Eskişehir'de 'hukuk Devleti, Demokrasi ve Anayasa' Paneli
Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, ""Her yurttaşın, her insanın insan olmadan gelen hakkı, öncelikle bağımsız ve kararsız bir mahkemede yargılanma hakkıdır.Bu kararsız bir mahkeme değilse, adil yargılanma birinci noktada biter" dedi.
Türk Hukuk Kurumu Başkanı ve Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Eskişehir'de Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından düzenlenen "Hukuk Devleti, Demokrasi ve Anayasa" konulu panele katıldı.
Tepebaşı Belediyesi Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Eskişehir Baro Başkanı Rıza Öztekin yaptı. Programı Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar izledi.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan panel, Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin'in konuşması ile devam etti. Öztekin, "Kuvvetler ayrılığının istenmediği bir ülkede, bu kavramların daha fazla tartışılması gereklidir. Bugünlere nasıl gelindiğine bakıldığında 10 sene önce geldik. Demokrasinin amaç değil, araç olduğunu söyleyen bir zihniyet vardı. Dizilerdeki kişileri farklı konseptlere büründürecek kadar demokrasinin bu noktaya gelineceği belliydi. Önce bir ekonomi, ardından siyasal iktidarlar, ardından hukuk sistemi tamamen değiştirildi" diye konuştu.
Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu ise, "Her yurttaşın, her insanın insan olmadan gelen hakkı, öncelikle bağımsız ve kararsız bir mahkemede yargılanma hakkıdır. Bu kararsız bir mahkeme değilse, adil yargılanma birinci noktada biter. Bir ülkede böyle bir özel yetkili mahkemenin kurulması, adil yargılanmanın kurulduğu bir mahkeme olmaktan çıkar. Bir mahkeme aleni olmalıdır. Eğer siz ana şehirden 80 kilometre ilerisinde cezaevi içinde mahkeme kurup, 'aleni açık duruşma yaparım' derseniz, ne kendinizi ne de halkı kandırabilirsiniz. Böyle bir yerde yargılama yapıyorsanız, orada zaten adil yargılamadan bahsetmek mümkün değildir" dedi.
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da, "Benim ne konuşacağıma Genelkurmay karar veremez, ben karar veririm. 2023'ten bahsediliyor, 2023'e kim öle kim kala. Geçen seneden bu seneye ne değişti, batı cephesinde pek bir şey yok, doğuda da yok gerçi" dedi.
Kocasakal, artık ülkelerin topla tüfekle değil, zihinsel olarak işgal edildiğini ileri sürerek, "Türkiye bugün işgal altında bir ülkedir. Türkiye halkının genleri ve genetiğiyle oynanmaktadır. İnsanları dizi tutkunu yaptılar. Türkiye'nin muhafazakarlaştığı söyleniyor. Türkiye tecavüz sahneleri ile mi muhafazakarlaşıyor? Türk insanı bu sahnelerden keyif alan bir halk mı?" ifadelerini kullandı.
Kocasakal konuları esprili şekilde anlatarak katılımcıları sıkmamaya çalışacağını belirterek, "GDA, Genetiği Değiştirilmiş Aydınlar. Hormonlu bunlar, önemli kısmına 'f' vitamini özerk edilmiş, genetiği bozulmuş. Bilim adamları var. Önce adam ol, sonra bilim arkandan gelir. İsminde her 'doç.' ve 'prof.' olan adam değildir. Bir de GDS var; Genetiği Değiştirilmiş Solcular. Organik olanlara söyleyeceğim yok ama genetiği değiştirilenler, bu nasıl solculuksa ABD'yi, emperyalizmi ağzına alamaz. Solculuğu kendi ülkesine giydirmek zannederler. Bu ülkenin değerlerine yabancılaştırılmış insanlar" diye konuştu.
CHP'ye de eleştirilerde bulunan Kocasakal, "Şimdi CHP’liler bana kızacaklar; kızsınlar. Benim CHP’nin o devrimci, vatansever, yurtsever üye veya hissi bulunanlarla hiçbir sorunum yok. Ama yönetimi ile sorunum var, yönetim anlayışı ile ilgili sorunum var. Çünkü CHP aslında uyuyan bir dev. Dev uyanırsa eğer kimse önünde duramaz" dedi.
CHP'nin 'kitle partisi' olmadığını savunan Kocasakal, "Kitle partisi olabilmek için önce kütle partisi olmak gerekiyor. Yani belirli bir kütleniz olacak ve kimliğiniz net ve açık olacak. Özgül ağırlığınız, bir hacminizi içine alan, budur diyecek olması gerekir. Bana göre CHP’de açık bir kimlik olması gerekiyor, bir de net bir duruş" dedi.
Kocasakal, CHP'nin köklerine, özüne dönmesi gerektiğini savundu.
Panel, konuşmaların ardından sona erdi .
Kaynak: İHA
Tepebaşı Belediyesi Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Eskişehir Baro Başkanı Rıza Öztekin yaptı. Programı Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar izledi.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan panel, Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin'in konuşması ile devam etti. Öztekin, "Kuvvetler ayrılığının istenmediği bir ülkede, bu kavramların daha fazla tartışılması gereklidir. Bugünlere nasıl gelindiğine bakıldığında 10 sene önce geldik. Demokrasinin amaç değil, araç olduğunu söyleyen bir zihniyet vardı. Dizilerdeki kişileri farklı konseptlere büründürecek kadar demokrasinin bu noktaya gelineceği belliydi. Önce bir ekonomi, ardından siyasal iktidarlar, ardından hukuk sistemi tamamen değiştirildi" diye konuştu.
Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu ise, "Her yurttaşın, her insanın insan olmadan gelen hakkı, öncelikle bağımsız ve kararsız bir mahkemede yargılanma hakkıdır. Bu kararsız bir mahkeme değilse, adil yargılanma birinci noktada biter. Bir ülkede böyle bir özel yetkili mahkemenin kurulması, adil yargılanmanın kurulduğu bir mahkeme olmaktan çıkar. Bir mahkeme aleni olmalıdır. Eğer siz ana şehirden 80 kilometre ilerisinde cezaevi içinde mahkeme kurup, 'aleni açık duruşma yaparım' derseniz, ne kendinizi ne de halkı kandırabilirsiniz. Böyle bir yerde yargılama yapıyorsanız, orada zaten adil yargılamadan bahsetmek mümkün değildir" dedi.
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da, "Benim ne konuşacağıma Genelkurmay karar veremez, ben karar veririm. 2023'ten bahsediliyor, 2023'e kim öle kim kala. Geçen seneden bu seneye ne değişti, batı cephesinde pek bir şey yok, doğuda da yok gerçi" dedi.
Kocasakal, artık ülkelerin topla tüfekle değil, zihinsel olarak işgal edildiğini ileri sürerek, "Türkiye bugün işgal altında bir ülkedir. Türkiye halkının genleri ve genetiğiyle oynanmaktadır. İnsanları dizi tutkunu yaptılar. Türkiye'nin muhafazakarlaştığı söyleniyor. Türkiye tecavüz sahneleri ile mi muhafazakarlaşıyor? Türk insanı bu sahnelerden keyif alan bir halk mı?" ifadelerini kullandı.
Kocasakal konuları esprili şekilde anlatarak katılımcıları sıkmamaya çalışacağını belirterek, "GDA, Genetiği Değiştirilmiş Aydınlar. Hormonlu bunlar, önemli kısmına 'f' vitamini özerk edilmiş, genetiği bozulmuş. Bilim adamları var. Önce adam ol, sonra bilim arkandan gelir. İsminde her 'doç.' ve 'prof.' olan adam değildir. Bir de GDS var; Genetiği Değiştirilmiş Solcular. Organik olanlara söyleyeceğim yok ama genetiği değiştirilenler, bu nasıl solculuksa ABD'yi, emperyalizmi ağzına alamaz. Solculuğu kendi ülkesine giydirmek zannederler. Bu ülkenin değerlerine yabancılaştırılmış insanlar" diye konuştu.
CHP'ye de eleştirilerde bulunan Kocasakal, "Şimdi CHP’liler bana kızacaklar; kızsınlar. Benim CHP’nin o devrimci, vatansever, yurtsever üye veya hissi bulunanlarla hiçbir sorunum yok. Ama yönetimi ile sorunum var, yönetim anlayışı ile ilgili sorunum var. Çünkü CHP aslında uyuyan bir dev. Dev uyanırsa eğer kimse önünde duramaz" dedi.
CHP'nin 'kitle partisi' olmadığını savunan Kocasakal, "Kitle partisi olabilmek için önce kütle partisi olmak gerekiyor. Yani belirli bir kütleniz olacak ve kimliğiniz net ve açık olacak. Özgül ağırlığınız, bir hacminizi içine alan, budur diyecek olması gerekir. Bana göre CHP’de açık bir kimlik olması gerekiyor, bir de net bir duruş" dedi.
Kocasakal, CHP'nin köklerine, özüne dönmesi gerektiğini savundu.
Panel, konuşmaların ardından sona erdi .