Menemen Çömlekçiliği Can Çekişiyor

Ege'de ayakta yan yana bekleyen insanlara yönelik söylenen "Menemen testisi gibi dizilmek" terimine kaynaklık eden Menemen çömlekçiliği can çekişiyor. Plastik ambalajların yaygınlaşmasıyla sadece dekoratif pazara hitap eden çömlekçiler, 2004 sonrası Uzakdoğu ülkeleriyle rekabet edemeyince kapanma noktasına geldi. 6 kuşaktır çömlekçilikle uğraşan Yılmaz Ailesi de 10 yıl önce 85 kişinin çalıştığı atölyelerinde 2 kişiyle tutunmaya çalışıyor.


Menemen sınırları içindeki Larissa Antik Kenti kazılarında elde edilen bulgulara göre toprak eşya ve seramik üretiminin M.Ö. 7'nci yüzyıla kadar uzandığı bölgede Cumhuriyet öncesi dönemde Rumların çalıştırdığı atölyeler, daha sonra Konya'dan gelen çömlek ustası ailelere geçti.

İşte bu ailelerden biri olan Yılmaz Ailesi de o yıllardan bugüne çömlek üretiminde faaliyet gösteriyor. Çocukluğundan bu yana çömlekçilikle uğraştığını ifade eden Mehmet Yılmaz, ailesinin Kurtuluş Savaşı öncesi Konya'nın Bozkır ilçesinde bu işle uğraştığını, savaş sırasında asker olarak Menemen'e gelen dedesinin buradaki toprak yapısını ve çömlekçiliği görerek İzmir'e yerleşmeye karar verdiğini söyledi.

O dönemde çömlekçiliğin Rumlar tarafından yapıldığını, dedesi geldikten sonra bir dönem Rumlarla ortak kullandıkları atölyelerde üretim yaptıklarını anlatan Yılmaz, mübadele sürecinde Yunanistan'a gitmek zorunda kalan bir Rum ustanın atölyesini dedesine sattığını anlattı.

Menemen'de antik çağlardan bu yana devam eden çömlekçiliğin böylelikle Rumlar'dan Konyalı ustalara geçtiğini kaydeden Yılmaz, ilçedeki toprak yapısının ince el işçiliklerine uygun olması nedeniyle bu sanatın hızla ilerlediğini ifade etti.

- Plastik ve buzdolabına yenildi

Yıllar içinde ambalaj sektöründe plastik ve camın daha sık kullanılmaya başlanması ve buzdolabının yaygınlaşmasıyla toprak eşyaların mutfaklardaki yerlerini kaybettiğini anlatan Yılmaz, 1980'li yıllarda dekoratif pazara yönelik üretimin canlandığını dile getirdi.

Özellikle İngiltere pazarından gelen saksı talebi nedeniyle 2000'li yılların başına kadar sektörün altın çağını yaşadığını ifade eden Yılmaz, "2006'ya kadar içinde bulunduğumuz atölyede 65 kişi çalışıyordu. Bugün kardeşim ve ben ayakta kalmaya çalışıyoruz. İlçedeki 30'a yakın tesis de bizim durumumuzda. Birçok usta başka işlere yöneldi. Birçoğu adresi belli olsun diye atölyesini açıyor. Yeni usta da yetişmiyor. Çocuklarımıza ustalığı öğreterek bu zanaatı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Çocuklarım bu işte 6'ıncı kuşak üretici. Bu mesleğin sonunun gelmesinden endişe ediyorum" dedi.

Mehmet Yılmaz'ın kardeşi Taner Yılmaz ise ilçedeki çömlekçilerin atölyelerini ayakta tutmak için yeni pazarlar ve satış kanalları yaratmak için çalıştıklarını, farklı tasarımlarda ürünler ürettiklerini ancak toprak eşyaların diğer ürünlere göre daha zor nakledilmesi ve pazarlanması nedeniyle sorunlar yaşadıklarını anlattı.

Bugün birçok insanın plastiğin sağlıklı bir ambalaj olmadığını bilmesine, toprak kaplara sempatinin olmasına rağmen maliyet ve kullanım kolaylığı bakımından plastik ve camla rekabetin mümkün olmadığını vurgulayan Taner Yılmaz, "İnsanlar toprak testiden su içmeyi özledi. Son yıllarda damacanalarda yaşanan hijyen sorunu nedeniyle toprak damacana ve testiler yaptık. Ancak plastik ambalajlara göre daha ağır olması, nakliyesi ve kullanımının daha zahmetli olması nedeniyle talep belli bir seviyede kaldı" diye konuştu.

Yılmaz, dış pazarda Uzakdoğu ülkeleriyle rekabetin ise mümkün olmadığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aylık 80 dolara insan çalıştırıyorlar. İşgücü maliyetimiz onların kat kat üstünde. Birkaç yıl öncesine kadar iç pazarda dahi mal satamıyorduk. İthalatı sınırlayan düzenlemelerle biraz nefes aldık. 2006 yılına kadar aylık 200 konteyneri sadece ihracata gönderen Menemen'in bugün toplam üretimi bu rakamın yarısına ulaşmaz."

Menemen testisinin içine konan sıvının derecesini koruduğunu, bu nedenle özellikle yaz aylarında su kabı olarak değerlendirildiğini kaydeden Yılmaz, "Özellikle turizm ve hediyelik eşya sektörlerine ağırlık verdik. İnsanlara toprak eşyaların hem estetik açıdan güzel, hem geleneksel, hem sağlıklı hem de uygun fiyatlı bir hediyelik eşya olduğunu anlatmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

- "Çamurdan vazgeçmeyiz"

Çömlekçiliğin ekonomik olarak kazancının giderek azalmasına rağmen bu işi bırakmayı düşünmediklerini de dile getiren Yılmaz, "Ne olursa olsun biz çamurdan vazgeçmeyiz. 'Eli, kırık testiye değen bir daha uzaklaşamaz' diye bir söz var. Bir kere tezgaha oturup çömlek yaptınız mı onun size verdiği pozitif enerji hiçbir şeyle kıyaslanmaz. Atölyemize zaman zaman okullardan çocuklar geliyor. Çocukların kapıdan girmeden önceki halleriyle çıkarkenki hallerini izliyoruz ve gülümsüyoruz. Bizim için çömlek geçim kaynağını aştı, artık bir yaşam biçimi oldu" dedi.

Kaynak: AA