te enerji kuruluşları tarafından yapılan çalışmalarda küresel anlamda 2035’e kadar büyük enerji açığı çıkacağının ortaya konulduğunu aktaran Sokolov, yenilenebilir enerjinin ise ucuz olmadığını vurguladı. İklim değişikliğinin kalıcı şekilde politikalarda yer bulması gerektiğinin altını çizen Sokolov, 2 derecelik ısı artışı olmasının beklendiğini belirterek, 2020’de yapılacak planlamalara göre, 1,5 trilyon dolarlık düşük karbonlu teknolojiler için 5 trilyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç olduğunu söyledi.
Nükleer enerjinin neden gerekli olduğunu da anlatan Sokolov, gelişen ekonomilerin daha çok elektrik ihtiyacı duyacaklarını, enerji ihtiyacının giderek artacağını dile getirdi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu başkanının, önümüzdeki 20 yılda daha çok nükleer enerjiye ihtiyaç duyulacağını söylediğini aktaran Sokolov, ülkelerin de nükleer enerjiyle ilgili çalışmalarına devam ettiklerini kaydetti.
“Nükleer enerji elektriğe olan ihtiyacı artırdı ve bu konu politik anlamda istikrara sahip ülkelerce gündeme getiriliyor” diyen Sokolov, uranyumdan elde edilecek enerjinin maliyetinin yüzde 10-20 daha ucuz olduğunu, ancak enerjinin rakamlarının da sabit tutulması gerektiğini vurguladı. Gelecekte enerjide nükleerin önemli rol oynayacağının altını çizen Sokolov, dünyada şu anda 67 nükleer enerji santralinin yapılmakta olduğunu, bunun 47’sinin de Asya’da bulunduğunu bildirdi.
Akkuyu Nükleer Santrali’nin Türkiye’de ilk santral projesi olduğunu da anımsatan Sokolov, “Bu yaklaşımın avantajı, Türkiye’nin mühendislik konusunda ve bakım konusundaki tecrübelerine dayalı olması. Proje Rusya ve Türk hükümetince desteklenmekte ve Türkiye’deki girişimcilerin yapım aşamasına girmesine fırsat sağlamakta, büyük oranda da istihdam yaratmakta. Kesinlikle sosyal, ekonomik anlamda bölgenin gelişimine katkıda bulunmakta” şeklinde konuştu.
Kongrenin açılışının ardından resim ve fotoğraf sergisinin de açılışı yapıldı. Sergide yer alan resimlerin Rus ve Türk çocuklar tarafından yapıldığı bildirildi.
Kaynak: İHA
İçel’de ‘Uluslararası Doğu Akdeniz’de Enerji Güvenliği Kongresi’ düzenleniyor. Çevrecilerin tepkisi üzerine Toros Üniversitesi’nin çekilmesiyle Hacettepe Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği, Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli beldesinde yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımcı firması Akkuyu NGS A.Ş. ve Rusya Federasyonu Devlet Nükleer Şirketi Rosatom’un sponsor olduğu kongre Radison Blu Otel’de başladı.
Uluslararası enerji hukuku, enerji ekonomisi, enerji piyasaları ve enerji reformu konuları işleneceği, 9 ülkeden 130 akademisyenin katıldığı kongre 3 gün sürecek.
Kongrenin açılışında konuşan Hacettepe Üniversitesi Enerji Piyasaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Necmiddin Bağdadioğlu, enerji meselesinin sadece arz edenler değil, talep edenler açısından da son derece önemli bir mesele olduğunu söyledi.
“Enerjiye sahip olabilirsiniz ama enerjiyi kullandıracak kimse bulamazsanız elinizde kalır” diyen Bağdadioğlu, bu nedenle talep edenlerin de alım gücünü düşünecek şekilde bir fiyatlandırma stratejisi izlenmesi gerektiğini kaydetti.
Son zamanda enerji güvenliği üzerinde çok fazla durulduğuna işaret eden Bağdadioğlu, “Enerjiye sahip olanlar ve bunları kullanmak isteyenler arasında çeşitli şekillerde bir köprü kuracak düzenlemeler yapılıyor. Tarihe bakarsanız, birbirleriyle ticaret yapan ülkelerin birbiriyle daha az savaştığını görürsünüz. Daha çok işbirliğine girdikleri örnekler daha fazladır. Doğu Akdeniz, şu anda barışa en fazla ihtiyaç duyulan, en fazla istenen yerlerden biri. Bu kongrede ele alınacak konuların bu barışı tesis etmeye, hızlandırmaya vesile olmasını diliyorum” dedi.
“ORTADOĞU’DAKİ ÇATIŞMALARIN NEDENİ, YAKIT REZERVLERİNİ YÖNETME HESABIDIR”
Akkuyu Nükleer Güç Santrali Bilgilendirme Merkezi Müdürü Faruk Uzel de Hazar havzası, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kızıldeniz havzası ile Kuzey ve Yakın Asya’nın, dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 80’ine yakınına sahip olduklarını, sadece Ortadoğu’nun dünya petrol rezervinin yüzde 66’sını barındırdığını dile getirdi. “Bu oran bile başlı başına Ortadoğu’nun ve Doğu Akdeniz’in dünya fosil yakıt arzındaki kilit ve stratejik konumunu ortaya koymaya yetmektedir” diyen Uzel, şöyle devam etti:
“Buna paralel olarak Ortadoğu merkezli ve kısmen çevresinde yayılan sıcak ve soğuk çatışmaların, stratejik hesaplaşmaların temel nedeninin; görüldüğü ya da gösterildiği gibi dinsel ya da etnik temelli çatışmalar olmadığı, aslında bu yakıt rezervlerini yönetmek, son kullanıcılara aktarmak hesapları üzerine projelendirildiği hepinizin malumudur. Kıbrıs, Gazze, Doğu Akdeniz, güneyi ve kuzeyiyle Irak ve daha pek çok çatışma alanı bu söylediklerimin ispatıdır. Nakil boru hatlarının güvenliği de bu stratejik meselenin bir diğer ayağıdır. Bu açıdan bakıldığında bir Doğu Akdeniz ülkesi olarak Türkiye’de işletmede olan, inşaat süreci devam eden ve henüz proje safhasındaki boru hatlarıyla aslında Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Kafkas, Hazar ve Rus kaynaklarının taşındığı bir güzergahtır. Sonuç olarak rezerv güvenliği ile nakil güvenliği hem Doğu Akdeniz’in hem de Türkiye’nin aslında bu stratejik hesaplara girmesiyle sonuçlanmaktadır.”
Öngörülen sanayileşme ve enerji tüketim hızı hesaba katıldığı zaman tahmin edilen dünya fosil yakıt rezervlerinin, petrol için 1 trilyon 700 milyar varil, doğalgaz için de 7 katrilyon metreküp olarak öngörüldüğüne işaret eden Uzel, “Petrolün dünya pazarlarının ihtiyacını 9 yıl, doğalgazın da 60 yıl süreyle karşılayabileceği bir gerçektir. 1954’te başlayan nükleer teknolojiyle elektrik üretme yöntemi de modern ve sanayileşmiş dünyanın vazgeçemediği bir kaynak olmuştur. Bugün 30 ülkede 436 adet reaktör çalışmaktadır, 72 adet yeni reaktör inşa halindedir ve çok sayıda reaktörde de kapasite artırımı ve iyileştirme çalışması yapılmaktadır. 436 nükleer güç reaktörü, dünya enerji üretiminin yüzde 12’sini karşılamaktadır, 2012 yılı verileriyle. Nükleer güç santralleri çevreci tandanslı söylemlerin aksine, 2012 yılında sera gazı salınımının yüzde 17 oranında azalmasını sağlamak gibi küresel açıdan hayati bir rolü oynamışlardır” diye konuştu.
“ENERJİ İHTİYACI GİDEREK ARTACAK”
Rosatom’un yurtdışı yatırımlarından sorumlu şirketi JSC Rusatom Overseas’in Başkan Yardımcısı Yury Sokolov ise dünyada bir enerji yoksunluğu ve sıkıntısının söz konusu olduğunu, bugün 1,3 milyar kişinin elektriğe erişimi olmadığını, 2,6 milyar kişinin de biyokitle enerjisiyle yaşamını sürdürdüğünü ifade etti.
2013’te enerji kuruluşları tarafından yapılan çalışmalarda küresel anlamda 2035’e kadar büyük enerji açığı çıkacağının ortaya konulduğunu aktaran Sokolov, yenilenebilir enerjinin ise ucuz olmadığını vurguladı. İklim değişikliğinin kalıcı şekilde politikalarda yer bulması gerektiğinin altını çizen Sokolov, 2 derecelik ısı artışı olmasının beklendiğini belirterek, 2020’de yapılacak planlamalara göre, 1,5 trilyon dolarlık düşük karbonlu teknolojiler için 5 trilyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç olduğunu söyledi.
Nükleer enerjinin neden gerekli olduğunu da anlatan Sokolov, gelişen ekonomilerin daha çok elektrik ihtiyacı duyacaklarını, enerji ihtiyacının giderek artacağını dile getirdi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu başkanının, önümüzdeki 20 yılda daha çok nükleer enerjiye ihtiyaç duyulacağını söylediğini aktaran Sokolov, ülkelerin de nükleer enerjiyle ilgili çalışmalarına devam ettiklerini kaydetti.
“Nükleer enerji elektriğe olan ihtiyacı artırdı ve bu konu politik anlamda istikrara sahip ülkelerce gündeme getiriliyor” diyen Sokolov, uranyumdan elde edilecek enerjinin maliyetinin yüzde 10-20 daha ucuz olduğunu, ancak enerjinin rakamlarının da sabit tutulması gerektiğini vurguladı. Gelecekte enerjide nükleerin önemli rol oynayacağının altını çizen Sokolov, dünyada şu anda 67 nükleer enerji santralinin yapılmakta olduğunu, bunun 47’sinin de Asya’da bulunduğunu bildirdi.
Akkuyu Nükleer Santrali’nin Türkiye’de ilk santral projesi olduğunu da anımsatan Sokolov, “Bu yaklaşımın avantajı, Türkiye’nin mühendislik konusunda ve bakım konusundaki tecrübelerine dayalı olması. Proje Rusya ve Türk hükümetince desteklenmekte ve Türkiye’deki girişimcilerin yapım aşamasına girmesine fırsat sağlamakta, büyük oranda da istihdam yaratmakta. Kesinlikle sosyal, ekonomik anlamda bölgenin gelişimine katkıda bulunmakta” şeklinde konuştu.
Kongrenin açılışının ardından resim ve fotoğraf sergisinin de açılışı yapıldı. Sergide yer alan resimlerin Rus ve Türk çocuklar tarafından yapıldığı bildirildi.