Gülten Kışanak: Kürdistan bir coğrafyadır, devlet değildir

BDP eş Genel Başkanı Gültan Kışanak "Kürdistan bir coğrafyadır, devlet değildir" dedi.

Gülten Kışanak: Kürdistan bir coğrafyadır, devlet değildir
İran, Irak ve Türkiye'deki Kürtlerin Suriyeli Kürtleri daha çok korunması gereken küçük kardeş olarak gördüklerini belirten BDP eş Genel Başkanı Gültan Kışanak 'Özerklik demek Suriye'nin bölünmesi anlamına gelmiyor.Kürt Sorunu'nu devlet sorunu ile özdeşleştirmek hem doğru değil, hem de gelecek perspektifi olmayan bir şey. Kürt Soru'nu bir devlet değil; bir hak ve özgürlükler sorunudur' diyor

BDP eş Genel Başkanı Gültan Kışanak'ın AKŞAM'a verdiği röportajın ikinci ve son bölümü şöyle:

- Türkiyeli Kürtlerle, Suriyeli Kürtlerin ilişkileri nasıl? Aralarında nasıl bir bağ var?
Suriye'deki Kürtler ile Türkiye'deki Kürtler arasında doğrudan akrabalık ilişkisi var. Mesela amca Kızıltepe'dedir, yeğeni karşıdadır. Kardeşten biri bu taraftadır, biri öbür taraftadır. Orada bir tren hattı var, sınırı falan bilmez Kürtler. Kızıltepe, Suruç; Nusaybin, Ceylanpınar... O sınır hattında yaşayan Kürtler, bin Xat (hattın altı) ve ser xat (hattın üstü)' derler. Bu sınırlar doğal sınırlardan değildir, cetvelle çizilmiştir. Bu nedenle Ortadoğu'da sınırlarla oynamaya gelmez. Yapılabilecek en iyi şey bütün halkların gönüllü, demokratik bir şekilde, birbirlerini kabullendiği ve o sınırların anlamını yitirdiği bir halklar birliği kurmak. Aksi takdirde Ortadoğu'da kavga bitmez, herkes birbirini yer.

- Suriye'de Kürtlerin mevzi kazanması Türkiye'deki Kürtler arasında nasıl bir iklim yaratıyor?
İran, Irak ve Türkiye'deki Kürtlerin kendi iç dünyasından bakıldığında; Suriye Kürtleri daha çok korunması gereken bir küçük kardeştir. Çünkü nüfus olarak daha azdırlar, coğrafi olarak kendilerini savunma imkanlarından yoksundurlar ve çok baskı gördüler. Kimlikleri bile yoktu. Siyasi haklar bağlamında Kürtler diğer bütün yaşadıkları devletlerin içerisinde aynı sorunları yaşadılar ama Suriye'deki Kürtler mazlumun mazlumudur. Onun için sadece Türkiye'deki Kürtler değil; dünyadaki bütün Kürtler, Suriye'deki Kürtlerin demokratik haklarını almalarından ve kendi kendilerini yönetebilecek imkanlara kavuşmalarından büyük bir memnuniyet duyacaktır.

- Büyük Kürdistan ideali yaşamıyor mu peki Kürtlerde?
Aslında bu konuda da Türkiye'de bir bilinç çarpıtması yaşanıyor. Sevr zamanında Kürtler isteseydiler, siyasal olarak bu pozisyonda olsaydılar, büyük Kürdistan kurma hevesi ve hayali içerisinde olsaydılar, bunun siyasal programına sahip olsalar, belki de kurabilirlerdi. Ama Kürtler hiç böyle yaşamadılar. Tarih boyunca küçük küçük bazı otoriteler, devlete benzer bazı organizasyonlar kurdular ama devletle fazla tanışmadılar. Kürdistan atamdan, aşiretimden kalmış, üzerinde yaşadığım, karnımı doyuran, havasını soluduğum bir coğrafyadır, vatandır; bir devlet değil. Ama bize hep bir devlet olarak empoze ediliyor ve karşılığında bölünme senaryoları konuşuluyor. Bir de dünya genelinde ulus-devletlerin artık rolü giderek azalıyor, giderek bir organizasyona dönüşüyor devlet aygıtı. Siyasallaşan, bilinçlenen, demokrasiyle tanışan her Kürt de 'İnsanların hayatına bu kadar hükmeden, baskı kuran devlet hayırlı bir şey değil. Devleti olanlar ne hayrını gördü ki' diye sorguluyor. Onun için Kürt Sorunu'nu devlet sorunu ile özdeşleştirmek hem doğru değil, hem de gelecek perspektifti olmayan bir şey. Kürt Sorunu bir devlet değil; bir hak ve özgürlükler sorunudur.

- Ankara 'PYD'yi PKK'nın Suriye ayağı' olarak tanımlıyor. Siz nasıl görüyorsunuz?
Biz kimse hakkında niyet okumuyoruz. PYD özgün programı olan bir siyasi parti ve diyor ki 'Ben PKK'dan ayrı bir siyasi partiyim. Ben Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayım. Bu bütünlük içerisinde kendi özerk siyasi statümü, Özerk Kürdistan istiyorum' diyor. Ama Türkiye bunu 'bölünme' diye kodluyor. Özerklik neden Suriye'nin bölünmesi olsun ki? Bu dünyada federasyonla yönetilen devletler var, eyalet sistemi olanlar, kantonlar, bölge yönetimleri var... Hiç biri bölünmüyor da Kürtlerin olduğu bir yerde özerklik olursa, 'Orası bölünecek' diye düşünülüyor. Kürtlerin genlerinde bölücülük mü var? Kürtler demokrat olamazlar mı? Kürtler ortak bir gelecek, eşit bir hukuk, eşit yurttaşlık içerisinde yan yana yaşamayı istemezler mi? Kürtler eşittir bölücülük demek çok ırkçı bir yaklaşım.

- Suriye'de de özerk bir yapı oluşursa bu durum Türkiye'deki Kürtleri nasıl etkileyecek?
Türkiye aynı şeyi Irak sürecinde de yıllarca bize empoze etti ve karşı çıktı. Oradakileri bölücülükle, teröristlikle, aşiret reisi olmakla suçladı. Ama en nihayetinde demokratik bir yapılanma kuruldu ve Türkiye'nin en iyi dostu oldu. Şimdi Suriye'deki Kürtler 'Biz Suriye'nin toprak bütünlüğü içerisinde özerk bir bölgede demokratik bir yaşam sürmek istiyoruz' diyor. AKP hükümeti bunu kamuoyuna Türkiye karşıtlığı olarak sunuyor. PYD'den ya da oradaki halk meclislerinden, Yüksek Kürt Konseyi'nden, Türkiye'ye düşmanlık eden bir tek söz duyduk mu? Duymadık. Türkiye, Kürtlerin özerklik talebinin karşısında dikilemez.

Artık daha hızlı çözüm bekleniyor
- BDP'nin 'İnsanlar dağa çıkmasın' diye bir çalışması var mı bölgede?
Bunu bir söz olarak söylemenin bir faydası var mı? Devlet bunu 34 yıldır söylüyor. Uçaklardan bildiriler atıyor, imamlar aracılığı ile cami cemaatine söylüyor, devletin resmi politikasına inanmış siyasi partiler aracılığıyla propaganda ediyor, dağda operasyon yürüten asker aracılığıyla söylüyor... Sonuç ortada. Onun için bunu söz olarak söylemek yerine, insanlara şunu göstermek lazım: 'Ey sevgili kardeşim, dağa gitmene eline silah almana gerek yok. Bak burada bir gelecek var.' Ama şu anda
8 bin Kürt politik tutuklu var cezaevlerinde. Milletvekili, belediye başkanı, parti yöneticisi yüzlerce seçilmiş insan yargılanıyor, onlarca yıl ceza veriliyor.

- Bölge insanları son yıllarda atılan olumlu adımları hissetmiyor mu yani?
Tabi bir mesafe kat edildiğini görüyoruz. Çok da bedel ödendi. Ayrıca Ortadoğu'da taşların yerinden oynadığı, her şeyin yeniden şekillenmeye başladığı bir süreçte, insanlar daha hızlı ve köklü çözüm bekliyor.

Barzani'nin tutum değiştirmesi için neden yok
- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Suriye'de özerk bir Kürdistan kurulmaması için geçen hafta Barzani'yle yaptığı görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erbil'de Barzani'nin daveti üzerine yapılan Kürtler arası toplantı sonrasında, farklı siyasal programları ve yaklaşımları olan partilerin üzerinde ortaklaştığı ve kamuoyuna deklare ettikleri bir tutum var: Barzani de dahi tüm Kürtler bu süreçte, Suriye'deki Kürtlerin haklarını almak için ortak hareket edecekler. Ben Barzani'nin sırf 'Davutoğlu ile görüştü' diye bu tutumundan vazgeçmesi için bir neden görmüyorum. Bu tutumdan vazgeçmesi için Türkiye'nin Barzani'ye daha iyi bir şey önermesi lazım. Ama Türkiye diyor ki 'Müdahale ederiz, tahammül etmeyiz, özerkliğe müsaade etmeyiz.' Onun için Barzani'nin tutumunu değiştirmesini gerektiren bir şey yok bence.

- Suriyeli Kürtler için asıl lider Barzani mi oldu Erbil'deki toplantı sonrası?
Geçen yüzyılda Kürtleri bölüp, parçalayıp, onlara bin bir türlü eziyet eden bölge devletlerinin yarattığı sonuçlar ortada. 21. YY Kürtler için yoğun bir mücadele ile geçti, bir varlık yokluk mücadelesi verdiler. Bugün bölgesel olarak düşündüğümüzde Kürtler üç güçlü lider çıkardılar: Sayın Talabani, Sayın Barzani ve Sayın Öcalan. Üçünün de Kürt toplumu içerisinde belli bir ağırlığı, belli bir saygınlığı vardır. Birine lider diyen de vardır, öbürüne de. Bunu Türkiye tayin edemez. Bir yerden talimatla lider olunmuyor; liderlik yaşanmışlıklardan, mücadeleden gelen bir şey.

Zana'dan bir AKP destekçisi çıkarmaya çalıştılar
- Leyla Zana'nın çıkışı çok önemliydi ama 'Çözerse Erdoğan çözer' dediği için BDP olarak kendisini yalnız bıraktınız. Çözüm için her türlü adıma destek vermeniz gerekmez miydi?
Ben 'Yalnız bırakıldı, desteklenmedi' argümanlarını doğru bulmuyorum. Problem Sayın Zana'nın partiyle konuşmadan, tartışmadan böyle bir girişim içinde bulunmasıydı. Zaten Sayın Başbakan ile görüştüğünde çıkıp söyledikleri partimizin temel politikaları ile paralel düşüncelerdi. Orada asıl mesele şuydu: Sayın Zana'nın sözlerinden bir çözüm değil, bir AKP destekçisi çıkartmaya çalıştılar. Bu da en fazla Sayın Zana'ya haksızlıktır. Bizim ve Sayın Zana'nın da tutumu bu yaklaşımı boşa çıkarttı.