Kadınlar Alkole Dayanıklı Değil
Alkolün kadınlar üzerindeki etkisinin daha hızlı ve etkili olduğu bildirildi.
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Birol Özer, aynı miktarda alkol aldığı düşünülen kadın ile erkek arasında alkolün etkisinin kadında çok daha hızlı hissedildiğini söyledi
Antalya'da devam eden ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) tarafından düzenlenen 15. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandıran Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Birol Özer, "Kadının midesindeki enzim oranı erkeğe oranla daha düşük. Bu sebeple alınan alkol, kana daha hızlı karışıyor ve etkisini daha çabuk gösteriyor" dedi.
Prof.Dr. Özer, Türkiye'de alkol tüketiminin batı ülkelerinde olduğu kadar yüksek olmamasına rağmen beklentilerin üzerinde bulunduğunu söyledi.
Prof.Dr. Birol Özer, karaciğere hasar vermeyecek alkol tüketim sınırının kadın ve erkeğe göre değiştiğini belirterek ağır alkol tüketiminde kastettikleri bazı limit değerler bulunduğunu ve bunun kadınlar ve erkekler için farklı olduğunun altını çizdi. Kadınların haftalık tüketebileceği alkol miktarının 140 gram olduğunu anlatan Özer, şöyle konuştu: "Saf alkolden bahsediyoruz burada. Çünkü biranın içindeki oran farklı, rakının farklı. Erkekler içinse bu miktar 210 gram. Yani bu neye tekabül ediyor. Bir hafta içinde erkek 15 bira, hanımlar için 10 bira, rakı cinsinden ise, haftada kadınlar için 10, erkekler için 15 dubleyi geçmemek şartıyla. Eğer bunun üzerinde tüketim varsa, alkole bağlı karaciğer hastalıkları ortaya çıkar." Bunun her gün alkol tüketen kişi de mutlaka karaciğer hastalığı olacak anlamına gelmediğinin altını çizen Prof.Dr. Birol Özer, şunları söyledi: "Bazı kişilerin karaciğerde alkolü parçalayan enzimi çok iyi çalışır. Hepimiz günlük yaşantımızdan biliriz. Bazı insanlar vardır çok çabuk sarhoş olmazlar. Çok fit bir yapıdadır ama bazıları bir iki birayla bile sarhoş olabilir. Hatta ciddi karaciğer yetmezliğiyle karşımıza çıkabilir. Bu spektrum çok geniş. Yani sadece bira içmekle sarılık olan hastalar var. Uzun yıllar sürekli yüksek dozda alkol tüketmesine rağmen çok ciddi karaciğeri yağlanmayan hastalar da var. Ama bizi asıl endişelendiren şey şu. Alkol kullanmadığı halde karaciğeri yağlanmış kişiler. Bu da gelişen toplumlar kategorisine dahil oldukça bizde de artmış oldu."
Obezitenin temelinde yatan şeyin glüten, yani ekmek, buğday, un ve bu gibi ürünler olduğunu ifade eden Prof.Dr. Özer, eski toplumlarda obezitenin ciddi bir sorun olmamasını insanoğlunun buğdayı keşfetmemiş olmasına bağladı
İnsanın tarım toplumuna geldiğini, toprağı ekip biçmeyi öğrendiğini anlatan Özer, şunları söyledi: "Öğrendikten sonra bu keşif hem glüten tüketimine, hem ömür beklentisinin artmasına, hem de kişilerin daha canlı kilolu hale gelmesine sebep olmuştur. Ama günümüz batı toplumlarında da yüksek kalorili diyet tüketimi, yeteri kadar egzersiz yapılmaması sebebiyle obezite ciddi bir sorun haline gelmiştir. Tabi obezite beraberinde şeker hastalığını, tansiyonu, metabolik sendromu dediğimiz hiperemi debiyi getiriyor."
"KADINLAR DAHA HIZLI SARHOŞ OLUYOR"
Prof.Dr. Birol Özer, kadınların erkeklere oranla daha düşük tüketime rağmen çabuk etkilenmeleri ve daha hızlı sarhoş olmalarının sebebini, kadınların midelerinde bulunan ve alkolü parçalayan enzimin erkeklere oranla daha az bulunması olarak açıkladı.
Enzim oranı düşük olduğu için midede tam olarak parçalanmayan alkolün kana çok daha çabuk karıştığını söyleyen Prof.Dr. Bilal Özer, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdi alkolü parçalayan enzimin aslı karaciğerdir. Ama ilk parçalandığı yer midedir. Gıdalar genelde ince bağırsaktan emildiğinden, mide gıdaların öğütüldüğü yerdir. Ama alkol direkt midede emilir. Hanımlarda da mide de alkolü parçalayan enzim azdır. Az olduğu için daha mide de parçalanmadan kana karıştığı için, hanımlar daha çabuk sarhoş olur ve karaciğerdeki tahribat yapıcı etkisi daha fazladır. Çünkü, onlarda alkolü parçalayan enzim düzeyi düşük. Direkt olarak kana karışıyor. Sonra karaciğere gidip yine metobolizmasına devam ediyor ama erkekler daha mide de metoliz edip parçalamaya başladığı için hanımlara göre daha şanslı. Onun için kadınlarda daha yüksek dozda sarhoşluk ya da daha yüksek dozlarda karaciğer sorunlarıyla karşılaşabiliyoruz."
Kaynak: İHA
Antalya'da devam eden ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) tarafından düzenlenen 15. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandıran Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Birol Özer, "Kadının midesindeki enzim oranı erkeğe oranla daha düşük. Bu sebeple alınan alkol, kana daha hızlı karışıyor ve etkisini daha çabuk gösteriyor" dedi.
Prof.Dr. Özer, Türkiye'de alkol tüketiminin batı ülkelerinde olduğu kadar yüksek olmamasına rağmen beklentilerin üzerinde bulunduğunu söyledi.
Prof.Dr. Birol Özer, karaciğere hasar vermeyecek alkol tüketim sınırının kadın ve erkeğe göre değiştiğini belirterek ağır alkol tüketiminde kastettikleri bazı limit değerler bulunduğunu ve bunun kadınlar ve erkekler için farklı olduğunun altını çizdi. Kadınların haftalık tüketebileceği alkol miktarının 140 gram olduğunu anlatan Özer, şöyle konuştu: "Saf alkolden bahsediyoruz burada. Çünkü biranın içindeki oran farklı, rakının farklı. Erkekler içinse bu miktar 210 gram. Yani bu neye tekabül ediyor. Bir hafta içinde erkek 15 bira, hanımlar için 10 bira, rakı cinsinden ise, haftada kadınlar için 10, erkekler için 15 dubleyi geçmemek şartıyla. Eğer bunun üzerinde tüketim varsa, alkole bağlı karaciğer hastalıkları ortaya çıkar." Bunun her gün alkol tüketen kişi de mutlaka karaciğer hastalığı olacak anlamına gelmediğinin altını çizen Prof.Dr. Birol Özer, şunları söyledi: "Bazı kişilerin karaciğerde alkolü parçalayan enzimi çok iyi çalışır. Hepimiz günlük yaşantımızdan biliriz. Bazı insanlar vardır çok çabuk sarhoş olmazlar. Çok fit bir yapıdadır ama bazıları bir iki birayla bile sarhoş olabilir. Hatta ciddi karaciğer yetmezliğiyle karşımıza çıkabilir. Bu spektrum çok geniş. Yani sadece bira içmekle sarılık olan hastalar var. Uzun yıllar sürekli yüksek dozda alkol tüketmesine rağmen çok ciddi karaciğeri yağlanmayan hastalar da var. Ama bizi asıl endişelendiren şey şu. Alkol kullanmadığı halde karaciğeri yağlanmış kişiler. Bu da gelişen toplumlar kategorisine dahil oldukça bizde de artmış oldu."
Obezitenin temelinde yatan şeyin glüten, yani ekmek, buğday, un ve bu gibi ürünler olduğunu ifade eden Prof.Dr. Özer, eski toplumlarda obezitenin ciddi bir sorun olmamasını insanoğlunun buğdayı keşfetmemiş olmasına bağladı
İnsanın tarım toplumuna geldiğini, toprağı ekip biçmeyi öğrendiğini anlatan Özer, şunları söyledi: "Öğrendikten sonra bu keşif hem glüten tüketimine, hem ömür beklentisinin artmasına, hem de kişilerin daha canlı kilolu hale gelmesine sebep olmuştur. Ama günümüz batı toplumlarında da yüksek kalorili diyet tüketimi, yeteri kadar egzersiz yapılmaması sebebiyle obezite ciddi bir sorun haline gelmiştir. Tabi obezite beraberinde şeker hastalığını, tansiyonu, metabolik sendromu dediğimiz hiperemi debiyi getiriyor."
"KADINLAR DAHA HIZLI SARHOŞ OLUYOR"
Prof.Dr. Birol Özer, kadınların erkeklere oranla daha düşük tüketime rağmen çabuk etkilenmeleri ve daha hızlı sarhoş olmalarının sebebini, kadınların midelerinde bulunan ve alkolü parçalayan enzimin erkeklere oranla daha az bulunması olarak açıkladı.
Enzim oranı düşük olduğu için midede tam olarak parçalanmayan alkolün kana çok daha çabuk karıştığını söyleyen Prof.Dr. Bilal Özer, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdi alkolü parçalayan enzimin aslı karaciğerdir. Ama ilk parçalandığı yer midedir. Gıdalar genelde ince bağırsaktan emildiğinden, mide gıdaların öğütüldüğü yerdir. Ama alkol direkt midede emilir. Hanımlarda da mide de alkolü parçalayan enzim azdır. Az olduğu için daha mide de parçalanmadan kana karıştığı için, hanımlar daha çabuk sarhoş olur ve karaciğerdeki tahribat yapıcı etkisi daha fazladır. Çünkü, onlarda alkolü parçalayan enzim düzeyi düşük. Direkt olarak kana karışıyor. Sonra karaciğere gidip yine metobolizmasına devam ediyor ama erkekler daha mide de metoliz edip parçalamaya başladığı için hanımlara göre daha şanslı. Onun için kadınlarda daha yüksek dozda sarhoşluk ya da daha yüksek dozlarda karaciğer sorunlarıyla karşılaşabiliyoruz."