Başbakan Yardımcısı Atalay Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çözüm süreciyle ilgili kendilerinin BDP'lilerle istihbarat biriminin ise siyasi kesim dışındakilerle görüştüğünü belirterek, "Onlar, bu konularda daha yetişmiş, bu siyaset yapanlardan daha olgun, bu işleri daha bilen ve daha makul yerdeler. Bu işleri değerlendirirken biraz okuyarak, bilerek değerlendiriyorlar" dedi.


Atalay, Kanal 7'de yayımlanan "Başkent Kulisi" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Toplumsal dayanışmayı sağlamasını dileyerek Kurban Bayramı'nı kutlayan Atalay, eşinin ve kızının kurbanını Türkiye Diyanet Vakfı'na bağışladığını, kendi kurbanının kesilirken başında bulunmak istediğini söyledi.

Bayram dolayısıyla herkesin içindeki "kardeşlik" duygusunu gözden geçirmesini isteyen Atalay, AK Parti'nin "herkesi kardeş yapma" ideali çerçevesinde birçok adım attığını, demokratikleşme paketinin de bu yönde atılmış yeni bir adım olduğunu vurguladı.

Muhalefet partilerinin demokratikleşme paketine yönelik eleştirilerinin hatırlatılması ve tepkilere ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Atalay, düzenlemeler üzerinde aylarca çalışıldığına, her düzenlemeyle ilgili toplumsal yoklama yapıldığına, her maddenin altında kapsamlı dosyalar bulunduğuna işaret etti.

Anamuhalefetin "tam bir şaşkınlık içinde olduğunu" ifade eden Atalay, "Orada bir ulusalcı kesim var, bir de bu konularda biraz daha makul, AK Parti ile irtibat kurmak isteyen kesim var. Sayın Genel Başkan, ikisini idare etmeyi ve hiçbir karar vermemeyi yeğ tuttu. Belirsiz bir politika yürüttü. Bir yandan 'Bizim daha önce teklif ettiklerimiz' diyor, bir yandan 'bir şey yok' diyor. CHP'nin paketle ilgili yaklaşımını, kayda değer bir analiz olarak görmüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

MHP'nin özellikle terör ve terörün sona erdirilmesi, Kürt vatandaşların ihlal edilmiş haklarının hükümet tarafından iadesiyle ilgili her adımda aynı tavrı gösterdiğine vurgu yapan Atalay, şöyle konuştu:

"Türkiye'de, iki aşırı uç var. Bir tarafta MHP var, bu konuda olan ve olabilecek her şeye karşı. Görüşmeye kapıları kapatmış, hiçbir katkı vermeyen, hiçbir şey paylaşmayan, bunu istismar eden, bunun üzerinden siyaset yapan, şehit cenazelerinden medetler uman bir siyasi görüntü. Diğeri ise BDP gibi, ne yaparsan yap, kendilerine göre 70'li, 60'lı yıllarda kalmış, sloganımsı, dar, şoven gözlükleri bir türlü çıkarmayan, ülkeye bütünüyle bakmayan, analiz yapmayan, Türkiye'nin karmaşık yapısını analiz etmeyen, bunlar umrunda bile olmayan, terör unsurlarıyla paralel, onların bir anlamda sözcülüğünü yapan bir parti.

Biz bunun içinde Türkiye'yi normalleştirmeye çalışıyoruz. Bu siyaset görüntüsü içinde demokratik adımları atıyoruz ve attığımız adımlardan eminiz, ne yaptığımızı biliyoruz. Milletimize soruyoruz. Her maddeyle ilgili kamuoyu yoklaması vardır, vatandaşımızın görüşünü alıyoruz. Yüzde 70'in üzerinde vatandaşımızın desteği var. Açıklamadan önce de sonra da... Biz her ay iki kamuoyu yoklaması yaptırırız, burada planladığımız politikaları veya gerçekleşmiş olan icraatımızı sorarız. Kamuoyu yoklamalarındaki olumsuzluk, yeterli destek olmaması sebebiyle vazgeçtiğimiz politikalarımız olur bizim, olmuştur."

-"Kendi dillerindeki müzik kasetlerini gizli veriyorlardı"

Başbakan Yardımcısı Atalay, "Andımız, ana dilde eğitim gibi konularda da yüksek destek çıktı mı? Yüzde 70'lerin üzerinde" sorusuna, "Hepsiyle ve genel olarak" yanıtını verdi. Vatandaşın, Türkiye'nin normalleşmesini, şiddet olmadan, kimse kimseyi rahatsız etmeden yaşamın sürmesini istendiğini dile getiren Atalay, vatandaşın aksine siyasi partilerin ve muhalefetin bu olgunluğa ulaşamadığını söyledi.

AK Parti iktidarının ilk icraatının olağanüstü hal ve Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırmak olduğunu anımsatan Atalay, "Biz Türkiye'yi o günlerden teslim aldık ve bugüne getirdik. Kürt siyasetçiler eğer ortalıkta konuşabiliyorsa 11 yıldaki bu değişimle konuşuyorlar. O yıllar, ne dil konuşulabiliyordu ne anadil akla alınabiliyordu, müzik kasetlerini millet, birbirine, kendi dillerinde, gizli veriyordu" dedi.

Demokratikleşme paketiyle ilgili BDP'den gelen tepkilere de değinen Atalay, Türkiye'nin 11 yıldaki demokratikleşme adımlarının yarıdan fazla kısmının Kürtlerle ilgili olduğunu belirtti.

Yapılan çalışmalarla ilgili örnekler veren Atalay, "Türkiye o haliyle devam edemezdi. Biz Osmanlı'nın mirasını devraldık, ecdadımızın o geniş bakışını sürdürmek istedik. İçeride bütün vatandaşlarımızın kendi diliyle, diniyle kültürüyle özgürce yaşamasını hedef aldık ve onun için yaptık" ifadelerini kullandı.

-"Her şeyi söylesen bile 'korkak' diyemezsin"

Demokratikleşme paketinde Türkiye'nin bugüne kadar dokunamadığı hususların yer aldığını vurgulayan Atalay, paketteki maddeleri hatırlattı.

Paketin Türkiye'nin geneliyle ilgili olduğunu ancak en çok faydalanacak kesimin söz konusu bölgede yaşadığını dile getiren Atalay, şunları kaydetti:

"Buna rağmen, siyasetçilere sorulmuş, birisi 'kabak', birisi 'gofret' diyor pakete. BDP'li milletvekili bunlar. Birisi 'lolipop', birisi 'kozmetik' birisi 'seçim paketi' diyor. Birisi, önceden başladı, bir eş başkan, 'Bizim için paketin hiçbir önemi yok' diyor daha paket çıkmadan. 'Basit düşünen bir iktidar' diyor paketi yürüten iktidarla ilgili. 'Süreci bitiren bir paket' diyor. 'Hükümet süreci fiilen bitirmiş haldedir' diyor, eşbaşkan diyor. 'Diyalog da yok süreç de yok' diyor. 'Korkak, ikiyüzlü, aymaz' diyor Başbakanımız için, eş başkan diyor bunları. Bunu şu anda siyaset yapan, bu işlerle güya daha makul olması gerekenler diyor. Çözüm sürecinin özü, şiddet bitsin, silahlar bırakılsın ve siyaset bütün bunları konuşsun, özgürce siyaset yapılsın. Ama bu dediklerimi siyasetçiler diyor, Güya bu düşüncelerin siyasetini yapan kişiler diyor. Kendi konuşmalarından seçtiğim şeyler. Bunlar hiç siyaset olgunlukla bağdaşmayan, bırakın o nezaketini filan, Tayyip Erdoğan'a 'korkak' diyor. Düşünebiliyor musun, Tayyip Erdoğan'a her şeyi söylesen bile 'korkak' diyemezsin. Tayyip Erdoğan ikiyüzlü değildir.

İktidar olarak ne söyledilerse hayata geçirdiklerini, söylemediklerini ise yapmadıklarını aktaran Atalay, "Biz bu sürecin içinde öyle tartıştık ki, Başbakanımıza bazı şeyler anlatırken, Başbakanımız dedi ki, 'Ben söz verdim. O benim ağzımdan çıktı bir defa, o olacak' o kadar. Biz böyle siyaset yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

-"Onlar daha iyi biliyorlar"

"Bunlar cahilce, hiçbir siyasi olgunluk taşımayan bir uslüpla, bizimle görüşen arkadaşlar bunlar, sürecin yürümesi için zaman zaman görüşen arkadaşlar, bu ifadeleri kullanıyorlar" diyen Atalay, bunların bütün Türkiye'yi görmediklerini, dar gözlüklerle baktıklarını söyledi.

Atalay, "Biraz siyaset bilimi okusalar, biraz sosyoloji okusalar biraz tarih okusalar kendi o dar, şoven gözlüklerini çıkarıp da biraz şöyle Türkiye'nin geneline, dünyaya baksalar aslında yaptıklarımızı biraz anlayabilirler ama şu anda bizim yaptıklarımızı zerre kadar anlamadıklarını görüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Atalay, şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz istihbarat birimimiz, siyasi kesim dışındakilerle görüşüyor bu süreçle ilgili, isim veya konum vermeyeyim. Biz biraz daha BDP'lilerle görüşüyoruz, daha çok Adalet Bakanımız, zaman zaman ben, ikimiz birlikte. Ama MİT daha farklı kesimlerle. Onlar, bu konularda daha yetişmiş bu siyaset yapanlardan, daha olgun, bu işleri daha bilen ve daha makul yerdeler. Onu da burada bu vesileyle söylemek istiyorum. Bu işleri değerlendirirken biraz okuyarak, bilerek değerlendiriyorlar. Daha tutarlı, daha makul ve bu işi daha bilerek, Türkiye'yi, Türkiye'de neyin olup olamayacağını, süreç nasıl yürür, nasıl yürümez onu, onlar daha iyi biliyorlar."

- "Aptal mıyız biz?"

Ataay, seçimden önce yeni bir paketin beklenip beklenmeyeceği sorusu üzerine, toplumsal ve siyasal değişmenin ciddi planlama istediğini vurguladı.

AK Parti'nin 11 yılda yaptığını "devrim" olarak nitelendiren Atalay, sosyal değişim ve yöntemleri hakkında bilgi verdi. Kılık kıyafet yönetmeliğinde değişiklik yapıldığını hatırlatan Atalay, şunları kaydetti:

"Neticede bu bir yönetmelikti, bu kadar da kolay. Meclise bile gitmiyor ne anayasa ne yasa. Bir yönetmeliği Bakanlar Kurulu değiştiriyor. Bu kadar kolaydı da biz niye 11'inci yılımızın sonunda yaptık bunu? Bu çok büyük bir beklentiydi, 28 Şubat sürecinde olmadık travmaların sebebiydi, birçok insan bunlardan acılar çekti. Güzel kardeşlerimiz, kızlarımız. Niye Biz 11 yıl sonra yaptık biz AK Parti olarak, aptal mıyız biz? 'Darbe olur' demiyorum ben başkaları gibi. 'O gün bunları yapsaydık darbe olurdu' demiyorum. Ama ne olurdu, toplumda gerginlikler olabilirdi. Bazı yerlerde sorunlar olabilirdi. Bugün o hale geldi ki artık kılık kıyafet herkesin çok kendisine has ve herkesin tam bir insan hakkı. Baktılar her yerde uygulanıyor, kimsenin kimseye bir zararı yok. Zaten toplumun içinde yaşanıyor artık. Dinozor gibi eskiden kalmış hala bunlardan rahatsız olanlar olabilir ama bu toplumun geneli artık bunun ne kadar insani bir şey olduğunu görüyor. Biz sadece bunun yönetmeliğe bağlı zeminini normalleştirdik, düzelttik. Aslında toplum bunu yaşıyor."

Kaynak: AA