Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Özyanık'ın Açıklaması

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Ahmet Özyanık, Hayvanları Koruma Kanunu'nda ve hazırladıkları değişiklik tasarısında sahipsiz hayvanları uyutma, ötanazi veya öldürme gibi hükümlerin bulunmadığını belirterek, ''Tam tersine bakanlığımız her canlının hayatta kalma hakkına inanmaktadır'' dedi.

Özyanık, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nda, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağına ilişkin basın toplantısı düzenlendi.

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün çalışmaları hakkında bilgiler veren ve genel müdürlüğün görevleri arasında Hayvanları Koruma Kanunu ile verilen görevleri yapmanın da bulunduğunu anımsatan Özyanık, ''Koru ve Yaşat'' anlayışıyla gerçekleştirdikleri çalışmalar kapsamında, 2011'de 24 bin sokak hayvanının rehabilitasyonunun yapıldığını, ''Susuyorum ama Konuşamıyorum'' sloganıyla da 81 ile dağıtılmak üzere sokak hayvanları için 40 bin su kabı verildiğini anlattı.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile belediyelere ve sivil toplum kuruluşlarına daha çok ilke düzeyinde bir görev tanımı yapan ve daha çok farkındalık geliştirmeye çalışan bir metin olduğunu belirten Özyanık, burada yerel yönetimlere ilke düzeyinde bir görevlendirme yapıldığını kaydetti.

Sistemde ve kanunda bir görev tanımı olmadığını, teşvik bulunduğunu aktaran Özyanık, kanundaki bu ilkeyi esas alan yönetmeliklerle belediyelere görev verildiğini ifade etti.

Sivil toplum kuruluşlarının talepleri, bakanlıkların yeniden yapılanması ve uygulamadan kaynaklanan ihtiyaçlar dolayısıyla 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılması gerektiğini dile getiren Özyanık, hazırladıkları tasarı ile hayvanlara kötü muamelenin önlenmesini, kurumsal sorumlulukların belirginleştirilmesini ve sahiplendirme mekanizmasının güçlendirilmesini hedeflediklerini belirtti.

Türkiye'de 308 bin civarında hayvanın kısırlaştırıldığını, geçici hayvan bakımevi sayısının 190, bunların kapasitesinin yaklaşık 55 bin olduğunu, bunların gerçekleştirilmesi için de belediyelere 4 milyon lira civarında bir kaynak aktardıkları bilgisini veren Özyanık, 534 tehlikeli köpeğin kayıt altına alındığını,150'sine el konulduğunu, bu konuda 1 milyon liranın üzerinde idari para ceza uygulandığını söyledi.

Özyanık, Türkiye'de bin 118 ev ve süs hayvanları satış yeri, 15 ruhsatlı hayvanat bahçesi, 95 hayvan deneyleri yerel etik kurulu bulunduğu bilgisini de verdi.

-Hayvanlara kötü muameleye hapis cezası-

5199 sayılı Kanun'un, hayvanlara yapılan kötü muameleleri kabahatler kapsamında değerlendirdiğini anımsatan Özyanık, hazırladıkları değişiklik tasarısı ile ''hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, hayvanlara işkence yaparak öldürmek ve tehlikeli köpek ırklarını sahiplenmek'' fiillerinin suç kapsamına alındığını ve 2 yıla kadar hapis cezası teklif edildiğini aktardı.

Özyanık, tasarıda, kurumsal sorumlulukların belirginleştirilmesi kapsamında, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın genel koordinasyon, denetim, teknik ve mali destek görevlerini, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın kısırlaştırma yapma ve yaptırma konusunda sorumluluk alacağını, yerel yönetimlerin ise sahipsiz hayvanlara yönelik her türlü koruma ve sahiplendirme hizmetini üstleneceklerini kaydetti.

Belediyelerin kanunla kendilerine verilen görevleri yaptıklarını kaydeden Özyanık, tasarı ile geçici hayvan bakımevi, hayvan hastanesi ve doğal hayat parkı kurma, işletme, sahipsiz hayvanlara her türlü sağlık hizmeti sunma, aşılama, küpeleme, kayıt altına alma, kısırlaştırma ve sahiplendirme gibi hizmetler konusunda belediyelere açık ve net bir görev tanımlaması yapıldığını belirtti.

-''Bizim temel hedefimiz yaşatmaktır''-

Pek çok Avrupa ülkesinde, toplatılarak bakımevlerine alınan sokak hayvanlarından 15-20 gün içerisinde sahiplenilmeyenlerin ötenazi ve uyutma yöntemiyle öldürüldüğünü aktaran Özyanık, ''Avrupa ülkelerinde bu mekanizma varken, bizim hedefimiz yaşatmak. Ne mevcut kanunumuzda, ne de tasarımızda uyutma, ötenazi veya öldürmeye ilişkin hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Tam tersine bakanlığımız her canlının hayatta kalma hakkına inanmaktadır'' diye konuştu.

Sokak hayvanlarının sahiplendirilmesini öngördüklerini belirten Özyanık, tasarı ile sahipsiz hayvanların sahiplendirilinceye kadar yaşayacakları daha geniş alanlara sahip doğal hayat parkı mekanizmasının getirildiğini, bu konuda belediyelere ve büyükşehir belediyelerine Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak yer tahsisinde bulunacaklarını söyledi.

Özyanık, ''Bizler canlıya canlı olarak bakıyoruz ve hayat hakkının olduğuna inanıyoruz. Yaşayabildiği sürece kamunun bunları yaşatmak için her türlü imkanı seferber etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bakanlığımızın, bizlerin temel yaklaşımı budur. Bizim temel hedefimiz yaşatmaktır'' ifadesini kullandı.

-Özyanık, hayvanseverlerin sorularını da yanıtladı-

Ahmet Özyanık, açıklamalarının ardından hayvanseverlerin sorularını da yanıtladı.

Ödeneklerin yeterli olup olmayacağı ve belediyelerin kendilerine verilen sorumluluğu yerine getirip getiremeyeceği sorusu üzerine Özyanık, kanun ile belediyeleri bu işin sorumlusu haline getirdiklerini ve görev verdikleri kaydederek, ''Dolayısıyla belediyelerin bu işten uzak durmalarını önleyecek bir mekanizma tanımlıyoruz ve sizin istediğiniz bir hususu yapıyoruz'' dedi.

Başka bir soru üzerinde ise Özyanık, havyanseverlerin de desteği ile daha fazla hayvanın sahiplendirilmesini amaçladıklarını dile getirerek, tasarı ile belediyelere karşı hayvanseverlerin elini güçlendirdiklerini söyledi.

Hayvanseverlerden bazıları, kaçak hayvanların ülkeye sokulması ve hayvan satış yerlerine ilişkin bir düzenleme yapılmadığı eleştirisinde bulundu. ''Tehlikeli hayvan yoktur, tehlikeli hayvan sahibi vardır'' ifadesini kullanan bir hayvansever ise tasarının, hayvanları koruma kanunu gibi değil, insanları hayvanlardan koruma kanunu gibi hazırlandığını iddia etti.

Muhabir: Hüseyin Gazi Kaykı

Yayıncı: Selçuk Aval
Kaynak: AA