Yeni Türkü'den '12 Eylül ve Türkiye' Analizi

Adana’da bu yıl 19.’su organize edilen ‘Uluslararası Altın Koza Film Festivali’ kapsamında düzenlenen söyleşiye konuşmacı olarak katılan Yeni Türkü üyeleri Derya Köroğlu ve Selim Atakan ile birlikte yazar Can Dündar, ’12 Eylül ve Türkiye’ analizi yaptı, katılımcıların sorularını yanıtladı.

Yeni Türkü'den '12 Eylül ve Türkiye' Analizi
’19. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’ etkinlikleri çerçevesinde Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda, ‘Bir Grubun Doğuşu: Yeni Türkü’ konulu bir söyleşi gerçekleştirildi.

Yoğun ilgi gösterilen söyleşiyi Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz da izledi. Etkinlik öncesinde Can Dündar tarafından hazırlanan ‘İlk Türkü: Buğdayın Türküsü’ adlı Yeni Türkü’nün kuruluşu, gelişimi ve 12 Eylül Dönemi’nde karşı karşıya bulundukları durumun yanı sıra bugünkü gelişmeleri anlatan bir belgesel gösterimi gerçekleştirildi.

“ESKİDEN PARMAK KIRMALAR VARDI, ŞİMDİ KULAK ZARI PATLATMA VAR”

Belgeselin ardından grup üyeleri, söyleşiyi soru-cevap şeklinde yaptı, salondaki katılımcıların kendilerine yönelttiği sorulara yanıt verdi. Bir katılımcı, Türkiye’de 1980 öncesindeki gençlik hareketine yeniden ihtiyaç duyulup duyulmadığını sordu ve gözaltına alınan Grup Yorum solisti Selma Altın’ın sağ kulak zarının patlatıldığı iddialarını hatırlatıp, bu konudaki görüş ve düşüncelerini sordu. Bunun üzerine söz alan Yeni Türkü üyesi Derya Köroğlu, “Dün Grup Yorum üyesi Selma Altın’ın işkence gördüğünü duyduk, bugün durumu nasıl ve gelişmeler hangi boyutta bilmiyoruz. Geçmişte gözaltında parmak kırmalar vardı, bugün de kulak zarı patlatmalar. Yaşanan tüm bu olayları kınıyoruz” dedi.

“GEÇMİŞTE ALKIŞLANAN ŞEYLER BİZE TOKAT OLARAK GERİ DÖNÜYOR”

Türk insanının sahip çıkmayı bilmediğini savunan Can Dündar ise, “Bugün 12 Eylül Anayasası'nı hazırlayan Tahsin Şahinkaya'ya suçlamak kolay ama bu toplumun yüzde 91.3'ü yapılan referandumda 12 Eylül Anayasası'na 'Evet' oyu verdiğini, Kenan Evren'in Cumhurbaşkanlığı'nı onayladığını unutmayalım. O dönem alkışlanan şeyler, bugün bize tokat şeklinde geri dönüyor. Bu hepimizin kara kara düşünmesi lazım. Ne zaman ki biz bu atılan tokatların, işkencelerin hesabını sorabilirsek, işte o zaman hepimiz birbirimizin yüzüne bakabileceğiz” ifadesini kullandı.

“GAZETECİLİĞE BAŞLAYANLARA ‘CESARETİN VAR MI?’ DİYE SORUYORUZ”

Dündar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye'nin gidişatı konusunda yazılar kaleme alıyoruz ve Her Şeye Rağmen bunu yapmaya çalışıyoruz. Ancak bunu yapan birçok meslektaşımızın şu anda Silivri'de olduğunu biliyorsunuz. Dolayısı ile Türkiye'de gerçeği savunmak, çok ağır bedeller ödemeyi gerektiriyor. Geçmişte de mücadele etmek gerekiyordu, ama bugün daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor. Eskiden gazetecilik mesleğini icra etmek isteyenlere sorulurdu, 'Yetenekli misin' diye. Bugün 'Yeterince cesaretin var mı' diye soruyoruz. Dolayısı ile siz biraz daha yazın diyorsunuz ama arkadan ittiğiniz için teşekkür ediyoruz. Elimizden geldiğince bunu yapmaya çalışıyoruz, ancak içeri düştüğümüzde de arada sırada cezaevine bir uğramanızı rica ediyoruz.”

“NEREDE, NE YAPMASI GEREKTİĞİ SÖYLENEN BİR TOPLUM VAR ARTIK”

Bir diğer Yeni Türkü üyesi Selim Atakan ise, 1968 kuşağının gençliği ile bugünkü gençlik arasındaki fark olduğunu belirterek, “Tüm dünyayı saran yurtsever hareket sadece Şili'de değil, Türkiye'de de vardı. Tüm dünyada gençlik, barışa nasıl kavuşur, özgürlüğe nasıl ulaşırız diye kendince çareler üretiyordu. Sosyalizm günden güne güçleniyordu. Türkiye'de olduğu gibi bütün dünyada 1980'li yıllarda bu bir daha geri dönmemek üzere yok edildi. Bu yok etme de eğitim ile oldu. Eğitim sistemi öyle değiştirildi ki, düşünen, soru soran veya yaptığı işten başka düşünceler ile zamanını harcayan insanlar son derece azaltıldı. Şu anda işini çok iyi yapan, ne zaman tatil yapmaları gerektiği söylenen, televizyonda hangi programlar ile eğlenecekleri dikte ettirilen bir toplum ile karşı karşıyayız. Bu sadece Türkiye'de değil, tüm dünya ülkelerinde de böyle” ifadelerini kullandı.

“DÜŞÜNEN VE SORGULAYAN GENÇLERİ GÖRMEK BENİ UMUTLANDIRIYOR”

“1980 jenerasyonu bu durumdan çok etkilendi” diyen Atakan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Onun için bu durum, bir doyuma ulaşacaktır. Ama şimdi lise ve üniversitelerdeki gençleri gördüğüm zaman; yine o eski düşünce zenginliği ve de ülkenin daha iyi nasıl iyi olabilir, insanlar arası ilişki nasıl olabilir, etnik olarak nasıl birbirimiz ile nasıl barış içinde yaşayabiliriz diye düşünen gençleri görüyorum, bu da beni umutlandırıyor. Bugün günümüzde Facebook ve Twitter gibi öyle bir sosyal iletişim ağı var ki, herkes birbirinden anında haberdar olabiliyor. Artık gazete ya da haber ajanslarının değil de, gerçek insanların söylediği haberler ile doluyor kulaklarımız. Bu nedenle gelecek açısından çokta ümitsiz değilim. Eskiden bir şeyler bastırmaya çalıştığınızda sizi hemen içeriye alıp, işkence yaparlardı. Sonra da sizi çok uzun bir süre sonra bırakırlardı. Şimdi ise atılan bir tokat ya da fiziki bir saldırıyı hepimiz hemen öğreniyoruz ve bunu protesto ediyoruz. Bunu olumlu buluyorum.” Konuşmaların ardından Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz, katılımcılara bir teşekkür plaketi sundu .
Kaynak: İHA