Chp Tbmm Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, güvenlik güçlerinin Ankara'da eylem yapan öğretmenlere yönelik müdahalesini eleştirerek, "Önce TOMA, sonra jop, sonra biber gazı, sonra su... Şiddet uygulandı öğretmenlere. 24 Kasım 2013, Türkiye'nin ayıplı bir tarihidir" dedi.


Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de yeni bir iklimin oluştuğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, partililere, "Eğer iyi çalışırsak, halka gidersek, halkın sorunlarını dinlersek; emin olun bu halk bizi baş tacı yapacak. Çünkü kul hakkı yemiyoruz, yolsuzluk yapmıyoruz, yalan söylemiyor, köşeyi dönmüyor, akrabaları işe yerleştirmiyor, yandaşlara ihale vermiyoruz" dedi.

Hafta sonu Osmaniye'de narenciye üreticilerinin sorunlarını dinlediğini belirten Kılıçdaroğlu, üreticinin çok zor durumda olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, çiftçi, üretici, sanayici, emekli, öğretmen, kimsenin iktidardan memnun olmadığını savundu.

Geçtiğimiz gün Öğretmenler Günü kutlandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Öğretmen bizim umudumuz. Uygarlığın temel ölçütü, bir toplumun öğretmene verdiği değerle ölçülür. Dünyanın bütün çağlarında, bütün bilim insanlarının ortak görüşüdür bu" diye konuştu.

Öğretmenlerin 24 Kasım'da Ankara'daki eylemlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, bunun anayasal bir hak olduğunu dile getirdi. Öğretmenlerin, sorunlarını anlatmak üzere böyle bir demokratik yola başvurduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ancak önce TOMA, sonra jop, sonra biber gazı, sonra su... Şiddet uygulandı öğretmenlere. 24 Kasım 2013, Türkiye'nin ayıplı bir tarihidir. Kimi öğretmenin ayağı, kolu, bacağı, kafası kırıldı. Ne yapıyorsunuz siz?

Efendim demeç veriyor: 'Hazreti Ali demiş ki ' Bu, öğretmene verilen önemi gösteriyor. Sen ne yapıyorsun? Onlar seni adam etmeye çalıştılar. Sen ne yaptın, güvenlik güçlerini seferber ettin. 'Dövün öğretmenleri, kırın ayaklarını...' Sen öğretmeni köle yapmaya çalışıyorsun. Ancak CHP olduğu sürece öğretmenin kılına kimse dokunamayacak. Onlara sahip çıkacağız.

Öğretmene sahip çıkmak bizim geleneğimizde, töremizde, ahlakımızda, geçmişimizde vardır. Siz bunların tümünü atıyorsunuz bir köşeye, öğretmene şiddet uyguluyorsunuz. Bu adam derdini nasıl anlatacak?

Ataması yapılmayan binlerce öğretmen var. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 127 bin öğretmen kadrosu boş ancak atama yapılmıyor. Siz, onlar sorunlarını dile getir diye acımasızca dövüyorsunuz.

Ekim 2013'te yoksulluk sınırı 3 bin 741 lira. En düşük öğretmen aylığı ise 1951 lira. Öğretmeni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Döverek bunu yapmaya çalışıyorlar. Öğretmenlerin yüzde 89.2'si borçlu, yüzde 96.5'i mesleğinin itibar kaybettiğine inanıyor, yüzde 66.9'u umutsuzluk içinde.

Bu diktatör, bu kadar zor koşullardaki öğret, '15 saat çalışıp yüksek maaş almaları haksızlık değil mi?' diyor. Verdiği parayı yüksek görüyor, insaf. Öğretmen maaşı ABD'de 3 bin, Almanya'da 2 bin 300, Fransa'da 2 bin 500, Yunanistan'da 2 bin 166 dolar, Türkiye'de ise 919 dolar. Geldiğimiz nokta bu. Öğretmen 1816 saat çalışıyor. OECD ülkeleri içinde bir öğretmenin en çok çalıştığı ülke Türkiye."

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "Yırtık ayakkabıyla siyasete girdim" dediğini ifade ederek, "Şimdi bu öğretmene, dünyanın en zengin Başbakanı olduğunu nasıl anlatacaksın? Öğretmene gelince fazla, beyefendiye gelince yetmiyor. Kefenin cebi olsa bunlar dolar doldururlar" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin sorunlarını çözebilecek partinin CHP olduğunu ifade etti.

-"Mısır'ı düşman ettiler"

Mısır'da darbe olduğunda ilk eleştirenlerden birinin kendisi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Arkasından ilave ettim: 'Dışişlerini sözde stratejik derinlik kitabını yazan adama teslim ederseniz Mısır'la ilgili sağlıklı görüş oluşmaz' dedim. Sonra bunlar Mısır'ı düşman ilan ettiler. Mısır halkını da neredeyse düşman ettiler" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:

"Mısır El Ezher Üniversitesi'nin Rektörü. Herkesin saygı duyduğu kişi. Erdoğan onu lanetlediği için Mısır'da Türkiye'ye karşı ciddi kırılma oldu. Kimsin sen başka bir üniversitenin rektörünü lanetleyeceksin? Nereden alıyorsun bu yetkiyi? Yazık günah değil mi? Bu ülkenin yıllarca uğraşarak elde ettiği kazanımları, bir cümleyle çöp sepetine atacaksın.

Mısır politikası iflas etti. Tıpkı Suriye politikası gibi. Şimdi Irak'ı onarmaya çalışıyorlar. Ama bizim sayemizde. Biz bunu düzeltmeye çalışıyoruz. Mısır'da da benzer olay oldu. İki arkadaşımızı Mısır'a görevlendirdik. 'Mısır halkı ile Türkiye halkı kardeştir. İktidara kızıp Türkiye halkına kızmasınlar' dedik. Bütün kesimlere bu mesajı verdik.

Sonra bizim büyükeliçiyi tekrar Mısır'a gönderdiler. Ama hala Mısır'ın içişlerine karışmayı sürdürüyorlar. Sonra Mısır, büyükelçiyi istenmeyen adam ilan etti.

Dışişleri Bakanı'nın nasıl olduğunu anlatan ilginç bir örnek. Sayın Sezgin Tanrıkulu'nun verdiği soru önergesine yanıtında, Mısır ile Türkiye'nin ilişkilerinin sağlam hukuki zemine dayandığını söylüyor. Yani, 'ilişkiler çok iyi' diyor. 14 Kasım 2003 tarihinde bunu imzalayıp gönderiyor. Üzerinden 10 gün geçmeden büyükelçi istenmeyen adam ilan edildi. Bu nasıl Dışişleri Bakanı? 'Stratejik Derinlik' diye kitap yazmış. Bu önergeye verdiği yanıt, aslında stratejik rezaleti ortaya çıkardı"

Kemal Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Mısır'de ne olduğunu bilmediğini ileri sürdü. Uluslararası ilişkiler öğrencilerinin, hatta lise öğrencilerinin bile Ortadoğu'da Mısır, İsrail, Suriye gibi ülkelerin önemli olduğunu bildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Mısır'da büyükelçimiz yok, Suriye'de yok, İsrail'de yok. Neymiş, 'Bizim dış ilişkilerimiz çok sağlam hukuki zemine dayanıyormuş.' Sevsinler senin hukuk anlayışını. Rabia işareti yapıyor birisi. Sen Türkiye'de yaşıyorsun. Rabia'yı çok seviyorsan, gider oranın vatandaşı olur, orada siyasi faaliyette bulunursun. Sen Türkiye'desin. Millet perişan, sen Mısır'la uğraşıyorsun" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın, Mısır'daki darbeye karşı tepkisini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Sudan'da da darbe yapıldı. Ömer el Beşir binlerce kişiyi öldürdü. Bu, kırmızı halılar serdi ve Türkiye'ye davet etti. Demek ki sen darbecilere karşı değilsin. Amigoluğu bırak. Elini göstereceksen, ellerinle yüzünü kapat da ayıbını gizle bari" diye konuştu.

Kaynak: AA