'Kişi Suç İşlemeyi Sürdürüyorsa Ailesine ve Çevresine Bakılmalı'
Çanakkale'de cezaevinde kalan hükümlülerle görüşülerek yapılan araştırmada, kişilerin, suç işlemeyi sürdürmeyi, çoğunlukla ailesi ve çevresinde suça meyilli kişilerden öğrendiği saptandı.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Devrim Topses, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Mükerrer Suçluların Sosyo-Kültürel Özellikleri" konulu araştırma kapsamında cezaevinde 388 hükümlüyle görüştüklerini söyledi.
Onlara 21'er soru yönelterek, "yasal yaptırım gücüyle cezalandırılmasına karşı zaman sınırlamasına bağlı kalmaksızın yeniden suç işlenmesi" olarak tanımlanan mükerrer suçluluk durumlarını araştırdıklarını belirten Topses, şöyle devam etti:
"Adalet Bakanlığından gerekli izinler alındıktan sonra hükmü kesinleşmiş erkekler ve kadınlarla sosyal hizmet uzmanı ve infaz koruma memurları gözetiminde görüşüldü ve anketler uygulandı. Mükerrer suçluların toplumsal özellikleri, cezaevine ilk kez girmiş hükümlülerin toplumsal özellikleriyle karşılaştırılarak saptandı. Araştırmada ölçüt alınan suç türleri, kasten adam öldürme, hırsızlık, kız kaçırma, ırza geçme, yaralama, gasp, uyuşturucu, fuhşa teşvik ve parasal dolandırıcılık."
- Mükerrer suçlulukta "şehir merkezi"nin etkisi
Topses, anketleri analiz ederek sonuçlara ulaştıklarını anlattı. Buna göre, bazı unsurların öne çıktığını bildiren Topses, "Araştırma sonuçlarına göre, mükerrer suçlulukta en belirleyici değişkenin, aile ve arkadaş çevresi içinde suçlu bireyler bulunması olduğu tespit edildi" ifadesini kullandı.
Söz konusu değişkenin, mükerrer suçluların en ayırt edici sosyo-kültürel özelliği olduğunu belirten Topses, şunları kaydetti:
"Bireyin, suç davranışını sürdürmeyi, aile ve arkadaş çevresi içinde öğrenmekte olduğu görülmektedir. Şehir merkezinde doğup büyümüş olmak ve yaşamak, mükerrer suçluların önemli bir kültürel özelliği olarak bulunmuştur. Farklı kültürlerin bir arada bulunduğu şehirler, kültürel çatışmalara da zemin hazırlamaktadır. Ayrıca şehirlerde kişisel çıkarların bütünüyle farklılaşması ve keskin rekabet duygusu, insanlar arasındaki dostluk ve sevgi gibi birincil duyguları da zayıflatmaktadır. Mükerrer suçlular, çocukluk ve gençlik dönemlerinde cezalandırıcı ebeveyn tutumlarına daha sık maruz kalmıştır. Bu sonuç ise ebeveynlerin, çocuklarıyla demokratik temelde iletişim kurması ve çocuklarına baskı yapmadan onları denetleyebilmesinin, çocuğun gelecekteki toplumsal yaşantısı bakımından çok önemli olduğunu göstermektedir."
- "Ailelerindeki parçalanmışlık oranları yüksek"
Mehmet Devrim Topses, mükerrer suçluların büyüdüğü ailelerde parçalanmışlık oranının daha yüksek olduğunu, otoriter ve ilgisiz ebeveyn tutumlarıyla karşılaştığını dile getirdi.
Bu tip suçlularda aile üyeleri arasında yaşanan tartışma ve kavgaların çok daha yüksek olduğuna işaret eden Topses, şöyle konuştu:
"Mükerrer suçlular, cezaevine girmeden önce yüksek oranda süreklilikten yoksun işlerde çalışmış ve daha yüksek oranda işsiz kalmış. Mükerrer suçlular arasında ilk kez cezaevinden çıktıktan sonra toplumsal çevreleri tarafından dışlananların oranı, birinci sırada olmasa bile oldukça yüksektir. Mükerrer suçlular, ilk kez cezaevine giren hükümlüler gibi kendilerini orta sınıftan görmelerine karşı ilk kez cezaevine girenlere göre ekonomik ve toplumsal dezavantajları daha yoğun oranda hissetmektedir."