Ölen Gencin Ailesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na Dilekçe Verdi
Ankara'nın Keçiören ilçesinde, ''dur'' ihtarına uymadığı gerekçesiyle 30 Ağustos'ta polis tarafından öldürüldüğü iddia edilen gencin ailesi, savcılıkça serbest bırakılan iki polis hakkında yakalama kararı çıkarılması için mahkemeye başvurulması talebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe verdi.
Olayda ölen Cem Aygün'ün ailesinin avukatı, Ankara Adalet Sarayı'na gelerek şüpheli polisler F.Y. ve O.H hakkında yakalama kararı çıkarılması talebini içeren dilekçeyi Başsavcılığa teslim etti.
Dilekçede, Cem Aygün'ün ölümüyle ilgili delillerin yeterince toplanmadığı ve etkin bir soruşturma yapılamadığı savunularak, ''Şüpheliler, polis memurlarıdır, soruşturmayı yürütenler keza şüphelilerin meslektaşlarıdır. Soruşturmayı yürüten kolluk kuvvetlerinin gerektiği gibi bir çalışma yapmayacakları açıktır. Bu durum ancak cumhuriyet savcısının etkin bir müdahalesi ile önlenebilir'' ifadesi kullanıldı.
Kişi dokunulmazlığına ilişkin Anayasa'daki bazı hükümlere ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'na atıfta bulunulan dilekçede, polis tarafından bilinen Cem Aygün'ün kaçarken arkadan vurulduğu ve üzerinde silah bulunmadığı kaydedildi.
Olayda, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 16. maddesine göre silah kullanma şartlarının oluşmadığı savunulan dilekçede, şunlar kaydedildi:
''Şüphelilerin üzerlerine atılı suç, 5271 Sayılı CMK'nun 100. maddesinde sayılan katalog suçlardandır. Deliller henüz toplanmamıştır. Olayla ilgili tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturulma ihtimali vardır, şüpheliler kamu görevlisi olduklarından delillere tesir etme durumları çok yüksektir.
Şüphelilerin, bir mahkeme önüne dahi çıkarılmadan apar topar serbest bırakılmaları hukuka olan inancı zedeleyeceği gibi, polise sınırsız bir silah kullanma ve öldürme yetkisi verecektir. Kamu vicdanı bu olayda yara aldığı gibi, müvekkil ve ailesi bu durumu infialle karşılamışlardır. Trafik kazası veya bir yaralama olayında şüpheliler tutuklandığı halde, öldürme gibi bir olayda şüphelilerin mahkemeye sevk edilmeden resen serbest bırakılmasının hiçbir hukuki yanı bulunmamaktadır.''
Dilekçede, şüpheliler hakkında, ''kasten adam öldürmek'' suçundan yakalama kararı çıkarılması için mahkemeye başvurulması talep edildi.
Muhabir: Mehmet Tosun / Barış Kılıç
Yayıncı: Ebubekir Gülüm
Kaynak: AA
Dilekçede, Cem Aygün'ün ölümüyle ilgili delillerin yeterince toplanmadığı ve etkin bir soruşturma yapılamadığı savunularak, ''Şüpheliler, polis memurlarıdır, soruşturmayı yürütenler keza şüphelilerin meslektaşlarıdır. Soruşturmayı yürüten kolluk kuvvetlerinin gerektiği gibi bir çalışma yapmayacakları açıktır. Bu durum ancak cumhuriyet savcısının etkin bir müdahalesi ile önlenebilir'' ifadesi kullanıldı.
Kişi dokunulmazlığına ilişkin Anayasa'daki bazı hükümlere ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'na atıfta bulunulan dilekçede, polis tarafından bilinen Cem Aygün'ün kaçarken arkadan vurulduğu ve üzerinde silah bulunmadığı kaydedildi.
Olayda, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 16. maddesine göre silah kullanma şartlarının oluşmadığı savunulan dilekçede, şunlar kaydedildi:
''Şüphelilerin üzerlerine atılı suç, 5271 Sayılı CMK'nun 100. maddesinde sayılan katalog suçlardandır. Deliller henüz toplanmamıştır. Olayla ilgili tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturulma ihtimali vardır, şüpheliler kamu görevlisi olduklarından delillere tesir etme durumları çok yüksektir.
Şüphelilerin, bir mahkeme önüne dahi çıkarılmadan apar topar serbest bırakılmaları hukuka olan inancı zedeleyeceği gibi, polise sınırsız bir silah kullanma ve öldürme yetkisi verecektir. Kamu vicdanı bu olayda yara aldığı gibi, müvekkil ve ailesi bu durumu infialle karşılamışlardır. Trafik kazası veya bir yaralama olayında şüpheliler tutuklandığı halde, öldürme gibi bir olayda şüphelilerin mahkemeye sevk edilmeden resen serbest bırakılmasının hiçbir hukuki yanı bulunmamaktadır.''
Dilekçede, şüpheliler hakkında, ''kasten adam öldürmek'' suçundan yakalama kararı çıkarılması için mahkemeye başvurulması talep edildi.
Muhabir: Mehmet Tosun / Barış Kılıç
Yayıncı: Ebubekir Gülüm