Yumuşak Doku Romatizması, Kadınlarda 7 Kat Fazla Görülüyor

Çalışmadığı günlerde bile insanın kendisini sürekli yorgun hissetmesi; her yerinin ağrıdığını, vücudundan tüm enerjinin çekildiğini düşünmesi; kol ve bacaklarında derman kalmadığını sanması 'yumuşak doku romatizması'nın belirtileri olabilir.

Kadınlarda, erkeklere göre 7 kat fazla görülen bu tip rahatsızlıklara çoğu zaman tanı bile konulamıyor. Tıpta 'yumuşak doku romatizması' diye tanımlanan 'fibromiyalji hastalığı' hakkında bilgi veren Dr. Fizyoterapist ve Reflexolog Gamze Şenbursa, bu hastalık devresinde depresyon, sabah sertliği, karında kramp, yorgunluk ve uyku bozuklukları ortaya çıktığına dikkat çekti. Eklem, kas ve yumuşak dokuda ağrıya sebep olan bu hastalığın erkeklere göre kadınlarda 7 kat daha fazla görüldüğünü vurgulayan Şenbursa, ‘hastalık hastası’ diye tanımlanan kişilerin de aslında fibromiyalji hastası olabileceğini kaydetti.

Fibromiyaljinin 2 çeşidi bulunduğunu ifade eden Dr. Fizyoterapist ve Reflexolog Gamze Şenbursa, birinci tipinin daha sık görülüp sebebinin bilinmediği bilgisini verdi. İkinci tipinin ise spesifik yaralanma ve cerrahi sonrası geliştiğini hatırlattı. Genetik faktörlerin hastalık üzerinde etkili olup aile öyküsü olanlarda daha sık görülebildiğine dikkat çeken Dr. Şenbursa, şunları söyledi: "Hastaların çoğunlukla yaygın vücut ağrısı olmasına karşın, ana odak bir veya iki bölgedir. Ağrı yanıcı, zonklayıcı ya da sabit olabilir. Sıklıkla sabahları daha kötüdür, gün içerisinde iyiye gider ve geceleri yeniden kötüleşir. Bir diğer belirti uyku bozukluğudur. Bu hastaların üçte birinde büyüme hormonu salgısı azdır.

Uyku düzensizliğinin en büyük nedenlerinden biri budur. Hastaların yüzde 60 ile 90’ında kötü uyku vardır. Ağrı şiddetine bakmaksızın, hastaların büyük kısmı uykuya dalmada ve uykuyu sürdürmekte zorluk çekerler, sık uyanırlar ve sabah dinlenmemiş olarak kalkarlar. Dinlendirmeyen uyku fibromiyaljinin temel özelliklerindendir. Tipik olarak uyku hafif ve huzursuzdur. En göze çarpan özelliklerinden biride yorgunluktur. Şiddeti değişiklik gösterir. Hastanın günlük yaşam aktivitelerini kısıtlar.”Fibromiyalji hastalarında 18 duyarlı nokta bulunduğuna dikkat çeken Dr. Gamze Şenbursa, bu noktalardaki ağrının tanıyı koyduran en önemli kriter olduğunun altını çizdi. Dr. Şenbursa, “Duyarlı noktalar, boyun, omuz, üst göğüs ve bel bölgesinde kümelenir. Hastalığa baş dönmesi, migren, soğuk intoleransı, sık idrara çıkma, karpal tünel sendromu, çene ağrısı, deri duyarlılığı gibi farklı patolojiler eşlik edebilir. Tanı koyulması için bu noktaların en az 11’inde ağrı tespit edilmeli.” bilgisini verdi. Hastalığın tedavisi konusunda da açıklamada bulunan Dr. Fzt. Gamze Şenbursa, “Fibromiyalji tedavisinde asıl amaç ağrı–spazm-ağrı halkasının kırılmasıdır. Manuel olarak dokulara yapılan gevşetme ve spazmı çözmeye yönelik uygulamalar, yumuşak dokuların hareketinin artmasına yüzeysel kan akışının artmasına ve ağrının azalmasına yardımcı olur. Omurgaya yönelik yapılan manuel uygulamalar, dokuları ve organları destekleyen, bağlayan ya da ayıran dokunun hareketini artırır. Ağrıya duyarlı yapılar üzerindeki basıncı azaltır ve doku sıvılarını harekete geçirir. Omurgada eklem aralığında artışa yol açarak kas spazmını azaltır ve endorfin salınımına neden olur. Tutuk ve ağrılı eklemleri serbestleştirir hareketliliği arttırarak ağrıyı azaltır. Meditasyon, yoga, hipnoz gibi gevşeme eğitimleri tedavi sürecinde etkindir.” şeklinde konuştu.

Fibromiyalji hastalarında beslenmenin de önemine değinen Dr. Fzt. Şenbursa, hastaların şeker, kafein ve alkol tüketiminden uzak durmaları gerektiğini sözlerine ekledi .