İçişleri Bakanı Güler, Mardin'de Açıklaması

İçişleri Bakanı Muammer Güler, "Hükümet olarak çözüm sürecinin devamı için elimizden gelen her türlü samimiyeti ve çabayı gösteriyoruz. Sürecin karşısında durmak isteyenler, bunun hesabını halka verirler bunun vebalinden asla kurtulamazlar" dedi.


Kurban Bayramı dolayısıyla Mardin'de bulunan Güler, Mardin Polis Evi'nde düzenlenen programda kamu kurum ve kuruluş yetkilileri, sivil toplum örgütü temsilcileri, azınlık temsilcileri, kanat önderleri ve vatandaşlarla bayramlaştı.

Daha sonra AK Parti Mardin İl Teşkilatının düzenlediği bayramlaşma programına geçen Güler, burada partililerin bayramını kutladı.

Programda konuşan Güler, bu sene Kurban Bayramı'nı büyük bir coşku içerisinde hep beraber idrak ettiklerini, bir farklılık ve güzellik gördüğünü, gördüğü heyecan ve kardeşliğin 2014'te başarılı sonuçlara vesile olmasını beklediğini belirtti.



Güler, çözüm sürecinde gelinen noktanın Hükümet'in samimiyetini gösteren çok önemli bir misal olduğunu ve çözüm sürecinde hükümetin, büyük samimiyetle sürecin en iyi şekilde devam etmesi için gayret gösterdiğini söyledi.

Sürecin akamete uğratılmasına yönelik gayretler olduğunu da dile getiren Güler, şöyle konuştu:

"Ama biz, onların hiçbirinin kıymeti harbiyesi olmadığını ifade ediyoruz. Hükümet olarak, devlet olarak bu memlekette huzurun olmasını, kan akmamasını, göz yaşlarının dinmesini istiyoruz. Bugün, Gabar Dağı'nda bir Mehmetçikimiz'in annesiyle kucaklaştığını gördüm. Bayramda kendisi memleketine gidememiş diye komutanları, annesini Gabar Dağı'nda yanına getirmişler. Onların gözyaşlarını görünce, mutluluklarını görünce dedim ki; işte kardeşliğimiz devam etsin. Ama şehit cenazeleri geldiği zaman o anneler, orada gözyaşı döküyor, orada ağıtlar yakıyordu. Bakın değerli arkadaşlarım, bu ortamın, bu güvenli ortamın, bu huzurlu ortamının kıymetini bilelim. Biz, hükümet olarak çözüm sürecinin devamı için elimizden gelen her türlü samimiyeti ve çabayı gösteriyoruz. Sürecin karşısında durmak isteyenler, bunun hesabını halka verirler bunun vebalinden asla kurtulamazlar."

Herkesin, siyasetini demokratik zeminde yapması gerektiğini ifade eden Bakan Güler, bir elde silah diğer elde demokrasi talebinin olamayacağını kaydetti.

Mücadelenin yapılması için siyasal alanların açık olduğunu anlatan Güler, şöyle devam etti:

"Bu hükümet, bu iktidar getirdi büyükşehir yasasını. Herkese eşit rekabet anlayışı içerisinde siyasetini meşru zeminde yapma hakkı tanındı. İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bakın, siyasi parti kurma ve teşkilatlanmada bile mevcut kanundan çok daha ileri noktaya gelen bir düzenlemeyi yaptık. Herkes gelsin meşru zeminde siyasetini sürdürsün. Silahla, şiddetle, baskıyla, zorla bir yere varmak mümkün değildir. Zorla ve şiddetle de abad olmak asla mümkün değildir. Siyaset burada, meşru zemin burada. Herkes, gelsin siyasetini bu meşru zemin içerisinde yapsın. Bizim burada bir ayrımız yok. Bizim, Arabıyla, Kürdüyle, Süryanisi, Yezidisi, Keldanisiyle, azınlık olan Rumlarla, İbranilerle, Ermenilerle hiçbir sorunumuz yok. İşte buradaki bu kadar zenginliği beraber yaşamanın gururunu her zaman gösterdi. Bunun örneği Mardin."

Güler, kardeşliğin tesisi ve huzurun devamı için hep beraber kenetlendiklerini, bölgede huzurun devam etmesi halinde hizmetlerin de yatırımların da peş peşe geleceğini belirtti.

Bütün işlerin temelinde birlik, beraberlik ve kardeşliğin yattığını ifade eden Güler, "Yani bu bölgedeki huzur ve güven yatıyor. Eğer burada huzur ve güven olmazsa, biz kardeşliğimizi devam ettiremeyiz. Farklılıklarımızı bir zenginlik olarak yaşayamayız ve geleceğe de güvenle bakamayız" dedi.

Önümüzdeki dönemlerde Türkiye'de yapılacak 3 seçimin Türkiye'nin 21. yüzyıldaki kaderinin çizildiği bir dönem olacağını söyleyen İçişleri Bakanı Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Cumhuriyeti, varoluşundan beri ve önündeki yüz yılı hesaba kattığımız zaman, bakın bunu çok özel olarak belirtiyorum, şu yaşacağı 3 seçim kadar önemli bir devri yaşamayacak. Önünde büyükşehirlerle beraber 30'a çıkarılan ve sınırları mülki sınırlarla bütünleşen bir belediyecilik anlayışıyla gidiyoruz. Arkadaşlar bu 30 şehrin tamamı Türkiye'nin nüfusunun nerdeyse yüzde 75'i yüzde 80'i. Coğrafi bölge olarak da kent nüfusunun kentleşme alanında en az yüzde 50'si. Bunun bir manası var. Beraberinde gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimi ve onu takip edecek genel seçim, Türkiye'nin 21. yüzyıldaki kaderinin çizildiği bir dönem olacak. Ve onun için de burada bu davaya gönül veren her arkadaşımın mutlaka üzerinde bir vebal var. Bu vebalin altında kalmamalıyız. Allah'ın dediği olur. Allah, neyi emretmişse, Allah neyi buyurmuşsa o olacak. Ama, bizim gayretimiz, bizim çabamızla bunun vesilesi olacaktır. Yani her arkadaşımız, demelidirki; 'Allah rızası için ben görevimi yaptım. Çalıştım, gayret ettim. Allah, böyle istedi' diyebilsin. Ama, eğer biz, gayretimizi, çabamızı eksik edersek o zaman vebali hepimizin üzerinde olacak"

Kaynak: AA