Dünya Bankası Başkanı’ndan Türkiye’ye Övgü
Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, Türkiye’nin makroekonomi karnesini değerlendirerek “Mükemmel bir liderleriniz var.
Makroekonomik temeller Türkiye’de son 10 yılda çok iyi yönetiliyor” dedi.
Devletin zirvesini ağırlayan 5. İzmir İktisat Kongresi Türkiye ekonomisinin ele alındığı özel oturumla devam etti. Öğleden sonra yapılan oturumda, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, küresel açıdan Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik tabloları hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Panelde söz alan Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, 188 üyesi olan bir kuruluş olduklarını belirterek büyüyen ekonomik dengelerle yoksulluğun önüne geçilmesi konusunda çağrıda bulundu. Kim; ekonomilerin büyümesi ve istihdam yollarını artırmakla yoksulluğun önüne geçmek istediklerini belirterek "Aşırı yoksulluğu 2030’a kadar sonlandıralım. Günde 1 doların altında yaşayanların 2025’e kadar bu eşiğin üstüne çıkacak şekilde yardımcı olalım hedefiyle ortaya çıktık. Yüzde 3’lük hedef belirledik” dedi.
“TÜRKİYE’NİN MÜKEMMEL LİDERLERİ VAR”
Başkan Kim, Türkiye’nin makroekonomi karnesini değerlendirerek Türkiye’nin önemli bir yol kattetiğini şöyle anlattı: “Türkiye mükemmel bir performans sağladı. Mükemmel liderleriniz var. Makroekonomik temeller Türkiye’de son 10 yılda çok iyi yönetiliyor. Ayrıca, daha çok kadını iş gücüne dahil edebilmek adına ekonomik kalkınmayı sağlayabilmek için çok büyük bir pozitif etki görülmektedir. Gelişmekte olan ekonomiler bence böyle devam edecek yeter ki şu an hissettikleri baskıyı devam ettirsinler”
KİM’DEN ABD’NİN SAĞLIK POLİTİKALARINA YORUM
Dünya Bankası olarak en önemli şeyin, Türkiye gibi yenilikçi tecrübeleri başka ülkelerle paylaşımını sağlamak olduğunu dile getiren Kim, şunları söyledi: “2003’te Türkiye’nin başlatmış olduğu sağlıkta dönüşüm politikalarından bir doktor olarak çok etkilendim. Bir doktora ne yapmanız lazım diye sorarsanız daha çok insanı tedavi etmek ister. Amerika dahil çoğu ülke ciddi sorunlu. Ama Türkiye'de siz o kadar doğru şeylere odaklanıyorsunuz ki özellikle sigara, gelecekte bu tür önleyici faktörlerden yapacağınız tasarruf miktarı, herhangi bir devletin katkısından çok daha büyük olacaktır. Bilgi aracısı olmak, bunu ihtiyacı olan herkese aktarabilmek. Türkiye’nin böyle bir tecrübe kaynağı olduğunu biliyorsunuz. Biz o kadar çok ülkede faaliyet gösteriyoruz ki, bu örnekleri çıkarabilir, ihtiyacı olan Türkiye’nin sağlık faaliyetlerini birçok ülkede anlatmak isterim”
Panelde konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. Yılı için 2023 hedefleri bulunduğunu söyledi.
Yakın zamanda, 2023 vizyonunu göz önünde tutarak 2014-2018 yıllarını kapsayan 5 yıllık plan hazırladıklarını belirten Babacan, planın sadece makroekonomi için olmadığını yapısal ekonomi de kapsadığını söyledi.
Özellikle enerji alanında dışa bağımlılığın aşılması gerektiğini aktaran Babacan; sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaptığımız enerji reformu tasarrufları, biz şu anda mevcut üretim tesislerin de özelleştirilmesine devam etmekteyiz. Gaz ve petrole çok bağlıyız. Enerji ithalatına daha az bağımlı haline gelmek için dış dengelerde daha rahatlayacağız. Daha yerel kaynaklara yönlenmeliyiz. Tasarruf oranlarının artırılabilmesi için öncelikle kültürel bir değişime ihtiyacımız var. Tüketici makro politikalar kredi hacmini Türkiye’de belli bir düzeyde tutmak istiyoruz. Tüketiciler harcamak istiyor bankalar kredi vermek istiyor. İşte burada nasıl tasarruf edebiliriz?”
“KALKINMAKTA OLAN ÜLKELER HAZIRLIKLI OLMALI”
Dünya ekonomisinin büyüme rakamları hakkında değerlendirmede bulunan Babacan, büyümenin beraberinde doğuracağı riskleri olduğuna dikkat çekerek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Dünya ekonomisinin son 5 yıl içerisinde nereye gideceğine bakarsak ileri ülkeler bir miktar daha büyüme sağladığını görmek mümkün. Ama bu büyümenin beraberinde getirdiği riskler var. Kamu borçları o kadar yüksek ki. Küresel anlamında bankaların bilançoları ekonomiyi destekleyecek açıdan iyi değil. ABD doları artık daha pahalı olacak ve zor bulunacak. FED’in aldığı kararlar nedeniyle faiz artacak. Miktar açısından farklı bir dönem başlıyor küresel ölçekte. Kalkınmakta olan ülkelerin buna hazır olması gerekiyor. Gelişmekte olana ülkelerin endişelendiği konular, son 10 yılda yaşanan büyüme rakamlarından daha düşük olması. Gayri safi yurt içi hasılata bakacak olursak belirsizlikle birlikte ortaya çıkınca yani FED’in ortaya farklı şeyler atması ile beraber, yaz dönemindeki tecrübe ettiğimiz belirsizlikten daha iyi. Şu an yatırımların gelişmekte olan ülkelerde çok daha hızlı şekilde ilerlediğini görebiliyoruz ve bazı gelişmiş ülkelerden daha iyiler.”
Kaynak: İHA
Devletin zirvesini ağırlayan 5. İzmir İktisat Kongresi Türkiye ekonomisinin ele alındığı özel oturumla devam etti. Öğleden sonra yapılan oturumda, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, küresel açıdan Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik tabloları hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Panelde söz alan Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, 188 üyesi olan bir kuruluş olduklarını belirterek büyüyen ekonomik dengelerle yoksulluğun önüne geçilmesi konusunda çağrıda bulundu. Kim; ekonomilerin büyümesi ve istihdam yollarını artırmakla yoksulluğun önüne geçmek istediklerini belirterek "Aşırı yoksulluğu 2030’a kadar sonlandıralım. Günde 1 doların altında yaşayanların 2025’e kadar bu eşiğin üstüne çıkacak şekilde yardımcı olalım hedefiyle ortaya çıktık. Yüzde 3’lük hedef belirledik” dedi.
“TÜRKİYE’NİN MÜKEMMEL LİDERLERİ VAR”
Başkan Kim, Türkiye’nin makroekonomi karnesini değerlendirerek Türkiye’nin önemli bir yol kattetiğini şöyle anlattı: “Türkiye mükemmel bir performans sağladı. Mükemmel liderleriniz var. Makroekonomik temeller Türkiye’de son 10 yılda çok iyi yönetiliyor. Ayrıca, daha çok kadını iş gücüne dahil edebilmek adına ekonomik kalkınmayı sağlayabilmek için çok büyük bir pozitif etki görülmektedir. Gelişmekte olan ekonomiler bence böyle devam edecek yeter ki şu an hissettikleri baskıyı devam ettirsinler”
KİM’DEN ABD’NİN SAĞLIK POLİTİKALARINA YORUM
Dünya Bankası olarak en önemli şeyin, Türkiye gibi yenilikçi tecrübeleri başka ülkelerle paylaşımını sağlamak olduğunu dile getiren Kim, şunları söyledi: “2003’te Türkiye’nin başlatmış olduğu sağlıkta dönüşüm politikalarından bir doktor olarak çok etkilendim. Bir doktora ne yapmanız lazım diye sorarsanız daha çok insanı tedavi etmek ister. Amerika dahil çoğu ülke ciddi sorunlu. Ama Türkiye'de siz o kadar doğru şeylere odaklanıyorsunuz ki özellikle sigara, gelecekte bu tür önleyici faktörlerden yapacağınız tasarruf miktarı, herhangi bir devletin katkısından çok daha büyük olacaktır. Bilgi aracısı olmak, bunu ihtiyacı olan herkese aktarabilmek. Türkiye’nin böyle bir tecrübe kaynağı olduğunu biliyorsunuz. Biz o kadar çok ülkede faaliyet gösteriyoruz ki, bu örnekleri çıkarabilir, ihtiyacı olan Türkiye’nin sağlık faaliyetlerini birçok ülkede anlatmak isterim”
Panelde konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. Yılı için 2023 hedefleri bulunduğunu söyledi.
Yakın zamanda, 2023 vizyonunu göz önünde tutarak 2014-2018 yıllarını kapsayan 5 yıllık plan hazırladıklarını belirten Babacan, planın sadece makroekonomi için olmadığını yapısal ekonomi de kapsadığını söyledi.
Özellikle enerji alanında dışa bağımlılığın aşılması gerektiğini aktaran Babacan; sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaptığımız enerji reformu tasarrufları, biz şu anda mevcut üretim tesislerin de özelleştirilmesine devam etmekteyiz. Gaz ve petrole çok bağlıyız. Enerji ithalatına daha az bağımlı haline gelmek için dış dengelerde daha rahatlayacağız. Daha yerel kaynaklara yönlenmeliyiz. Tasarruf oranlarının artırılabilmesi için öncelikle kültürel bir değişime ihtiyacımız var. Tüketici makro politikalar kredi hacmini Türkiye’de belli bir düzeyde tutmak istiyoruz. Tüketiciler harcamak istiyor bankalar kredi vermek istiyor. İşte burada nasıl tasarruf edebiliriz?”
“KALKINMAKTA OLAN ÜLKELER HAZIRLIKLI OLMALI”
Dünya ekonomisinin büyüme rakamları hakkında değerlendirmede bulunan Babacan, büyümenin beraberinde doğuracağı riskleri olduğuna dikkat çekerek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Dünya ekonomisinin son 5 yıl içerisinde nereye gideceğine bakarsak ileri ülkeler bir miktar daha büyüme sağladığını görmek mümkün. Ama bu büyümenin beraberinde getirdiği riskler var. Kamu borçları o kadar yüksek ki. Küresel anlamında bankaların bilançoları ekonomiyi destekleyecek açıdan iyi değil. ABD doları artık daha pahalı olacak ve zor bulunacak. FED’in aldığı kararlar nedeniyle faiz artacak. Miktar açısından farklı bir dönem başlıyor küresel ölçekte. Kalkınmakta olan ülkelerin buna hazır olması gerekiyor. Gelişmekte olana ülkelerin endişelendiği konular, son 10 yılda yaşanan büyüme rakamlarından daha düşük olması. Gayri safi yurt içi hasılata bakacak olursak belirsizlikle birlikte ortaya çıkınca yani FED’in ortaya farklı şeyler atması ile beraber, yaz dönemindeki tecrübe ettiğimiz belirsizlikten daha iyi. Şu an yatırımların gelişmekte olan ülkelerde çok daha hızlı şekilde ilerlediğini görebiliyoruz ve bazı gelişmiş ülkelerden daha iyiler.”